Fasiyal sinir

Prognoz genellikle iyidir. Birçok vakada pa­ralizi ilk hafta içinde, çoğunda da birkaç ay son­ra düzelir.

Fasiyal sinir paralizisinin tedavisinde kornea­nın korunması önemlidir. % 1 lik metilsellüloz so­lüsyonu damlatılması ve paralitik olan kapağın günün önemli bir bölümünde kapalı tutulması önerilir. Sinirin faradik ve galvanik akımla uya­rılması prognozu etkilememektedir. Düzelmeyen ve sinirde denervasyon durumunun devam ettiği vakalarda nöroşirurjikal girişim, yüz asimetrisi­nin devam ettiği vakalara ileri çocukluk yaşla­rında estetik ameliyat uygulanabilir.

Kalp Hastaları İçin İlaç Tedavisi

2.Diüretikler: Bunlar vasküler volümü azaltarak sağ ve sol atrium basıncını düşürürler. Periferik ve pulmoner ödemi azaltırlar. Ventrikül diastol sonu basıncı ve hacmini azaltırlar. Bu ise ventrikül komplians ve kontraksiyonunun  artmasına neden olabilir. Korener sinüs basıncı düştükçe, koroner kan akımı artar. Diüretikler her ne kadar kalp yetmezliğinde etkin olarak kullanılıyorsa da, şok hipovolemi, travma, kardiak kompresyon, sepsis veya mikrovasküler tonusun kaybolması sonucu oluşan kardiovasküler bozukluklarda kontrendikedir. Bunların hepsine oligüri eşlik eder.

3.Kronotropik ajanlar: Bradikardi ile birlikte kalp yetmezliği olan hastalar, atropin veya isoproteranol gibi kronotropik ajanların kullanılmasından fayda görebilirler. İsoproteranol gibi kronotropik ajanların kullanılmasından fayda görebilirler. İsoproteranol, kalp hızını ve kontraktilitesini arttırır, sistemik arteriolleri ve kapiller sfinkterleri dilate eder, bazı vakalarda arteriel kompliansı arttırırlar.

Kronotropik ajanlar, kalp hızını, rahatça tolere edilebilecek bir sayıya düşürene kadar kullanılmalıdır. 60 yaşında normal koroner arteri olan bir hastada kabul edilebilir bir kardiak indeks meydana getirebilmek için 120/dk1 İlk bir kalp atım hızı tolere edilebilir. Koroner arter hastalığı mevcut olan hastalarda ise kalp hızı 90/dk olmalıdır.

Kronotropik ajanlar, myokardın çalışmasını arttırır, koroner kan akımı ve ventrikülün dolması için diastolik zamanı kısaltır. Kronotropik ajana ihtiyaç gösteren birçok hastaya Swan-Ganz kateteri takılmalıdır. Tedavinin istenen sonucu normal veya normalin üstü bir kardiak indekstir. Kardiak indeksler ilacın değişik dozlarıyla oluşan farklı kalp hızlarında tespit edilmeli ve sonuçlar miyokard iskemisinin elektrokardiografik belirtileri ve göğüs ağrısının süresiyle kıyaslanır.

4.înotropik ajanlar: Kalp yetmezliği olan hastaların çoğu dopamin veya dobutamin gibi inotropik ajanların verilmesinde yarar görür. Bu ilaçlar düşük dozda miyokardın kontraktilitesini arttırır, böbrek damarlarını genişletir, renal kan akımını ve idrar miktarını arttırırlar. İnotropik ajanlar daha çok kardiovasküler sistemde akım arttırılmak istendiği zaman kullanılır. Nadiren de vazokonstriksiyon ve diürez için kullanılır. Bu ilaçlar genellikle kalp hızını fazla arttırmazlar.

Dopamin ve dobutamin, hasta yoğun bakım ünitesinde iken ve dikkatle kullanılmalıdır. Kardiak yetmezliği olan hastalarda düşük dozda (ör. 5 mg/kg/dk) vazokonstriksiyonu arttırır, hatta parmakların iskemik nekrozuna neden olabilir.

Eğer ilacın 1 saatten fazla kullanılması gerekiyorsa, miyokard disfonksiyonuna bağlı şokun herhangi bir bulgusunun olup olmadığını tahmin edebilmek ve şoku takip edebilmek için hastaya Swan-Ganz kateteri yerleştirilmelidir. Dolma basınçları ve kardiak indeksler değişik infüzyon hızlarında tespit edilmelidir. Eğer resüssitasyon volümünün uygun olup olmadığı konusunda şüphe varsa, sıvı bolus halinde verilmeden önce ve sonra kardiak indeks ve dolma basınçları ölçülmelidir.

Digital bileşikleri, akut kalp yetmezliğinde, ritim bozukluğunun kontrolü hariç başka bir nedenle kullanılmamalıdır. Özellikle pH ve elektrolit değişiklikleri tespit edilemiyorsa digital toksisitesi gelişebilir ve digitalin inotropik etkisi dopamin ve dobutaminden farklı değildir.

ö.Vazodilatatörler: Kalp yetmezliği olan cerrahi hastalara en yararlı ilaçlar morfin sülfat, nitroprussid ve nitrogliserindir. Bunların etkileri hem kısa sürelidir hem de kolayca geri dönebilir. Bu ilaçlar, eğer sistemik vasküler rezistansın yükseldiği biliniyorsa yani eğer Swan-Ganz kateteri yerindeyse primer vazodilatatör olarak kullanılmalıdır. Bu ilaçlar genellikle yüksek sistemik arteriyel basıncı olan hastalarda kullanılırlar. Fakat bazen dikkatli olmak şartıyla sistemik vasküler direnç yüksek olduğu sürece normal veya düşük kan basıncı bulunan hastalarda da kullanılabilirler.

Vazodilatatörler, birçok hastada sistemik vasküler rezistansın azalmasına, bazı hastada da sistemik arteriel kompliansın artmasına neden olurlar. Bu her iki etki mekanizmasıda sol kalbin kanı daha verimle pompalamasını sağlar. Bu ajanlar ayrıca sağ kalbin kanı daha etkin pompalamasını sağlayarak pulmoner vasküler rezistansın azalmasına ve pulmoner vasküler kompliansın artmasına neden olabilirler. Nitrogliserin ve daha az etkili olarak nitroprussid sistemik venüllerin ve küçük venlerin dilatasyonuna neden olarak sağ kalbin daha az dolmasını sağlayarak kalp yetmezliğinde faydalı olurlar.Bu etkilerin hepsi miyokardın çalışmasını ve oksijen ihtiyacını azaltır. Bununla birlikte bazı hastalarda, aşırı venöz dilatasyon kalbin dolmasını ileri derecede azaltarak kardiak outputu düşürürler. Bu sebeple tedaviye başlamadan önce ve tedaviye başladıktan sonra kalbin dolma basınçları ve kardiak indeksler ölçülmelidir. Eğer hastanın kan basıncı çok düşerse göğüs ağrısı ve miyokardial iskeminin elektrokardiografik belirtileri ortaya çıkabilir.

6.B-bloker ajanlar: Bazen sert miyokard ile birlikte kalp yetmezliği ve taşikardisi olan hasta, sistolik ventriküler kompliansı, ventrikül kontraksiyonunu ve boşalma etkinliğini arttıran B-adrenerjik blokürden (ör.propranolol) fayda görebilir.

B.Kapalı Göğüs Kardiopulmoner Resüssitasyonu: Kapalı göğüs kardiopulmoner resüssitasyonu, sternum üzerine 5 saniye süresiyle her saniyede 1 defa olmak üzere bastırılarak yapılır ve daha sonra da pozitif basınçlı ventilasyonla akciğerler hemen genişletilir. Gaye hava yolu basıncını minimize etmeye yöneliktir.

C.Transaortik Balon Pompası: Transaortik balon pompası, şiddetli, reversıbl sol ventrikül disfonksiyonu olan selektif hastaların (ör:kardiopulmoner bypass veya akut miyokard enfarktüsünden sonra) resüssitasyonunda etkilidir. Swan-Ganz kateteri yerleştirilmişse kullanılmalıdır.

Septik artrit Klinik bulgular

Ateş, iştahsızlık, huzursuzluk gibi genel semptomların yanısıra fokal bulgular ön plandadır. Topallama ve yürüyememe şikayetlerinin yanısıra tutulan eklemde lokal şişlik, ağrı, hassasiyet, ısı artımı vardır. Eklem hareketleri ağrılı ve kısıtlıdır. Pseudoparalizi gelişebilir. Nadiren lokal bulgular olmayabilir. En sık diz, ayak bileği, kalça eklemleri dışında çocuklarda dirsek ve elbilek tutulurken, erişkinde omuz, sternoklavikuler ve sakroiliak eklemler tutulur. El ve ayaklardaki interfalangial eklemlerin tutulumu, hematojen yayılımdan çok travma ve ponksiyon sonrası ortaya çıkar. Sıklıkla N. Gonorrhea ve M. Tüberkülozis etkendir.

Yenidoğan infantlarda semptom ve bulgular atipiktir, en sık kalça eklemleri tutulur, bunlarda lokal bulgular olmayabilir. Fazla ağlama, özellikle bezi değiştirilirken, dikkati çeker huzursuzluk görülür. Bebek sıklıkla tutulan bacağını abdüksiyon ve dışa rotasyonda tutar. Femur başı asetabulum içine doğru komprese edilirse, intrakapsüler basıncın artmasına bağlı ağrı meydana gelir. Sıklıkla dislokasyon vardır.

Gonokokal artrit yenidoğan ve adölesan döneminde sık görülür. Yenidoğanda hastalık çok destrüktif seyrettiğinden kalıcı sakatlık yapabilir. Tenosinovitle birliktedir ve multiple eklem tutulumu (%5) olabilir. Adölesan ve erişkinde ise genitoüriner foküs ekseriya asemptomatiktir; el ve ayak sırtlarında gonokokal karakteristik deri lezyonları görülebilir. Eklem aspirasyon materyalinde genellikle gram yaymada etken görülmez. Septik artritli çocuklarda infeksiyon odağı yoksa, sıklıkla minör travma öyküsü vardır.

Kronik infeksiyöz artritte, şişlik, ağrı ve hareket kısıtlılığı ön plandadır. Hassasiyet ve lokal hararet nadiren olur.

İş Güvenliği

Bazı durumlarda, ağız/burun maskesi, gözlük veya kulaklık gibi koruyucu ekipmanlar kullanmak gerekir. Bunların pek çok çeşidi bulunur, ancak faydalarını göre­bilmek için düzenli ve doğru bir biçimde kullanmanız gerekir.

uyari1

Eğer bilgisayar başında çalı­şıyorsanız, düzenli olarak mola vermek yoluyla “repetitive strain injury” adı verilen eklem rahatsız­lığından korunabilirsiniz. Çalışma masanızın, dirseğiniz ile bileğinizin arasının, gövdenize 70 ila 90 de­recelik bir açıyla klavyeye doğru konumlanmasını sağlayacak bir yükseklikte olması gerekmektedir. Bilgisayar ekranının da, vücudu­nuzdan en az bir kol boyu uzak­lıkta olması gerekir.

Sırt ve boyun ağrılarının önüne geçmek için, belinizi destekleyen ve ayaklarınızın yere düzgün bir biçimde basabilmesini mümkün kılan bir sandalyede oturun. Göz­lerinizi korumak için, “göz kırpma molaları” verin; göz­lerinizi ekrandan uzaklaştırın ve sürekli kırpın.

Eğer işiniz, sık sık telefonla ko­nuşmanızı gerektiriyorsa, telefonu sürekli boyun ve omzunuz arasın­da tutmaktan kaynaklanabilecek kas incinmelerini engellemek için, kulaklık kullanmayı tercih edin.

Akciğer Zarı İltihabı

akciger_zari_iltihabi

Ağrı genellikle ciğerde bir tek noktada odaklanır ancak bazen omuzda da hissedilir. Akciğer zan iltihabı, genel­likle zatürreenin komplikasyon-lanndan biridir yani zatürreenin neden olduğu akciğer iltihabı, plörayı etkilediği zaman komplikasyon oluşur. Akciğer zarı iltiha­bının bir başka sebebi de, plöranın viral enfeksiyon kapması veya sistemik lupus eritematozus gibi diğer iltihabi durumlardır.İltihap bakteryel bir sebepten dolayı oluşmuşsa antibiyotik yazılır; bakteryel enfeksiyondan kaynaklanmıyorsa iltihap önleyici ağrı ilaçları yazılır.