Çocuk Felci Aşısı Hastalık Yaratabilir

Felç yapan virüse karşı aşı program,ı Afrika ve Asya’da 7 ülkeyle sınırlandırıldı. Doktorlar hastalığı dünyadan tümüyle silmeyi 2007’de başarmayı umuyorlar.

Normal aşı (OPV) mutasyona uğrayabilen canlı bir virüs içeriyor ve bu da hastalığa neden olabilir. Moskova Devlet Üniversitesi’nden Vadim Agol ve ekibi, 1963-1966 arası aşılama programı yürütülen bir bölgede virüsün genetik değişime uğradığını buldu, Normal aşıdan mutasyona uğramış 9 çeşit virüs buldular. Aşılanmamış çocukların % 37’si hastalığı bu virüslerden kapmış olabilir.

Uzmanlar aşının dikkatle kullanımdan kaldırılması gerektiğinin ayırdındalar. Çocuk felci uzmanı Roland Sutter ve Dünya Sağlık Örgütü’ndeki diğerleri, ağız aşısına en uygun son verme yolunu tasarlıyor.

Kamu sağlığı görevlileri tehlikeyi 2000’de farketti. Dominik ve Haiti’deki salgını, Filipinler, Mısır ve Madagaskar’dakiler izledi.

Diğer çalışmalar toplumsal bağışıklığın düzenli dağılması durumunda, aşıyı durdurmanın riskinin düşük olduğunu öne sürüyor.

Diğer bir seçenek, ABD’de olduğu gibi, çocuklara ölü virüs iğnesi yapmak. Ancak bu edilgin virüs aşısı pahalı.

Yaranın Korunması

Cerrahlar geleceği görebilselerdi, önleyici bütün yöntemleri bildiklerinden hiç bir yara iyileşmesi sırasında yara ayrılması olmazdı. Cerrah, her yarada gereksinimi ve karşılaşacağı riske göre tekniğini seçer. Yara ayrılmasına en sık yol açan nedenler infeksiyon ve yaranın dikişlerle aşırı sıkılmasıdır.

Sağlıklı bir insanda küçük bir yarayı ideal kapatma şekli, yara kenarına yakın gevşek ve yeterli dikişler koymaktır. Karnı kapatırken periton dikme gereği yoksa da ön ve arka fasya emilemeyen ya da yavaş emilen dikişlerle kapatılmalıdır.

Ne yazık ki, cerrahlar yara iyileşmesi kötü olan hastaları da ameliyat etmek zorundadırlar. Bu hastalarda, yara açılmasından sakınmak için kapatma kuvvetli olmalıdır. Fasya, eklem kapsülü veya sulu mukozada güvenilir kapama emilen bir dikiş materyali ile konan devamlı veya matris dikişlerle başlar. Kapatma işlemi en uzağı yara kenarından 1 cm. mesafede olan veya vertikal matris tutucu (retansi-yon) dikişlerle devam eder. Tutucu dikişlerin bu konuda yerleştirilmesi, travma sonrası kollajen erimesi sonucu desteğin yetersiz olacağı riskini ortadan kaldırır. Kollajenin eriyici etkisi iki yara kenarına 5 mm uzaklığa kadardır.

Derialtı, birkaç derialtı dikişiyle yaklaştırılabilir.  Deri, kanama veya düzensiz bir yapı olmadığı durumlarda yapıştırıcı bantlarla kapatılır, aksi halde cerrahi zımba ikinci seçenektir. Yukarıda tanımlanan türde bir fasya kapatılmasında, deri ikincil veya geç iyileşmeye terkedilebilir. Deri altına sık dikişler konmasına gerek yoktur.

Zor karın yaralarında kullanılacak bir diğer kapatma yöntemi, deri ve periton dahil bütün katları içeren ve 22 – 26 No.çelik tel ile karşıdan karşıya konan matris dikişlerle yapılır. Bunlar yara kenarlarından ve birbirlerinden 2,5 cm. uzağa konur. Bu dikişlerin yaklaştarümasmdan sonra fasya, emilebilen sentetik devamlı dikişle kapatılabilir. Kuvvetli tutucu dikişler, yara dudaklarını bir araya getirmek amacıyla birlikte bükülür. Yara ödemi, birkaç gün içinde yarayı çok sıkacağından dokunun sıkışmaması ve kesilmemesi için kısmen ter döndürüp gevşetilebilir. İstenildiği sıkılıkta büküp gevşetilemediklerinden bu gibi hallerde plastik dikişler kullanılmaz. Açık yaranın iki ucu arasında gergin duran dikişler yay ipi gibi fonksiyon görüp bağırsağı keser ve fistül gelişimine yol açarlar. Bütün katlardan geçen tutucu dikişler ağrılı olup, yalnızca gerektiğinde kullanılmalıdır. Yara ayrılması tedavisinde en uygun ikincil iyileşim yöntemidir.

Bütün kapatma yöntemlerinde dikişler mümkün olduğu kadar birbirinden uzakta ve yarayı yaklaştırıcı nitelikte konulmalıdır. Çok sıkı ve çok yakın konan dikişler yaraya gelen kan akımını engeller. Yara ayrılması olaylarının bir çoğunda, dikiş materyalinin kopmadığı yada çözülmediği ancak dokuyu tam tabaka kestiği görülür.

Yara riskini önceden akılda bulundurmak, kapatmada kullanılacak yöntemin seçiminde avantaj sağlar .

Geciktirilmiş, birincil kapatma, yaranın 4 – 5 gün açık bırakıldıktan sonra,bantlarla kapatıldığı yöntemdir. Yara çevresi hergün yaygın infeksiyon açısından izlenmeli, gerek olmadığı hallerde pansuman 4. ve 5. güne kadar yerinde bırakıldıktan sonra steril koşullarda değiştirilip yara kapatılmalıdır. Bu gecikme dönemi içinde yeni damarlanma ve iyileşme başlar ve yara bakterilerden arınabilir. Bu yöntemin başarısı cerrahın küçük infeksiyonların varlığını farkedebilme yeteneğine bağlıdır. Yarayı 4 gün açık bırakmak infeksiyonu engellemek açısından her zaman yeterli olmayıp bazı yaralar (fibrinle örtülü ve iltihaplı) 4., 5. hatta 6. gün bile kapatılmamalıdır. Geciktirilmiş birinci onarım yöntemiyle tedavi edilen yaraların %90’ı enfeksiyonsuz iyileşir.