Neonatal tetanus

Kuluçka dönemi 3 14 gündür. Hastalığın ağırlık derecesi kuluçka dönemi süresi ile ters orantılıdır. Kaslarda rijidite ve spazm ile tanı­nan bir hastalıktır. Emme güçlüğü ve ağlama, öncü belirtilerdir. Masseter kaslarının spazmına bağlı trismus ve risus sardonicus, vakaların ço­ğunluğunda tanıya götüren bulgulardır. Giderek birkaç gün içinde ense kaslarının spazmına bağ­lı ense sertliği, yutma güçlüğü, irritabilite, opis totonus, yüksek ateş, konvülziyon, solunum güç­lüğü gelişir. Bronkopnömoni, atelektazi, aspiras yon pnömonisi sık görülen komplikasyonlardır. Yenidoğan tetanusu vakalarının % 69 90 ı ölüm­le sonuçlanır.

Semptomatik tedavi çok önemlidir. Tedavi­nin başarısı solunuma yardım, intravenöz veya transpilorik beslenme ve genel bakım olanakları­nın varlığı ile ilişkilidir. Kas spazmlarını çözmek için, kortikal merkezlerde depresyon yapmama­sı nedeniyle, diazepam en çok kullanılan spaz molitiktir.     Damar  içine  3 6     saatlik  aralarla

0.1 0.2 1 2 mg/kg/doz olarak verilir. Doz gide­rek artırılır. Vakaların birçoğunda konvülzi yonlar. Ancak ilacın. 10 15 mg/kg/24 saat dozda verilmesi ile kontrol altına alınabilir. Bu dozlar ile kanda 185 840 ng/mllik bir diazepam düze­yi sağlanır. Antibiyotik olarak penisillin, akci­ğer komplikasyonlarmda ek olarak geniş spekt rumlu antibiyotikler uygulanır. Antitoksik se­rum, 10.000 20.000 iü .dozda damar veya kas içine verilir. Günümüzde, antitoksik serum ye­rine tetanus için spesifik immunoglobulin (3000 5000 iü tek doz im) kullanılması tercih edilmektedir.

Yenidoğan tetanusu, korunması kabil hasta­lıklardandır. Riskli bölgelerde gebeliğin son tri mestrinde anneye 1 ay ara ile 2 doz tetanoz aşısı uygulanmasıyla yenidoğan bebek tetanusdan korunmuş olur.

Echovirus infeksiyonları

Yenidoğanda echovirus infeksiyonları genel­likle asemptomatik seyreder. Bu virusîardan en sık 11. Grup olmak üzere 6, 7, 11, 12 ve 14 no.lu gruplar ağır yaygın ve fatal hastalık yapabil­mektedir. Klinik olarak ateş, apne ve konvülzi yonlarla viral bir menenjit tablosu gözlenir. Bos’da 100 pmn/mm3 ve üzerinde hücre reaksi­yonu, lenfosit oranının yükselmesi, protein ve şekerin ise normal olduğu dikkati çeker. Sepsis şeklinde seyreden vakalarda ise ateş, hipotermi, beslenme zorluğu, sarılık, karında gerginlik, ap­ne, asidemi, hipotansiyon ve yaygın damar içi pıhtılaşma bozukluğu gözlenir. Bu vakalarda ölüm oranı yüksektir. Yaşayanlar 5 7 gün zarfın­da düzelir. Özgül bir tedavisi yoktur.

BAKAM ODUNU

Haematoxylon campechianum L. (Legumino-sae) türünün gövde odunudur. Bu tür 7-15 m yükseklikte, pennat yapraklı ve sarı çiçekli bir ağaçtır. Vatanı Orta Amerika olmakla beraber bütün tropikal Amerika ve Batı Hindistanda yetiştirilmektedir.-

– Drog ticarette küçük parça veya yongalar halinde bulunur. Dış yüzü esmer kırmızıdır (Siyah bakam ismi buradan gelir.) İç kısmı sarımtırak kırmızıdır. Kokusuz ve buruk lezzetlidir.

Tanen, rezin, uçucu yağ, hematoksüin (hematin) ve hematein isimli kırmızı renkli boyar maddeler taşımaktadır.

Tedavide nadiren kabız olarak kullanılır. . …

Kırmızı boyalar ve mürekkep yapımında kullanılır. Rengi dayanıklı olmadığından ancak ucuz kumaşların (yazma gibi) boyanması için uygundur. Buna karşılık fiyatı, diğer iyi kaliteli boyalara göre çok ucuz olduğundan, boyacılar tarafından tercih edilmektedir. Osmanlılar döneminde “Edirne kadifesi” gibi değerli kumaşların boyanmasında kullanılan “Lök” ve “Gövez” boyalan yerine, bakam odunundan elde edilen boya ile boyanmaları yasaklanmıştır (2).

Diğer isimler: Bakkam, Mor bakam, Siyah bakam.

Kırmızı boyar madde taşıyan aşağıdaki tfrog-ların da Bakam odunu yerine kullanılabileceği eski kitaplarda yazılı ise de halen İstanbul piyasasında yalnız yukarıda anlatılan drog bulunmaktadır.

Astım

astim4

Doktorlar ve araştırmacılar, astıma neyin sebep olduğunu tam olarak anlaya­mamışlardır. Çevreyi kirleten maddeler ve özellikle alerji­lerin, çok önemli bir rol oynadıkan bilinmektedir. Buna ek olarak, astımlı olanlar, muhtemelen, akciğerin hava yollarına (bronşlar), alerjiye sebep olan bir madde girdiği zaman, genetik olarak alerji geliştirmeye eğilimli doğarlar.

Çocuklarda astım, yıllar boyunca ilerler ve sonunda ya tamamen iyileşir ya da daha da ağırlaşır. Bazı kişilerde çocuklukta oluşan astım, akciğerlerde hayat boyu kalıcı olacak hasarlar bırakır. Çocuklardaki kadar ciddi bir astım hastalığı olan yetişkinlerde, akciğerlerin kapasitesi % 10 azalır.
Astım, bazen hayatın ilerleyen yaşlarında, 40’lı 50’li yaşlarda, ortaya çıkar. Bazı doktorlar, geç yaşlarda oluşan astımın farklı sebepleri olduğunu ve sonuçlarının, çocuk­lukta oluşan astıma göre daha kötü olduğunu düşünmektedirler, ancak bu düşünceleriyle ilgili olarak tam bir kanıt yoktur.

SEMPTOMLAR
Astım ana belirtileri, öksürük, nefes alma zorluğu ve hırlamadır. Astım nöbeti, gece ya da gündüz, herhangi bir zamanda olabilir. Astım, bazı insanlarda hafif geçerken bazılarının da, nefes alma zorluğu sebebiyle hayatını tehdit eder. Bazılarında, bir astım nöbeti çok hafif geçiştirilirken bir sonraki kriz çok ağır olabilir. Genellikle kendi hırıltınızı duyabi­lirsiniz ve doktor da bir stetoskop yardımıyla duyabilir.
Hafif şiddette veya ağır olsun, bir astım nöbeti korkutucudur. Nefes alamazsınız. Kısmenkor-kudan kısmen de nefes almak için kendinizi çok zorladığınızdan, diğer belirtiler gelişmeye başlar, örneğin kalp atışlarının hızlanması, terleme ve denge kaybı gibi.
Astım atakları arasında, kendi­nizi çok normal hissedebilece­ğiniz gibi belli seviyede sınırlı da hissedeblirsiniz. Soğuk algınlığı ve gripten muzdarip olabilirsiniz, özellikle bronşite karşı çok hassas-laşırsınız veya normal fiziki aktivi-tenin ya da egzersizin ardından soluksuz kalırısınız.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Hırlama ve nefes alma zorluğu çekiyorsanız, doktorunuzu arayınız. Nöbetler hafif olsa bile doktora gitmek çok önemlidir zira daha ağır atakları önlemek için tedbirler alınabilir. Bir pratisyen hekim, astımlı birçok hastayla ilgilenebilir bunlardan bazılan bir akciğer uzmanına veya alerji uzmanına yönlendirilir.
Astım teşhisi konulması zor olmaz, özellikle de orta şiddette bir kriz geçirdiyseniz. Doktorunuz, ciğerinizi, hava yollarınızı ve cildi­nizi tetkik edecektir; ve nefes alıp-verirken kaslarınızın gerilimini kontrol edecektir. Büyük ihtimalle birçok tahlil yapılacaktır.1 saniyedeki zorlu ekspiratuvar hacim (FEVİ) ölçümü, 1 saniyede ne kadar hava soluk verdiğinizini belirler. Pik akış testi, hangi güçte soluk verdiğinizi ölçen bir testtir; bu işlem sırasında, bir makineye bağlı ağızlıkla kendinizi zorlayarak soluk vereceksiniz.
Normal FEVİ ve Pik akım testi değerleri, yaşınız ve ve ağırlığınız esas alınarak belirlenir. Astımlı olanlarda değerler düşüktür zira soluk verme daralmış hava yollan sebebiyle daralmıştır.
Kanınızdaki oksijen miktarı, ya oksimetre denilen ve parmağınıza bağlanan bir cihazla ya da kan tahliliyle (kan tahliliyle, kandaki karbon dioksit ve asit miktan da ölçülebilir) belirlenir.
Ayrıca, tahlil için balgam öksürmeniz de istenebilir. Buna ilaveten, allerji veya enfeksiyonun nötrofıl denen beyaz kan hücre­lerinin artışından belli olur) belir­lenmesi için kan tahllileri (allerji işaretleri, özel bir beyaz kan hücresi olan cozinofildeki artıştan yansır) yapılır.

Astım şüphesiyle (ancak henüz bir astım krizi yaşamadan) ilk defa doktora gidiyorsanız, size belir­tilerinizi, ne kadar ciddi olduk­larını, bunları tetikleyen etken­leri ve hangi sıklıkta olduklarını soracaktır.
Doktorunuz, sizden astım belir­tilerinizle ilgili bir günlük tutma­nızı ve astım ataklannın nerede ve ne zaman oluştuklarını kaydet­menizi de isteyebilir, iş yerinde mi (iş yerindeki ortam koşullarını öğrenmek için), ilkbaharda mı (polenlerden mi olduğunu öğrenmek için) ya da evde geceleri mi (yatağınızdaki tüy ya da ev akarlarından mı olduğunu öğrenmek için). Aynca, evinizdeki tepe akımlarınızı düzenli olarak, tepe-akım metresi denilen bir el aletiyle, ölçmeniz istenebilir.

ALERJİ TESTİ
Alerjileriniz ciddi ve kontrol edilmesi zorsa, doktorunuz belli alerjiler için test yapılmasını önere­bilir. Astımınıza sebep olan alerji­leri belirlemek için “radyoalerjigo-sorbent” (RAST) adı verilen bir kan tahlili ile belli alerjenlerin antikor­ları tespit edilir.

HAVACIVA KÖKÜ

Alkanna tinetoria (L.) Tausch (Boraginaceae) türünün kurutulmuş kökleridir. Bu tür mavi çiçekli, sık’tüylü, çok senelik, 10-30 cm yükseklikte, otsu bir bitkidir. Akdeniz bölgesi ve Batı Anadoluda yetişmektedir.

Dış görünüş: 10-25 cm uzunluk, 0.5-1.5 cm çapında, koyu kırmızı renkli parçalar halindedir. Kabuk kısmı kolaylıkla soyulur. Odun kısmının içi beyazımtırak renklidir. Kokusuz ve yavan lezzetlidir.

Bileşim: Mum, tanen ve % 5-6 oranında, kırmızı renkli bir boyar madde olan, naftokinon türevleri (başhcası alkannin) taşımaktadır. 

Etki ve kullanılış: Kabız ve yara iyi edici özellikleri vardır. Köklerden elde edilen boyar madde, eczacılık endüstrisinde, merhem, dudak boyası ve yağların boyanmasındakullanılır. Gıda maddelerinin boyanmasındaki kullanılışı terkedilmiştir. Kırmızı rengi, güneş ışığında koyulaşıp mat bir görünüş aldığından kumaş boyası olarak değersizdir (1).

Kullanılış şekli: İnfusyon (% 2-5).

Diğer İsimler: Eğlik kökü (Gaziantep), Kızılen-cik, Tüylüboya, Yerineği.

Kuralların Konulma Amacı Nedir

Krallar neden vardır

Kurallar insanların toplu olarak yaşadığı alanlarda dirlik ve düzeni sayan belli başlı insanların uyması gereken esaslardır. Kurallar, insanların belirli bir ortamda anlaşarak geçinmelerini sağlar. Sosyal ortamda yaşayan tüm insanlar toplumu düzenleyen bu kurallara uyarsa toplumda refah ve huzur olur ve insanların birbirlerine saygı ve sevgileri olur.

Kurallar sayesinde toplumda kargaşalar önlenir. Kurallar, insanların arasında anlaşmazlık ve huzursuzluk olmasını engeller. Ayrıca kurallar sadece bir yerde değil her yerde vardır. Örneğin okul kuralları, hastane kuralları ve hukuk kuralları gibi bir çok kurallar bütünü vardır.

Genel olarak uymamız gereken bazı kurallar;

– Otobüs gibi toplu taşıma araçlarında sesli konuşmamalıyız.

– Başkalarına ait olan eşyaları sahiplerinden izinsiz kullanmamalıyız.

– Öğrenciysek derste öğretmenimizden izinsiz konuşmamalıyız.

– Yaşadığımız çevreye çöp atmamalıyız ve çevremizi temiz tutmalıyız.

– Bir ortamda sohbet ediyorsak diğer bireylerin sözünü kesmemeliyiz.

– Yemeğe oturmadan önce ellerimizi yıkamalıyız.