Çocukların Nöromotor Gelişimi ve Değerlendirilmesi

ÇOCUKLARINNÖROMOTORGELİŞİMİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

Özellikle ilk 3-4 yaş arasında nöromotor-zekâ-ruh gelişmesinin değerlendirilmesi muayenenin önemli bir bölümüdür. Çocuklar belirli yaşlarda belirli beceriler kazanırlar. Bu becerilerin kaza­nılması için normal bir zekâ yeteneğinin yanısı-ra, sinir-kas sisteminin sağlıklı olması, görme ve işitme yeteneklerinin de bulunması gereklidir. Çocuğun kazandığı becerilerin basit olarak kli­nik değerlendirilmesi anne ile konuşarak bilgi alma (çocuğun ilk yürüdüğü, ilk kelime söyledi­ği, ilk oturduğu yaş gibi sorular sorularak) ve bazı basit muayene yöntemleri ve test araçları kullanılarak çocuğun hareket ve davranışının gözlenmesi ile yapılır. Değerlendirme aşağıdaki alanları içermelidir.

Hassas Bağırsak Sendromu

Hassas bağırsak sendromunun sebepleri belirsizdir. Yalnız, sindirim sistemindeki kaslarda veya liflerde bazı bozulmaların bu sendroma sebep olduğuyla ilgili kanıtlar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra beynin, sindirim sistemini yönetmekteki eksikliklerinden de kaynaklandığı konusunda şüpheler bulunmaktadır.

SEMPTOMLAR
Aralıklı olarak karnın alt kısmında, kasılmalar ve şişmelerle beraber kabızlık ve ishalle de karşılaşabilirsiniz. Bağırsak hareketlerinizde aşırı derecede mukus bulunabilir ve tuvalete çıktıktan sonra rektumunuzu tamamen boşaltmamış olduğunuz gibi bir his duyabilirsiniz.Acı, hafif dereceden yüksek dereceye doğru ilerleyebilir ve normal beslenme ya da uyku düzenlerini bozabilir. Katı dışkı atımıyla ya da gaz çıkarmalarla geçici olarak etkisini azaltabilir. Mide bulantısı, baş dönmesi ve baygınlık da meydana gelebilir.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ

Bağırsaklar normal işlediğinden ve hassas bağırsak sendromu için test uygulanmadığından dolayı, hekimler durumun teşhisi için belirli bir takım kriterler tespit etmişlerdir.

■ Son 3 ay içinde yineleyen karın ağrılar, karında rahatsızlıklar veya değişken düzenlerde dışkı lama (vakaların yüzde 25’inde bunlar belirti olarak geçer) gereklidir. Bu ağrılar ve rahatsızlıklar, katı dışkının atılması sonucunda rahatlar ya da katı dışkının katılığı
veya sıklığındaki değişikliklerle beraber rahatlar.

■ Değişken dışkılamanın düzeni aşağıda sıralanan karakteristiklerden en az 3 tanesini göstermek zorundadır; katı dışkı atımının sıklığının değişmesi; katı dışkının biçiminin değişimi (zor veya açık ve sulu); katı dışkıların geçişlerindeki değişiklik (gerilme, aciliyet ya da dışkının atılmasının sonlanmadığı hissi); mukus geçişi; şişkinlik veya şişkin bir karın hissi.

Doktorunuz sizden geniş bir tıbbi geçmiş dökümü talep edecektir ve beslenme düzeniniz, psikolojik ve duygusal halinizle ilgili sorular soracaktır. Hekiminiz sizden kan testi ve özellikle parazitler ya da enfeksiyonlar denetlemek için dışkı örneği isteyecektir. Sigmoidoskopi , tümörlerin çıkartılması için uygulanabilir ve baryum röntgeni veya kolonoskopi kanserin çıkartılması için gerekli olabilir.

Hassas bağırsak sendromunun teşhisi bir kez yapıldıktan sonra, endişe (tedavisi olmadığı için) ve rahatlamayla (tehdit edici bir durumun belirtisi olmaması) karışık duygular içine girebilirsiniz. Hassas bağırsak sendromunun belirtileri her kişide aynı olmaz ve tedavinin de bütün belirtilere ve ihtiyaçlara göre ayarlanması gerekmektedir.

Tedavinin ilk basamağı genellikle beslenme düzeni ile ilgilidir. Aldığınız besinlerin veya sıvıların belirtilerinizi tetiklediğini düşünüyorsanız, bu besinleri tüketmeyi bırakın. Bu hastalığı tetikleyen besinler; kafein, sorbitol içeren çiklet veya meşrubatlar, gaz üreten sebzeler (fasulye, lahana veya brokoli gibi), süt ürünleri, alkol, ham meyveler ve yağlı yemeklerdir.

Dışkının hızını ve hacmini arttırmak için beslenme düzeninize lif eklediğinizde kabızlık ve karın ağrılarını hafifletirsiniz. Lif azar azar alınmalıdır çünkü fazla alındığı takdirde belirtileri hafıfleticeğine daha da kötüleştirebilir. Metilselüloz, pisilyumdan daha az gaz üretir.

Eğer lif, kabızlığın hafiflemesine yardımcı olmuyorsa, doktorunuz sizi tegaserodla reçetelendirebilir. Tegaserod sadece kadınlar için önerilir. Ama kabızlıktan ziyade ishalden kaynaklanan hassas bağırsak sendromu geçiren kadınlarda etkilidir. Reçetesiz olarak satılan antidiyaretik ilaçlardan loperamid veya bizmut genellikle ishalin tedavisi için önerilir.

Bunlara rağmen belirtileriniz devam ediyorsa, doktorunuz kasılmaları önlemek için, antikoİinerjik ilaçlarla ya da trisiklik antidepresanlarla sizi reçetelendirebilir (desipramin ve amitiriptilin). Bu çözümlerin sonucunda başarı sağlanamadığı zaman insanlar çoğunlukla alternatif terapilere başvururlar.

Entoksikasyonlar ve Tedavi Yöntemi

BESİN ZEHİRLENMESİ

MANTAR ZEHİRLENMESİ

Ülkemizde oldukça sık görülen bir zehirlenme türüdür. Doğu Anadolu’dan İstanbul’a göç edip yerleşenler, kendi köy ve kasabalarında yemeğe alıştıkları bazı zehirsiz mantar türlerine benzeyen mantarları, sonbahar ve ilkbahar aylarında İstanbul çevresindeki korulardan toplayıp yemekte ve kitlesel olarak zehirlenmektedirler. Pek çoğu Amanita phalloides türünden olan bu mantarlar son derece toksik olup pek çok kişinin yok yere ölümlerine neden olmaktadır. Çocukların mantar zehirlenmesine dayanıklılıkları erişkinlere bakarak çok azdır. Mantar zehirlenmesi tedavisinde hekimin gayet enerjik bir tedavi uygulaması gerekir. Bu konudaki bilgi ve deneyim eksikliği, birçok kişinin ölümüne zemin hazırlamaktadır.

Prognoz: a) Hastaların hastaneye erken getirilmeleri, b) yenilen mantar miktarının az olması lehte rol oynar. Hasta hastaneye ne kadar geç başvurursa ve zehirli mantardan ne kadar çok yemişse kurtulma şansı o kadar azdır.

Klinik tablo: Mantarlı yemeğin alınmasından 2-12 saat sonra kusma ve ishal başlar. Su ve elektrolit kaybı olur. İki gün sonra karaciğer lezyonu ortaya çıkar: Serum bilirubini yükselir, idrarda bilirubin pozitiflesin Hafif vak’alarda bu durumdaki hastaların düzelme şansları vardır. Diğer bazı vak’alarda ise daha ilk andan itibaren ağır bir hastalık tablosu dikkati çeker: Kuvvetli bir ikter tablosu ortaya çıkmıştır. Kusmalar fazladır, potasyum eksikliği oluşur. Karın ağrıları şiddetlidir. Su kaybı günde 4 litreyi bulduğu için böbrek yetmezliği tabloya egemen olur ve anüri ile birlikte ağır bir üremi yerleşir. Aşırı derecede klorür kaybından dolayı bu üremi “tuz kaybı üremisi” tipindedir. Eksikoz içindeki hastalar bitkin durumdadırlar, hafif siyanotiktirler, filiform nabız gösterirler. Karaciğer lezyonuna bağlı olarak protrombin zamanı çok uzadığından dolayı hemorajik diyatez belirtileri ortaya çıkar ve ayni zamanda amonyak artışı da saptanır.

777

Tedavi

Hastalar sağlıklı görünseler de, yakınmaları olmasa da, mantar yedikleri kesinse mutlaka bir hastanede tedaviye alınmalı ve ağır bir vak’a gibi işlem görmelidirler. Poliklinikten, basit bir bulantı giderici ilâç yazılarak evlerine gönderilmeleri hatadır.

Kliniğe yatırılanları mutlaka 5 gün alıkoyar ve standart tedavi şemamızı aynen uygularız. Bu sayede kliniğimizde şimdiye kadar gözlemlenen 100 Kadar mantar entoksikasyonu vak’asından sadece 3 ünü kaybetmiş bulunuyoruz.

Mide ve barsakların boşaltılması: Kusma ve diyarenin henüz 1-2 saat önce başlamış olduğu hastalarda mide lavajı ile birlikte 2 ampul fizostigmin (Prostigmin, Neostigmin) s.c. yapılır ve Huile de ricine (Ricilaks, Ricipan, Risinus, Oley) verilir. Geç gelmiş olgularda bu ilâçlar ve mide lavajı kontrendikedir.

Adsorban ilâçlar: Hayvansal karbon preparatları (Eucarbon) ezilerek mide sondası yardımıyla entstile edilir.

Şok tedavisi: Hipovolemik şoka karşı sıvı sübstitüsyonu yapılmalıdır.
Yukarıda bildirilen 4 litre serum miktarının yeterli olup olmadığı günlük hematokrit kontrolları ile izlenmelidir. Ayrıca kan proteinleri ve elektrolitler de sıkı bir şekilde kontrol edilmelidir.

Koruyucu karaciğer tedavisi: Yukarıda bildirilen serum tedavisinde 1000 mi % 10-20 lik dekstroza da (Dextrose solüsyonu) yer vermelidir. Ayrıca prednizolon (Prednisolon “Linz” ampul, Depo Medrol enj. flakon, Prednol-L enj. ampul) günde 80 mg i.v. enfüzyon sıvısı içinde verilir. Barsak florasını bozarak amonyak yapımını inhibe etmek üzere neomisin verilmesi gerekir. Ancak ülkemizde neomisin preparatı olmadığı için onun yerini tutmak üzere günde 2 g tetrasiklin (Misteklin, Tetra, Tetralet, Jktramin, Devacyclin) ağız yoluyla verilir.

Hipoprotrombinemiye karşı: Vitamin Kt (Konakion ampul) i.v. hergün verilir. Protrombin aktivitesinin % 10 dan aşağı düşmesi prognozun kötü olduğunu gösterir. Kliniklerde buna çok dikkat edilmelidir. Ağır vak’alarda buna vitamin K3 (Vi-Plex K) ve fibrinojen eklenir. Fibrinojen Kan Bankalarından sağlanır.

Beslenme rejimi: İlk günlerde glükozla tatlandırılmış birkaç bardak çay verilir. Kusmalar geçtikten sonra karbonhidrattan zengin, proteinden fakir (amonyak entoksikasyonu nedeniyle), yağsız bir diyet uygulanır. Karaciğer fonksiyonları düzeldikten sonra bol proteinli, az yağlı ve bol karbonhidratlı bir diyete geçilir. Daha ilk günden itibaren enjektabl vitamin B kompeks preparatları (Becozyme, Beheptal, Vitabiol, Neurogriseovit) verilir.

Akut tübüler yetmezlik tablosunun tedavisi: İlgili bölüme bakınız.

Enterik ateş

Enterik ateş ortalama 10-14 günlük inkubasyon dönemi sonunda başağnsı, ateş, halsizlik, miyalji, iştahsızlık gibi semptomlar ile sinsi bir başlangıç gösterir. Ateş özellikle remittan tiptedir. Antibiyotik ve antipiretik tedavisi almayan hastaların 1/3 inde titreme ve terleme görülür. Diare hastaların %50’sinden azında ve hastalığın erken döneminde vardır, geç dönemde ise sıklıkla kon-stipasyon görülür. Öksürük, boğaz ağrısı gibi respiratuar semptomlar olabilir. Bazı hastalarda konfüzyon, baş dönmesi, konvulsiyon, akut psikotik davranış şeklinde nöropsikiyatrik belirtiler olabilir. Nadiren sarılık ortaya çıkar. Hastaların %50’sinden azında kann derisinde “Rose spots” olarak adlandırılan 2-4 mm çapında basmakla solan eritematöz makülopapüler döküntüler ortaya çıkar. Bu döküntüler ortaya çıkmalarını takiben birkaç saat veya gün içersinde kaybolurlar. Bazı hastalarda servikal lenfadenopati dikkati çeker, özellikle kann alt kısmında belirgin abdominal hassasiyet vardır. Abdominal distansiyona sık rastlanır. Hastaların %22-50’sinde hepatomegali, %40-60’ında splenomegali görülür. Hastaların %10’unda ise letarji, deliryum, koma gibi bilinç değişikliği görülebilir. Antibiyotik verilmeyen hastalarda eğer komplikasyon gelişmez ise semptomlar 3-4 haftada kaybolur.

Typhoid fever’da toksemlye sekonder olarak myokardit, hiperpireksi, karaciğer ve kemik iliğinin etkilenmesi; gastrointeslinal lezyonlara sekonder olarak, intesiinal hemoraji ve perforasyon; hastalığın uzun süre ve şiddetli seyir göstermesine sekonder olarak, süpüratif peritonit, dekubitis ülseri, pnömoni; basilin vücutla her hangi bir yerde yerleşmeyip çoğalmasına sekonder olarak me-tastatik infeksiyon; tedaviye sekonder olarak, kemik iliği süpresyonu, hipersensitivite reaksiyonu ve toksik kriz gibi kompükasyonlar ortaya çıkabilir.

AKUT OTITIS MEDIA

3 yaşına kadar çocukların 1/3’ü bir veya daha fazlası

ttıprlia geçiriri pfZOknTçocuklannd a. a döle sanlarda ve erişkinlerde”

daha az sıklıkta görülür.

_Tablo III de görüldüğü gibi akut otitis media’nın çocuklardajve_ erişkinlerde en sık görülen etkeni Streptocoççus pneumoniae’dır. ^İkinci sıklıkta~izole _edîTen mikroorganizma Haernopnüus intluen-^ _zaaıruj.innuenzae ve S.pneumoniae bütün yaş gruplarında otitis rnpfHanm pn gık ragfinmian. sp^hidjr~HJr^iPTÎzagve ba^li OtiLis media’nın büyük çoğunluğu tipIelıdîr^elnCTen^STjşlarla meydana

_Akut otitis media daha az sıklıkta p hemolitik streptokok,

Staphylococcus aureus. Branhamella catarrhalis gibi_ mikroorganizmalara bağlı olarak*lnevdana pellr. YenidogHrîîârfia gram negatil basiller .ve S.aureus’un etken olduğu otite diğer yaş gruâk raRtlanrvÇeşitli”respiratuvar virüsler deötF

Lis media’nın gelişmesinde primer veva sekonder rol oynayabilir. Kış aylarında özellikle respiratuvar sinsityal virüs infeksiyonu geçiren jnfpntı^^da otitlsmedia gelişebilir