Hakkında Bilgi
İslam Dininde Kadın ve Erkek Eşittir
Kadının toplumdaki yeri yüzyıllardır tartışılan bir meseledir. Kadının toplumdaki yeri, aile yaşantısındaki önemi, çalışma hayatı hep konuşulmuştur. Aslında Müslüman bir kadının toplumdaki yeri ve önemi oldukça açık kıstaslarla belirtilmiştir. İslam dininde böyle bir tartışma yapılması oldukça yersizdir. Nitekim, İslam’da kadın ile erkek eşittir.
Kadın ve erkek hiç kuşkusuz fiziksel olarak aynı güce ve kuvvete sahip değillerdir. Ancak kadın ve erkeğin güçleri orantısında toplumda değer görmesi oldukça yanlıştır.
İslamda kişiler cinsiyetine göre değil inançları ve amellerine göre değer kazanırlar. Bu konuda kıstas; Allah’ın emir ve yasaklarına itaati, Kuran ahlakını idrak etmesi ve uygulamasıdır.
Kuran’da Kadın ve Erkeğe Aynı Şekilde Hitap Edilir
Kuran ayetlerinde hiçbir cinsel ayrım yapılmamış hem kadına hem erkeğe aynı seslenilmiştir. Yukarıda da değindiğimiz gibi Kuranda ve İslam dininde insanlara cinsiyete göre değil Allah’a itaate ve yakınlığa göre değer biçilir. Bu nedenle Kuran ayetlerinde hitap ve uyulması gereken sorumluluklar aynıdır. Kuran’da çoğu ayet bu şekildedir. Allah Kuran-ı Kerim’de, “Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ‘çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır.” (Nisa Suresi, 124) demiştir.
Allah, inanmayanlar içinde bir ayrım gözetmemiş ve onlara da aynı şekilde seslenmiştir. Allah, inkar edenlerinde, cinsiyetlerinden dolayı farklı bir durum ile karşılık görmeyeceklerini Kuran’da şöyle buyurmuştur: “Şundan ki: Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azablandıracak; mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbesini kabul edecektir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Ahzab Suresi, 73)
İslam Dininde Anneye Biçilen Değer
Allah Kuran-ı Kerimde hem kadına hem bir anneye nasıl davranılması gerektiği ve ne denli önemli olduklarını belirtilmiştir.
İnsanın anne ve babası, bir çocuğu çekirdekten yetiştirip onun iyi bir eğitim alıp güzel bir ahlak sahibi olmasını, hem topluma hem kendisine yararlı olması amacıyla hep didinir dururlar. Yıllarca bu amaçlar uğruna kendilerinden fedakarlık gösterirler. Bu nedenle kişi bu emekleri göz ardı etmemeli ve hürmetini sonsuza dek asla anne ve babalarından eksik etmemelidir. Allah Kuran-ı Kerimde şöyle buyurmuştur;
“Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik…” (Ankebut Suresi, 8)
“De ki: “Gelin size Rabbiniz’in neleri haram kıldığını okuyayım: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin, …” (Enam Suresi, 151)
Kuran’ın bir başka ayetinde ise Allah insana, anne babaya karşı saygılı davranılması ve onların küçük görülmemesi konusunda şöyle bildirmektedir:
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (Nisa Suresi, 36)
Yukarıda verilen ayetlerinde anlattığı gibi, Allah insanlara, anne babaya karşı hep bir hoşgörü, anlayış, şefkat ve saygı beslememiz gerektiğini şart koşar. Allah, bir annenin evladını doğurmak ve büyütebilmek amacıyla yaptığı fedakarlıkları şöyle anlatır: “Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. “Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır.” (Lokman Suresi, 14)