Basına yansıdığına göre, Maliye Bakanı Şimşek, kamunun araç kiralama maliyetlerinin katlandığını, kiralama bedellerine ve şoför ücretlerine üst sınır geleceğini, kademe kademe satın alma modeline geçileceğini, kamunun son 4 yıldaki araç kiralama maliyetlerinin neredeyse yüzde 100 arttığını ve kamudaki araç kiralama modelinin gözden geçirildiğini belirtti.
Bu köşeyi takip edenler kamudaki araç saltanatını sık sık gündeme getirdiğimi hatırlayacaklardır. Tasarruf tedbirleriyle ilgili 2007/3 sayılı Başbakanlık Genelgesinde resmi araçların nasıl kullanılacağı çok net bir şekilde belirtilmiştir. Ancak, uygulamanın hiç de Genelgede yer aldığı şekliyle olmadığı cümlenin malumudur ve kimsenin de bu konudan bir rahatsızlığı yoktur. Başbakanlık Genelgesinde ne yazarsa yazsın herkes bildiğini okumaktadır. Öyle bürokratlar var ki kamuya ait her şeyi kendi özel eşyasından daha titiz kullanır ve kullandırır. Üzülerek belirtmek gerekir ki kamuda bunların sayısı oldukça azaldı. Maalesef kamuda iyilerden ziyade kötüler emsal olmaya başladı.
Genelgeye göre resmi taşıtların kullanımı nasıldır?
Genelgede; 237 sayılı Taşıt Kanununa ekli (1) sayılı cetvel uyarınca emir ve zatlarına, (2) sayılı cetvel uyarınca makam hizmetlerine ve koruma altına alınanlara tahsis edilen taşıtlar dışında hiç bir makama taşıt tahsis edilmeyecektir. Genelge kapsamındaki kurum ve kuruluşların sadece hizmet ihtiyaçlarında kullanılmak amacıyla; merkez teşkilatlarında bulundurabilecekleri her türlü binek ve station-wagon türü taşıtların sayısı rakamsal olarak belirlenmiş ve bunların taşıt havuzuna alınarak söz konusu hizmet taşıtlarının yönetimi tek elden yürütülecektir.
Genelge kapsamına dahil kurum, kurul ve kuruluşlar ile bağlı ve ilgili/ilişkili kuruluşların başkanları, müsteşar yardımcıları, genel müdürleri, üst kurul üyeleri ile kurumların merkez teşkilatlarında bulunan kurul başkanları, strateji geliştirme başkanları, DPT Genel Sekreteri ile Avrupa Birliği Genel Sekreteri ikametgahları ile görev yerleri arasındaki sadece sabah-akşam geliş ve gidişleri, hizmet aracı olarak kurumların mevcutlarında bulunan binek veya station-wagon tipi taşıtlarla sağlanacaktır.
Taşra teşkilatlarında; 237 sayılı Taşıt Kanununa ekli (1) sayılı cetvel uyarınca emir ve zatlarına, (2) sayılı cetvel uyarınca makam hizmetlerine tahsis edilenler dışında kalan binek ve station-wagon tipi taşıtlardan il valilerince ilgili kurumların (2802 sayılı Kanuna tabi olarak görev yapanlar hariç) hizmet özelliklerine göre sayıları belirlenerek her bir kurum için oluşturulacak havuzlara alınması uygun görülenlerden, bakanlıklar il müdürü (her bakanlığa bir adet olmak üzere), defterdar, vergi dairesi başkanı, emniyet müdürü, kuruluşların bölge müdürleri; istemeleri ve kurumların imkanları dahilinde ikametgahları ile görev yerleri arasındaki sabah-akşam geliş ve gidişlerinde daimi hizmetlerde kullanılan mevcut hizmet araçlarından servis aracı olarak yararlanabileceklerdir.
Emir ve zata veya makam hizmetlerine tahsis edilen taşıtlar dışında kalan ve hizmet aracı olarak havuzda yer alan taşıtlar aynı kurumun birimleri arasında ayrım yapılmaksızın, münhasıran resmi hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılacaktır. Bu taşıtlar; özel işlerde, tatil günlerinde ve personel servis aracı olarak kullanılmayacak, hiçbir makam, birim ve şahsın kullanımına tahsis edilmeyecektir.
Kamuda gereksiz harcamaların önüne geçilmesi ve kaynakların en rasyonel şekilde kullanılması amacıyla taşıtların kullanımının denetimi ve uygulamanın takibi merkezde bizzat bakanlar, illerde valiler tarafından yerine getirilecektir. Merkezde bakanın görevlendireceği yetkililer ve illerde bütün kamu taşıtları açısından valiler, taşıtların 237 sayılı Taşıt Kanunu ve bu Genelge hükümlerine uygun olarak kullanılmasından doğrudan sorumlu olacaklardır.
Uygulama Genelgeye uygun mu?
Maalesef uygulamanın Genelgeye uygun olduğunu söyleyemeyiz. Bırakın Genel Müdürler ve eşitlerinin hizmet aracıyla sabah akşam görev yerine gelip gitmesini, Genelgede ikametgahları ile görev yerleri arasındaki sadece sabah-akşam geliş ve gidiş yapacak unvanların her birinin birer makam aracı birer de makam şoförü bulunmaktadır. Bazen de bu rakam iki ve üzerine çıkabilmektedir. Hatta bu işler o kadar kanıksanmıştır ki araçlardan ve şoförlerden sorumlu birimlerin bu konuda tek bir kelamı dahi çok ciddi sıkıntılar oluşturacak düzeye ulaşmıştır.
Hatta hizmet araçları bazı bürokratların çocuklarının servis aracı olarak dahi kullanılmaya başlanmıştır. Kimsenin mevzuattan çekindiği filan da yoktur. Gece gündüz demeden çalışan bürokratın bazı haklardan yararlanmasından daha doğal ne olabilir ki(!)
Genelgeye uymak bir yana, asıl sıkıntı lüks araçlarda
Bazı makam sahipleri kendilerini o kadar ağır hissetmektedirler ki yerli araçlar bu kişileri taşıyamaz hale gelmiştir. Bu makam sahiplerini Audi A-6 marka araçlardan başkası taşıyamaz hale gelmiştir. Üzüm üzüme baka baka karardığı için de kamu kurumlarının üst düzey bürokratları açık yasağa rağmen bir yolunu bularak lüks araçları makam aracı olarak kullanmaktadırlar.
Tasarruf Genelgesi açıkça 237 sayılı Taşıt Kanunu hükümlerinin izin verdiği haller hariç, hiçbir makama arazi binek, jeep gibi taşıtlar ile yabancı menşeli taşıt, makam aracı olarak tahsis edilmeyeceğini belirtmesine rağmen bu kural açıkça çiğnenmektedir.
Bu konudaki suiistimali önlemek için çıkarılan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği dahi çare olamamıştır. Bu tebliğe göre, kurumlar mali kaynaklarının değerlendirilmesinde faiz veya kâr payı dışında ayni ya da nakdi herhangi bir menfaat temin edemez. Bu kadar açık ifadeye rağmen bankalar hala lüks araç temin etmeye devam ediyorlar.
Formül bulamayan destek daire başkanının vay haline
Malum olduğu üzere, kamu kurumlarındaki çay, çorba, araç vb. işlerin sorumluları destek daire başkanlarıdır. Kurum yöneticileri başka kurumların yöneticilerinin araçlarına bakarak aynısından istediklerini belirtirler. Formül bulmak destek daire başkanlarının işidir ve formül bulamayan gider. Her zorluk, sınırları zorlayarak çözüm buldurur. Çözümün hukuki veya gayri hukuki olmasının hiçbir önemi yoktur.
Sonuç ve öneri
Sonuç olarak, kamu kurumlarını tasarruf genelgesine uydurmak için uğraşmak yerine uygulamayı genelgeye uygun hale getirmek daha pratik olacaktır. Zaten bu kadar insan lüks araçlara alışmış durumda. Bu yöntemle hiç olmazsa garibanların canı yanmaz. Zaten irilere kimse dokunmuyor. O zaman size soralım. Sizce kamudaki araç saltanatı sona erecek mi? Yeni Şafak Ahmet Ünlü