Çocuklarda Lenfokinler

Duyarlı T-lenfositlerin antijenle uyarılmasın­dan sonra üstte kalan sıvıda solübl mediatör maddeler bulunmuştur. Bu mediatörlere lenfo-kinler adı verilmektedir. 20 den fazla lenfokin tanımlanmıştır.

Değişik biyolojik aktiviteleri olan lenfokinler immun sistemin diğer hücre tiplerini aktive eder veya onlara yardım eder. Konağın iltihap hücrelerini toplama, aktive etme ve o bölgede tutma yeteneklerini gösteren lenfokinler hücre­sel bağışıklıkta önemli rol oynarlar. Nötrofil ve makrofajlar için kemotaktik faktör ve migrasyon inhibisyon faktörü (MIF) ilk tanımlanan lenfokinlerdir. Molekül ağırlıkları 12.500-90.000 ara­sında olan bu faktörler ve işlevleri tablo 9.1.4 de gösterilmiştir.

Lenfokinlerden ilk tanımlananıdır. Kapiller bir tüp içinde bulunan makrofajlarm aktif göçü,içinde bulunduğu doku kültürü sıvısında MÎF varsa, önlenir. Bu evredeki reaksiyon (geç evre) honspesifiktir; MİF oluştuktan sonra hem bağı­şık olan, hem de bağışık olmayan hayvanlardan elde edilen makrofajlarm göçü önlenir. Duyarlı kobaylardan elde edilen periton eksüdası hücre­leri (% 70-80 makrofaj, % 10-20 lenfosit) antijen­le inkübe edildiği zaman MİF oluşur. Bu olay hücresel bağışıklığın in vitro karşıtı olarak ka­bul edilir. Kapiller tüp içinde hücreler küçük doku kültürü kaplarına konur. 37°C de 18-24 saat inkübasyondan sonra makrofajlar dışarı göçerek yelpaze gibi açılırlar. Kültür ortamı içinde spesi­fik antijen varsa MİF oluşarak göç önlenir. An-

Tablo 9.1.4 :   Lenfokinlerin işlevlerine göre sınıf­lanması

1.     Diğer lenfositlerin regülasyonu (antijen spe-
sifitesi olmayan faktörler)

İnterleukin-2 (IL-2)

înterleukin-3 (IL-3)

İnterferonlar (a ve y)  (IFN)

«Soluble immune response suppressor»

(SIRS) Allogeneik efektör faktör CAEF) «T celi replacing faktör»   (TRF) DNA sentezinin inhibitörü (IDS)

2.     Diğer lenfositlerin regülasyonu (antijen spe­
sifik faktörler)

3.     înflamasyonun indüksiyonu ve mononükleer
hücre infiltrasyonu

4.     Fagosit fonksiyonlarının modülasyonu

Migrasyon inhibisyon faktörü  (MIF) Makrofaj aktive eden faktör (MAF) Lökosit migrasyon inhibisyon faktörü (LİF) Kemotaktik faktör  (CF) interferonlar (a ve y)   (IFN) Koloni stimüle eden faktör (CSF) Makrofaj füzyon faktörü (MFF)

5.     Diğer dokuların regülasyonu

Koloni stimüle eden faktör (CSF) Osteoklast aktive eden faktör (DAF)

6.     Lökosit dışı hedef hücrelerinin destrüksiyonu

Lenfotoksinler (LT)

tijenli ve antij ensiz ortamda oluşan yelpazenin yüzölçümü saptanır ve oranlanarak bulunan in­deks MİF etkisinin derecesini gösterir. MÎF olu­şumu antijenle aktive olmuş lenfositten 4-6 saat sonra başlar ve 4 gün kadar devam eder. MİF 56°C de 30* dayanıklı, diyalize edilemeyen bir makromoleküldür. Molekül ağırlığı 25.000, ke-motripsine duyarlı, nöraminidaza ise dirençlidir.

Makrofajı aktive eden faktör (MAF)

Duyarlı lenfositlerin spesifik antijenle tek­rar karşılaştıklarında oluşan bir mediatördür. MİF e benzer bir makromoleküldür. Kobayda in-kübasyonun 72. saatinde makrofajlann aktive ol­duğu saptanmıştır. Bu faktör makrofaj ların da­mara yapışmasını, membran aktivitesini, fagosi­tozu, sitoplazmadaki laktat dehidrogenaz düze­yini, sitoplazmik granülleri, bakteriostatik, bakterisid ve tümorisid aktiviteyi arttırır. MİF etkisi­nin 24 saat içinde gözlenmesine karşın MAF et­kisi 72 saat sonra oluşur.

Makrofaj  (monosit)   kemotaktik faktör

Antijen veya mitojenle aktive olmuş lenfosit­lerden salman kemotaktik bir maddenin makro­faj veya monositleri çektiği gösterilmiştir. İnsan makrofaj kemotaktik faktörünün molekül ağırlı­ğı 12.500 dür. 56°C de 30′ dayanıklı ve kemotripsine duyarlıdır.

Lökositler için inhibitör faktör (LİF)

MÎF e benzer şekilde, spesifik antijenle lenfositin inkübasyonundan sonra oluşur ve löko­sit göçünü önler. Hücre göçü 18-24 saatte ölçü­lür. Isıya dayanıklı (56°C de 30′), molekül ağırbğı ise 68.000 dir. Kemotripsin ile inaktive edilir, nö­raminidaza dirençlidir.

Nötrofil, bazofil ve eozinofiller için kemotaktik faktörler

Molekül ağırlıkları 24-55.000 arasındadır. Bu kemotaktik faktörler değişik kronik iltihaplı re­aksiyonlarda rol alırlar.

Lenfositleri ilgilendiren mediatörler

Lenfosit mitojenik faktörü.- Antijenle uyarıl­mış lenfositlerin kültür sıvısında bu faktör 24-48 saat sonra saptanabilir. Duyarlı lenfositlerin spe­sifik antijenle karşılaştıktan sonra bir takım mor­folojik değişikliklere uğrayarak blasta değişimi hücresel duyarlılığın in vitro deneyi olarak kul­lanılır. Uyarının derecesi ya blasta benzer hüc­relerin lamda sayılarak yüzdesi veya kültür or­tamına ilâve edilen işaretlenmiş timidinin (3HT) DNA ya inkorporasyonu ile saptanır. Duyarlı ol­mayan lenfositlerin de duyarlı hücrelerden açığa çıkan mitojenik faktör etkisi ile bölünmeye baş­laması, bazen de B hücrelerinde de değişiklikler gözlenmesi deney sonuçlarının açıklanmasını güçleştirir.

Lenfositlerde benzer değişiklikler bazı bitki­sel mitoj enlerin etkisi ile de görülür. Bunlardan en iyi bilinen fitohemaglutinin (PHA) ve konkonovalin-A (con-A) dır. Bunlar hücre yüzeyi ile spesifik olmayan bir reaksiyona girerek sanki an­tijen spesifik yüzey reseptörlerini bağlamış gi­bi bir dizi değişikliğe neden olurlar. PHA, hüc­relerin ancak küçük bir bölümünün duyarlı olduğu antijen uyarısının aksine, T lenfositlerinin çoğunu transformasyona uğratır. Ayrıca B-lenfo-sitlerinin bir kısmı da etkilenir.

Lenfosit mitojenik faktörü ısıya dayanıklı (56°C de 30′), tripsin, RNaz ve DNaz’a dirençli­dir. Molekül ağırlığı 20-30.000 dir. Bu faktörün proliferatif yanıttaki gerçek rolü bilinmemekte­dir.

Transfer faktör (TF) .- Duyarlı kişilerin len­fositlerinden elde edilen dializabl bir maddedir. İnsanlarda gecikmiş aşırı duyarlığın naklini sağ­lar. Düşük molekül ağırlığı olan (4.000 den az) bu mediatörün adı transfer faktörüdür (TF).

Spesifik antijenle T lenfositlerinin uyarılma­sını izleyerek oluşan bu faktör, DNA sentezini arttırarak ve mediatör oluşumunu sağlayarak duyarlı olmayan lenfositleri spesifik antijene ya­nıt vermeye hazırlar. Transfer faktör, DNaz ve RNaz’a dirençlidir. Tedavi amacıyla bu faktör, birçok bağışıklık yetersizliği durumlarında kul­lanılmıştır.

Deri reaksiyonu yapan faktör

Aktive olmuş lenfositlerin ürünleri, deride gecikmiş aşın duyarlık reaksiyonlarını hızlan­dırır. Bu lenfosit ürünlerinin deri içine injeksi-yonu ile hücre eksüdasyonu başlar, kapiller ge­çirgenlik de artar. Bu reaksiyon 3-5 saatte eri­teni ve 8-12 saatte maksimal endürasyona ulaşa­rak 30 saatte kaybolur.

Diğer hücre tiplerini ilgilendiren mediatörler

Sitotoksik faktörler (Lenfotoksinler) : Bağı­şık lenfositler hedef hücrelerinin sitolizine neden olabilirler.

Tümör hücreleri ile duyarlılaşmış T lenfosit­leri: Bu hücrelerle tekrar karşılaştığında T len-fositinden bir faktör açığa çıkar. SMAF (spesi­fik makrofaj arming faktör) denilen bu faktör, makrofajlara tümör hücrelerini öldürme yete­neğini kazandırır.

Interferon: Viruslar birçok hücre tiplerinde interferon oluşmasına neden olur. Lenfosit­ler viral veya viral olmayan ve «inducer» adı ve­rilen maddeler ile uyarıldığında interferona ben­zer maddeler oluşabilir. Hem antijen, hem de mi-tojen ile uyarılmış normal lenfositlerin kültür sıvılarında interferona benzer aktivite saptana­bilir.

Miyotonik musküler distrofi

Erişkinlerde en sık görülen kalıtımsal kas hastalığıdır, 8000’de 1 görülür.
Moleküler temelinde kromozom 19’da lokalize cAMP’ye bağımlı bir protein kinaz kodlayan gen vardır. Mutasyon antisipasyon (anticipation) özellik­leri gösteren unstabil bir trinükleotid tekrar sekan­sıdır. Bu mutasyonun hangi mekanizmayla myotoni yaptığı bilinmemektedri.

Mikroskopik olarak etkilenmiş kaslarda lif boyutun­da değişiklikler, liflerde nekroz, bolca intemal çekir­dek ve yağlı fibröz dokuyla replasman görülür.

Çocuklarda epidemioloji Nedir

Oral yol ile toksoplazma infeksiyonu pişme­miş etlerden, kedilerin dışkılarmdaki infektif ookistlerle bulaşmış vektörlerden (sinek, böcek) veya besinlerle alınabilir.

Plasental yol kongenital toxoplasmosis’e yol açar. Toksoplazma infeksiyonu plasenta yolu ile ancak gebelikte aktif infeksiyon geçirilirse bebeğe bulaşabilir. Anneye tedavi uygulanırsa bebekte hastalık riski azalır. Maternal infeksi­yon gebeliğin erken döneminde oluşursa fetusa geçiş olasılığı azdır, buna karşın gebeliğin er­ken döneminde infekte olan fetuslarda hastalı­ğın en ağır şekilleri görülür, ölü doğum da ola­bilir. Gebeliğin geç dönemlerinde ise infeksiyon fetusa kolaylıkla geçer; oluşan infeksiyon belir­tisizdir veya hafif belirtilerle seyreder. Kongetinal infeksiyon hemen daima annede sessiz ge­çirilen akut infeksiyon sonucu görülür. Annenin kronik veya latent toxoplasmosis infeksiyonu ile çocuğa bulaşma hemen hiç görülmez. Kronik infeksiyonun spontan düşük nedeni olabileceği bildirilmiştir.

Boya testi (dye test) ile yapılan taramalar­da erişkinlerde toksoplazma antikorları preva lansı çocuklara oranla çok yüksek bulunmuştur.

Kongenital toksoplazmozun sıklığı kesin ola­rak bilinmemektedir. Gebelerin izlenmesiyle ya­pılan sınırlı çalışmalar, kongenital toksoplazmoz sıklığının canlı doğumlarda 1.1/1000 olduğunu göstermiştir. İnfeksiyonla doğan çocukların % 75 inde subklinik infeksiyon, % 16 sında hafif, % 8 inde ağır hastalık bildirilmiştir.

Klinik bulgular

Çocuklarda hastalık kongenital, edinsel ve göz bulgularıyla beliren forma  (kongenital veya edinsel) olmak üzere üç şekilde görülür. Bü­yükçe çocuklarda hastalık yeni bir bulaşma so­nucu oluşabildiği gibi kongenital veya sütçocukluğu döneminde edinilmiş infeksiyonun reaktivasyonu ile de görülebilir. Gerek kongeni­tal, gerekse . edinsel toksoplazmoz genellikle asemptomatik seyreder. Edinsel hastalıkta sekel hemen hiç görülmez.