Genomik imprinting

Örneğin Prader Willi sendromu ve Angelman sendromunda kromatin 15’in q11-13 bölgesindeki delesyonlar Prader Willi sendromuna veya Angelman sendromuna neden olabilir. Hangi sendromun ola­cağı anormal genin anneden mi yoksa babadan mı katıldığına bağlıdır.

Prader Willi sendromu kromozom delesyonu olmayan fakat her iki 15. kromozomu anneden gelen (uniparental disomy) bireylerde de teşhis edilmiştir. Bu da Prader Willi sendromunun baba kaynaklı 15q11 -13’ün yokluğu nedeniyle olduğunu düşündürmektedir.
Bu nedenle insanın normal gelişimi için 15q11-13 bölgesindeki genin her iki ebeveynden de kalıtılması gereklidir.

Çoocuklarda Lenfoid Seri Hücreleri

T hücreleri: Ufak lenfosit popülasyonunda hem T, hem B lenfositler bulunur. T ve B hücre­leri biribirinden farklı yüzey proteinleri içerir ve bu şekilde ayırt edilirler. T hücrelerinde ko­yun eritrositlerini bağlayan ve rozet formasyo­nunu yapan işaretleyici bölgeler vardır. İnsan T hücrelerinde spesifik antikorlar aracılığıyla fluoresan yöntemlerle gösterilebilen bu işaretle­yiciler (marker’lar) tablo 9.1.1. de gösterildiği şekilde bulunmuştur.

Bu işaretleyicilerden başka, yüzey antijen­leri olarak hem B, hem de T lenfositlerde bulu­nan ve lenfosit yanıtlarının regülasyonunda rol alan antikorun Fc bölgesi reseptörleri vardır.

B hücreleri : Dolaşımdaki lenfositlerin % 5-15 i B lenfositlerden oluşur. Bu hücrelerde endojen immunoglobülinler olan antikorlar ya­pılır. Antikor molekülleri yüzey zarına yapışmış­tır ve özgül antijen reseptörü görevini yaparlar. Bu moleküller, B hücrelerinin yüzeyinde fluore-sinle işaretlenerek gösterilebilirler. İnsan peri-ferik kanında bulunan B lenfositlerinde yüzey IgM ve IgD antikorları bulunur. Çok az sayıda hücre de yüzey IgG, IgA veya IgE gösterirler. Buna karşın, bu antikorlar vücudun diğer böl­gelerindeki B hücrelerinde bol miktarda bulu­nurlar. İnsan B hücrelerinde HLA-DR, komple-man reseptörü C8b (CR 1) ve C3de (CR 2); T hücreleri işaretleyicisi Ti,  EBVR   (Epstein-Barrvirusu için) gibi başka işaretleyiciler de Yardır. Az sayıda B hücreleri de fare eritrositleri için reseptör (ME-R) içerirler.

Lenfositlerin çoğalması ve olgunlaşması

Gelişimleri sürecinde hem T, hem de B len­fositlerinde antijen için spesifik reseptörler olu­şur ve bu reseptörler ömür boyu tek bir antijen için spesifik kalırlar. Bu hücreler yardımcı [ak­sesuar) hücrelerin varlığında spesifik antijenle bağlanırken aktive olurlar; geri kalan aktive ol­mamış hücreler ise prolif ere olur’ve olgunlaşarak «efektör» hücreler şekline dönüşürler. Bu klo-nal seleksiyon sonucu dokularda 1) efektör hüc­reler, 2) bellek hücreleri oluşur. Bellek hücreleri de antijenle uyarıldığında sekonder immun yanı­tı verecek hücrelere, bir bölümü ise olgun efek­tör hücrelere dönüşürler. Bir diğer bölüm hüc­re de bellek hücresi olarak kalır.

B hücrelerinin büyük bir bölümü, plazma hücreleri olarak farklılâşır ve lenf düğümlerin­de ve dokularda bulunurlar. Bazı B blast hücre­ler zara bağlı ribozomları geliştirmezler, bu hücreler germinal merkezlerde bulunur ve folli-kül merkez hücrelerini oluştururlar. Ender ola­rak plazma hücreleri dolaşımda da görülebilir. Dolaşımda plazma hücreleri lenfositlerin % 0,1 inden az orandadır. Tek bir plazma hücresi ta­rafından yapılan antikorlar özgül olup tek bir immunoglobülin smıfmdadır.

«NulU veya üçüncü popülasyon hücreleri

Lenfosit ve monositlere benzeyen ve kemik iliğinden köken.alan bu hücrelerde T veya B hüc­resi işaretleyicileri bulunmaz, buna karşın IgG için Fc reseptörü taşırlar. Bu hücre popülasyo­nunda doğal öldürücü hücreler ve antikora ba-£rmh hücresel sitotoksik etkili hücreler bulunur. Doğal öldürücü (NK) hücreler özgül olmayan tümör öldürücü hücrelerdir, viruslara karşı im­mun yanıtı da bu hücreler düzenler.

Dolaşımdaki «null» hücrelerinin ufak bir bö­lümü de miyeloid kök hücreler ve olgunlaşmamış T vçya B hücrelerinden oluşur.

Burun

1. Küçük bir burnu olan bir kadın içtendir ve aynı zamanda cinsel bakımdan birçok partner potansiyeline sahiptir.

2. Güzel, ince, kemikli, hatları keskin ve sivri uçlu bir burnu olan bir kadın daha sinirli, daha duyarlıdır, kolayca öfkeye kapılır ve den­gesiz bir kişiliğe sahiptir.

burun4

3. Geniş, düz bir burnu olan bir kadın muhtemelen daha sakin, daha evcimen ve erkeğe daha bağımlıdır.

4. Gaga burunlu ya da çengel bu­runlu bir kadın enerjiyle doludur, cinsel bakımdan atılgandır ve yapısı itibariyle muhtemelen ateşlidir.

5. Burun kökü ya da tabanı basık olan bir kadın çok atılgan ve çok duygusaldır.

ANDIZ KATRANI

/. drupacea Lab. türünün dal ve gövde parçalarının yakılması ile elde edilen katrandır. Toros dağlarının dağ köylerinde (Akseki köyleri) elde edilmektedir.

Siyah renkli, şurup kıvammda, özel ve keskin kokulu bir sıvıdır.

Dahilen solunum ve idrar yollan hastalıklarına karşı tek basma veya çörekotu yağı ile karıştırılarak, hap halinde, alınır. Haricen hayvanlardaki deri hastalıklarına karşı kullanılır. Arı kovanlarında meydana gelen bazı mantar hastalıklarına karşı, yanmış bir tezek parçasına damlatılması, ile elde edilen duman, tütsü olarak kullanılır.

Kimyasal yapı bakımından Ardıç katranı (Pix Juniperi oxycedri)’na en yakın olan bir katrandır (4). Bu nedenle bu katran Ardıç katranı yerine kullanılabilir.

Türkiye’de elde edilen katranların en kıymetlisi-dir. 1983 yazında kilosunun fiyatı 8.000 lira civarında idi. Bkz. Katran.

1  – Zhukovsky. P.: Türkiyenitı ziraî bünyesi 537, İstanbul (1951).

2 – Luzina, B. L.: Türkıyenin yeni anason cinsi, Anizet-Zhukovsky, R: aynı yayın 538.

3  – Selik, M. ve Ziegler, H.: Der Zucker-, Eiweiss- und Vitamİngehait des Beerenzapfensaftes von Juniperus drupacea Labill.

(Andız pekmezi) -Qual. Plant. Mater. Veg. 17: 265 (1969).

4 – Baytop. T. ve Öztekin, A.: Türkiyede elde edilen bitkisel katran çeşitleri üzerinde araştımıalar-V. Bitkisel İlâç

Hammaddeleri Toplantısı tebliğleri, Ankara (1984).Andız ağacının kokusu hoş olduğundan, odunundan Güney Anadolu bölgesinde ağızlık ve sandık yapılmaktadır.

Kuduz Hastalığı ve Tedavi Yöntemleri

Etkeni bir RNA virusu olan rabdovirustur, ileri derecede nörotropi gösterir. Memeli hayvanlarda ansefalit olarak seyreden kuduz, yaygın aşı uygulaması sayesinde ev hayvanlarında eradike edilmiş gibidir. Sokak köpeklerinin ve yabani hayvanların kuduzu insanlara bulaştırmaları konusu ülkemizde önemini korumaktadır.

Klinik tablo: Kuduz bir hayvanın insanı ısırmasından 2 hafta ile 7 ay sonra hastalık ateş, halsizlik, baş ağrısı, hiperirritabilite, ısırık yerinde aşırı duyarlılık ile başlar. Pupillalar genişler, kas spazmları olur, opistotonus ve tonikklonik kramplar ile ölüm gelir. Sudan korkma, su içememe (hidrofobi) ve huzursuzluk önemli belirtilerdir.

Profüaksi: Ev hayvanları kuduz(kedi, köpek) her yıl aşılanmalıdır. Işınlan yer insizyonla açılıp tuzlu suyla yıkanmalıdır. Isırılmış olan kimse kuduz aşısı ile aşılanmalıdır. Kullanılan aşıların en iyisi Human diploid celi vaccine’dir. Isırılma günü aşıya başlanılmalıdır. Aşılama ilk gün, 3., 7., 14., 28. ve 90. günler yapılır. Adı geçen aşı ile lokal ve nörolojik komplikasyon görülmez.Isırılmadan önceki korunma avcılar, orman koruma personeli, veteriner ve yardımcıları, kuduz hastaları ile ilgili sağlık personeli için gereklidir. Bunlara 1 ay ara ile ve 6 ay sonra olmak üzere 3 defa birer ampul Rabipur deri altına yapılır. 2 yılda bir 1 mi aşı yapılarak bağışıklık idame edilir.

Tedavi

Hastalık başladıktan sonra hastanın kurtulmasına bugün için olanak yoktur. Bu durumdaki hasta tecrit edilir. Sedatifler verilir.