Proteinin Başlıca Kaynakları Nelerdir

Proteinin başlıca kaynakları

Hücrenin temel yapısı protein sayesinde meydana gelmektedir. Vücuda alınan protein ne kadar kaliteli, sağlıklı ve çoksa vücudun bu proteinden yararlanma oranı da o kadar fazla olacaktır.

Proteinler, kimyasal olarak 22 amino asitin birleştirilerek maydana gelir. Proteinleri meydana getiren amino asitler ise karbon, hidrojen, azot ve oksijen gibi maddeler bulundurur.

Vücudumuz ise bu 22 amino asiti karşılayamadığı için besin alma ihtiyacı duyar.

Proteinin başlıca kaynakları;

– Et, süt, süt ürünleri ve yumurta öncelikli protein kaynağıdır.

– Fasulye, mercimek, nohut, bezelye, bakla, baklagiller ve soya fasulyesi gibi sebzelerde protein oldukça fazladır.

– Pirin., buğday, mısır ve tahıllar ise protein açısından pek de faydalı değillerdir.

– Sebze ve meyveler de protein ihtiyacı için çok fazla tavsiye edilmez çünkü sebze ve meyvelerde protein yok denecek kadar azdır.

İnsüline Bağımlı Olmayan Diabetes Mellitus

Şayet açlık glukoz düzeyi 250-300 mg/dL’nin üzerinde veya hasta küçük dozlarda insülin alıyor fakat ketoasidozu önlemek için insüline gerek duymuyorsa bu durumda 100 ml/sa de verilen %5 glukoz solüsyonunun her bir litresine 5 ünite insülin eklenmelidir. Eğer ameliyat uzun sürecekse yeterli glukoz kontrolü sağlamak için 3 saatte bir kan glukoz düzeyleri ölçülmelidir. Hedef glukoz düzeyini 100-200 mg/dL oranında tutmaktır ancak 250 mg/dL’ ye kadar yükselmesi de çok fazla zararlı değildir.

KESTANE YAPRAĞI

Casîanea sativa Miller (Syn: C. vulgaris Lam.) (Fagaceae) türünün gölgede kurutulmuş yaprağıdır. Bu tür 25-30 m kadar boylanabilen, basit yapraklı bir ağaçtır. Kuzey Anadolunun dağ ormanlarında bulunur ve meyvası için yetiştirilir (Bursa). Tedavi alanında yaprak ve dal kabukları kullanılmaktadır.

Yaprak ve kabukta gallik tanen (kabukta % 7-8) bulunmaktadır.

Yaprak ve kabuktan hazırlanan infusyon (% 5) kabız ve tansiyon düşürücü olarak, günde 2-3 bardak, içilir.

Meyvaları gıda olarak kullanılır. Yabani ağaçlardan elde edilen meyvalar küçük olup “Kuzu kestanesi” ismini alır. Bu meyvalar, ipe dizilerek, Kuzey Anadolu kasabalarının pazarlarında satılmaktadır.

Kestane adı muhtemelen Kastamonu şehrinin isminden gelmektedir (1).

Anesteziyoloji

Anestezi teorik bilgisi veya özel eğitimi olmayan kişi tarafından kolayca verilebilir. Ven içine iğnenin sokulması ve buna bağlanan barbitüratla dolu injektörün pistonunun itilmesi anestezi cihazının kontrol düğmesinin döndürülmesi veya kloroform ile ıslatılmış kompresin hastanın yüzüne kapatılması ile anestezi sağlanır. Aynen hastanın başına ağır bir cisimle vurularak yapılabileceği gibi. Bu işlemler anestezi öncesi duruma emin olarak dönebilmek veya yaşamın devamı için yeterli değildir. İyi bir anestezi uygulaması kontrol edilebilir, reversibl ve riskin en az olduğu bir olaydır. Bütün anestetikler irreversibl olabilen zararlı etkilere sahiptirler. Anestetistin hüneri anestezi derinliğini yeterli düzeyde tutarak hastayı korumalı ve destekleyici önlemler almaktır. Bu önlemler farmakolojik (antagonist ilaçlar, vasopressörler, kalp irritabilitesini deprese edenler gibi) veya fiziksel (hava yolunun açıklığı, kontrollü ve yardımlı solunum ve postür gibi) dirler.

KOLPOSKOPİ (tcolposcopie)

Artık dünyanm bütün modern jinekoloji kliniklerinde collum kanserinin erken teşhisi .için kullanılan vasıtalar arasında kolkos-kopi büyük ve ehemmiyetli bir yer işgal etmeğe başlamıştır. Kadın genital organlarına ait kanserlerin % 85 inin uterus kanseri olduğu v© bunun ‘% 90 nisbetinde colum’da husule geldiği düşünülecek olursa collum kanserinin erken teşhisinin değeri kendiliğinden anlaşılmış olur.

Tecrübeler, collum kanserinin prinıer olarak hemen hemen daima orificium axterrium civarında başladığını göstermiştir. Bu bakımından optik aletlerle, tecrübeli ellerde bu civarda başlıyan kanserin erken teşhisi imkân dahilindedir.

İlk defa HİNSELMANN 1924 senesinde uygun bir büyültme v© ışık tertibatı ile, collum kanserinin oldukça erken bir gelişme devresinde teşhis edilebileceğine dikkat çekmiştir. Bu düşünce tarzından hareket edilerek yapılan kolppskop (colposcop) (Resim: 164) ile 1925 senesinden itibaren collum kanserinin erken teşhisi ile ilgili çalışma ve araştırmalar başlamıştır. Bu gün muhtelif firmalar tarafından modern kolposkopiar imal edilmiş bulunmaktadır (Resim : 165). Son zamanlarda (fotoğraf makinesi monte edilmiş kol-poskoplar (kolpofotograf) (Resim: 166), hatta mikroskopik tabloları tesbit eden kolpomikroskoplar imal edilmiştir.