Yıldızlardan ilham alan gökdelenler

Dünyada inşaat firmaları arasındaki rekabet, projeleri öne çıkarmak amacıyla ilginç fikirlerin hayata geçirilmesine sahne oluyor. Sahnede kimler mi var? Charlize Theron, Marilyn Monroe  ve  Beyonce!.. Bu yeni eğilimde, önümüzdeki yıllarda hangi dünya yıldızlarının gayrimenkul mimarilerine ilham vereceği merak konusu.

 

Beyonce gökdelen oluyor

Singapurlu bir iş adamının finanse ettiği Avustralyalı mimarlık firması Elenberg Fraser, Melbourne’de bir gökdelen tasarladı. Tasarımın ilham kaynağı dünyaca ünlü sarkıcı Beyonce oldu. Beyonce’nin vücut hatlarına sahip 68 katlı gökdelenin adı Premier Tower. 226 metrelik gökdelen, 660 daire ve 160 odalı bir otele ev sahipliği yapacak. Elenberg Fraser mimarlık firması, bu ilginç projesini anlatırken, Beyonce’nin vücut hatlarından yola çıkan tasarımın, aynı zamanda kuvvet dağılımı, frekans salınımı ve rüzgâr gereksinimlerinde iyi sonuçlar verdiğine dikkat çekiyor.

 

Ödüllü Marilyn Monroe kuleleri

Toronto’daki 56 katlı ikiz kuleler “Marilyn Monroe kuleleri” olarak tüm dünyada ses getirirken, 2012 yılında Amerika kıtasının en iyi kulesi olarak gösterilerek “Best Tall Buildings in the Americas” ödülünün sahibi olmuştu.

 

Sıradışı tasarımlarla markalaşan yapılar

Dünya yıldızlarından esinlenen yapıların yarattığı yankı üzerine bir değerlendirme yapan JLL’nin Melbourne Kiralama Bölümü Başkanı Stuart Colquhoun, “Şirketler bir yarışmaya hazırlanır gibi giderek kendi yapılarını ayırt etmenin yollarını arıyorlar. İlgi çekmek için iyi tanınan yüzlerle çalışıyorlar.” diyor. Colquhoun’a göre; binalara olan ilgiyi çoğaltmak ve farklılaşmak için atılan bu adımlarla maliyetler kesinlikle artacak ve inşaat zorlaşacak. Ancak ünlüleri kullanarak bu tür sıradışı tasarımlar yapmak uluslararası bir marka olma konusunda kesinlikle yardımcı oluyor. Bu tür gökdelenler, inşa edildikleri çevrede yer alan gayrimenkullerin değerini de fazlasıyla artırıyor.

 

Kaynak: http://blog.zingat.com/yildizlardan-ilham-alan-gokdelenler/

Yüksek binalar için meteorolojik etüt!

İstanbul, kentsel dönüşüm çalışmalarının kendini en çok hissettirdiği şehirlerin başında geliyor. Peki, kentsel dönüşüm faaliyetleri çerçevesinde şehir planlaması yapılırken iklim özellikleri de yeterince dikkate alınıyor mu?

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin, Türkiye’de kentsel dönüşüm çalışmaları çerçevesinde şehirler planlanırken jeolojik etütler yapılmasına karşın iklim özelliklerinin dikkate alınmadığını düşünenlerden… Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin, her bina için jeolojik etüt yapıldığı gibi meteorolojik etüt de yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.

 

 

Yüksek yapılar rüzgârı engelliyor

İstanbul’un ana rüzgârların kuzey ve kuzeydoğudan estiğini belirten Şahin, Anadolu Ajansı’na konu ile ilgili verdiği demeçte şunları söyledi:

“İstanbul’un Karadeniz’den şiddetli ve güzel bir rüzgârı vardır. Bu rüzgârlar İstanbul’u bir anlamda güzelce süpürür, tertemiz hale getirir. O tertemiz hale getirdiği zaman İstanbul nefes alınabilecek, yaşanabilecek bir hale gelir. İstanbul’da tepelikler çukurluklar çok fazla olduğu gibi topografik etkilerden kaynaklanan durumlar da vardır. Ama temelde o rüzgâr akışının olması gerekir. Ancak ne yazık ki yüksek yapılar, örneğin Maslak’taki gökdelenler bir set, kale gibi İstanbul’un dış surları haline gelmiş, İstanbul’u kapatmışlar. Bu, rüzgârın tamamen engellenmesi anlamına gelir.

Yüksek yapılar Karadeniz’den gelen akışı, rüzgârı engelliyor. Rüzgâr engellenince yazın ciddi bir problem olan ‘ısı adası etkisi’ dediğimiz etki oluşuyor. İnsanlar bunalıyor. Yaz aylarında yüksek nem ve rüzgâr olmayınca insanların konfor seviyeleri düşüyor. Kış aylarında ise kirlilik oluşuyor. Şehre tamamen yüksek basınç alanı çöküyor ama bununla birlikte rüzgârları da kestiğinizde şehir daha kirli bir yapıya bürünüyor.”

 

Yüksek katlı binalar iklimi nasıl etkilemez?
Yüksek katlı bina yapılmasına karşı olmadığının da altını çizen Prof. Dr. Şahin, “Yüksek katlı binalar yine yapılabilir ama bunda rüzgârı göz önünde bulunduracaksınız. Binalar ciddi anlamda yüksek oldukları için türbülans oluşturarak rüzgârı kesiyor. Bu türbülans da zaten o bölgenin rüzgâr oluşumunu bozuyor, mikro ölçüde iklime etki edebiliyor. O da daha sonra sorunlara neden oluyor. Yüksek yapılar tabii ki olacaktır, kaçınılmazdır ama meteorolojik anlamda şehrin iklimine etki etmeyecek şekilde yapılması gerekiyor.” dedi.

 

Kaynak: http://blog.zingat.com/yuksek-binalar-icin-meteorolojik-etut/

Yeni evler su altında yükselecek!

Su altında yaşamın tarihi belli oldu. Dünyada bir ilk olacak yeni yaşam projesi, su altında yükselecek gökdelenlerle gerçekleşecek.

Yer: Brezilya, Tarih: 2050

Belçikalı tasarımcı Vincent Callebaut tarafından hayata geçirilecek “Aequorea” isimli proje, su altında 20 bin kişilik gökdelenleri hedefliyor. Aequorea, aynı zamanda çevre dostu bir proje kimliğiyle de adından şimdiden söz ettiriyor. Enerjisini ve elektriğini kendi üretecek projenin tarihi de belli oldu. 2050’de yaşamın başlayacağı su altı gökdelenleri Brezilya’nın Rio de Janerio kıyılarında yapılacak.

 

Metrekaresi 1.430 sterlin

Evler, ofisler, laboratuarlar, tarım alanları ve deniz çiftliklerinin yer alacağı su altı yaşamında her bir metrekare 1.430 sterlin (6 bin 150 TL) maliyetine sahip olacak. Projenin tasarımcısı Vincent Callebaut, ekolojik evlerde tarım yapılabileceğini ve okyanustan balık tutulabileceğini söylüyor.

Kaynak: http://blog.zingat.com/yeni-evler-su-altinda-yukselecek/