Kırmızı Şarap Kalp Sağlığını da Koruyor

sarapZamanımızdan binlerce yıl öncesinde şimdiki ortadoğu bölgesinde yaşayan toplumlarda, yaşlanmanın insanın vücut ısısının kaybından olduğuna inanılırmış. İleri yaşlardaki erkekler vücut ısılarını yeniden kazandıkları inancıyla genç kızlarla bir arada uzun vakitler geçirip hatta onlara sarılırlarmış… ilginç bir inanış…

Genç kızları gençlik iksiri olarak görürlermiş, hayat enerjisi çok önemli yani. Zamanın kralları konumları itibariyle daha fazla uygularmış bu vücut ısısını kazanma yöntemini, yalnız uzun ömrü olomamış, belki de genç kızların heyecanına kalbi dayanamamıştır. Zaman geçtikçe şarap üzerine yoğunlaşmışlar, giderek uzun ömürlü ve gençlik ruhunun simgesi olmuş şarap. Bizim zamanımızda ise akdeniz bölgesi toplumlarında içki tercihlerine bakıldığında şarabın birinci tercih olduğu görülmektedir, istatistikler göz önüne alındığında kalp krizi geçirme oranlarındaki düşük seviyelerle çok doğru tercih yaptıkları anlaşılıyor. Sadece şarap değil tabii ki daha çok bitkisel beslenme şekli ve hayat kalitesini yüksek tutmanın da önemli faktör olduğu unutulmamalıdır.

Filozof Eflatun’un “az içilen şarap ilaç gibidir, yaşlıları gençleştiri hastaları iyileştirir” söz dayanağı ile Eski Yunan toplumlarında sağlıklı olmanın iksiri kabul edilmiştir şarap. Şifa niyetine ölçüsünde içilmeli.

Günümüzde de şarabın içerdiği bioflovnoid maddesinin kalbi koruduğu inancı gerçekliğini koruyor. Uzmanların bu yöndeki açıklamaları ise kısaca şöyledir:

Şarap pıhtılaşmayı azaltıp kan dolaşımını güçlendiriyor, damarlarımızdaki kan akış hızını yükseltiyor. Kolesterolde de önemli, HDL yani iyi huylu kolesterolü yükselterek LDL yani kötü huylu kolesterol seviyelerini düşürüyor. Kolesterolü okside ederek damar sertliği oluşmasını önlüyor ve ilginç olan; çok eskiden de bunlar biliniyordu. Binlerce yıl önceki kültürlerde şarabın gençlik iksiri kabul edilmesi tecrübelerle oluşmuşsa da beslenme şeklinde Akdeniz mutfağı ve içki kültüründe de şarap tercihinin sağlıklı ve uzun ömürlü olmanın kanıtlanmışlığı sevindirici değil midir?

Ölçüsünde oldukça akşam yemeklerinizi bir iki kadeh şarap ile keyiflendirebilirsiniz…

Sağlıklı ve genç görünümlü uzun ömürler diliyoruz…

Bitkisel Ürünler İlaçlardan Daha Güvenli Değil

Uzmanlar bitkisel ürünlerin alımı ve tüketilmesi konusunda çok dikkatli olunması yönünde uyarıda bulunuyorlar.

Günümüze değin bilinçli bilinçsiz çok fazla tüketilen bitki çayları teknolojinin gelişimi ile tabletlere sığdırılarak gelişip büyüyen sektör oluşturuldu.

Bitkisel ürün pazarı hızla büyürken uzmanlar bu ürünlerin ilaçlardan daha güvenli olmadığı yönünde uyarılarda bulunuyor.

Halk arasında çok fazla tüketilen hatta ilaçlardan öncelikli olarak tercih edilen bitkisel ürünler doğru kullanıldığında faydası görülebilir.

bitkilerYalnız bitkisel ürünler faydalarının yanı sıra bazı kişilerde ciddi anlamda tehlikeli olabiliyor, hiç bir yan etkisi yoktur demenin gerçekliğinin olmadığına dikkat çekiliyor.

Satıcıların tamamen ticari anlayışı ile ürünlerinin doğal olduğunu söylemesi de kaçınılmazdır. Bu anlamda kesinlikle gözü kapalı bitkisel ürünleri kullanmadan önce doktora danışmakta yarar var deniliyor.

Üstelik bitkisel ürünler kullanılmadan önce test edilmediğinden uzmanlar güvenli olmadığı uyarısında bulunuyor.

Bitkisel ürünlerin bir kısmı toksik maddeler ve polen içerirken, bir kısmında arsenik, kurşun, civa ve peptisid gibi zehirli maddeler bulunuyor ve bir çok kişide türlü hastalıklara sebep olabiliyor. Bazılarında ise steroid ve östrojen bulunurken üzerindeki etikette belirtilmiyor.

Saç telinden meme kanseri tespiti

New Scientist Dergisi’nde yayınlanan bir haberde, yalnızca yirmi adet saç teline uygulanabilecek bir test ile daha çok genç yaşlardaki kadınlarda meme kanserinin erken teşhisinde yüzde 80 başarılı olunduğu açıklanıyor.

Sağlıklı bir kişiden alınan saç teli mikroskop altında incelendiğinde saç telinin kavis dizileri şeklindeyken, meme kanseri olan bir kişinin saç teli ise bu kavislerin birbiri üzerine binmiş olarak farklı bir halka görüldüğü bildiriliyor.

W8A8RXAkaBu araştırma yaklaşık sekizyüz kadın için uygulandığında testlerin de % 80 doğru sonuçlandığının görülmesi de umut verici olarak değerlendiriliyor.

Ayrıca bazı İngiliz uzmanlar, araştırmada yanlış sonuçların da alınabildiğini, bu anlamda sorgulanması gerektiğini savunuyorlar.

Lazer Epilasyon Neyi İçermektedir?

Lazer epilasyon uygulayacak olan uzman gözlerini korumak amacıyla özel üretilmiş gözlük kullanır. Uygulama bölgesine lazer ışığını vermek için elinin küçük bir bölümünü kullanır. Genellikle lazer epilasyon uygulanan hastada yan etki oluşmaz. Uygulamadan dolayı yan etkiler kişilerin hassasiyetleri ile doğru orantılı olduğundan kişiye göre değişir. Bazen topik anestezi uygulanabilir.

lazer_epilasyon_2a_1257162950Epilasyon uygulanan bölgede hafif derecede kızarıklıklar oluşabildiği gibi, kişinin cilt hassasiyeti ve uygulanan bölgenin genişliği doğrultusunda birkaç dakika sürmesi yanında birkaç gün de sürebilir.

Herkes Lazer Epilasyon Yaptırabilir mi?

Lazer ışınının ısısı kıl köklerindeki melanine işlendiğinden kalıcı epilasyon mümkündür. Kıl köklerinin yok edilmesi için bir milisaniyelik süreli lazer ışını gereklidir. En iyi sonuçlar ise açık tenli kişilerde koyu renk tüyler olduğunda alınabilir.

Genel olarak açık tenli ve sarışın kişilerde kıl kökleri daha az melanin içermesi ile bu tüylerin koyu melaninde koyu renk tüylere nazaran daha az ısı üretilir. Bu sebeple kalıcı depilasyon için istenen sonucu vermeyebilir. Daha açık tüyler yani gri ve beyaz tüyler ise melanin içermediğinden etkili sonucu vermeyebilir.

Esmer ten rengine sahip kişiler de ten lazer ışınını emdiğinden tüylerde etkilidir ancak cilde daha az etkilidir.

Sezaryen Doğum mu Normal Doğum mu?

Dr. Alper Mumcu: Oksijen ve besin maddelerini bebeğe taşıyan göbek kordonunun uzunluğu yaklaşık 50, kalınlığı ise. 1.3 santimetre civarındadır. Bebeğin ağırlığı 3 kilonun üzerindedir ve rahimin büyük bir kısmını doldurur. Anne adayından geçen antikorlar bebeğin doğum sonrası en az 6 ay süreyle enfeksiyonlara karşı mücadelesinde yardımcı olacaktır. Son haftada amniyon zarı her an açılabilir ve anne adayının suları gelebilir.

normalDr. Alper Muıncu: Anne adayı herhangi bir ağrı hissetmese de rahim ağzı yavaş yavaş açılmaya başlamış olabilir. Normal sancıların başlamasıyla rahim ağzındaki açıklık ve incelme de artmaya başlar. Açıklık 10 santimetre olduğunda doğumun ilk evresi tamamlanmıştır. Daha sonra ikinci evre yaşanır ve bebek dünyaya ‘Merhaba’ der.

Dr. Alper Mumcu: Evet. Bunda beklenen doğum tarihinin hatalı hesaplanması rol oynayabilir. Son adet
kanamasının başladığı günden eminseniz ve bebeğinizin ölçümleri de tüm gebeliğiniz boyunca uyumlu olarak saptandıysa gerçekten bebeğiniz geç kalmış demektir. Özellikle ilk bebeğini bekleyenlerde doğum gecikebilir. Bu haftadan sonra doktor anne adayını daha sık, hatta 3 günde bir görmek isteyebilir. Her kontrolde ultrason ile bebeğin hareketlerini takip edip, amniyon sıvısının miktarını kontrol edilir ve daha sonra non stress test uygulanır. Genelde bebeklerde sorun yaşanmazken anne adaylarında yorgunluk ve bıkkınlık gözlenir. Miat dolduktan sonra bebeğin amniyon sıvısı giderek azalabilir. Bu durum göbek kordonunun sıkışmasına ve bebeğe giden kan ve oksijen miktarında azalmaya neden olabileceğinden önemlidir. Doktor doppler ultrasonografı ile bebeğe giden kan akımlarında bir düşüş olup olmadığını kontrol eder. Aynı şekilde plasentada da yaşlanma belirtileri ve fonksiyon kaybı ortaya çıkabilir. Bebek artık daha fazla yağ biriktirmediğinden Eİkilosu azalabilir. Anne adayları bebek hareketlerini mutlaka saymalı.