PALAMUT KADEHİ

Dış görünüş: Palamut kadehi 4-6 cm çapında, üzeri tırnak denilen pullarla kaplı ve yarım küre biçimindedir. Tadı buruk, kokusu yoktur.

Bileşim; Gallik tanen (% 35-40) taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: Dahilen infusyon halinde kabız olarak kullanılmaktadır. Asıl önemi bir sepi maddesi olmasındadır. Antik devirden beri dericilik ve boyacıhkta kullanılan bir ilkel maddedir (1-7). Memleketimizin yıllık palamut eldesi 60 ton civarında olup bir kısmı dış ülkelere satılmakta, bir kısmıyla da palamut Özü (Extractum Valoneae) hazırlanmaktadır. Bu preparat dericilikte değerli bir se-pileyici madde teşkil etmektedir (1-7).

Kullanılış şekli: İnfusyon (% 2-5)

Enteritis Regionalis (Chon)Hastalığı ve Tedavi Yöntemleri

Sinominleri: İleitis terminalis, Enteriitis terminalis.
Etyolojisi bilinmemektedir. Otoimmun mekanizma üzerinde durulmaktadır.
20 – 40 yaşlar arasında görülür. Özofagustan başlayarak anüse kadar lokalizasyon gösterebilirse de en sık hastalanan bölge terminal ileumdur. Ozofagus ve mide lokalizasyonu, bu organların karsinomlarmdan kolay kolay ayırılamaz. Mideye ait Crohn hastalığında pilor stenozu bulguları dikkati çeker.

Akut hecmelerle seyreden bu hastalıkta en sık tutulan bölge ileumun son yarım metrelik kısmıdır. Barsaklarda ince çatlaklar ve bütün cidarı ilgilendiren iltihabî ödem oluşur. Ülserasyonlarm yerlerinde zamanla oluşan sikatrisler nedeniyle barsak lumeni gitgide daralır. İleri safhalarda barsağın ince ve sert bir boru halini aldığı görülür. Bunun çevresinde apseleşmeler ve fistülleşmeler dikkati çeker.

9999999999ğğğğğğğğğğğ

Klinik tablo: Karında ağrılarla, bazan ateşle ve tekrarlayan diyare ile yıllarca süren bu hastalıkta zamanla anemi ve zayıflık meydana gelir. Başka organların da hastalığa katılmaları ilginçtir: Piyodermi, eritema nodozum, artritler, karaciğer yağlanması, kolanjit, karaciğer apsesi, hepatit, nefrolitiaz, Hippokrat parmakları, perineal fistüller ve ülserler.

Komplikasyonları: Barsak kanalında stenozlar, fistüller, apseler, perforasyonlar, kanamalar, toksik kolon dilatasyonları, amiloidoz, barsak karsinomları.

Tedavi

Diyet: Büyük bir yararı olmazsa da sellülozlu yiyecekler (sebze, meyve) verilmez. Laktaz yetmezliğine bağlı süt entoleransı varsa süt te verilmez.

Kortikosteroidler (Kenacort tablet, Deltacortril, Codelton v.s.): Şifa sağlamaz, fakat barsak duvarındaki iltihaba karşı etkilidir. Akut dönemlerde hastayı rahatlatır.

Dozaj: Prednisolon günde 3 defa 15-20 mg verilir, düzelme başlayınca doz yavaş yavaş azaltılır.

Antidiyareikler: Akut dönemlerde difenokzalat (Lomotil), loperamit (Lopermid, Lorimid) verilebilir.

Dozaj: Günde 6-8 tablet.

Dozaj: Günde 2-4 g.

Dozaj: Günde 50 mg Imuran veya Puri-Nethol ile başlanır 2 hafta sonra doz artırımına geçilir.

Cerrahî tedavi: Her türlü ilâç tedavisine rezistan hale gelmiş vak’alarda barsağın hasta kısmının rezeksiyonu ve geri kalan uçların anastomozundan ibaret cerrahî tedavi gerekli olur. Komplike vak’alarda bu da bir çözüm oluşturmaz. Bunlarda rezeksiyon değil, incebarsak anslarının transvers kolona anastomozu yapılır.

Ayrıca Crohn hastalığının komplikasyonu olarak ortaya çıkan barsak perforasyonu ve apseleşmesinde, perine fistüllerinde de cerrahî müdahale gerekir.

Egzersizlerin Yapılışı

Hafif tempolu yürüyüş ve koşu, bisiklet, dans, yüzme, kürek ve merdiven çıkma gibi şekillerde yapılan aerobik egzersiz, en iyi egzersiz türlerinden biridir, çünkü kalbinizi ve akciğerlerinizi düzenler, kemiklerinizi ve kaslarınızı güçlen­dirir. “Aerobik” terimi, kaslara enerji sağlamak için oksijen kullanılan, en az 12 dakika boyunca yapılan hafif yoğunluklu her tür aktiviteyi tanımlar. Hafif tempolu yürüyüş, kasları geliştirir, yağ yakar ve genel kardiyovasküler sağlığınızı iyileştirir.

Kuvvet Egzersizi

Her iki elinize de yaklaşık yarım kiloluk bir el ağırlık aleti (veya bir konserve kutusu) alın. Sırtınız dik, dizleriniz hafif bükük ve ayaklarınız birbirinden hafifçe ayrık olarak ayakta durun. Avuçla­rınız yukarı bakacak şekilde, ağırlık­ları kalça hizasında tutun. Ağırlıkları yavaşça göğsünüze doğru kaldırın ve tekrar kalça hizasına indirin. Bu egzer­sizi, kontrollü ve yavaş hareketlerle yapın. Bu hareketi 12 kez tekrarlaya­bilir duruma geldiğiniz andan itibaren, ağırlığı yarımşar kilo artırarak devam edin.

Esneklik Egzersizi

Esneklik egzersizleri, çalışmanızdan önce ısınmanıza ve çalışmanızdan sonra gevşemenize yardımcı olur. Hafifçe esneyin ve kendinizi asla acı hissedecek noktaya kadar zorlamayın.

KOL KASLARI İÇİN

Sağ kolunuz, belinizin arka kısmında mümkün olduğunca yukarıda duracak biçimde oturun veya ayakta durun. Sol elinize rulo haline getirilmiş bir havlu alın, sol kolunuzu başınızın üzerinden sırtınıza doğru bükün. Sol elinizden sarkan havluyu sağ elinizle tutun. Havluyu, aynı anda sol elinizle yukarı, sağ elinizle aşağı doğru çekerek gerin ve bu şekilde 10 saniye durun. Daha sonra kolları değiştirerek hareketi tekrarlayın.

BEL İÇİN

Sırtüstü uzanın. Her iki dizinizi de bükün ve ayaklarınızı poponuza doğru yöneltin. Ellerinizle uyluklarınızdan tutarak ve kalçanızı hafifçe yukarı doğru iterek bacaklarınızı göğsünüze doğru çekin. 30 saniye bu şekilde bekleyin. Bacaklarınızı teker teker yavaşça bırakarak hareketi tamamlayın.

BALDIR VE ASİL TENDONU İÇİN

Bir duvarın önünde, duvardan bir bacak boyu uzaklıkta dik bir biçimde ayakta durun. Sol bacağınızı düz tutarak sağ bacağınızı öne alın. Dirseklerinizden aşağısı duvara dümdüz dayanacak şekilde duvara doğru yaslanın. Sol (arkadaki) ayağınız ile, topuğunuz tamamen yerle temas edecek biçimde ve ayak parmaklarınız öne doğru bakacak şekilde yere basın. 10 saniye bu şekilde bekleyin ve sonra rahatlayın. Bacakları değiştirerek hareketi tekrarlayın.

BURUN BOŞLUĞU KANSERLERİ

Fossa nassalis’in primer tümörleri çevredeki sinüs, nazofarenks, ağız içi ve deri tümörlerinden ayırd edilmelidir. Ençok burun yan duvarı lezyonları görülür. Vakaların yarısında alt konka boyunca lezyona rastlanılır.

Çoğu lezyon yassı hücreli karsinomadır ve hem ekzofitik, hacimli ve tikayıcı hem de derine infiltratif ve ağırılı tipten olabilirler. Diğer malign lezyonlar arasında lenfosarkomalar, melanoma, koku mukozasından çıkan nöroblastomalar (esthesioneuroepithelioma), plazmositoma, sarkoma ve tükrük bezlerinden çıkan adenokarsinomalar sayılabilir.

Burun boşluğu kanserleri ekseriyetle lokal invazyon dolayısıyla ve bazen de bölgesel lenf nodüllerine ve nadiren de kan yoluyla uzak metastazlar nedeniyle problem yaratırlar.

Vestibülü veya septumu tutan lezyonlar radyasyon ve cerrahiyle eşdeğerde tedavi edilebilirler. Yan duvardan çıkan lezyonlar ise cerrahi yolla daha iyi tedavi edilebilirler. Tükrük bezi adenokarsinomalarıyla melanomalar radikal cerrahi gerektirirler. Burun karsinomalarıyla sarkomalarında seçkin tedavi irradiasyon artı cerrahidir. Rezeksiyon yapılamayacak kadar ilerlemiş vakalarda radyoterapi palliasyon temin eder.

Çocuklarda Özgül Bağışıklık

İnfeksiyonları önlemede çeşitli bağışıklık ele­manları rol oynayabilir. Örneğin gram (—) bak­teriler IgM sınıfından antikorları, kolera gastrointestinal sistemde lokal IgA yapımını uyarır.

Antikor

Bakterinin konağa girmesi ile belirli bir sı­ra düzeni içinde immunoglobülinler ortaya çı­kar. İlk ortaya çıkan IgM sınıfından antikorlar­dır. IgG sınıfından antikorlara kıyasla bu anti­korların opsonizasyon, agglütinasyon yetenekle­ri ve bakterisid özellikleri daha fazladır. Kompleman varlığında bu antikorların etkisi ile gram negatif bakterilerin duvarı yok edilir. IgM ge­nellikle dolaşımda bulunur ve bu işlevlerini yalnızca kan damarları içinde görür. IgG sınıfı antikorlar ise kolaylıkla dolaşımdan ekstravasküler alanlara geçebilir. IgG sınıfı antikorların bir diğer özelliği yüksek presipitasyon yetenek­leri ile toksinleri nötralize etmede çok etkin olmalarıdır. IgA sınıfı antikorlar vücut sıvıların­da en önemli savunma elemanlarıdır. Ayrıca çok stabil olmaları nedeni ile başka tür antikorlarırı kolaylıkla yıkıma uğradığı gastrointestinal yc4da aktif rol oynarlar.

Aynı bakteri ile tekrar karşılaşmada anam-nestik veya sekonder uyarılma ile çok daha yo­ğun miktarda IgG sınıfı antikor yapımı gerçek­leşir.

Hücresel bağışıklık

Kronik ve hücre içi bakteri infeksiyonların-da hücresel bağışıklık önemli rol oynar. Hücre­sel bağışıklıkta lenfositler dışında makrofajlarm da rolü vardır ve bu reaksiyonlar sonucu gra-nülom oluşumu gözlenir. Gecikmiş aşırı duyar­lılık reaksiyonları da hücresel bağışıklık meka­nizması ile oluşur. Mycobacteriae, brucella gibi mikroorganizmalar makroj aflara yerleşerek hücre içi yıkıma direnç gösterirler. Bu tip bakte­rilere karşı savunmada hücresel bağışıklık çok önemli rol oynar.