DİĞER NADİR RASTLANAN PNÖMONİLER

Erişkinde B grubu streptokoklara bağlı pnömoni son derece nadirdir ve daha çok yaşlılarda görülür. Hastaların %60-80’inde ampiyemle seyreder. Tanı kan ve plevral sıvıdan bakterinin elde edilmesiyle konur(38).

Bacillus anthracis sporlarının inhalasyon yoluyla alınması sonucu, bakteriyemi ile birlikte seyreden hemorajik pnömonitis tablosu ortaya çıkar. Başlangıçta hafif öksürük ve ateşle başlayan hrastalık ağır bir solunum yetmezliği tablosuyla sonlanabilir. ^dcciğer grafisinde yamalı tarzda infiltrasyon ve mediastinal lenf nodlannda büyüme gözlenir. Tam; infekte materyelle temas hikayesi olan bir erişkinde bakterinin kan, serebrospinal sıvı veya balgamından izole edilmesiyle konur(38).

Felç Sonrası Konuşma Zorlukları

Konuşma zorluğu olan kişilerin illaki bir entelektüel kayba uğramadıklarının unutul­maması önemlidir. Felçten önceki gibi düşünmeye muktedir olabi­lirler. Ama düşüncelerini ifade etmede zorlukları vardır; ki bu felç geçirmiş kişi için son derece moral bozucu olabilir.

Konuşma – lisan patolog­ları veya konuşma terapistleri, felç geçirmiş kişinin konuşma ve anlama kapasitesini iyileştir­meye yardımcı olur. Afeni ya da afazi yani lisan kullanma yeterlili­ğinin kısmi olarak ya da tamamen kaybedilmesi, özellikle beynin lisan işlemlerinin yapıldığı bölge­lerinden biri hasar görmüş ise, bir felçten sonra gayet yaygın şekilde karşılaşılan bir durumdur.

konuşmaAfazi, birkaç farklı şekil alır. Bazı kişiler konuşma zorluğu çeker; lakin diğer kişilerin söyle­diklerini kolaylıkla anlar. Bazı kişiler ise, çok kolaylıkla konuşa­bilir; lakin, diğer kişiler konuştuğu zaman anlayamaz.

Felç geçirmiş bazı kişiler kendi kendilerine veya terapi ile çabucak iyileşir. Oysa bazıları, konuşma veya söylenecek kelimeleri bulma zorluğu çekmeye veyahut okuma ve yazma zorluğu çekmeye devam ederler.

Dysaıthria’sı olan kişiler, konuşmaları anlayabilir ve kendi zihinleri içinde doğru kelimeler oluşturmaya muktedir olabilirler. Ama düşüncelerini açık olarak ifade edecek şekilde ağızlarını kontrol edemezler. Konuşma­ları yavaş ya da heceleri birbirine geçmiş şekilde olabilir ve yüzlerinin bir yanı, kas felci sebebiyle sarkabilir. Ayrıca ağız sulanması da vuku bulabilir. Dysarthria, dili, damağı ve dudakları kontrol eden beyin merkezlerine yönelik bir yaralanmadan kaynaklanır.

GELİNCİK ÇİÇEĞİ

Papaver rhoeas L. (Papaveraceae) ve buna yakın diğer türlerin kurutulmuş petallericlir. Bu tür 20-90 cm yükseklikte, bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Yapraklar parçalı. Çiçekler kırmızı renkli, petallerin dip kısmı siyah lekeli veya lekesiz. Meyva tüysüz ve fıçı biçiminde, çok tohumlu bir kapsül-

Garnier, G. ve ark.: Ressources medicnales de la flöre française 2: 954. Paris (1961).

dür. Anadoiuda yaygın bir türdür. Yol kenarlan ve ekin tarlaları içinde bol olarak yetişir (Resim : 

Türkiyede 16 kadar tek yıllık Papaver türü yetişmekte (1) ve bunların petaJleri, birbirinden aynlmaksızın, halk arasında gelincik çiçeği olarak kullanılmaktadır.

Dış görünüş: Oval şekilli, 5 cm kadar genişlikte ve 6 cm kadar uzunlukta, morumsu kırmızı renkli, dip kısmında genellikle siyah bir leke bulunan, çok ince parçalar halindedir. Kokusu özel ye hafif, tadı ise acımtıraktır.

Bileşim: Müsilaj, renk maddeleri ve alkaloitler (roeadin) taşımaktadır,:

Etki ve kullanılış: Yatıştırıcı, öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı ve hafif uyutucu etkilere sahiptir;

Kurutulmuş gelincik mey vasi toz edilip bal ile karıştırılarak öksürük kesici olarak kullanılmaktadır.

Yaprak rozetleri İstanbul ve Anadolu kasabaları pazarlarında sebze olarak satılmaktadır.

Kullanılış şekli: İnfusyon (% 1) günde 2-3 bardak içilir. Zayıf etkilidir. Daha çok şurup şekli kullanılmaktadır. Gelincik şurubu aşağıdaki formüle göre hazırlanır.

Fazla Spor Yapmanın Zararları Nelerdir

Spor yapmak genel manada insan sağlığı açısından büyük yarara sahip olsa da aşırı spor yapmanın birçok zararı bulunmaktadır. Sporun ne gibi zararı olabilir diye düşünen kişilerden birisiyseniz fazla spor yapmanın zararları nelerdir konusunda sayfamızdan bilgi alabilirsiniz.

– Fazla spor yapmak ve spor yapmaya paralel olarak aşırı derecede kas yapmak kısırlığa sebep olmaktadır. Özellikle kas yapmak için dışarıdan protein tozu alan erkeklerde kısırlık görülme ihtimali bir hayli yüksektir.

– Vücudu çok fazla zorlayıp yoğun bir şekilde spor yapmak kişide kemik erimesine sebep olmaktadır. Aşırı derecede spor yapan birisiyseniz kalsiyum bakımından zengin olan yiyecekleri tüketmenizi tavsiye ederiz.

– Genç hanımlarda çok fazla spor yapmak adet düzensizliği yaşanmasına ve adet kesilmesine sebep olmaktadır. Aşrı spor yapan bayanların genç yaşlarda menopoza girdiği bilinmektedir.

– Yemek yeme periyodunda yıpranmalar ve buna paralel olarak balanssız yeme içme olayları görülebilir. Bu durumunda metabolik olayların bozulmasına ve ağlık sorunlarının başlamasına neden olur.

– Kişide çok fazla bitkinlik ortaya çıkar ve çok fazla yorgunlukla birlikte toplumsal çevreden kopmalar yaşanabilir. Sosyal çevreden kopmak sizi hem bedenen hem de ruhen çöküntüye sokabilir.

– Fazla spor icra eden insanlar kalp krizi ile beraber ani ölümler yaşayabilmektedir. Bu yüzden zaman zaman kalp kontrolü yaptırmanızda fayda var.

– Fazla spor yapmak kan şekerinde düşmeye ve kan şekerinin düşmesine paralel olarak travma yaşanmasına neden olabilir.

– Aşırı su kaybıyla beraber bayılmalar yaşanabilir. Spor esnasında aşırı derecede terleme yaşandığından dolayı bol miktarda su tüketilmesinde fayda var.

Fazla spor yapmanın zararları genel olarak bu şekildedir. Sizlerde bu konuda bildiklerinizi paylaşabilirsiniz.

Çocuklarda Folik Asit Eksikliği

Folik asit eksikliği diyetle alınan miktarın ye­tersizliği, emilim veya ütilizasyon bozukluğu veya artmış gereksinim sonucu oluşur. Gebelik, hemo-litik anemi, lösemi, Hodgkin hastalığı gibi du­rumlarda folik asit gereksinimi artar. Bazı ilaç­lar folik asit ütilizasyonunu bozabilir. Glütene duyarlı enteropati ve tropik sprue’da folik asit emilimi bozulur.

İnsan ve inek sütünde 50-60 p,g/l folat serbest olarak bulunur. Kolostrum daha az folik asit içer­mekle birlikte gereksinimi karşılar. Keçi sütünde çok azdır. Bu sütü kullananlarda megaloblastik anemi kolay gelişir. Sütü kaynatmakla folat mik­tarı % 50 oranında kaybolur. Folat pişmemiş her yiyecekte vardır, ancak pişirilme sırasında oksi­de olur. Taze sebze ve meyve yiyenlerde eksikli­ği görülmez. C vitamini az olan bir diyette, bu vitaminin indirgeyici rolü eksik olduğundan fo­lat miktarı da azdır.

Çoğu yiyeceklerde folat poliglutamat halin­dedir. Emilmesi için duodenum ve jejunumda koniügaz enzimi etkisiyle folik aside parçalan­ması gerekir. Bazı fasulyelerde ısı ile aktive olup konjügasyonu inhibe eden ve folat emilimini Ön­leyen maddeler vardır. Bazı antikonvülzif ilaçlar (difenilhidantoin) da folat glutamatm emilimini engelleyebilir. Doğumsal emilim bozukluğu da tarif edilmiştir.

Pteroylglutamik asidin vücutta kullanılması için tetrahidrofilik aside (THFA) dönüşmesi ge­reklidir. Bu reaksiyonlarda askorbik asit ve Bî2 rol oynar. Örneğin Lesch-Nyhan sendromunda doğumsal enzim eksikliği sonucu folik asidin kul­lanımı defektiftir. Preterm bebeklerde, hiperti-roidide, Cooley anemisinde, orak hücreli anemi­de folik asit gereksinimi artar.

B12 yetersizliğinde, hemodiyaliz yapılan hastalarda ve kronik kusmalarda vücuttan folat kaybı fazladır.

KLİNİK BULGULAR

Folik asit eksikliğinde, Bi2 eksikliğinde oldu­ğu gibi megaloblastik bir anemi gelişir. Bızek­sikliğine kıyasla tartı kaybı, irritabilite ve ishal daha sıktır. Nörolojik belirti yoktur. Ağır eksik­likte trombositopenik purpura görülebilir.

TANI

Mikrobiyolojik yöntemle kanda folik asit dü­zeyi ölçülebilir. Serum folat düzeyi normalde 5 – 20 ng/ml dir. Folik asit eksikliğinde kan düzeyi düşüktür. Kemik iliği hiperplaziktir. Histidin yük­lemesi ile hem folik asit, hem de Bı2 vitamini ek­sikliğinde idrarda formiminoglatamik asit sapta­nır. 1 mg folat verilmesi ile idrarda bu madde­nin kaybolması, folik asit eksikliği tanısını des­tekler.

TEDAVİ

Günde 2-5 mg folat verilmesi yeterlidir. 15 mg’a kadar çıkan günlük dozlar tehlike yarat­maz.

Pretermlerde 20-50 [igün, sütçocuklarma günde 5 Lg/kg folik asit verilmesi ile gereksinim karşılanır.