GIVIŞGANOTU

Silene vulgaris (Moeiıch) Garke (Caryophylla-ceae) türünün çiçekli dallandır. Bu tür 80 cm kadar yükselebilen, otsu ve çok yıllık bir bitkidir. Çiçek

1 – Baytop, A. ve Saraçoğlu, M.: Systematic studies on annual Papaver species of Turkey – İstanbul Ecz. Fak. Mecm. 18: 25 (1982).

ler 5 parçalı, korolla beyaz renkli, kaliks şişkin. Yapraklar karşılıklı ve sapsızdır. Memleketimizde 3 varyetesi bilinmektedir. Anadoluda yaygın bir bitkidir.

Saponin taşır.

Kökleri ve toprak üstü kısımları, infusyon halinde (% 5), idrar kesesi ve yolları hastalıklarında kullanılmaktadır.

Güney Anadolu dağ köylerinde (Akseki, Elmalı), çiçek açmadan Önce, yaprakları toplanır ve pişirilerek yenilir. Bu bölgede aşağıdaki deyim yaygındır.

Etler İçinde keklik eti.

Otlar içinde gıvışgan otu.

Diğer isimler: İbiş-gıbış. Yapraklan ezildiğinde bir ses vermesinden ötürü bu isim verilmiştir.

S. penduia L. (Nahil çiçeği, Nakil çiçeği): 50 cm kadar yükselebilen, bir yıllık, kırmızı çiçekli ve otsu bir bitkidir. Güney Anadolu bölgesinde yabani olarak bulunur ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.

GILABURU MEYVASI

Elder fruit)

Viburmım opulus L. (Caprifoliaceae) türünün kurutulmuş olgun meyvaîarıdır. Bu tür 2-4 m yükseklikte, kışın yapraklarını döken, beyaz çiçekli bir ağaççıktır. Yapraklar 3-5 parçalı, yeşil renkli. Bu renk sonbaharda kırmızıya döner. Çiçek durumu 5-10 cm çapında. Dışta steril, içte ise fertil çiçekler bulunur. Kuzey ve Orta Anadoluda orman kenarlarında bulunur. Bahçelerde süs bitkisi olarak da

tiştirilmektedir (Kayseri). .

Dış görünüş: Meyvalar toparlak, kırmızı renkli, tek tohumlu ve 8 mm kadar boyda, kokusuz ve lezzetsizdir.

Bileşim: Renk maddeleri, tanen ve organik asitler (izovalerian asidi) taşımaktadır.

Etki ve kullanılışı: İdrar arttırıcı, müshil ve yatıştırıcı etkilere sahiptir. Safra ve karaciğer hastalıklarına karşi, Orta. Anadolu bölgesinde, meyvaların usaresi kullanılmaktadii. Meyvalar yemiş olarak da yenilmektedir.:

Avrupa ülkelerinde bilhassa çiçekleri veya gövde kabuğu kabız, idrar arttırıcı” ve yatıştıncı olarak kullanılmaktadır.

Kullanılış şekli: Meyvalardan hazırlanan infusyon (% 2-3) günde 2-3 bardak içilir. Orta Anadolu bölgesinde (Kayseri) taze meyvalann sıkılması ile elde edilen usare veya, meyvaların bir ay kadar suda bırakılması ile elde edilen, meyva turşusu kullanılmaktadır.

Diğer isimler: Dağdığan ağ.

V. opulus L. var. sîerilis DC. (Kartopu): Bütün çiçekler sterildir. Meyva vermez. Bahçe ve parklarda süs bitkisi olarak kullanılmaktadır.

V. tantana L. (Germişek): Meyvalan olgunlukta siyah renklidir. Ünlü Sivas ağızlıkları bu türün dallarından yapılmaktadır. Ağızlık yapımında kullanılan dallar Tokat ve Niksar bölgelerindeki ormanlardan elde edilmektedir (1).

1 – Baytop, T.: Türkçe bitki adlan sözlüğü 119, Ankara (1997).

Panax ginseng C. A. Meyer (Araliaceae) türünün kökleridir. Bu tür 100 cm kadar kazık köklü, otsu ve çok yıllık bir bitkidir. Uzak Doğu ülkelerinde (Çin, Japonya, Kore vs.) yabani olarak bulunur ve aynı zamanda yetiştirilir.

10 yıldan daha yaşlı kökler ilâç elde etmekte kullanılır. Kökler çatallı ve etlidir.

Bileşim: Glikozitler (panaksozid’ler), saponin-ler ve (D grubu vitaminler ve hormona benzer maddeler) taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: Kalp kuvvetlendirici ve yorgunluğu giderici özellikleri vardır. 2000 yıldan beri Cinde cinsel yetmezliğe karşı kullanılmaktadır. Köklerden hazırlanan müstahzarlar bugün Avrupada bilhassa gençliği muhafaza edici ve cinsel kudreti arttırıcı olarak geniş mikyasta kullanılmaktadır.

Memleketimizde henüz tanınmamakla beraber, Avrupadan özel olarak getirtilen, ginseng müstahzarları meraklılarca kullanılmaktadır.

Kullanılış şekli: Toz, yemeklerden hemen sonra bir defada 1 gr.

GÜVERCİN KÖKÜ

Jatrorrhiza palmata Lam. (Menispermaceae) türünün dilimler halinde kesildikten sonra kurutulmuş köküdür. Bitkinin vatanı Doğu Afrika sahilleri olup tropikal bölgelerde yetiştirilir. 

Dış görünüş: 2-8 cm çapında ve 0.5-2 cm kalınlıkta dilimler halindedir. Dış yüzü buruşuk ve sarımsı esmer renkli, orta kısmı ise san renklidir. Kolaylıkla kırılabilir. Hafif kokulu ve acımsı lezzetlidir. 1. .itvjy ,

Bileşim: Nişasta (% 30), müsilaj, acı maddeler ve alkaloitler (% 2-3> (kolumbamin, jatrorrhizin, pahnatin vs.) taşımaktadır.

Etki ve kullanılış: İştah açıcı ve ishali önleyici etkilere sahiptir. Bilhassa dizanteriye karşı kullanılır.

Kullanılış şekli: Toz 0.5-1 gr, hap halinde günde birkaç defa veya dekoksiyon (% 2-5) günde 2-3 bardak, şeklinde kullanılır.

GÜLHATMÎ ÇİÇEĞİ

Renk maddeleri, uçucu yağ ve müsilaj taşımaktadır.

Göğüs yumuşatıcı, koruyucu ve idrar arttırıcı etkile* nedeniyle geniş mikyasta kullanılan bir drog-dur. Hiç bir zararlı madde taşımadığından tehlikesiz bir ilâçtın

Bilhassa infusyon {% 5) halinde kullanılır. Diğer isimler: Mor hatmi çiçeği.

A. setosa (Boiss.) Alef.: Yukarıdaki türe çok yakın bir türdür. Bahçelerde süs bitkisi olarak yetişti-rilidiği gibi Kuzey Anadolu bölgesinde yabani olarak da rastlanır.

Çiçekleri, İstanbul aktarlarında, hatmi çiçeği olarak satılmaktadır. .

GÜLSUYU

Gül suyu çok eski dönemlerden beri İran ve Anadolu’da elde edilip kullanılıyordu (8). Anadolu’da elde edilen gül suyu hakkında elimizdeki en eski bilgi ünlü gezgin Îbn-Batûta (1304-1369)’mn “Seyahatname” “sinde bulunmaktadır. 1330 yıllarında Mardin bölgesini gezen bu araştırıcı, Nusaybin (Mardin) çevresinde elde edilen, gül suyu hakkında aşağıdaki satırları yazmıştır (1): “Bu beldede imal edilen gül suyu’nun, rayiha ve nefaset bakımından, bir benzeri yoktur”.

Gül yağı’mn Anadolu’da ilk defa hangi tarih ve bölgede elde edilmeye başladığına dair elimizde kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Evliya Çelebi (1611-1682?) “Seyâhatnâme’”sinde Edirne’de elde edilen gül suyu için şöyle yazmaktadır: “Gül suyu yer yüzünde yoktur. Gül ve güllükleri cihanı bezet-mistir”. Aynı yazar Edirne’de elde edilen gül suyunun bakır kazanlar içinde İstanbul’a getirildiğini ve satışı ile Edime ‘li hatunların ilgilendiğini kaydetmektedir (2). Kâtip Çelebi (1608-l657)’de XVII. yüzyılın başlarında Edirne civarında geniş gül bahçelerinin bulunduğunu ve burada gül suyu elde edildiğini bildirmektedir (3).

Agop Zakaryan (4) gül yağı elde edilen iller arasında Edirne’yi de saymaktadır P.İ.Orosoff da gül yetiştirme ve yağ elde etme yöntemlerinin Bulgaristan’a Türkler tarafından getirildiğini kaydetmektedir (5).

Bu bilgilere göre; Osmanlı döneminde ilk gül yağı üretiminin XVII. yüzyılın ortalarında Edirne’de başlamış ve Edime’li göçmenler ile birlikte Bulgaristan’a (Karlova, Kızanlık ve Zağra bölgeleri) geçmiş olduğunu kabul etmek gerekir (6).

1877-78 Balkan savaşı (93 harbi) sonunda Ana-doluya dönen Bulgaristan göçmenlerinin beraberlerinde getirdikleri gül fidanları ve teknik ile Anado-

lu’da (İstanbul, Bursa, İzmir, Burdur, İsparta bölgelerinde) ikinci gül bahçeleri kurma ve gül yağı elde etme dönemi başlamıştır. Bu dönemde hükümet yetiştiricilere fidan, imbik ve kredi sağlayarak gül yağı üretimini teşvik etmiştir. Halen Burdur ve İsparta bölgelerinde yapılan üretim bu ikinci dönemin bir devamıdır.

İkinci dönem gül yağcılığı için gül bahçeleri tesisine Bursa ve İstanbul bölgelerinde 1880 yıllarında başlanmış ve * 1885-86 yıllarında bu bölgelerde ticari miktarlarda gül suyu ve gül yağı üretimi yapılmıştır (6,7). Bu nedenle Türkiye’de gül yağı sanayiinin 1894 yılında başlamış olduğuna dair yabancı kaynaklar (8, 9, 10) tarafından verilen bilgiler doğru değildir.

1885-86 yıllarında yapılan üretim hakkında, en doğru bilgiler, Charles Bonkowski Paşa (1841-1905) tarafından yayınlanmıştır (7).

Melhame Selim Paşa Türkiye’de yağ gülü yetiştiriciliği ve gül yağı eldesinin geliştirilmesi için büyük bir gayret göstermiştir. Köylüye bedava gül fidanı ve ariyet imbik dağıtılmıştır (11). Bu imbiklerden bir kısmı halen de Bursa köylerinde görülmektedir.

Asuman Baytop, Osmanlı döneminde, yerli uçucu yağlar üzerinde yapılmış olan yayınların sonuçlarını açıklayan, bir inceleme yayınlanmıştır (12).

Burdur bölgesinde son yıllarda, (1985) gül yağı elde etmek için uygulanan yerel yöntem hakkında, İlhame Öztürk etraflı bir inceleme yapmıştır (13).