Genç Kalmak Hiç de Zor Değil

Genç kalmanın yollarını yüzyıllar öncesinde Babilliler, Mısırlılar, Romalılar, Çinliler ve Hintliler bulmuş.

Amerikan Hastanesi Dermatoloji Bölümü Dr. Buket Pençe genç kalmak ile ilgili önerilerini paylaştı.

Piyasada olan peptit içerikli ürünler gerçekten yaşlanmayı geciktirir mi?
Protein(peptit) içeren maddeler Babilliler, Mısırlılar, Romalılar, Çinliler ve Hintliler’in de cilt ve saç bakımında kullandığı maddelerdir. Süt, soya unu ve yumurta akı da, temizlik ve yüz maskesi olarak kullanılmıştır.

Yakın zamana kadar cilt bakım ürünlerinde kullanılan proteinler, kolajen, elastin, fibronektin olmuştur. Ancak bunların moleküllerinin büyük olduğu ve deriden geçemedikleri ileri sürülerek, küçük peptitler sentetik olarak üretilmiştir. Bunlardan mikrokolajen pentapeptit, deride fibroblastlardan kolajen üretimini stimüle etmektedir. Bakır peptitler doku koruyucu, onarıcı, yara iyileştiricidirler. Fizyolojik bir dipeptit olan bakır karnosin, antioksidan olarak kozmetik ürünlerde kullanılmaktadır.

uzunSentetik olarak üretilen tripeptit ve pentapeptitlerin yapısına yağ asidi(palmitoil) eklenince, deriden geçişleri daha da kolay olmaktadır. Böylece bu ürünler deride kolajen üretimini artırmakta ve ince çizgi ve kırışıklıkların düzelmesini sağlamaktadırlar.

Bir heksapeptit olan argirelin ise botox gibi kırışıklıkları açmaktadır. Ancak daha az toksik olmasına karşın etkinliği de çok daha azdır. Günümüzde peptitli anti – aging ürün sayısı sürekli artmaktadır.

Ayrıca yaşlanmayı geciktirmek için önerdiğimiz ürünler şunlardır:

•Öncelikle güneşin deriye vereceği hasar engellenmeli ve antioksidanlar sürülmelidir.
•Nemlendiricilerle deri dış etkenlerden korunmalı, gergin ve elastik olması sağlanmaktadır.
•A(retinoik asit), B,C,E vitaminleri içeren kremler değişik yollardan etkilerini yaparak deriyi genç tutmaktadırlar.
•AHA (Alfahidroksi asit: Meyve asidi) içeren kozmetikler kırışıklıkların oluşumunu engellemektedirler. Bunların en çok kullanılan glikolik asit ve laktik asittir.
•Biyolojik aktif maddelerden hyaluronik asitli kremler deriyi yumuşatmakta ve esneklik vermektedir.
•Bitkilerden ise ginko biloba ekstresi ekstresi, yeşil çay, aloe vera jeli, deri yaşlanmasını engelleyici özelliğe sahiptir.

uzunyasamGençlerin deri yaşlanmasını geciktirmek için yapmaları gereken en önemli şey yaşlandıran nedenlerden uzak durmaktır. Yani deriyi güneşten iyi korumayı bilmeleri gerekmektedir.
Seçilen güneş koruyucular da SPF 30’dan az olmamalıdır. Koruyucular sadece yaz aylarında değil, yağmurlu, karlı havalarda parlak güneş varken de sürülmelidir. Ayrıca bu koruyucuların etkinliklerinin 3 – 4 saatte kaybolduğu unutulmamalıdır.

Makyaj altına uygulanmaları daha etkili olsa da, imkan olmadığı zaman makyaj üstüne sürülmeleri de yararlı olmaktadır.

Dış etkenlerden deriyi yaşlandıran ikinci önemli faktör ise sigaradır. Sigara, derideki zararını güneşten daha derin tabakalara kadar yapmaktadır.

Gençlerin derilerini yaşlanmaktan korumak amacıyla beslenmelerine de dikkat etmeleri gerekmektedir. Aşırı yağlı yiyecekler ve aşırı kilolar da derinin daha hızlı yaşlanmasına neden olmaktadır. Deriyi güçlendirmek için ise antioksidanlar(A,C,E vitaminleri, Selenyum), D vitamini, yeşil çay, üzüm, zencefil ve kuşburnunun bol alınması önerilmektedir.

Bağışıklık Sistemi Nasıl Güçlendirilir?

Beslenme ve Diyet Uzmanı A. Yılmaz, liften zengin vitamin deposunun sebze ve meyveler olduğunu belirtiyor. Vücudun kullandığı ve ihtiyacı olan posanın, sindirime yardımcı ve bağırsakların çalışmasını sağlayan en önemli unsurlardan biri olduğunu açıklayan Yılmaz, tok tutma özelliği ile beraber detox etkisinin de bulunduğunu sözlerine ekliyor. Yılmaz, vitamin ve minerallerin vücutta birer anahtar olarak kullanıldığını ve tüm fonksiyonlarda rol aldığını da belirtiyor.

‘Aminoasid’in gücü

Kaslarınızı desteklemek ve korumak adına protein ihtiyacınızı da her gün mutlaka karşılamalısınız. Protein, ağırlıklı olarak et, süt, yumurta gibi hayvansal besinlerden karşılanabilirken, bitkisel proteinden en zengin besin baklagil grubundan da faydalanmak mümkün. Buradaki püf nokta, kullanılan bu besinlerin fazla yağlı olmaması ve kızartma türevlerinden oluşmamasıdır.

Yağın sırrı

arinmaYağ asitleri, özellikle hücrenin yenilenmesi korunması ve sinir sistemi için çok önemlidir. Fakat çoğu zarar azı karar olduğundan dikkatli tüketilmesi gereken bir besin grubudur. Aylin Yılmaz, yağ çeşitlerinden özellikle zeytinyağı, kanola yağı ve fındık yağının tercih edilebileceğini ama günde 3 tatlı kaşığından fazla tüketilmemesinin önemli olduğunu belirtiyor.

Enerjinin merkezi

Enerji yeteli alındığında kaslarınız düzenli çalışmaya ve özellikle fazla yağ depolarından arınmaya başlarsınız. Yılmaz, “Günlük alınan enerjinin yarısından fazlası mutlaka karbonhidratlardan karşılanmalıdır. Tahıllar, meyveler, ekmek, pilav, makarna gibi besinler karbonhidratlardan oluşmaktadır. Her gün mutlaka sık ve azar azar alınmalıdır” açıklamasını yapıyor.

Zaman çözümü

Besinleri doğru zamanlarda aldığınızdan emin olduktan sonra sıra, en önemli, belki de en çok unuttuğumuz ve hep ertelediğimiz uygulamaya, vücudumuzun en çok ihtiyacı olan egzersize, yani spora geliyor. Kaslarımızı düzenli bir frekansta alıştırmalı, hormonları düzenli kullanmalı ve kan akımını hızlandırarak hücrelere detoks etkisi yaratmalıyız ki, hem harcadığımız enerji dengesini oluşturmalı hem de bedenimizi toksinlerden arındırmalıyız.

Lösin hipoglisemisi

Yenidoğanda geçici diabetes mellitus

(psödo diyabet)

Gestasyon yaşma göre doğum tartısı düşük (sga) yenidoğanlarda görülen nadir bir bozuk­luktur. Etioloji bilinmez. Fetal malnütrisyon et­kisi ile pankreas adacıklarının beta hücrelerin­de gelişme bozukluğuna bağlı olduğu ileri sürül­mekle birlikte, bu vakalarda bazen başlangıçta hipoglisemik bir dönem görülmesi bu açıklama­yı geçersiz kılmaktadır. Vakaların küçük bir bö­lümünde ailede diyabet öyküsü vardır. Malnüt­risyon ve dehidratasyon başlıca belirtilerdir. De hidratasyon doğumdan birkaç gün sonra ortaya çıkar. Hemokonsantrasyon, metabolik asidoz, ateş olabilir. Çocuk soluk, deri buruşuktur, hi perglisemi vardır. Kan glükoz düzeyi 1000 mg/dl kadar yüksek olabilir. Ketoz ve asetonüri yoktur.

Yenidoğanın geçici diyabeti bu dönemde gö­rülebilen diğer hiperglisemik durumlardan ayırt edilmelidir. Yenidoğanda ve sütçocuklarmda hi pernatremi süresinde, özellikle bu durum mss ile ilgili geçici bir bozukluk ile birlikte ise hiper

Glisemi görülebilir. Ayrıca, çok nadir olarak tip 1 diabetes mellitus doğumdan sonraki ilk günler veya haftalarda ortaya çıkar.

Yenidoğanın geçici diyabeti vakalarında insü­lin tedavisi gerekir. Günde 1 3 ıu/kg insü­lin ile hiperglisemi düzelir. Bu vakalar insüline çok duyarlı olduğundan insülin tedavisi süresin­de kan şekeri sık aralarla kontrol edilmelidir. Dehidratasyon, çocuğun genel durumuna göre oral ya da damardan sıvı tedavisi ile düzeltilir. Hastalık, birkaç gün veya haftalık bir süre so­nunda daima şifa ile sonlanır. Zekâ geriliği seke li bildirilmiştir.

Çocuklarda Kongenital anomaliler

Septal defekt, büyük arterlerin transpozis yonu, hipoplastik sol kalp sendronıu gibi kardiak anomaliler, meningosel gibi spinal defektler, anensefali, kısa sol kolon gibi anomaliler diya­betli anne çocuklarında sıktır. Kongenital ano­malilerin nedeni iyi bilinmemekle birlikte, fetusta organogenez sürecinin bozulmasına yol açan nedenin annenin erken gebelikteki hiper glisemisi olduğu kabul edilmektedir. Kongenital anomaliler kontrolsüz diyabetli kadınların ço­cuklarında daha sıktır. Kongenital anomaliler ile gebeliğin ilk trimesterinde anne hbalc düzeyle­ri arasında ilişki saptanmıştır. Hayvan deneyle­rinde de erken gebelikte normoglisemik tutulan hayvanlarda kongenital anomali oluşumunun çok azaldığı gösterilmiştir.

Alerjik Reaksiyon

alerjidt1

Kişi konuşabiliyorsa ona alerjisi olup olmadığını ve reaksiyonu azaltan epinefrin taşıyıp taşımadı­ğım sorun.Epinefrin, otomatik enjektör ya da önceden doldurulmuş bir şırınga şeklinde olabilir. Her iki cihazın da yanında kullanma bilgi­leri yer almalıdır.Hafif alerjik reaksiyonlar (bölgesel kızarıklık, kaşınma ya da kurdeşen gibi) rahatsız edicidir; ama ciddi değildir.

Anında bakım: Hava yolunu kontrol edin ve açın. Birisinden yardım çağırmasını isteyin ya da bu kişi acil yardıma ihtiyaç duymuyorsa siz 112’i arayın.

Bu kişinin yanında epinefrin varsa enjekte etmesine yardım edin. Mevcutsa ve kişi yutabiliyorsa bir antihistamin verin.
Kurdeşen gibi hafif reaksiyon­larda yardım gelene kadar antihistaminler faydalı olabilir. Ya da bu kişiyi en rahat nefes alabi­leceği pozisyona getirmelisiniz. Sağlık yardımı gelene kadar kişinin yanından ayrılmayın.