Bağışıklık Sistemini Güçlendirme

Bağışıklık sisteminin görevi bizi hastalıktan korumak ve eğer hastalık meydana gelirse onu tedavi etmektir. Bu durumda sağlıklı bir bağışıklık sistemi sağlıklı kalmamıza yardımcı olmak için sahip olmamız gereken önemli şeydir.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN ELEMANLARINI DESTEKLEME

Bağışıklık Sistemini GüçlendirmeBağışıklık sistemimizin özgün elemanlarından bazıları timus, dalak, lenf sistemi, lenf düğümleri, bademcikler, karaciğer, kör bağırsak (temelde büyük bir lenf düğümüdür) ve kemik iliğidir. Timus bağışıklık faaliyetini düzenler. Dalak yıpranmış kırmızı kan hücrelerini ve pıhtılaşma elemanlarını uzaklaştırır ve yayılan bakterilerin tutulmasını ve ortadan kaldırılmasını sağlar. Karaciğer kandaki şehirleri temizler ve temelde vücudun kanalizasyon sistemi olan, lenf sistemi içinde dolaşan sıvıyı, vücut lenfasının önemli bir kısmını üretir. Bu sistem kan damarlarına paralel seyreder; o depolar, filtre eder ve özellikle ölü bakteriler ve etkin hastalıklar sırasında yıkılan beyaz kan hücreleri kalıntılarını uzaklaştırır. Lenf düğümleri lenf kanallarının büyük keşime yerleridir ve lenf sistemi boyunca oluşan artıkları depolarlar veya dağıtımını yaparlar.

Lenf düğümleri çok miktarda atık madde işlemek zorunda kaldığında şişmeye meyillidirler, tıkanırlar ve dokununca acırlar ve atık işlemesi durur. Düğümlerin açık tutulması vücudun enfeksiyonları çok çabuk alt etmesine yardımcı olur. Lenf düğümleri de (timus bezi gibi) bağışıklık sistemimizin etkili elemanları olan lenfosit adı verilen özgün beyaz kan hücrelerini üretir.

Kemik iliği ve bir ölçüye kadar timus enfeksiyonlara karşı savaşmak için diğer tip beyaz kan hücrelerini üretir. En önemlilerinde iki tanesi fagositler ve nötrofillerdir. Fagositler üç biçimde bulunurlar; monositler, makrofajlar ve granülositler. Makrofaj olarak yabancı maddeleri aramak için vücudu dolaşırlar, yayılan bakterileri yutarlar ve enfeksiyonlar sırasında ve sonrasın da hız kan hücreleri ve bakteri artıklarının temizlenmesine yardım eder. Onlar hastalık yapıcı organizmaların varlığında bakterilere saldıran ve yok eden nötrofilleri de alarma geçirirler. Bu tüm bağışıklık karmaşasının bütün farklı kısımları teklenebilir ve sağlıklı tutulabilir.

Yeniden Canlandırma Stratejileri
Geçen son otuz yıl boyunca tüm sağlık ve canlılığın yaratılması ve sürdürülmesinin neleri içerdiği konusunda çok büyük araştırmalar yapılmıştır.Bu baskılanmış veya hasar görmüş bir bağışıklık sistemini yenilemek ve yeniden canlandırmak veya zaten sağlıklı olan bir sistemin işlemeye devam etmesini ağlamak için nelerin yapılabileceğini içerir. Bu ölçüler kabaca üç kategoriye ayrılır:Şifalı bitkiler, gıdalar ve vitaminler, ve yaşam biçimi tercihleri.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ İÇİN BİTKİLER

Bağışıklık sistemini güçlendirme, onarma veya etkinleştirmek söz konusu olduğunda pek çok bitki ön plana çıkar. Hepsi uzun süreli kullanılabilir; çok azı bir miktar yan etkiye sahiptir. Bazılarının belli organizmalara karşı etkin olmalarına rağmen, onların gücü bağışıklık sisteminin değişik etkilerini arttırmak, vücuttaki özel organların zehirlere veya hastalıklara karşı koruyucu etkinlik sunmaları, tümör önleyici etkinlik veya güçsüz kalmış bir vücut veya bağışıklık sistemini güçlendirme ve yenilemekte yatar. Bu bağışıklık sistemi bitkilerin pek çoğu gerilim giderici için bitki olarak da kabul edilirler. Vücudu stresin etkilerinden korur bir görünüm sergilerler.Ve stres zaman içinde bağışıklık sistemini gerçekten yetersizliğe sokacaktır.

Kolesterol ve Beslenme Biçimi

Yüksek kolesterol düzeyi, faz­laca kolesterol ve doymuş yağ içeren bir beslenme biçiminin yan­sıması olabilir. Bu durum, damar sertliği riskinizi artırır. Damar sert­liğinde, kan damarlarının duvarla­rında biriken kolesterol, damaları daraltır ve sertleştirir. Bu durum da, kalp hastalığına, inmelere ve benzeri rahatsızlıklara yol açar.

Ancak sadece et, tam yağlı süt ürünleri ve tropik yağlar (palm yağı ve hindistan cevizi yağı) gibi yiyeceklerde bulunan doymuş yağlardan kaçınmak, kesin çözüm değildir. Herhangi bir yağ türünü fazlaca tüketmek, kan dolaşımı­nızda daha yüksek miktarlarda düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterolünün (LDL- “kötü” koles­terol) oluşmasına yol açabilir. Kan­larında yüksek düzeyde LDL bulu­nan kişilerin, kalp hastalıklarına yakalanma riski daha yüksektir.

Sebze ve balık yağlarında bulunanlar gibi çoklu doymamış yağlar içeren çeşitlendirilmiş bir beslenme biçimi, LDL düzeyinizi düşürebilir ve yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol (daha düşük oranda kalp hastalığı ile ilişkilendi-rilen HDL – “iyi” kolesterol) düze­yinizi yükseltebilir.

Düzenli egzersiz de, kanınız­daki faydalı kolesterolün miktarını artırmanıza yardımcı olabilir ve daha iyi bir kolesterol profiline sahip olmanızı sağlayabilir.

B12 Vitamini

Vitamin B12 eksik­liğinin nedenleri:
• Pernisyöz anemi: B12 yetmezliğinin en sık nedeni­dir ve kadınlar erkeklerden fazla etkilenir. Otoimmün atrofik gastritin neden olduğu İF eksikliğine bağlı vit­amin B12 malabsorpsiyonundan kaynaklanır. Vitamin B12 enjeksiyonlarıyla tedavi edilir.
• Konjenital: İF eksikliği
• Cerrahi gastrektomi: İF kaybına neden olur.
• Terminal ileumun cerrahi olarak alınması: vitamin B12 emilim yerinin kaybı
• Terminal ileum hastalıkları (örn. Crohn hastalığı): vitamin B12 emilim yerinin kaybı
• Aşırı bakteriel çoğalma: vitamin B12 için yarışır.
• Malnutrisyon: nadirdir ancak vejeteryanlarda birlik­te görülebilir.

Vitamin B12 eksikliğinin etkileri şunlardır:

• megaloblastik anemi: nötropeni ve trombosi-topeniyle birlikte
• sinir sistemi lezyonları: medulla spinalisin posterior ve lateral kolonlarında myelin dejenerasyonukordun subakut kombine dejenerasyonu (6. Bölüme bakınız),
• malabsorpsiyon: mukozal değişikliklere bağlı-kilo kaybı
Tedavi mümkünse altta yatan nedenin tedavisi ve/veya vitamin B12 enjeksiyonları ile yapılır.

Başka Bir Kaynaktan:

Sinir sistemini sağlıklı tutmak ve kırmızı kan hücreleri oluşturmak için vücudunuzun B12 vitaminine ihtiyacı vardır. Bu vitamine ayrıca folik asit almak için de ihtiyaç vardır ve bu vitamin enerji açığa çıkarılmasına yardımcı olur. Birçok çeşitli gıdadan fakat çoğunlukla et, balık ve süt ürünlerinden bağırsak yoluyla emilir. Vücutta küçük miktarlarda depolanabilir ve bunun %80’i karaciğerde depolanır. Eksiklik semptomlarının gelişmesi üç veya dört yıl sürebilir. B12 vitamini tek başına alınamaz. Midenin iç doku tabakası tarafından üretilen ‘intrinsik faktör’ denilen başka bir madde ile birleşmelidir.

B12 vitamini eksikliği genellikle aşağıdaki nedenlerden birinden ötürü ortaya çıkar:

• Mideniz yeterince intrinsik faktör üretemiyordur.

• Bağırsaklarınız yeterince B12 vitamini ememiyordur.

• B12vitamini bulunan gıdaları yeterince yemiyorsunuzdur (bu genellikle Vejeteryan diyeti uygulan kişilerde görülür)

Belirtiler

Çoğalmalarına olanak sağladığı için B12 vitaminine vücudun bütün hücreleri tarafından ihtiyaç duyulur. B12 vitamini azlığı, her dakikada milyonlarca üretilmesi gerektiğinden en çok kırmızı kan hücrelerini etkiler. Kırmızı kan hücresi eksikliği anemiye yol açar. Aneminin yaygın semptomları yorgunluk, nefes darlığı ve kalp atışının duyulmasıdır (çarpıntı).

•Dilin acı oluşu,
•Kilo kaybı,
•Çoğunlukla limon tonunda soluk bir cilt,
•Aralıklı ishal,
•Adet problemleri ve
•Enfeksiyonlara karşı yetersiz direnç.

•El ve ayak parmaklarının karıncalanması,
•Kasların zayıflığı,
•Sersemleme,
•Baldırlarda hassasiyet ve
•Zihin karışıklığı

Nedenler

Bağışıklık sistemi normalde antikorların bakteri ve virüslere saldırmasını sağlar. Pernisyöz aneminin nedeni bağışıklık sisteminin antikorları vücudun öteki kısımlarına muhalif hale getirmesine sebep olan bir otoimmün hastalığıdır. Pernisyöz anemide antikorlar midenin iç doku tabakasına saldıracak ve intrinsik faktörü üreten hücrelere zarar verecek biçimde şekillenir. Bu da intrinsik faktörünün B12 vitaminine bağlanmasını önler ve bu yüzden vitamin vücudunuz tarafından alınamaz. Diğer bir neden de bağırsağın hastalık ile zarar görmesi (Crohn’s hastalığı) veya ameliyat ile kısalması (genellikle bağırsak hastalığını tedavi etmek için) nedeniyle bağırsağın B12 vitamini alamamasıdır. Eğer bağırsak ameliyat ile kısalmış ise bu problemlerin kısa bağırsak  sendromu denilen bir hastalıkta payı olabilir. Kısa bağırsak sendromu, kısa bağırsağının yarısı veya daha fazlası alınan insanları etkileyen bir dizi problemdir. Yaygın semptomlar

ishal, kramp ve mide ekşimesidir. Kalan ince bağırsağın gıdalardan yeterince su, vitamin ve diğer besinleri alamaması nedeniyle bazı insanlar kötü beslenmiş olur.

Bazen Vejeteryan diyeti uygulayan insanlarda B12 vitamini eksik olabilir. Bunun nedeni B12 vitamininin bitkisel besinlerde (meyve, sebze ve tahıl gibi) bulunmayışıdır.

Teşhis

Doktorunuz normal olarak hızlı nabız ve soluk ten gibi B12 vitamini eksikliği işaretleri aramak için fiziksel bir muayene gerçekleştirecektir. Kırmızı kan hücrelerinin görünüşü ve sayısını kontrol etmek amacıyla kan testi yapılabilir. B12 vitamini eksikliği bulunan insanlarda olağan olmayan büyük kırmızı kan hücreleri bulunur. Kandaki B12 vitamini seviyesini ölçmek amacıyla laboratuvar testleri de kullanılabilir.

Bazen doktorunuz intrinsik faktörü antikor seviyelerine yönelik olarak kanınızı incelemek isteyebilir. Bu test pernisyöz anemi (zararlı kansızlık) olup olmadığınızı belirlemek için kullanılır; intrinsik faktörden yoksun olan çoğu insanın kanında bu antikorlar bulunur.

Bazen de teşhisi doğrulamak için kemik iliği örneği (biyopsi) alınabilir. Bu test kırmızı hücre anormalliklerinin ve aneminin diğer nedenlerini belirlemek için kullanılabilir.

Tedavi

B12 vitamini eksikliği bir dizi vitamin enjeksiyonu ile tedavi edilir. Hidroksokobalamin olarak bilinen bir çeşit B12 vitamini her iki veya dört günde bir herhangi bir kasa enjekte edilir.

Yaklaşık altı enjeksiyon verilir ve bu vücutta bir B12 vitamini deposu oluşturmak için yeterlidir. Anemi semptomları genellikle tedavi başlar başlamaz hızla düzelir. Her yıl veya daha uzun sürede bir kan testi yaptırmanız tavsiye edilebilir. Bu, aneminin başarılı bir şekilde tedavi edilip edilmediğini kontrol edecektir.

Sorunların tekrar başlamasını engellemek için bir ömür boyu her üç ayda bir B12 vitamini enjeksiyonuna ihtiyaç duymak çok rastlanan bir vakadır.

Vitamin ve Mineraller

İhtiyacınız olan vitamin­leri almanın en iyi yolu, sebze, meyve ve tüm tahıllı ürünler gibi, tamamen doğal yiyecekler yemektir. Vitamin takviyesi  bazı insanlar için faydalı olsa da, çoğu beslenme uzmanı, vitamin ve mineral kaynağı olarak sağlıklı yiyecekler yemeyi tavsiye etmektedir.

Vitamin bakımından zengin yiyecekleri çokça tüketen insanla­rın, tüketmeyenlerden daha sağ­lıklı olduğuna dair güçlü kanıtlar vardır. Bu tür bir beslenme tarzı, daha sağlıklı olmalarının mutlak kanıtı olmasa da, bu oldukça muh­temeldir. Bir gün içerisinde yedi­ğiniz, vitamin bakımından zengin yiyecek miktarını artırarak vitamin alımınızı yükseltin.

işler

Mineraller, sıvı dengesini, kas çekilmelerini, sinir sinyallerini düzenlemeye yardımcı olurlar ve kemiklerin ve dişlerin sağlıklı olarak gelişmesinde temel teş­kil ederler. Dengeli bir beslenme programında, kalsiyum, magnez­yum, sodyum, demir, potasyum ve fosfor da dahil olmak üzere en az 20 mineral bulunur.

Kalsiyum gibi ana minerallere, çocuklukta kemik gelişiminde ve yetişkinlikte de, kemik erimesini (osteoporoz) önlemek için kemik kaybı hızını yavaşlatmada gereksi­nim vardır. Tıpkı vitaminler gibi, sağlığınız için gereken mineralleri almanın «en iyi yolu, meyve, sebze ve tahıl bakımından zengin, dengeli bir beslenme yöntemi izlemektir.

Kemik erimesine daha müsait olan kadınların günde 1,000 ila 1,500 miligram kalsiyum almaları için, kalsiyum bakı­mından zengin yiyeceklerden yeterince tüketmeleri gerekir; eğer beslenme biçiminizle bunu sağlayamıyorsanız, kalsiyum takviyesi almanız önerilir.

Takviyeler

Yukarıda özetlendiği gibi, vitamin bakımından zengin yiyecekler yemenin, sizin için faydalı oldu­ğuna dair pek çok kanıt vardır. Soru, aynı vitamin ve mineralleri hap veya şurup halinde almanın da faydalı olup olmadığıdır.

Uzun yıllar boyunca doktor­lar, dünyanın gelişmiş ulusların daki insanların hemen hepsinin, yedikleri yiyeceklerden yeterince vitamin ve mineral aldıklarına ve dolayısıyla takviye almalarına pek gerek olmadığına inandılar.

Ancak son yıllarda, günlük alınması gereken minimum vita­mine dair şimdiye kadar tavsiye edilmiş olan miktarların çok az olabileceği keşfedilmiştir. Folik asit, buna en iyi örnektir. 1970’li yıllarda bu vitaminin günlük alım miktarı için yapılan tavsiyelerin çok düşük olduğunu bugün bili­yoruz. Özellikle de doğum yapma yaşına gelmiş kadınların, nöral tüp defektlerini (sinir yolu kusurlarını) önlemek için çok daha fazla folik aside ihtiyacı vardır.

Folik asidin, kolon kanseri ve  meme kanseri, damar sertliği ve kemik erimesi riskini azaltmaya yardımcı olabileceğine dair (henüz kanıtlanmamış olsa da) bazı bul­gular vardır.

Karbonhidratlar

Karbonhidratların iki şekli vardır:

Basit (bal, mısır şurubu ve meyve dahil tüm şekerli gıdalarda) ve karmaşık (yukarıda sıraladığı­mız nişastalı gıdalarda).

Karmaşık karbonhidrat bakı­mından zengin yiyeceklerde aynı zamanda vitamin ve mineraller ve lif de bulunur.

Meyve, basit karbonhidratlar içerir ve o da faydalı vitaminler, mineraller ve lif sağlar.