Gaziantep’te konut fiyatları yüzde 28 arttı!

Konut projelerinin arttığı Gaziantep’te emlak fiyatları da arttı. Gaziantep’te son 1 yılda satılık daire fiyatları ne kadar arttı? Gaziantep’in en çok kazandıran bölgesi neresi? İşte Gaziantep satılık ve kiralık fiyatlarındaki yıllık değişimler…

Gaziantep satılık fiyatları bir yılda yüzde 4 arttı

REIDIN raporuna göre Gaziantep’te il geneli metrekare başına konut satış fiyatları son 4 yılda (Ekim 2012-Ekim 2016) yüzde 28 arttı. Gaziantep satılık fiyatlarında son iki yıl ve son bir yılda değişim yüzde 4 oldu.

 

Gaziantep’te emlak hareketliliğinin en yoğun yaşandığı ilçeleri ise Şahinbey ve Şehitkamil oldu. Bölgede son dört yıllık değişimlere bakıldığında Şahinbey, yüzde 30’luk artışla fiyatların en çok yükseldiği ilçe oldu. Son bir ve iki yıllık değişimlerde ise Şehitkamil gösterdiği artışla öne çıkıyor.

 

 

 

Gaziantep Bölge Emlak Raporu

Zingat.com Emlak Bölge Raporu’na göre; Gaziantep il geneli, Şahinbey ve Şehitkamil’de 100 metrekarelik bir dairenin ortalama satılık fiyatları ve geri dönüş süresi şu şekilde;

Gaziantep

Satış fiyatı: 156. 553 TL

Geri dönüş süresi: 17 yıl

 

Şahinbey

Satış fiyatı: 133.388 TL

Geri dönüş süresi: 15 yıl

 

Şehitkamil

Satış fiyatı: 183.836 TL

Geri dönüş süresi: 19 yıl

 

Gaziantep Şehitkamil satılık daire

 

Kira fiyatları en çok Şahinbey’de yükseldi

Gaziantep’te metrekare başına kiralık konut değerleri son dört yılda (Ekim 2012-Ekim 2016) yüzde 26 arttı. Kiralık fiyat dalgalanmaları sebebiyle, il genelinde son iki yılda kira değerlerinde değişim olmazken, son bir yılda yüzde 10’luk bir artış gerçekleşti.

Gaziantep’in emlak hareketliliği açısından en yoğun ilçesi olan Şahinbey ve Şehitkamil’in son dört yıllık değişimlerine bakıldığında ise Şahinbey kira fiyatlarının en çok yükseldiği ilçe olduğu görülüyor. Son bir yıllık değişimde yüzde 11’lik bir artış gerçekleşti.

 

 

 

Zingat.com Emlak Bölge Raporu’na göre; Gaziantep il geneli, Şahinbey ve Şehitkamil’de 100 metrekarelik bir dairenin ortalama kiralık fiyatları şu şekilde;

 

Gaziantep

Kira: 771 TL /ay

 

Şahinbey

Kira: 744 TL/ay

 

Şehitkamil

Kira: 804 TL /ay

 

 

 

 

Kaynak: http://blog.zingat.com/gaziantepte-konut-fiyatlari-yuzde-28-artti/

Her 5 markalı konuttan 1’i yabancıya!

REIDIN Türkiye Ülke Müdürü Kerim Bertrand, Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) üyesi ve GYODER ile veri gönderim protokolü yapmış firmaların markalı konut projelerini kapsayan araştırmalarının sonuçlarını AA muhabiri ile paylaştı.

Geçen yıl kampanyaların da etkisiyle markalı konutların satış hızının olumsuzluklara rağmen iyi gittiğini dile getiren Bertrand, toplam satılan markalı konutların yüzde 21’ini yabancıların aldığını söyledi.

Bertrand, geçen yıl ocakta yapılan markalı konut satışlarının yüzde 34’ünün yabancılara yönelik olduğunu kaydederek, bu oranın şubatta yüzde 30, martta, nisanda, mayısta yüzde 23 olarak gerçekleştiğini bildirdi.
Haziranda tekrar yüzde 24’e çıkan oranın temmuzda yüzde 18’e düştüğünü aktaran Bertrand, “Markalı konutlardaki yabancıya satış oranımız ağustos ayında yüzde 25’e çıkarak yılın en iyi üçüncü performansını gösterdi. Oranlar eylülde yüzde 22, ekimde yüzde 11, kasımda yüzde 14, aralıkta yüzde 8 oldu.” dedi.

Bertrand, yabancıya satış oranının yeni yıla iyi başlamadığını ocakta yüzde 3, şubatta yüzde 4 olarak gerçekleştiğini bildirdi.

 

“Yüzde 33’ü peşin”

Bertrand, bir yıl içinde yerli ve yabancıya satılan toplam markalı konutların yüzde 33’ünün peşin para verilerek alındığını söyledi.

Geçen yıl markalı konut satışlarının yüzde 33’ünün banka kredisi ile gerçekleştiğini ifade eden Bertrand, yüzde 34’ünün ise senetle satıldığını aktardı.

Bertrand, “Markalı projelerdeki satışların kasım ayında yüzde 15’i, aralıkta yüzde 22’i, ocakta yüzde 27’si banka kredisi ile satılırken şubatta kredi kullanım oranı kampanyaların etkisiyle yüzde 48’e yükseldi. Şubat ayında peşinat kullanım oranı yüzde 29, senet kullanım oranı ise yüzde 24 olarak gerçekleşti.” ifadelerini kullandı.

 

Kaynak: AA

Kaynak: http://blog.zingat.com/her-5-markali-konuttan-1i-yabanciya/

ZEDELENMEYE YANIT

(1) İnflamasyon,

(2) Fibroblast artımı (Fibroplazi),

(3) Kan damarı artımı (anjiogenesis),

(4) Destek dokusu sentezi

(5) Epitelizasyon.

İlk adımda, yaralanma hücresel ve biyokimyasal uyarılara dönüşür. Bunlar

(1) uygun hücreleri yara alanına toplama,

(2) Fibroblast ve endotel hücrelerinin büyümesini uyarmak,

(3) Kollajen sentezini uyarmak,

(4) Epitel hücre yankısını ve hareketlenmesini uyarmak.

Onarımının yeterliliğinde, oluşumu durduracak bir sistemin de bu mekanizmada yer alması gereklidir.

(1) Kompleman Çağlayanı (cascade),

(3) Kinin Çağlayanı,

(4) Plasmin yapımı.

Yukarıdakilerin herbirisi organizmada yaralanma işaretlerini duyurmak, mitojen ve kemotraktanlar üretmekle yükümlü enzim serileridir.

Trombositler, onarımı başlatacak mekanizmayı harekete geçirirler. Kollajen veya trombinle ilişki sonucu, trombositler granül depolarını boşaltır ve serotonin gibi maddeleri açığa çıkartırlar. Buna ek olarak, trombositler, “Trombosit Kökenli Büyüme Faktörü”nü de (Platelet – derived growth faktör) açığa çıkartırlar. Bu faktör fibroblastlar için bir mitojen ve kemoatraktan olup öte yandan yeni damarlanmalar için uyancılık özelliği taşır.

Onanm alanı, birkaç saat içinde polimorfnükleer nötrofil ve kompleman kemotaktik faktör yüklü lenfositler ile dolar. Bunu fibrin azaltıcı özellikteki monositler izler ve doku çevresi makrofajlarla dolar. Sonunda birçok granülosit yok olur ve onarım tamamlanana kadar yara alanında yalnız makrofajlar kalır.

Yaralanma, kapilleri kopartıp tromboze olmasına yolaçar. Hageman faktörü ile aktive olmuş kininler, çevre damarları dilate eder. Bazı damarlarda, akımı tıkayacak küçük infraktlar oluşur ve damar içinde bir başka sağlam damarla birleştiği noktaya uzanan trombus geliştirir. Yaralanma alanında bir zamanlar yeterli olan dolaşım kaybolur ve metabolize olan lökositlerin birikimi sonucu bölgenin metabolik ihtiyacı artar. Yara bir enerji deposu haline dönüşür. Yetersiz perfüzyon lokal asidoz ve laktat birikimine yolaçar. Böyle bir alan fibroplazi, kollajen sentezi, fıbroblast ve endotel hücre migrasyonunu harekete geçirebilecek en son kaynaktır.

İyileşmenin süre ve karakteri, destek dokusu ile dolacak ölü alanın miktarı ile ölçülür, yara uygun bir şekilde karşı karşıya getirilirse 4 – 5 gün sonra dolaşımın başlayacağı kapillerler bir uçtan öbür uca uzanmaya başlar. Bu zaman içinde yara kenarında doku gelişimi gerçekleşir. Doku fibroblast, kapiller, yeni yapılmış kollajen, fibronektin ve proteoglikandan gelişmiştir. Bu modül, ölü saha dolana kadar gelişmesini sürdürür. Normal doku oksijenizasyonunun sağlanması onarımın sona erdiğinin işaretidir.

özet olarak; yaralanmaya yanıt olayı trombosit, granülosit, makrofaj, fibroblast endotel hücreleri ve bazan da lenfositleri kapsar. Yeni damarlar yarayı besler ve fibroblastların bu bölgeye akımını sağlar. Makrofajlar gelişmeyi yönetirken granülosit ve lenfositler enfeksiyona karşı savunma ile yükümlüdürler.

Avrasya Tüneli 24 saat hizmete başlıyor

KazlıçeşmeGöztepe hattında İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakalarını deniz tabanından birbirine bağlayan Avrasya Tüneli hizmet saatleri 31 Ocak’tan itibaren 24 saat oluyor.

 

 

Avrasya Tüneli geçiş ücretleri

3 Ocak’tan bu yana tünelde otomobiller için 16,60 TL, minibüsler için 24,90 TL geçiş ücreti uygulaması söz konusu. Geçiş ücretleri 1 Şubat 2018’e kadar geçerli olacak.

 

Kıtadan kıtaya geçiş sadece 5 dakika

Avrasya Tüneli, İstanbullulara trafik, zaman ve çevre avantajını 24 saat boyunca vermeye başlıyor. Açılışı 20 Aralık 2016 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşen tünel, trafik sistemlerinin entegrasyonu çalışmaları nedeniyle 30 Ocak 2017 tarihine kadar 07.00-21.00 saatleri arasında kullanılabiliyordu.

 

 

Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım A.Ş. (ATAŞ) tarafından yapılan açıklamada, İstanbul’da araç trafiğinin yoğun olduğu Kumkapı ve Koşuyolu güzergâhında kıtalararası yolculuk süresinin 5 dakikaya indiği ve 31 Ocak 2017’de 07.00 itibariyle 24 saat hizmet verilmeye başlanacağı belirtildi.

ATAŞ açıklamasında ayrıca, trafik yoğunluğu fazla olan Anadolu Yakası’ndaki D100 Karayolu ve Avrupa Yakası’ndaki Kennedy Caddesi’ni bağlayan tünel sayesinde zaman kaybının azaldığına dikkat çekildi.

Bağlantı yollarının iyileştirilmesiyle akıcı hale getirilen güzergâh sayesinde tüneli kullananlar kıtalararası yolculuğu yaklaşık 5 dakikada tamamlıyor.

 

Kaynak: http://blog.zingat.com/avrasya-tuneli-24-saat-hizmete-basliyor/

Mikroorganizmaların Özelllikleri

2.Bakteriye ait özellikler:

a.Hareketlilik: Hareketli bakteriler idrar akımına rağmen üriner sistem boyunca yukarı doğru tırmanarak, infeksiyonun kolay yerleşip, kolay yayılmasına neden olurlar.

b.Endotoksİn: Gram-negatif bakterilerin endotoksini üretral peristaltizmi azaltarak infeksiyonun yayılımını kolaylaştırmaktadır.

c.Ürease yapımı: Proteus gibi ürease yapan bakterilerin bu yeteneği infeksiyon yapma yetenekleri ile paralellik göstermektedir.

d.Bakteriyel yapışma: Üriner sistem infeksiyonu etiopatoge-nezinde son yıllarda üzerinde en çok durulan konu, bazı bakterilerin daha sıklıkla bu hastalığa neden olmaları araştırılırken ortaya çıkan, bu bakterilerin üriner sistem epitel hücrelerine yapışabilme yetenekleridir. Buna BAKTERİYEL ADESİTİVİTE (Bakteriyel yapışma) denmektedir. Bu olayın epitel hücrelerindeki bazı reseptörler aracılığı ile meydana geldiği gösterilmiştir. Bakteri üzerinde bulunan ve Lektin denen bazı elemanlar, bu reseptörlere

yapısal benzerlik göstermekte ve anahtar-kilit ilişkisi içerisinde reseptöre uymakta, böylece bakterinin o alanda tutunmasını sağlamaktadır. Bugüne kadar varlığı ispatlanmış reseptörler şunlardır:

İ. Gal 1-4 Gal B dlsakkarltİ: Tüm üriner sistem epitel hücrelerinde özellikle böbreklerde yaygın olarak bulunur. Bu reseptöre bağlanan lektin, bakterinin P fimbriasıdır. Bu nedenle reseptöre P fimbria reseptörü de denir. Bakterinin bu özelliği ortama mannoz ilavesi ile ortadan kalkmaz, yani mannoz resistandır. Bu reseptörler konakçı savunma sistemlerinde örneğin fagositlerde gösterilememiştir. Bu nedenle bakteri üriner sistem epitel hücresine kolaylıkla yapışabilmekte, aynı zamanda fagositozdan da korunmaktadır. Yapılan epidemiyolojik çalışmalar, virulansı yüksek bakterilerde bu özelliğin çok sıklıkla bulunduğunu, adeta bunun yüksek virulansın bir işareti olduğunu ortaya koymaktadır. Bir çalışma üst üriner sistem İnfeksiyonlanndan izole edilen bakterilerde % 90 oranında tespit edilmiştir. Alt üriner sistem infeksiyonlannda ise daha düşük oranlarda bulunmuştur.

ii. Mannosİt Reseptörler: Mannosit reseptörlere yapışan fimb-rialar tip 1 fimbrialardır. Üriner sistem infeksiyonuna neden olan bakterilerin çoğunda bulunur. Alt üriner sistem infeksiyon etkenlerine göre daha sık olarak tespit edilmiştir. Reseptöre bağlanma mannoz varlığında meydana gelmez. Yani olay mannoz sensitiftir (MS). Mannosit reseptörler üriner mukusta, sekretuar IgA da bol miktarda ve az olarak da üriner sistem epitel hücrelerinde bulunur. Klinik önemi henüz kesin olarak gösterilememiştir.

iii. Sİalik asid reseptörler: Epitel hücreler ve fagositlerde bulunan terminal sialik asit dizisi reseptördür. Lectin ise bakteri S fimbriasıdır. Klinik önemi henüz belirlenememiştir.

Reseptörlerle ilgili çalışmaların çoğu E.coli ile yapılmıştır. Ancak son yıllarda diğer gram-negatif bakterilerde de bu özellikler gösterilmiştir. Özellikle Gal 1 4 Gal B reseptörü tanıyan P fimbria taşryan bakteriler üriner sistem infeksiyonlanna daha sıklıkla neden olmaktadır. Daha önceleri üropatogen mikroorganizmler diye isimlendirilen; örneğin E.coli serogrup 01, 02, 04, 05, 06, 07 gibi grupların bu özelliklerinden dolayı üropatogen oldukları ispatlanmıştır.

Üriner sistem infeksiyonu kadın hastalarda daha sık görülür. Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir.

2. Antibakteriyel Etkisi Olan Prostat Sekresyonunun Yokluğu.