Kalbe İyi Gelen Yiyecekler

Vatanımızda ve yeryüzünün oldukça oldukca devletinde ölümle sonuçlanan rahatsızlıkların ilk esnasında yer edinen kalp rahatsızlıkları, bireyin yeme içme alışkanlıklarıyla yakından alakalıdır. Çağımızda süratli hayat koşulları yeme içme alışmışlıklarını farklılaştırarak kalp ve damar sıhhati bakımından zararı dokunan arıtılmış şeker, trans yağ ve doymuş yağ ihtiva eden besinlerin daha fazla tüketilmesine sebep oluyor. Doğal bu yeme içme alışmışlıklarını değişiklik yapmak ve bir tek kalbimiz için değil, genel sıhhatimiz için yararlı gıdaları kullanmak elimizde.

Var olan kalp rahatsızlığı yer alan yahut bulunmayanların şahıslarına sıhhatli bir yeme içme sıralaması oluşturarak bu rejime sıkı sıkıya bağlı kalmaları bütün mütehassıslar tarafınca öneriliyor. Kalbe iyi gelen besinler içinde; omega 3 yağ asidi ihtiva eden balıklar, ceviz, keten tohumu, yulaf şeklinde lifli yiyecekler ve tansiyonu az hale getiren potasyum muhtevalı yiyecekler en başlarda sunulmakta.
Kalp Sıhhati İçin Tavsiye edilen Yiyecekler

Balık: Somon, ton balığı şeklinde yağlı balıklar omega 3 yağ asidi içeriğiyle kalp ve damar sıhhatinin korunmasına destek sağlar. Omega 3 yağ asitleri trigliserid seviyesini düşürerek damar çeperlerinde tıkanmaya neden olan plak meydana gelişini azaltır ve tansiyonu düşürür. Kalp sıhhati bakımından haftada minimum 2 öğün balık kullanımı mütehassıslar tarafınca tavsiye edilmektedir.

Yemişler: Yeniden omega 3 yağ asitleri tarafından varlıklı olan ceviz, keten tohumu ve kabak çekirdeği şeklinde yemişler balık tüketmeyenler için iyi birer farklı olarak kullanılabilir. Bu yemişlerde yer alan lifler tansiyonu azaltarak yiyecek yedikten sonrasında meydana gelen kan şekerindeki ani düşüşleri dengeler. Kan şekerinin birdenbire azalması çok fazla yiyecek tüketmeye sebep olurken lifli besinler kan şekerini düzenleyerek bu ani açlık hissiyatını denetim dibine almanıza destek sunar.

Yulaf: Şayet yüksek kan basıncı şikayetiniz var ise kalp sıhhatinizi savunmak için kan basıncını düşüren yulaf benzer biçimde gıdaları daha da sık yemelisiniz. Yulaf hem de kolesterolü düşüren “beta glukan” bakımından da varlıklıdır. Kan şekerinin düşmesini önleyerek yiyeceklerden sonrasında tokluk hissinin daha fazla uzun sürmesini mümkün kılar.

Potasyum: Meyve ve sebzelerde yer alan bir mineral olan potasyum tansiyonu etken bir halde düşürür. Çoğu zaman tuzla beraber aldığımız sodyum mineralinin tersine bünyede çok su tutulmasını önüne geçer. En fazlaca muz, biber, patates ve yoğurtta yer alan potasyum için günlük önerilen kullanım dozu 4.700 mg’dır.
Kalbe Zararı dokunan Besinler

Kalp bakımından yararlı yemekleri kullanmak kalp sıhhati için ne miktarda önemliyse kalbi ve damarları zorlayan gıdaları mümkün mertebe azca azaltmakta de o değin mühimdir. Genel hatlarıyla bakılırsa amade besinlerden, pastane işlerinden, tatlı ve çöreklerden, çok fazla yağlı yiyeceklerden ve konserve besinlerden uzak durmak bu platformda atılabilecek ilk adım meydana gelebilir. Kalp sıhhatini savunmak için, kan basıncı çoğaltan sodyum aracılığıyla varlıklı besinlerle, damalarda tıkanmaya neden olan fena kolesterolü çoğaltan yağlı besinlerin kullanımı sınırlandırılmalıdır.

Yağlı Etler: Fena kolesterolü aza indirgemek kalbin muntazam emek vermesi için mühimdir. Fena kolesterol zaman içinde damar çeperlerine tutunarak çoğalmaya adım atar. Bu stok kanın geçeceği çevresi daraltır ve ileriki evrede plaklar damarın büsbütün tıkanıklığına sebep olabilir. Damarların bu kolesterol plakları sebebiyle tıkanmasını önüne geçmek için hayvansal besinlerden alınan yağ az hale getirilmelidir. Yağlı etlerin kolesterolü çoğalttığı tanınmaktadır ve günlük olarak alınan yağın bir tek %7’sinin bu şekil yağlardan katılması tavsiye edilmektedir.

Tam Yağlı Süt Mahsulleri: Süt, başta kalsiyum olmak suretiyle gövde için lüzumlu oldukça oldukca mineral aracılığıyla varlıklıdır amma velakin tam yağlı süt, krema, peynir şeklinde mamüller fena kolesterolün çoğalmasına yol açar. Bundan dolayı bu mamüllerin “rejim” olan, azca yağlı çeşitlerini kullanmak kalp sıhhatini muhafaza ederken öteki mühim minerallerin alınmasını mümkün kılar. Tereyağı yerine zeytinyağı daha da sıhhatli bir yağ deposu olarak kullanılabilir.

Iyot: Çok fazla iyot kullanımı tansiyonu yükseltip kalbi zorlar ve kalp rahatsızlıkları rizikosunu çoğaltır. Profesörler günlük iyot tüketiminin 2,3 gram’la sınırlandırılmasını tavsiye ediyor. Bu seviye ortalama yarım tatlı kaşığı değin iyot manasına geliyor. Iyot haricinde konserve yemekler, fast food, pastane mahsulleri, cips ve kraker şeklinde atıştırmalıkları beslenmenizden çıkararak günlük sodyum tüketimini az hale getirebilirsiniz.

Arıtılmış Ak Un: Kepekli tahıllar ve buğday unu tansiyonu dengeleyen lif aracılığıyla zenginken arıtılmış ak unun gıda kıymeti oldukca düşüktür ve çok fazla insülin imalatına sebep olarak kan şekerini yükseltir. İnsülin aşırı kiloluluk, diyabet ve kalp rahatsızlıkları rizikosunu arttıran bir etmendir. Bundan dolayı arıtılmış ak unla imal edilen makarna, kek, börek, cips, gofret benzer biçimde amade besinleri azca kullanmak kalp sıhatiniz bakımından yararlı meydana gelecektir.

Travmada enerji açığı

Kalori açığı, gerekli enerjiyi karşılamak için vücuttan enerji kaynaklarını mobilize eder. Karbonhidrat (Karaciğer, kas glukojeni ve ektraselluler sıvıdaki gluko.z) hızlı bir şekilde kullanılır. Bu şekilde kullanılabilecek toplam karbonhidrat 300-500 g dan fazla değildir ve bu 1200-2000 kcal enerjiye eşdeğerdir. Herhangi bir önemli cerrahi müdahaleden 8-16 saat sonra bu hazır karbonhidrat deposu bitirilir.

B- HASTANEDE GELİŞEN (NOSOKOMİAL) PNÖMONİLER

Hastaların kliniği değişiklik gösterir. Çoğu hastada ateş mevcuttur. Ancak üremi, siroz gibi hallerde suprese olabilir. Öksürük ve balgam hastadan hastaya ve etken olan patojene göre

değişkenlik gösterir. Fizik mayene bulguları da değişken olup, KOAH, ARDS (adult respiratory distress sendromu) ve konjestif kalp yetmezliği gibi hallerde veya mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda değerlendirmek zor olabilir.

Nosokomial pnömonilerin tanısı sayılan bu nedenlerden ötürü oldukça güçtür. Özellikle pnömoniye gram-negatif bakterilerin yol açtığını kanıtlamak için çeşitli kriterler mevcuttur{20);

a- Balgam kültüründe iki ya da daha fazla kere aynı bakteriyi üretmek, veya

b- Aynı bakteriyi kan ve balgamda üretmek,

c- Plevral sıvıda bakteriyi üretmek,

d- Klinik bulguların tanıya İşaret ediyor olması.

Bunlar dışında bir hastada nosokomial pnömoni olduğunu söyleyebilmek için hastaneye başvurudan 48-72 saat sonra başlayan pürülan balgamla birlikte aşağıdaki kriterlerden birinin olması gereklidir(5O): Akciğer grafisinde infiltrasyon veya pnömoni ile uyumlu fizik inceleme bulguları veya plöretik ağrı, öksürük ve ateş. Bunların vanı sıra tanıda yardımcı yeni bazı yöntemler de mevcuttur(53). Özel korunmuş fırçalarla bronkoskop aracılığıyla alınan materyelin kültürü(30,53), bronkoalveolar lavaj materyelinin kültürü(31,54) ve aym materyelde gram negatif bakterilerin tanınması için önemli bir antijen olan lipid A’nın ELISA yöntemiyle araştınlması(55) bunlar arasında sayılabilir.

Gerçek Kişi Ne Demek? Gerçek Kişi Nedir?

Hukuksal düzenleme çerçevesinde 2 tür kişilik bulunmaktadır.  Bu kişiler; “Gerçek kişi” ve “Tüzel kişi” olarak bilinir. Tüzel kişi, hukuk bakımından birçok kişinin veya malın topluluğundan doğan ve tek bir kişi sayılan varlıktır.

Kişinin gerçek kişi olabilmesi için sağ ve tam doğuş olması gerekmektedir. Gerçek kişi terimi hukuken bireyin yaşamı itibari ile başlayan ve ölümüne kadar devam eden süreçte kullanılır.

Tüzel kişi ise, gerçekte kişilik sahibi değildir. Lakin tüzel kişilerin kişilik sahibi olduğu varsayılmaktadır. Hukuken varlığını tamamlamış dernek, vakıf, sendika, şirket gibi mal varlıkları tüzel kişi olmuşlardır. Tüzel kişiler hakkında daha fazla bilgi için ilgili sayfamızı inceleyebilirsiniz Tüzel Kişi Ne Demek?

Devrim Ne Demek? Devrim Nedir?

Türkçe kökenli devrim kelimesi devirmekten gelmekte ve bir alanda ki hızlı, köklü değişimi ifade etmektedir. İnkılap ve ihtilal kelimeleri de devrim kelimesi anlamında kullanılan diğer ifadelerdir. Marks’a göre tarih sınıf savaşımları tarihidir. Bu savaşımın durgun olduğu zamanlar evrimci, şiddetlendiği zamanlar devrimci dönemler olarak nitelendirilir. Devrim siyasal tanımıyla; bir sınıfın başka bir sınıfı devirerek iktidarı ele geçirmesidir.

  • Amerika’da, Fransa’da, Hollanda’da, İngiltere’de gerçekleşen burjuva devrimleri, Fransız ihtilali, 1917 Ekim Rusya sosyalist devrimi herkesçe bilinen devrimlerdir.