Divertiküloz ( Kolon Rahatsızlığı ) Ve Divertikiil İltihabı

Bilim insanları divertiküloza neyin sebep olduğu konusunda kararsızdırlar. Tahminlere göre, bağırsağın içindeki basıncın artması ve beslenme düzeninde lifin az olarak alınmasından kaynaklanır ve dışkıların bağırsağa yavaş geçmesine sebep olur. Ardından daha az katı dışkı atımı ve bu atım sırasında da daha fazla gerilme meydana gelir. Bu faktörler divertiküloz oluşumununa sebep teşkil eder. Fiziksel aktiviteler bu hastalık riskinin düşmesini sağlar.

Divertikülitte, bir çok iltihaplanma hafif ve kendi kendini tedavi edecek şekilde ortaya çıkar. Bununla birlikte, bağırsak duvarlarında apselere de sebep olabilir (çevreleyen dokuları yok edebilir ve çıban yaratabilir). Yaralanmalara bağlı bağırsak tıkanmalarına neden olabilir. Divertikülümde açılan bir delik, karındaki periton boşluğuna doğru bir dışkı taşmasına sebep olursa, karın zarı iltihaplanması gelişir ve cerrahi müdaheleye ihtiyaç duyulur.

SEMPTOMLAR
Divertikül ani ve şiddetli karın ağrısına sebep olabilir. Bunu, bir dışkı parçasının divertitülün içine girmesi tetikleyebilir. Yığıntı biriktiğinde, divertikül gerilir, kan akışı gerçekleşmez ve mikroskobik delikler oluşur. Bazen delinmiş divertikülün etrafında iltihaplı apseler meydana gelir. Enfekte olmuş insanların ateşi çıkar ve mide bulantısı hissederler, kabızlığa veya ishale maruz kalırlar ve enfeksiyona bağlı, yüksek oranda beyaz kan hücresi üretirler.

Torbacıklar tahriş olduğunda ve süreç içerisinde kan damarları yırtıldığında ya da yaralandığında; kanama meydana gelir (Divertiküloza sahip bireylerin yüzde otuzunda rektum kanaması oluşur).

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Eğer doktorunuz divertikülozdan şüpheleniyorsa, karnınızı, rektumu ve pelviğinizi (leğen kemiğine ait) muayene eder. Hekiminiz karnınızın bilgisayarlı tomografisini veya röntgenini isteyebilir. Baryum lavmanına da ihtiyaç duyulabilir. Damardan antibiyotik verilmesi ve yiyeceklerin kısıtlanması söz konusu olabilir. Bu tedavi yöntemi hastaların yüzde 85’inin iyileşmesini sağlamıştır.

Herhangi bir rahatlama hissedemediğniz takdirde doktorunuz, kolonun enfekte olmuş kısmım almayı önerebilir. Sağlıklı olan kolon parçaları diğer kısımlara dikilerek birleşme sağlanır.

Cerrahi müdaheleye ihtiyaç duymuyorsanız; enfeksiyonlar engellemek için beslenme düzeninizdeki lifli yiyecek oranını arttırmanız gerekir. Doktorunuz size işlenmemiş kepek tüketmenizi veya psilyum içeren müshil kullanmanızı önerebilir. Çekirdeksiz besin kullanımının azaltılması da öneriler arasındadır.

Hipoglisemiler Hastalığı ve Tedavi Yöntemi

Plazmada şeker düzeyinin normalden düşük bulunmasına hipoglisemi denir. Bunun kesin bir alt veya üst sınırı yoktur. Genellikle açlık plazma şekerinin % 50 mg in altında, bol karbohdiratlı bir yemekten sonraki 4 saat içinde tokluk plazma şekerinin % 40 mg dan düşük bulunması hipoglisemi için kriter olarak kabul edilmektedir. Eritrositlerin stromaları da glükoz içerdikleri için total kandaki şeker miktarı plazmadakine bakarak % 15 kadar yüksektir.

Nedenleri: Açlık hipoglisemileri için insülinomalar, endokrin hastalıklar, karaciğer yetmezliği, böbrek yetmezliği, malnütrisyon ve uzun süren açlıklar;tokluk hipoglisemileri için postgastrektomi sendromu, nörovejetatif bozukluklar, insülin, alkol, bazı herediter metabolizma hastalıkları sayılabilir.

Klinik tablo: Terleme, çarpıntı, tremor, açlık hissi gibi edrenerjik belirtilerle, başağrısı, konfüzyon, uyuklama, konvülziyon, koma gibi beynin glükoz gereksiniminin sağlanamamasına bağlı belirtiler dikkati çeker. Tokluk hipoglisemilerine sıkça rastlanır. İdiopatik veya fonksiyonel reaktif hipoglisemi denen bu durumdaki hastalar yemeklerden 2-3 saat sonra adrenerjik belirtilerle hastalanırlar. Bu durum daha ziyade fazla miktarda karbonhidratlı besin alındıktan sonra ortaya çıkar. Çarpıntı, aşırı terleme ve acıkma hissi ile uykudan uyandıklarını ifade eden kişilerde de bu olasılığı düşünmek gerekir.

00000000

Tedavi

Diyet: Şişmanlarda zayıflama kürü uygulanır. Karbonhidratlar kısıtlanır. Mide rezeksiyonu geçirenlerdeki geç dumping sendromunda sık ve az yemek yenmesi öğütlenir. Kan şekerini kolay yükseltici şerbetli, şuruplu (hoşaf, komposto, marmelat, reçel v.s. gibi) tatlılar verilmez. Posalı yiyecekler (sebzeler, meyvalar) bol verilir.

Sedatifler (Diazem, Lidanil, Moditen, Librax, İnsidon ve benzerleri): Vejetatif sinir sistemini regüle edici trankilizan ve sedatif ilâçlar verilir. Ayrıca hafif etkili antikolinerjik ilâçlar (Buskas kompoze, Tranko-Buskas, Epidosin, Buscopan, Piptal v.s.) eklenir.

Egzersizler: Hastanın yaşam tarzına ve becerisine uygun sportif hareketler tavsiye edilir.

HİPOGLİSEMİ KOMASI

İnsülin kullanan her diyabetikte, doz yüksekliğine, kullanılan insülinin türüne, insülin enjeksiyonundan sonra ağır fizik eforlara bağlı olarak bir hipoglisemi koması ortaya çıkabilir. Daha çok astenik tiplerde ve vejetatif sistem bakımından labil olan kimselerde görülüyor. Protamin-Zinc-Insulin enjeksiyonlarından sonra oldukça sık ortaya çıktığı bildirilmiştir. Hipoglisemi komasının tanısı kolaydır: Terleme, aşırı acıkma hali, kramplar, titremelerle başlar; muayenede yüzün kızarmış olduğu, reflekslerin şiddetlendiği,

Babinski refleksinin pozitif olduğu, derin Kusmaull solunumunun ve eksidozun bulunmadığı dikkati çeker.
Oral antidiabetik ilâçlardan ileri gelen hipoglisemi şokları daha seyrektir. Depo etkili olanlarda hipoglisemi koması oranı daha yüksektir. Yanlışlıkla veya süisit kastıyla oral antidiabetik alanlarda da ayni tablo ile karşılaşılabilmektedir.

İnsülin veya oral antidiabetik kullanan her şeker hastasının yanında birkaç tane kesme şeker taşıması ve yukardaki hipoglisemi belirtileri hakkında bilgi sahibi bulunması ve aşırı acıkma, titreme ve terleme başlayınca derhal 2-3 adet kesme şekeri ağzına atması gerekir.

Hipoglisemi koması teşhisi konmuş bir hastaya % 20 veya % 30 luk serum glükozeden 20-40 mi i.v. zerkedilir. Hasta derhal ayılır ve eğer konuşmaktayken komaya girmiş bulunuyorsa ayılır ayılmaz cümlesini bıraktığı yerden tamamlar ve bana ne oldu? diye sorar. Bolus zerkini takiben % 10 luk glükoz enfüzyonu veya ağızdan meyva suyu ile kan şekeri % 100 mg dolayında tutulmaya çalışılır. Kullanılmakta olan insülin veya oral antidiabetik dozu yeniden gözden geçirilir

Kabızlık

Normal biçimli katı dışkınızda herhangi bir değişiklik olursa (haftalarca veya daha fazla sürmesi durumunda) doktorunuzla görüşünüz. Dışkınızdaki bu değişiklikler, bir problemin göstergesi olabilir. Doktorunuz size katı dışkılarınız ve sindirim yolunuzla ilgili diğer problemleriniz hakkında sorular soracaktır. Karnınızı ve rektumunuzu inceleyecek ve bunun ardından katı dışkınızda kan olup olmadığını kontrol edecektir.

Doktorunuzun belli bir keşif yapması için; kan testiyle birlikte baryum eneması (rektuma sıvı gönderilmesi), çeşitli karın röntgenleri ya da endoskopi talep edilebilir.

Genellikle kabızlık, yaşam biçiminin etkilerinden ziyade tıbbi koşullardan kaynaklanır. Beslenme düzenindeki lif eksikliği, çok az egzersiz yapmak ve yetersiz ölçüde sıvı alımı, kabızlığın öncelikli nedenleridir. Ama beslenme düzeninizdeki rutin değişikliklerin de buna neden olduğu görülmektedir. Müshilin çok fazla kullanılması kabızlığa sebep olan çelişkili bir durum da yaratabilir.

Bazı zamanlarda ise tıbbi tedavilerden kaynaklanan kabız lığa rastlanır. Kabızlık türlü ilaçların yan etkisi olarak görülebilir (sakin¬leştirici, kalsiyum kanalı blokerleri). Tıbbi durumların akında gerçekleşen (hassas bağırsak sendromu, tiroid bezlerinin pasifliği) kabızlığın tedavisi kolaydır.Kabızlık, bir diğer ciddi bir hastalık olan kolon kanserinden de kaynaklanıyor olabilir.

kabizlik
SEMPTOMLAR
Apandisite maruz kaldığınız zaman, ağrı genellikle göbeğinizin etrafında başlar. Ağrılar, saatler geçtikçe sabitlenerek artar ve karnınızın sağ alt tarafına doğru ilerler. Öksürdüğünüzde, aksırdığınızada veya diğer ani hareketleri¬nizde ağrı daha da kötüleşir. Mide bulantısı, kusma, iştahsızlık veya ishalle karşılaşabilirsiniz.

100F veya 101F derecesinde düşük ateşiniz olabilir. Belirtiler genellikle apendiksin konumuna göre değişir (insandan insana değişebilir. ). Kadın bir birey hamileliği sırasında apandisitle karşı karşıya kalınca ağrı, karnının sağ üst tarafında ya da sol alt tarafında odaklanır çünkü bebeğin ana karnındaki durumu apandisin normal pozisyonun dışında kalma¬sına sebep olur.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Karnınızda bir ağrı varsa, yaptığınız hareketlerin bu ağrıyı arttırması ya da azaltması, sorunu belirmeye çalışan doktorunuza, teşhiste yardımcı olacaktır. Ağrılarınız gittitkçe artıyor ve apandisit belirtileri gösteriyorsanız, ağrı kesici veya müshil almayın, doktorunuzu arayın.
Hekiminiz size belirtileriniz hakkında sorular soracak ve nazikçe karnınızın bazı bölümlerine baskı uygulayarak incelemelerde bulunacaktır. Apandisitte beyaz kan hücresi oranları (kan testiyle belirlenir) genellikle yüksek seviyede olur. Diğer kan testleri ise ani ve ağrılı karın ağrısının sebeplerini (safra kesesi hastalıklar, pankreatit) öğrenmek için uygulanır.

Çeşitli görüntüleme testleri de kullanılabilir. Bilgisayarlı tomografi kesin olarak apandisiti belirleyebilir. Ultrason, över kisti ve dış gebelik gibi diğer karın ağrılarını belirlemek için kullanılır. Hamile kadınlar ve 60 yaşın üstündeki bireyler olağan dışı belirtiler gösterebilir ve daha kapsamlı testlere ihtiyaç duyabilirler.

Apandisit ameliyatı genel anestezi altında uygulanır. Karnınızın sağ alt tarafında bir keşi açılır. Apandis yükseltilir, alt tarafından sıkıştırılır ve ardından çekumdan (kalın bağırsağın başlangıcı) kesilip atılır. Kalan kök ise çekuma dikişlenir. İyileşme süreci genellikle 3 ila 4 gün arasındadır.

Bir alternatif olarak, apandisit ameliyatı laparoskopik cerrahi kullanılarak da uygulanabilir. Karın bölgesinde bazı kilit kesiler oluşturulur. Bir görüş cihazı ve diğer cerrahi cihazlar apandisin alınmasına yardımcı olmak için karnın içine sokulur.

Her ne kadar kullanımı artıyor olsa da laraskopik cerrahi, apandisit ameliyatına ihtiyaç duyan çoğu kişi için henüz tam bir seçenek teşkil etmemektedir.

Helmint Çeşitleri ve Tedavi Yöntemleri

FİLARİAZİS
Sıcak ülkelerde görülen bir hastalık grubudur. En sık rastlanan etken Wucheraria bancrofti’dir. Sadece insanlarda görülür ve insandan insana sivrisineklerle geçer. İnsan vücudundaki dişi filaryaların kana verdikleri mikrofila-rialar, insandan sivrisinekler tarafından alınarak başka insanlara verilir. Erişkin filaria 4-10 cm boyundadır. Bulunduğu yerde lenfanjit yapar. Lenf damarını tıkar ve lenfödeme yol açar. Buna elefantiazis denir.

Tedavi: Dietilkarbamazin (Hetrazan, Banacide): 50 mg lık tabletler halindedir. Türkiye’de yoktur. Dozaj: İlk gün 25 mg verilir. 3 gün sonra 2 gün maddetle günde 25 mg verilir. Daha sonra ikişer gün müddetle arka arkaya doz günde 2 defa 50 ve 100 mg. a çıkarılır. Son olarak 7 gün de günde 2 defa 200 mg verilir. Yan etkileri: Bulantı, başağrısı, ateş, ürtiker.

helmintlerTENİAZİS
Taenia saginata, intestinal sestodlardandır. Yetişkin parazit barsak boşluğunda bulunur. Çiğ etlerden insana geçer. Defekasyon dışında, segmentlerin anus’tan düşmesiyle kendini belli eder. Bazan diyare yapabilir.

Tedavi:Tedavinin etkili olabilmesi için tenya skoleksinin elimine edilmesi şarttır. Aksi halde gövdesi erir veya düşer, fakat skoleks barsak duvarı içine gömülü olduğu için parazit yeniden büyür.

Niklozamid (Yomesan, Tenisid) veya diklorofen (Teniasin, Teniapar) veya etain (Tenyalisin): Bir gün önceden hastaya bol ekşili ve bol tuzlu bir salata verilir. Gece su içmez. Ertesi sabah 4 tablet birden çiğnenerek alınır. Laksatif gerekmez. Bu doz 5 gün arka arkaya tekrarlanabilir. Yahut da 7 gün ara ile 2 defa aynı doz verilir.

DİFİLOBOTRİAZİS
İyi pişmemiş tatlı su balıklarının yenmesiyle insana bulaşan Diphylobothrium latum’un yaptığı hastalığa difilobotrioz denir. Türkiye’de görülmüyor. Kutup ülkelerinde rastlanmaktadır. Boyu 10 metreyi bulmaktadır. Gastrointestinal belirtilere yol açabilir. Fakat hematologları ilgilendiren en önemli semptom, pernisiöz anemiyi andıran hiperkrom bir anemi meydana getirmesidir. D.latum besinle gelen B12 vitamininin yarısını ve folik asidin yarıya yakın bir kısmını kullanır.
Tedavi: Niklozamit (Yomesan, Tenyalizin): Tek doz olarak 4 tablet birden verilir.

HİMENOLEPSİS NANA TENİAZI
Hymenolepsis nana (cüce şerit) 7 mm-5 cm boyundadır. Yumurtaları insana direkt bulaşır. Barsaklara eriştikten sonra larvaları barsak mukozası altına ve dokulara yayılır. Karın ağrısı, baş ağrısı, diyare ve baş dönmesi yapabilir.

Tedavi:Niklozamid (Yomesan, Tenyalizin): 4 tablet birden alınır. Buna 5 gün devam edilir.

Orak Hücreli Anemi ve Tedavi Yöntemi

Eritrositlerin orak şeklini alması konjenital bir anomali sonucudur.Kronik, az veva çok belirgin hemolitik  anemiye ve mültipl infarkt oluşumuna neden olur.
Orak hücre oluşumu eritrositlerin HbS içeriği ve parsiel oksijen basıncı ile ilgilidir. Homozigotlarda bu oluşum çok belirgindir. Bu da eritrositlerin erken olarak parçalanmasına ve dolayısiyle bir hemolitik anemiye neden olur. Hemolitik krizler esnasında anemi daha belirgindir. Kemik iliği, yani eritrosit yapma yeteneğini kaybeder ve kemik iliği aplazisi meydana gelir. Bunun sonucunda kan viskozitesi artar ve küçük damarlarda kan akımı yavaşlayarak trombozlara neden olur.

Klinik tablo: Heterozigot orak hücrelilerde klinik belirti olmayabilir. Homozigot olanlarda doğumdan sonraki 6 ay içinde çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Büyüme, gelişme gecikir, değişik derecelerde kronik bir hemolitik anemi yerleşir. Enfeksiyonlara eğilim artmıştır. Göğüste, karında, sırtta, ekstremitelerde ağrı krizleri olur. Kalp, akciğer, karaciğer, iskelet, göz ve deride organ hasarları saptanır. Keza beyinde de trombozlara, infarsismanlara ve anemiye bağlı vasküler bozukluklar dikkati çeker. Eritrositlerin oksijene affinitesini bozan asidoz, enzim eksikliği gibi nedenler ve eritrositlerdeki oksijen konsantrasyonunu azaltan dehidratasyon gibi etkenler irreverzibl oraklaşmayı şiddetlendirirler. Dalgıçlarda dalak infarktüsleri görülebilir.

Laboratuar bulguları: Periferik kanda target hücreleri, Howell-Jolly cisimcikleri ve orak hücreleri görülür. Sikling testi pozitiftir. Hemoglobin elektroforezinde HbS artması bulunur. Homozigotlarda HbS, toplam hemoglobinin % 70 ini oluşturur.

00000000

Tedavi

Sebebe yönelik tedavi yoktur. Oksijen eksikliği hallarinden (yükseklerde ikamet gibi) ve ağır fizik eforlardan kaçınmalıdır. Soğuk havalarda ve enfeksiyonlarda artan ağrılı krizlere karşı antibiotikler ve analjezikler verilir. Dehidrate olanlar serumla düzeltilir. Asidoz varsa sodyum bikarbonat veya laktat solüsyonları ile tedavi edilir.

Hemolitik krizlerin tedavisi: Transfüzyon yapılır. Folik asit (Folbiol) verilir. Enfeksiyon şüphesi varsa araştırılır ve antibiotiklerle tedavi edilir.

Eksanginotransfüzyon: Ağır hemoliz krizlerinde taze eritrosit süspansiyonları ile kan değişimi yapılabilir.