1. Sık üriner sistem infeksiyonu gelişen kadınlar.
2. Gebe kadınlar.
3. Nörojenik mesanesi olup sonda takılması gerekli hastalar.
4. Ürolojik cerrahi yöntemler uygulanacak olan hastalar.
Üriner sistem infeksiyonlarından korunma 3 şekilde olur:
1. Hazırlayıcı nedenlerin ortadan kaldırılması veya düzeltilmesi: Uriner sistem infeksiyonlarına yatkınlık sağlayan yapısal anomaliler, taş, prostat gibi intrensik faktörler, idrar sondası gibi ektrensik faktörler mümkün olduğunca kısa sürede ortadan kaldırılmalıdır.
2. İmmun proflaksi: Özgül olmayan yöntemlerle mesane mukozasının direncini arttırarak bakterilerin buraya yapışmasını engellemek amacı ile bazı çalışmalar yapılmıştır. Bu amaçla karbeneksolone ve böğürtlen suyu denenmiştir. Ancak henüz sonucu bildirilmiş başarılı bir çalışma mevcut değildir.
Özgül immun yöntemler arasında en ümit vereni hayvanlarda geliştirip kullanılmış olan E.coli anti fimbrtal aşılarıdır. Bilindiği gibi E.coli’nln mesane epitel hücrelerindekl uygun reseptörlere yapışmasını sağlayan fimbrial yapılan vardır. Bu yapılar pürifiye edilip bunlara karşı antikor geliştirilmiştir. Kontrollü hayvan deneylerinde bu aşıların hayvanları üriner sistem infeksiyonuna karşı koruduğu görülmüştür. Bu aşının insanlarda da korunma amacı ile uygulanabileceği düşünülmektedir.
3. Kemoproflaksi: Özellikle kadın hastalarda kullanılan kemoproflaktik yöntemler, uzun süreli düşük doz antimikrobial proflaksi, cinsel temas sonrası antibiyotik proflaksisi ve hasta tarafından intermittant tek doz antibiyotik tedavisi şeklindedir.
a. Uzun süreli düşük doz antimikrobial proflaksi: Yapılan kontrollü klinik çalışmalarda, kadınlarda antimikrobiyial ajanların hergün ya da haftada üç kez düşük dozlarda verilmesinin üriner sistem infeksiyonu sıklığını yılda 2 ile 4 kezden sıfıra kadar azalttığı gösterilmiştir. Bu ilaçlar arasında TMP-SMX 40-400 mg/gün en etkili ajan olarak bulunmuştur. TMP-SMX bu etkisini hem idrarda direkt antimikrobiyal etkisi, hem de fekal ve perianal florada bulunan gram-negatif bakterileri süprese ederek yapmaktadır. TMP tek başına verlidiğinde de aynı oranlarda başarılı bulunmuştur. Her iki ajanla da yapılan çalışmalarda 2 ile 4 yıl süresince ne önemli bir yan etki, ne de gram-negatif bakterilerde bu ajana karşı dirençlilik tespit edilmemiştir. Ancak bazı çalışmalarda bu tür tedavinin uygulandığı yörelerde yaşayan bazı kişilerden alınan değişik kültürlerde üretilen bakterilerde bu ajanlara karşı giderek artan oranlarda dirençlilik tesbit edilmiştir. Bu konuda pek çok çalışma yapan Stamm ve arkadaşları, 1975-1977 yılı çalışmalarında TMP-SMX ve sadece TMX Üe 30 vakada hiç bir direnç problemi ile karşılaşmazken, 1981-1983 yılı çalışmalarında bu proflaksi sonrasında% 10 oranında dirençlik olduğunu bildirmişlerdir.
b. Cinsel temas sonrası antibiyotik proflaksisi: Kadınlarda cinsel temas hemen öncesi veya sonrası tek doz antimikrobiyal ajan verilmesinin üriner sistem infeksiyonu sıklığını azalttığı gösterilmiştir. Bu amaçla nitrofurantoin, TMP-SMX, nalidiksik asit, sulfonamidler önerilen dozlarda kullanılabilir. Sürekli düşük doz antibiyotik proflaxisine göre maliyet düşüklüğü, yan etkilerinin daha az olması, dirençli suşların gelişme olasılığının daha az olması nedeni ile daha avantajlıdır. Ancak etkinliği konusunda daha ileri çalışmalar gereklidir.
Proflaktik antibiyotik tedavisinde bu sözü edilen yöntemlerin kimlere ve ne süre ile verilmesi gerektiği, cevaplandırılması gerekli sorulardır. Tedavi maliyeti açısından antibiyotik proflaksinin tercih edilebilmesi için kişinin yılda en az iki kez üriner sistem infeksiyonu geçirmesi gerekmektedir. Bu nedenle proflaktik tedavi yılda üç kez ya da daha fazla sayıda üriner sistem infeksiyonu geçiren kadınlarda kullanılır. Bu nedenle kişinin bir önceki yılda geçirdiği üriner sistem infeksiyonu sayısı proflaktik tedavi gerekliliği için belirleyicidir. Böyle bir sayı tespit edilemeyen hastalarda 6 ay süre ile proflaktik tedavi uygulanır. Takibeden 6 ay tedavisiz takip edilir. Tedaviden fayda görüp görmediğine göre de devamına karar verilir.
Proflaktik antibiyotik tedavisi ilaç verildiği sürece etkindir ve üriner sistem infeksiyonunun tabii seyrini etkilememektedir. Bu nedenle ne süre ile kullanılacağına dair kesinleşmiş bir bilgi yoktur. Hastaya göre her doktor kendi karar vermelidir. Bu konuda ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.