Mide sinirleri

Gastroözofageal bileşkede her vagus ikiye ayrılır: Ön vagus karaciğere omentum minus içinde seyreden bir dal verir. Arka vagus bifurkasyondan sonra yukarı doğru seyreder ve çöliak pleksusa girer. Transvers kolonu ortasına kadar gastro intestinal traktusun parasempatik inervasyonunu sağlar. Her iki vagus mide dışı dallarını verdikten sonra direk mide yüzeyine dallar gönderirler, bir kısmı da küçük. kurvatüre gelir (anterior ve posterior latarget sinirleri). Bu dallar organın distal kısmının inervasyonunu yapar.

mide_clip_image002

Vagal kütüğün preganglionik motor lifleri midenin sirküler ve longitudinal kas lifleri arasında bulunan auerback pleksusundaki (plek-sus mezentericus) ganglion hücreleri ile snaps yapar. Post ganglionik kolinerjik lifler düz kas hücreleri tabakası ve mukozada dağılır.

Midenin adrenerjik inervasyonu çöliak pleksustan geçen ve arteriel damarlarla birlikte seyreden post ganglionik liflerden sağlanır.

Sıcak Çarpmasında Klinik Bulgular

Deri pembe veya külrengindedir ve bazan tam aksine kuru ve sıcaktır; hiperpreksi varlığında kuru deri tek başına patognomoniktir. Genellikle koşucularda ve diğer sıcak çarpması olan atletlerde bol terleme vardır. Kalp hızı 140’dan 170’e kadar değişir, santral venöz basınç veya pulmoner wedge basınç yüksektir ve bazı vakalarda kan basıncı düşüktür. Hipervantilasyon 60 d.ya ulaşabilir ve respiratuar alkoloza sebeb olacak kadar yükselebilir. Ağır vakalarda pulmoner ödem ve kanlı balgam olabilir. Sarılık semptomların başlamasından sonraki ilk birkaç günde sıktır.

Aynı santral sinir sistemi semptomlarını oluşturabilen dehidrasyon, vakalann yaklaşık %15’inde durumu ağırlaştıran bir faktördür.

B.Laboratuar Bulguları: Herhangi bir karakteristik elektrolit değişikliği örneği yoktur: Serum sodyum konsantrasyonu normal veya yüksek olabilir; potasyum konsantrasyonu genellikle kabulde veya canlandırma sırasında herhangi zamanda düşüktür. Hipokalsemi genelde vardır ve hipofosfatemi olabilir. İlk birkaç günde özellikle eksersiz sıcak çarpmalarında SGOT, LDH ve CPK yükselmiş olabilir. Hipervantilasyonu alkalozis takip edebilir; asidozis laktik asidoz veya akut böbrek yetmezliğinden kaynaklanabilir. Hemen tanı konduktan sonra toplanan idrar örneklerinde proteinüri ve granüler kırmızı hücre silindirleri görülür. İdrar koyu kırmızı veya kahverengi ise, myoglobin ihtiva etme olasılığı vardır. Kan üre azotu ve serum kreatinini pekçok hastada geçici olarak yükselir ve böbrek yetmezliği gelişirse yükselmeye devam eder. Hematolojik bulgular normal olabilir veya yaygın damar içi pıhtılaşma için tipik olabilir (yani, düşük protrombin ve parsiyel tromboplastin zamanı ve azalmış trombosit sayısı).

SEROLOJIK İNCELEMELER TEDAVİ

Sekretuvar bakteriyal toksine bağlı ishallerde (E.Coli ve kolera gibi) bu sıvı teorik olarak glukoza bağlı sodyum emilimini artırır ve sekretuvar kayıpları dengeler. Viral ishalli çocukta ise izotonik sıvıda dengeli iyon karışımını sağlayarak barsağm mevcut eğilim kapasitesinin en iyi şekilde kullanılmasını sağlar bu karışım ishali

ORS bikarbonat g/ı
NaCl 3.5
NaHCO3 2.5
KCl “” “-‘*-‘■ ” 1.5
Glukoz 20

R

doğrudan azaltmaz ve çocuğun yeterli beslenmesini de sağlamaz. Nadiren bazı ishallerde barsağm emilim kapasitesi ileri derecede bozulmuş olup inravenöz sıvı gerekebilir.

WHQ’nun önerdiği ORS formülü ORS sitrat

NaCl3.5

Trisodyumsitrat2.9

Hazır ORS paketleri kullanılabileceği gibi bu solüsyon evde kaynatılmış soğutulmuş 5 su bardağı su içerisine 2 çorba kaşığı şeker, 1 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı yemek karbonatı konularak da hazırlanabilir.

Evde ORS uygulanamadığı ve hastanede tedavi gerektiren durumlar şunladır:

LAğır dehidratasyon, bilinç bulanıklığı

2.Elektrolit imbalansı, asidoz

3.Uzamış oliguri, anüri

5.Çok şiddetli ishal, ağır dizanteri

7.Sepsis veya başka hastalık ile komplike olması

Ağızdan rehidratasyon tedavisi ile kolera dahil ishale bağlı hafif, orta ve hatta ağır derecedeki dehidratasyonlann basan ile tedavi edildiği gösterilmiştir.

Ağızdan rehidratasyon tedavim  önce kaybedilen su ve elektrolitlerin yerine konması (Rehidratasyon tedavisi), bu sağlandıktan sonra hala ishal ve/veya kusma devam ediyorsa bunlarla kaybedilen su ve elektrolitlerin yerine konması (idame tedavisi) ve ek olarak hastanın normal günlük su ve elektrolit ihtiyacının sağlanması olmak üzere 3 yönlü olarak yapılır, Rehidratasyon tedavisinde verilecek sıvı miktarı hastanın durumuna göre ayarlanır (Tablo İV). Rehidratasyon tedavisinin ilk 4 saati tamamlandıktan sonra veya bu süre dolmadan önce rehidratasyon sağlanmışsa anne sütü alan bebeklere alabildikleri kadar anne sütü, anne sütü almayan bebeklere ise verilmekte olan sıvının yarısı kadar, büyük çocuklara ve erişkinlere ise istedikleri kadar su verilmelidir.

145

TABLO IV. Rehİdratasyon Tedavisi

Dehidratasyonun Yaş VerilecekVerilecek Sıvının veriliş

derecesigrubu sıvının tipi sıvı mlk. süresi

Hafif lüm ORS 50ml/kg 4 saat İçinde
Orta tüm ORS lOOml/kg 4 saat içinde
Ağır Erişkin ve çocuk i.v. – Bebek önce i.v.

sonra i.v. sonra ORS

110 ml/kg 30ml/kg 40 ml/kg 40 ml/kg 4 saat içinde 1 saat içinde 2 saat içinde 3 saat içinde

Not: Tedavinin başında gerekiyorsa erişkinlere 750 ml/saat çocuklara ise 300 ml/saat kadar sıvı verilebilir.

Ağır dehidratasyonda i.v. sıvı radyal nabızlar alınana kadar hızla verilmelidir.

Rehidratasyon sağlandıktan sonra idame tedaviye geçilir (Tablo V). İdame tedavisi île birlikte hastaya kaybettiği sıvı verilmeye çalışılır. Bu arada hastanın günlük sıvı ihtiyacını karşılamak için anne sütü alan bebeklere alabildikleri kadar anne sütü, anne sütü almayan bebeklere yan yarıya sulandırılmış süt veya sütlü mamalar, verilen ORS’nin 1/3’i kadar ek olarak verilir. Büyük çocuklar ve erişkinler istedikleri kadar istedikleri sıvıdan içebilirler. Dehidratasyonu olmayan bebeklere ORS verilmesi hipernatremiye yol açabilir. Dehidratasyonu olmayan ishalli hastalara su ve sulu besinlerin verilmesi yeterlidir.

TABLO V. idame Tedavisi:

İshal miktan Verilecek sıvı tipi Tedavi yeri Verilecek miktar
Hafif ishal* ORS Evde İshal durana kadar günde 100 ml/kg veya
Şiddeti ishal ORS Tedavi kurumu Çıkan dışkı miktan kadarölçülemiyorsa 10-15 ml/kg
Şiddetli ishalle , birlikte dehid- ratasyon bulgulan Tablo IV. teki ağır dehidratasyon gibi tedavi edilir.

Not: Her İki saatte birden fazal sayıda dışkılama oluyorsa veya saatte 5 ml/kg (vücut ağırlığından fazla dışkılama oluyorsa şiddetli ishal, bunun tersi hafif İshal olarak kabul edilir.

Haflf ishalli vakalarda idame tedavisinde verilecek sm miktarını belirtmek için kullanılan başka bir yöntem bebeklere ishal şeklindeki her dışkılamalan için 10 ml/kg, çocuklar ve erişkinlere susuzluk hisleri geçene kadar sıvı verilmesidir.

İshal sırasında ağızdan beslenme kesilmemelidir. Özellikle beslenme durumu bozuk olan çocukta gerek açlık, gerekse gastroeterit barsaklarda yapısal ve fonksiyonel değişikliklere neden olarak sindirim ve absorbsiyon fonksiyonlarının bozulmasına yol açmak-tadır.

Antidiyareik ve ahtispazmotik ilaçlarm ishal tedavisinde yeri yoktur. Barsak peristaltizmi mikroorganizmaların barsak duvarına tutunmalarını önleyen en önemli savunma mekanizmalanndandır. Bu nedenle özellikle invaziv bakterilerin neden olduğu gastrointestinal infeksiyonlarda barsak hareketlerini azaltan ilaçlar bakterilerin barsağa invazyonlarını kolaylaştırmakta, hatta tüm barsak duvarına yayılarak toksik megakolona veya barsaktaki infeksiyonun sistemik şekle dönüşmesine neden olmaktadır. Bu nedenle özellikle kanlı, mukuslu, püylü ishalle karakterize dizanterik ishallerde barsak peristaltizmini azaltan “Lomotil(diphenoxylate)” gibi antidiyareik ilaçlar kontrendikedir.

Bakteriyel Enfeksiyonlarla Savaşma

2- Bakterilerin yüzeylerinde antijen denen yapılar, bulunur. B hücreleri adı verilen akyuvarlar istila edilmiş olan dokunun içinde bulunur. B hücrelerinin yüzeylerinde, reseptör denen yapılar bulunur ve bu yapılar, tıpkı anahtar deliği ve anahtar gibi, bakterile­rin antijenlerine yapışıp onları tutarlar.

3- Yardımcı T hücreleri adı verilen diğer akyuvarlar gelir ve B hücrelerine, olgunlaşıp bölünme ve yüzeylerine tutunmuş olan antijen­lere karşı antikor üretme sinyal gönderirler.

4- Enfeksiyonla savaşan daha büyük diğer iki akyuvar olan makrofaj ve nötrofil de bölg­eye ulaşır.

5- Anti­korlar ve kompleman adı verilen bir molekül, bakteriye yapışarak, diğer akyuvarların bakteriyi öldürmesine yardımcı olurlar. Makrofaj, bakterileri içine çekip yok eder (hem nötrofiller hem de makrofajlar bak­terileri içlerine çekip yok edebilirler).

Çocuklarda Blastomikoz

Deri lezyonları genellikle tek bir nodüler papül şeklinde başlar. Daha sonra ülserleşme olur. Lezyonun sınırında çok sayıda küçük ap­seler bulunur. Bu lezyon daha sonra kabuklana­rak verrüköz hale dönüşür.

Tanı mikroskopta funguslarm görülmesi ile konur. Tanıda deri testleri (Blastomycin) ve se-rolojik testlerin fazla yararı yoktur. Tedavide hidroksistibamidin, isethionate yararlı olabilir. Amphotericin B en etkili ilaçtır,