Çocuklarda Bcg Aşısı

BCG (Bacillus-Calmette-Guerin) aşısı, 1908 yılında Pastör Enstitüsü’nde Calmette ve Guerin tarafından tüberküloz basilinin «Mycobacterium bovis» suçundan pasajlarla virulansı azaltılarak hazırlanmış canlı bir asıdır, ilk olarak 1921 yılm­ada insanlara uygulanmıştır. Bugün dünyanın çe­şitli ülkelerinde kullanılan BCG aşıları orijinal suşdan üretilerek hazırlanmaktadır. Aşının üre­tim yöntemindeki farklılıklar, aşının içerdiği bakteriyel susta zamanla oluşan genetik değişiklik­ler, aşının uygulama yolları ve yöntemleri, aşının uygulandığı toplumun özellikleri, BCG aşısının immünolojik etkinliğinde ve aşıya reaksiyonlar-‘” “da tarKiüiKiara neden olmaktadır. Genelde BCG asısının     tüberkülozdan     koruyucu     etkisinin % 70-80 oranında olduğu kabul edilir.

Aşının etkinliğini arttırmak ve yan etkileri­ni azaltmak amacıyla çalışmalar yapılmaktadır. Son yıllarda canlı olmayan üç ayrı tüberküloz aşısı geliştirilmiş, ancak bunların hiçbirinin can­lı BCG aşısından daha etkili bağışıklık sağla­dığı gösterilememiştir. Bu aşıların farmakolojik Özellikleri de insan için uygun değildir. Canlı BCG, günümüzde tüberküloza karşı tek ve en etkili aşı olma özelliğini korumaktadır. BCG aşı­sı virulan tüberküloz basili ile oluşabilecek in-feksiyona karşı vücut direncini büyük ölçüde arttırır. İnsanlarda aşının en büyük varan mi-liyer tüferküloz ve tüberküloz menenjit  gibi hastalığın ağır komplikasyonlannm gelişmesini TDüyük ölçucte azaıtmasıdır!

BCG aşısının tüm ülkelerde en sık kullanılan şekli, intradermal olarak uygulanan ve Glaxo su­sundan hazırlanan tipidir. Aşının perkütan uy­gulanmak üzere «TİCE» susundan hazırlanmış bir tipi de geliştirilmiştir.

BCG aşısından 8 hafta sonra tüberkülin teşti pozitifleşir. Aşının en büvük sakıncası M. tu-berculosis  infeksiyonunun İanışında  kullanılan lu&erEilin testinin değerini azaltmasıdır.

Uygulanmadan önce kullanılan aşının pros-pektüsü dikkatle okunmalıdır. Genel olarak BCG aşısı için uygulanan doz, sütçocuğu ve daha bü­yük çocuklar için o.l mi, yenidoğanlar için 0.05 mi dir. Standart uygulamada 2 aylıktan büyük çocuklara önce 5 TÜ PPD yapılarak aşı, negatif yanıt verenlere yapılır. PPD ile kontrol yapıl­maksızın aşı uygulamasının zararsız olduğu sap­tanmıştır. Büyük gruplara BCG aşısı uygulama­larında bu yöntem kullanılmaktadır.

BCG aşısı, sol omuza (deltoid veya triseps kası üzerine) intradermal olarak yapılır. Aşı tek-

İngiliz araştırıcıları tarafından yapılan bir­çok kırsal alan çalışmalarında; BCG aşısından sonraki ilk 5 yılda % 80 korunma sağlanmış, 10 yıl sonra bu oran büyük ölçüde düşmüş ve 15 yıl sonra ise bağışıklık istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur. Aşılanmış kişilerin bağışıklık du­rumları tüberkülin testi ile kontrol edilmeli, intradermal test (Mantoux testi) 5 mm altında endürasyon veriyorsa test negatif kabul edilerek BCG aşısı tekrarlanmalıdır.

BCG aşısının yapılmaması gereken durumlar

BCG aşısı doğumsal veya edinsel immun ye­tersizlik durumlarında kontrendikedir. LösemT lenfoma veya başka malign hastalığı olân’kişi-lere, steroid, alkalizan ajan, antimetabolit veya radyasyon tedavisi uygulananlara, deri infeksiyonları, yanıkları olanlara ve gebe kadınlara yapirmamaîıdır.

SAZ KOKU

Scirpus lacustris L. (Cyperaceae) türünün kurutulmuş kök ve rizomlandır. Bu tür 1-3 m yükseklikte, kalın rizomlu, çok yıllık ve otsu bir su bitkisidir. Gövde yeşil renkli, silendirik ve içi sünger gibi. Yapraklar dip kısımda ve gövdeyi sarmış bir durumdadır. Anadolunun göl ve dere kenarlarındaki kumluklarda bol olarak bulunur.

İnfusyon (% 2-5) halinde idrar arttırıcı ve şeker hastalığına karşı kullanılır. înfusyondan günde 2-3 bardak içilir. Zehirsiz birdrogdur. Kurutulmuş gövdeler ile iskemle ve sandalyelerin oturulacak yerleri örülür.

Baytop, T.: Doğu Karadeniz bölgesi’nin tıbbi ve zehirli bİtkİlen-Herba Medıca 5:3 (1999).

Yaraların Onarılması

1- Kandaki proteinler, bir pıhtı oluştururlar; akyuvarlar, yara almış kan damarlarından dışarı çıkarak yaralı dokuya ulaşırlar. Kiri, ölü hücreleri, bakterileri ve yaranın üzerinde bulunan diğer yabancı maddeleri içlerine çekip ortadan kaldırırlar.

cbs yeniden buyuyen organlar regrowing organs (2)

2- 24 saat içerisinde, yaranın kenarındaki deri hücrelerinin en üst katmanı, çoğalmaya ve yara boyunca yayılmaya başlar. Aynı zamanda, fibro­blast denen başka tür bir hücre, yaraya doğru ilerler ve yarayı, yeni deriyi güçlendiren, kolajen adı verilen bir dizi lif ile örter.

3- Onarım sürecini tamamlarlarken art alandaki hücreleri korumak amacıyla geçici bir çatı görevi görmek için, kolajen ve pıhtılaşmış kan karışımı bir kabuk oluşur.

Yaralanmanın Ciddiyetinin Saptanması

Yanığın tuttuğu total vücut yüzey alanı, Lund ve Browder tarafından düzenlenmiş yaşa bağlı resimli kartlar kullanarak oldukça doğru biçimde saptanabilir . Kabulde ve canlandırma başladığında her yanık hastasında bu resimli kartlardan doldurulmalıdır.

Total vücut yanık yüzdesinin dikkatlice hesaplanması birkaç sebepten dolayı önem taşır.

İlk olarak, yanık genişliğini ve dolayısıyla da ciddiyetini daha az olarak tahmin etme eğilimi vardır. American Bora Association yanıklarda ciddiyet indeksini kabul etti.

İkincisi, prognoz doğrudan yaralanmanın genişliği ile ilgilidir.

Üçüncüsü, kimin özel yanık tedavisi prensipleriyle tedavi edileceğinin veya ayaktan izleneceğinin kararını vermek yanık genişliğinin tahmini esasına bağlıdır.2 yaşın altındaki ve 60 yaşın üstündeki hastalar herhangi yanık genişliğinde dahi daha yüksek ölüm oranına sahiptirler.

Bebeklerdeki yüksek ölüm oranı pek çok faktöre bağlıdır.

İlki, vücut yüzeyinin ağırlığa oranı çocuklarda erişkinlere göre daha fazladır. Bu yüzden aynı orandaki yanık, çocukta daha büyük fizyolojik etki yapar.

İkincisi, immatür böbrekler ve karaciğer doku hasarının ve yeterli besi durumunun hızla sağlanmasının getirdiği yüksek solid yükünü berteraf etmeye yetecek seviyede değildir, üçüncüsü, tam olarak gelişmemiş immün sistem enfeksiyonlara duyarlığı artırır. Kalp hastalığı, diabet ve kronik obstruktif akciğer hastalığı ile birlikte bulunuşu yaşlılarda prognozu önemli ölçüde ağırlaştırır.

Yanığın lokalizasyonu gibi diğer faktörler de (ellerde, yüzde, veya perinede bulunuşu gibi) gidişi etkiler. Değişik şekillerde yanmış olan tüm hastalar (elektrik, kimyasal maddeler veya solunum yolunun tutulması) hastaneye yatırılır. Çünkü, sıklıkla, yaralanma ilk değerlendirmede aldatıcı olarak önemsiz görünebilir.

HÜNNAP MEYVASI

Zizyphus jujuba Miller (Rhamnaceae) türünün olgun meyvalarıdır. Bu tür 2-8 m yükseklikte, dikenli bir ağaçtır. Meyvası 1.5-3 cm uzunlukta, olgunlukta koyu kırmızı veya siyahımtırak renkli ve tatlı lezzetlidir. Yenilen meyvası için bilhassa Batı ve Güney Anadoluda yetiştirilmektedir.

MeyVâlarşçkerler, müsilaj, vitamin C ve pektin taşır.

Bilhassa Arap hekimleri tarafından göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici müshil ve kan temizleyici olarak kullanılmış olan bir drogdur. Anadolunun bazı bölgelerinde (Kayseri) şeker hastalığına karşı da-kullanılmaktadır. Dal kabuğu ve yapraklan kabız ve midevi etkilere sahiptir.

Evliya Çelebi, Karabiga toprağının vasıflarından bahsederken, bu bölgede yetişen Ünnap ağacından şöyle bahsetmektedir (1).

“Beğenilen şeylerden bağ ve bahçelerinde unnap ağacı dünyayı tutmuştur. Unnap meyvası gayet meşhurdur. Bu şehir unnap suyu kutlandıklarında hunmak (boğmaca) ve diğeT boğaz, hastalığı olmazlar”.

Z. lotus (L.j “Lam. “(Yabani hünnap ağ.): 1-1.5 m yükseklikte, dikenli ve zigzag daüı bîr çalıdır. Meyva boyu 10 mm kadardır. Bu türün vatanı Cezayir olmakla beraber Adana bölgesinde bol olarak bulunmaktadır,

.Meyvalan yukarıdaki tür gibi kullanılır