Kulak Burun Boğaz

Farklı amaçlara hizmet etseler de, kulak-burun-boğaz, fiziksel olarak birbirleriyle çok yakın bir bağ içindedirler. Aile hekimleri, KBB sorunlarının birçoğunu tedavi edebilmektedirler ancak bazen bir uzman yardımına ihtiyaç duyul­maktadır. Otolarengolojistler, kimi zaman kulak-burun-boğaz (KBB) doktoru olarak adlandırılırlar, kulak-burun-boğaz hastalıklarını tedavi eden, ameliyatlannı yapan uzmanlardır.

kbb


KULAK

Thomas Edison gibi büyük bir mucitten, duymak için bir makine tasarımı yapması istendiği zaman, icadının kulağımız kadar zeki olması beklenemezdi. Dış, orta ve iç kulak birlikte çalışır ve ses dalgalanın elektriksel içtepilere dönüştürüp, ses mesajlannı beyne iletir. Ses dalgaları dış kulaktaki kulak kanalım kateder ve kulak zarına çarparlar, bu da üç küçük kulak kemiğinde çekiç (malleus), örs (incus) ve özengi (stapes) titreşim yaratır. Bu titreşimler, minik lifleri büker, bu lifler iç kulağın içinde bulunan, salyangoz şekilli bir organ olan kulak salyan­gozunda uzanmışlardır.Lifler bükülünce, ses dalgası titreşimlerini elektriksel sinyallere dönüştürür ve salyangoz sinirini katederek beyne ulaşır; burada ses perdesi ve ses şiddeti olarak algılanırlar.

Kulaklar, aynca denge hissinizi korumaya yardımcı olur. Kulak salyangozunun yanında, iç kulak, labirente benzer bir bölüm barın­dırır. Bu bölüm, iç kulak boşluğu, aküle (kesecik) ve üç yanm-daire kanaldan oluşur. İçkulak boşluğu ve kesecik beyne, hareketsiz halde olan vücudun pozisyonu hakkında bilgi verir; yanm-daire kanallar ise vücudu hareket halinde takip ederler. Her üç organ, sıvı ve çok ince lifler ihtiva eder, vücudun Kulak, dışarıdan gelen ses dalagalarını duymanızı sağlar. Kulağın üç bölümü-dış-orta-iç kulak-birlikte çalışarak, ses dalgalarını elelktriksel iç tepilere dönüş­türüp ses mesajlarını beyne iletirler. Kulak, ayrıca, denge hissinizde anahtar bir görev üstlenmiştir.pozisyonu değiştikçe, sıvı devreye girer ve lifleri özel bir hatta hareket ettirir. Beyniniz, pozisyo­nunuzu, vestibüler sinirin gönder­diği elektrik sinyalleri sayesinde, bilir. Bu sinyaller, liflerin hareket­leriyle meydan gelir. Vestibüler sinir ve salyangoz siniri, birlikte, sekizinci beyin sinirini oluştururlar

Kolesterol ve Beslenme Biçimi

Yüksek kolesterol düzeyi, faz­laca kolesterol ve doymuş yağ içeren bir beslenme biçiminin yan­sıması olabilir. Bu durum, damar sertliği riskinizi artırır. Damar sert­liğinde, kan damarlarının duvarla­rında biriken kolesterol, damaları daraltır ve sertleştirir. Bu durum da, kalp hastalığına, inmelere ve benzeri rahatsızlıklara yol açar.

Ancak sadece et, tam yağlı süt ürünleri ve tropik yağlar (palm yağı ve hindistan cevizi yağı) gibi yiyeceklerde bulunan doymuş yağlardan kaçınmak, kesin çözüm değildir. Herhangi bir yağ türünü fazlaca tüketmek, kan dolaşımı­nızda daha yüksek miktarlarda düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterolünün (LDL- “kötü” koles­terol) oluşmasına yol açabilir. Kan­larında yüksek düzeyde LDL bulu­nan kişilerin, kalp hastalıklarına yakalanma riski daha yüksektir.

Sebze ve balık yağlarında bulunanlar gibi çoklu doymamış yağlar içeren çeşitlendirilmiş bir beslenme biçimi, LDL düzeyinizi düşürebilir ve yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol (daha düşük oranda kalp hastalığı ile ilişkilendi-rilen HDL – “iyi” kolesterol) düze­yinizi yükseltebilir.

Düzenli egzersiz de, kanınız­daki faydalı kolesterolün miktarını artırmanıza yardımcı olabilir ve daha iyi bir kolesterol profiline sahip olmanızı sağlayabilir.

Spesifik immünite

Hemen her tür cerrahi infeksiyonlarda hücresel ve hümoral immünitede spesifik bozukluklar bildirilmiştir, örneğin geniş yanıklar süpresör hücre aktivitesini başlatmakta ve kanda immünosupresif maddeler ortaya çıkmaktadır. Ve bu nedenle de yanıklı hastalar infeksiyona karşı çok hassas olmaktadır. Bu ve buna benzer reaksiyonların klinik önemi belirgin olmayıp, infeksiyonun ortaya çıkmasında kompleks immun sistem içinde tek bir defektin önemin bilerlemek oldukça zordur. Genelde bu izole defektîerin basit cerrahi infeksiyonlara katkısı pek fazla değildir fakat pnomoni, menenjit ve viral hastalıklar gibi yaygın infeksiyonlarda, spesifik immünite kişinin müdafaa mekanizmasının temelini teşkil ettiğinden, mortalite ve morbidite üzerine olan etkisi çoktur.

ARTERİYEL YARALANMALAR Klinik Bulgular

B.İskemi: Akut arteriyel yetmezlik doku kaybını önlemek için acilen teşhis edilmelidir. Hastada “5P” lerin (ağrı, solukluk, felç, his kusuru, nabız yokluğu) biri veya daha fazlası olduğu zaman iskemiden şüphelenilmelidir. Hipoksiden, farklı hücrelerin etkilenme dereceleri çeşitlilik gösterirler. (Mesela; Karotis arterin ani tıkanması, eğer kollateral dolaşım yeterli perfüzyonu muhafaza edemezse dakikalar içinde beyin haşarıyla sonuçlanır, ama bir böbrek birkaç saatlik ağır iskemıyle hayatiyetine devam edebilir). Periferik sinir ve kaslar, iskemiye deriye nazaran daha az dayanıklıdırlar ve 4-6 saat sonra geri dönüşü olmayan değişiklikler gelişir. îskemiyle sodyum pompası bozulur, hücreler şişer ve hücre membranlarının devamlılığı kaybolur, anaerobik metabolizmaya itilmeye bağlı olarak hücre içi su üretimi yükselir, kan viskozitesi artar ve eritrositler kapillerleri tıkarlar. Bu etapta perfüzyonun yeniden düzeltilmesi bazan doku nekrozuna sebep olan şişmeyi (reperfusion edema) artırabilir.

C.Yalancı Anevrizma: Travma sonucu olarak arter duvarının yırtılması, yalancı bir anevrizmanın oluşmasına yol açabilir. Yalancı anevrizmanın duvarı, primer olarak komşu dokulardan çıkmış fibröz dokudur, arteriyel doku değildir. Kan, fistül açıklığı yoluyla akmaya devam ettiği için, ekstremite nadiren iskemiktir. Yalancı anevrizmalar herhangi bir zamanda yırtılabilirler. Bunlar elastik liflere sahip olmadıkları için genişlemeye devam ederler. Semptomlar, bitişik sinirlerin baskılanmasına, kollateral damarların veya anevrizma rüptürünün bir sonucu olarak, kademeli bir şekilde ortaya çıkarlar..

D.Arterio-Venöz Fistül: Yakın komşuluğu olan bir arter ve venin aynı anda yaralanması ile, kanın arterden vene girmesine izin veren bir fistül şekillenebilir. Venöz basınç arteriyel basınçtan daha düşük olduğu için arteriovenöz fistül yoluyla akım devamlıdır. Sistol süresince fistül üzerinde, dikkat verilirse üfürüm ve thrill tesbit edilebilir. Travmatik arteriovenöz fıstüller cerrahi komplikasyonlar olarak meydana gelebilirler (Mesela fıtıklaşmış bir intervertebral diskin çıkarılmasını takiben aortakaval fistül). Uzun vadeli arteriovenöz fistüller kalp yetmezliğiyle sonuçlanabilirler. Arter ve venlerde ilerleyici genişleme meydana geldiği için, ameliyatın teknik güçlüklerini arttırdığı için mümkün olur olmaz tamir yapılmalıdır.

KABAK ÇEKİRDEĞİ

Bazı Cucurbita türlerinin (Cucurbitaceae) olgun ve taze tohumudur. Türkiyede aşağıdaki türlerin tohumlan kullanılmaktadır (1

C. maxima Lam. (Helvacı kabağı, Kestane kabağı): Meyvası küremsi veya basık küremsi, üzeri dilimli, pürtüklü veya düz, kirli san veya kırmızımtırak renkli. EÜi kısmı sarı-turuncu renklidir. Memleketimizde yaygın olarak yetiştirilir. Genellikle tatlı yapılarak yenir.

C. moschata (Lam.) Poiret (Bal kabağı): Meyvası kalın ve silindir biçiminde, üzeri genellikle düzgün, etli kısım santuruncu renklidir. Anadoluda az miktarda yetiştirilir.

C. pepo L. (Sakız kabağı): Meyvası süendirik, beyazımtırak,, etli kısım beyazımsı renklidir. Anadoluda çok miktarda yetiştirilir ve sebze olarak kullanılır.

Dış görünüş: 18-20 mm uzunluk ve 8-12 mm genişlikte, beyaz ve sert kabuklu, oval biçimli tanelerdir.

Bileşim: Kabak çekirdeğinin iç kısmında rezin, sabit yağ {% 45-50), steroller ve etkili madde olarak kukurbitin isimli bir amino asit bulunmaktadır. Bu bileşiğin miktarı, türe ve varyeteye bağlı olarak, % 0.5-2 arasında değişmektedir.

Etki ve kullanılış: İnsanlarda zehirliliği bulunmayan bir kurt ve şerit düşürücüdür. Yakın Doğuda tenya düşürücü olarak geniş bir şekilde kullanılmaktadır. Bilhassa çocuklarda rahatlıkla kullanılabilir.

Kullanılış şekli: Dış kabuğu (beyaz renkli ve sert olan kısım) soyulmuş taze tohum (Semen Cucurbitae excorticatum)’dan çocuklara 30-40 gr, yetişkinlere 50-100 gr, bir defada ve aç karnına, verilir. Kolaylıkla alınmasını sağlamak için kabuğu soyulmuş tohumlar bir havanda ezilir, bal veya şeker ile karıştırılarak macun haline getirilir.

Barsak parazitlerini kolaylıkla dışarı atmak için, çekirdekler alındıktan bir saat sonra, bir müshil (yetişkinler için 30-40 gr hintyağı) verilebilir).