Boğaz Ağız Ve Gırtlak (Hançere)

Ağız, tat almanıza imkan sağlar verir. Koku gibi, tat da, yediğiniz yemekteki madde­lerin, dilinizde bulunan milyon­larca sinir ucunu tetiklemesi sonucu oluşan histir.Elektriksel içtepiler, tat hissini üreterek dilden beyne gider. İnce bir boru olan, östaki borusu, burnun ve kulağın arkasından geçer. Bu boru, orta kulağa havalandırma sağlar ve normalde kapalıdır. Burun delikleriniz, esnerken ya da üflerken açılır, bazen kulak­larınızda patlama veya hışırtı hissi verir sanki hava kulağınıza giriyormuş gibi.

Değişik mikro­organizmalar bu tüpte hareket edebilir ve enfeksiyona sebep olabilir. Alerji ya da soğuktan, burun ve boğazın yüzeyi şişerse, östaki borusu tıkanabilir. Bu durum, kulak enfeksiyonu riskini burun direğinin (kemikten ve kıkırdaktan oluşan bir katman) ayırdığı, 2 burun deliğinden oluşur. Burundan gerçekleşen her geçiş, kafanın bu tarafın­daki dört sinüse açılır. Burun bize koku alma hissini verir ve hava yoluyla içimize soluduğumuz havadan geçen yabancı maddeleri, filtreler ve dışarı atar. Küçük dil yiyecek ve içekleri yemek borusuna yönlendirir. Ses telleri seslendirmeye imkan sağlar, buna konuşma, bağırma, şarkı söyleme ve fısıldamak dahildir.

Aşırı ilaç kullanımına bağlı olarak gelişen infeksiyonların Tedavisi

Amfetarhinlerin (Amphetamines) uzun süreli kullanılması viseral arterlerde anevrizmalara yol açar. Birlikte bulunan bakteriyemi mikotik endarterit (Mycotic endarteritis) ile sonuçlanır. Arteriogramları takiben, hasta spesifik antibiyotik tedavisi altında iken, eksizyon uygulanır. Böyle ilaçlarla ilgili olarak gelişen kalp kapak iltihapları acil eksizyon ve kapak replasmanı gerektirirse de uzun süreli yaşayabilenlerin sayısı azdır. Erken tanı ve agresif etkin tedavi uygulanması ileri derecede önemlidir. İlaç alışkanlığı olanlarda tetanoz sıklığı fazladır ve bunlarda immünizasyon şarttır.

Barbitüratlar veya methamphetamine intraarteriyel olarak injekte edilecek olursa, başlangıçta selülit veya abseyi taklid eden bir akut vasküler tıkanmaya neden olur. Eroin sıklıkla barbütiratlarla birlikte sulandırılır ve eroinin yanlışlıkla arter içine injekte edilmesi ciddi reaksiyona yol açar. Pentazocine injeksiyonlan lokal, şiddetli bir steril inflamasyon yapar ve neticede kaslar, sinirler ve tendonlar tahrip olur.

Örümcekler

Siyah örümceklerin erkeği daha küçük, daha az koyu renkte olup ısırmaz. Dişi siyah örümcek ısırınca, 10 dakika ile 1 saat içinde, ağrı ve musküler rijidite gelişir. 24 saat içinde karın ağrısı çok şiddetlenir ve karın tahta karın haline geçer. Bunu konvülsiyonlar hipertansiyon ve deliryum takip eder. 48 saat içinde semptomlar gerileyebilir fakat tedavi edilemeyen vakalarda 1 hafta kadar sürebilir ve semptomlar kendiliğinden geriler.Ölüm oranı %5 kadardır. Buz tatkibi ağrıyı, İ.V %10 luk kalsiyum glukonat kas ağrısı ve spazmını azaltır. At serumundan elde edilmiş spesifik antivenin steril su içinde paketlenmiş olarak mevcuttur. Hassasiyet testi ve gerekirse desensetizasyon yapıldıktan sonra bu antivenin 2.5 mi İ.M olarak verilebilir.

Loxoscelers kahverengi örümcek, ısırdıktan hemen sonra lokal bir ağrı olur. Hafif vakalarda eritem ve ödem oluşur. Şiddetli vakalarda, ısırma yerinde, 24-48 saat içinde, bir iskemi zonu ile çevrili hemorajik bül gelişir ve daha sonra ülsere dönüşür. Bu ülserin iyileşmesi haftalar alır. Sistemik semptomlar olarak ateş, bulantı, kusma görülür ve nadiren hemoliz DIC gelişebilir.

Sistemik reaksiyonları ortadan kaldırmak veya azaltmak için süratle kortikostereoidler verilmelidir. Tedavide ayrıca antibiyotikler, antihistaminikler ve çok defa lokal debridman uygulanır. Eğer lokal reaksiyon süratle ilerliyorsa veya ülser ortaya çıkmışsa, hasta 50-100 mg/günde dapsone ile tedavi edilebilir. Bu ilaç ülser ortaya çıkmasını önleyebildiğî gibi, mevcut ülserin iyileşmesini de hızlandırabilir. Ölüm nadir olmakla birlikte doku kaybı sık görülen bir sonuçtur.

ZEDELENMEYE YANIT

(1) İnflamasyon,

(2) Fibroblast artımı (Fibroplazi),

(3) Kan damarı artımı (anjiogenesis),

(4) Destek dokusu sentezi

(5) Epitelizasyon.

İlk adımda, yaralanma hücresel ve biyokimyasal uyarılara dönüşür. Bunlar

(1) uygun hücreleri yara alanına toplama,

(2) Fibroblast ve endotel hücrelerinin büyümesini uyarmak,

(3) Kollajen sentezini uyarmak,

(4) Epitel hücre yankısını ve hareketlenmesini uyarmak.

Onarımının yeterliliğinde, oluşumu durduracak bir sistemin de bu mekanizmada yer alması gereklidir.

(1) Kompleman Çağlayanı (cascade),

(3) Kinin Çağlayanı,

(4) Plasmin yapımı.

Yukarıdakilerin herbirisi organizmada yaralanma işaretlerini duyurmak, mitojen ve kemotraktanlar üretmekle yükümlü enzim serileridir.

Trombositler, onarımı başlatacak mekanizmayı harekete geçirirler. Kollajen veya trombinle ilişki sonucu, trombositler granül depolarını boşaltır ve serotonin gibi maddeleri açığa çıkartırlar. Buna ek olarak, trombositler, “Trombosit Kökenli Büyüme Faktörü”nü de (Platelet – derived growth faktör) açığa çıkartırlar. Bu faktör fibroblastlar için bir mitojen ve kemoatraktan olup öte yandan yeni damarlanmalar için uyancılık özelliği taşır.

Onanm alanı, birkaç saat içinde polimorfnükleer nötrofil ve kompleman kemotaktik faktör yüklü lenfositler ile dolar. Bunu fibrin azaltıcı özellikteki monositler izler ve doku çevresi makrofajlarla dolar. Sonunda birçok granülosit yok olur ve onarım tamamlanana kadar yara alanında yalnız makrofajlar kalır.

Yaralanma, kapilleri kopartıp tromboze olmasına yolaçar. Hageman faktörü ile aktive olmuş kininler, çevre damarları dilate eder. Bazı damarlarda, akımı tıkayacak küçük infraktlar oluşur ve damar içinde bir başka sağlam damarla birleştiği noktaya uzanan trombus geliştirir. Yaralanma alanında bir zamanlar yeterli olan dolaşım kaybolur ve metabolize olan lökositlerin birikimi sonucu bölgenin metabolik ihtiyacı artar. Yara bir enerji deposu haline dönüşür. Yetersiz perfüzyon lokal asidoz ve laktat birikimine yolaçar. Böyle bir alan fibroplazi, kollajen sentezi, fıbroblast ve endotel hücre migrasyonunu harekete geçirebilecek en son kaynaktır.

İyileşmenin süre ve karakteri, destek dokusu ile dolacak ölü alanın miktarı ile ölçülür, yara uygun bir şekilde karşı karşıya getirilirse 4 – 5 gün sonra dolaşımın başlayacağı kapillerler bir uçtan öbür uca uzanmaya başlar. Bu zaman içinde yara kenarında doku gelişimi gerçekleşir. Doku fibroblast, kapiller, yeni yapılmış kollajen, fibronektin ve proteoglikandan gelişmiştir. Bu modül, ölü saha dolana kadar gelişmesini sürdürür. Normal doku oksijenizasyonunun sağlanması onarımın sona erdiğinin işaretidir.

özet olarak; yaralanmaya yanıt olayı trombosit, granülosit, makrofaj, fibroblast endotel hücreleri ve bazan da lenfositleri kapsar. Yeni damarlar yarayı besler ve fibroblastların bu bölgeye akımını sağlar. Makrofajlar gelişmeyi yönetirken granülosit ve lenfositler enfeksiyona karşı savunma ile yükümlüdürler.