Gecikmiş yara iyileşmesi

Yara iyileşmesinin gecikmesi hafif açlıkta ve protein eksikliğinde daha aşikârdır. İnsanlarda muhtemelen yüksek doz kortikosteroidler de aynı şeyi yaparlar. Bunun içindir ki ameliyattan önce yüksek doz kortikosteroid alan hastalarda yaraların açılmasını önlemek üzere itina ile kapatılması ve ameliyattan sonra iyileşme gecikecekmiş gibi muameleye tabi tutulması akıllıca bir iş olur.

Sitotoksik ilaçlarla kanser kemoterapisi gören hastalarda ameliyat gerekebilir. Bu ilaçlar mutad olarak hücre çoğalmasını engeller ve en azından teorik olarak cerrahi yaranın gerilme gücünü azaltmaya meylederler. Her ne kadar tecrübi çalışmaların bu faraziyeyi destekleyici sonuçları şüpheli ise de sitotoksik ilaç alan hastalarda yara bakımının iyileşmesi normalden daha yavaş olacakmış gibi yapılması akıllıca bir iş olur. Yara iyileşmesi yaşlı veya zayıflamış hastalarda bile protein, katalizatörler, kollajen sentezi ve depolanma için gerekli diğer maddelerin kullanılması bakımından vücut düzeninde ön planda gelir.

Yüksek doz röntgen ışını verilen dokularda birkaç hafta veya birkaç ay sonra damar şebekesi azalır ve diğer lokal değişiklikler husule gelir. Bunlar yara iyileşmesinin kuvvetli engelleri olup röntgen tedavisi gören hastaların ameliyatı planlandığında göz önünde bulundurulması gereken hususlardır. Üç bin R kadar veya daha fazla radyoterapi deriye, konnektif dokuya ve damar dokusuna zarar verir. Burdaki kronik değişiklikler nedbeleşme, fibroblast ve kollagen hasarı ve kan damarı duvarında hyalinizasyona giden dejeneratif değişmeler şeklindedir. Bu gibi değişiklikler olunca kapillerlerin granülasyon dokusu içine doğru ilerlemesi ve kollajen teşekkülü engellenir, öyle ki kuvvetli X ışını alan dokulardaki cerrahi yaralar yavaş iyileşir veya infeksiyon çıkınca hemen açılabilirler. Eğer röntgen tedavisi ameliyattan önce yapılmışsa yara komplikasyonları en aza düşürülmek üzere ameliyat, radyoterapinin bitiminden sonra 2-12 hafta gibi münasip bir süre ertelenir.

Kanser için yapılan ve iyi için zamanlandırılmış ameliyatlarda 2000-4000 R gibi düşük bir doz adjuvan radyoterapi mutat olarak teknik meseleleri artırmaz. 5000-6000 R arasında değişen tedavi dozları verildiğinde yara komplikasyonlarının sıklığı her ne kadar dikkatli bir cerrahi teknik ve özel bir zamanlama ile en aza düşürülebilirse de, artabilir de.

D. İlaç etkileri: Değerlendirilen veya büyük bir ameliyata hazırlanan cerrahi hasta birçok kudretli ilaçların kullanılmasını gerektirebilecek müthiş streslerle karşı karşıya kalacaktır.ilaç allerjisi, duyarlılıklar, uyuşmazlıklar ve ameliyatın ortaya çıkarabileceği ters ilaç etkileri önceden bilinmeli ve mümkünse bunlar önlenmelidir. Aşağıda verilen maddelerin herhangi birisinin injeksiyonundan, ağız yoluyla alınmasından veya başka türlü kullanılmasından sonra ters deri reaksiyonu veya başka ters bir etki ya da rahatsızlık hikâyesi varsa, olayların önlenebilmesi için bunların kaydı gerekir.

Penisilin ve diğer antibiyotikler

Morfin, Kodein, meperidin veya diğer narkotikler

Prokain veya diğer anestetikler

Aspirin veya öteki analjezikler

Barbitüratlar

Sülfonamidler

îyodlu ilaçlar, thiomerosal (Merthiolate) veya diğer germisidler

Yumurta, süt veya çikolata gibi yiyecekler

Yapıştırıcı band

Saman nezlesi, hastanın kendinde veya” ailesinde asthma ya da diğer allerjik hastalıkların bulunması cerrahı ilaçlara karşı hipersensitiviteninde olabileceği hususunda uyarır.

Hasta tarafından daimi olarak alınmakta veya yakında alınmış olan ilaçların devamına veya doz ayarlamasına ya da kesilmesine gerek görülebilir. Digitalis, insülin ve kortikosteroidlere devam edilmeli, ameliyatta ve ameliyattan sonra bunların dozları dikkatle ayarlanmalıdır. Kortizon gibi kortikosteroidlerin uzun zaman kullanılması, ameliyattan bir ay veya daha uzun bir süre önce kesilse bile adrenal kortekste hipofonksiyon meydana getirir. Bu olay ise anestezi ve ameliyat stresine verilen fizyolojik cevabı düşürür. Böyle bir tedavi görmüş olan hastalar hemen ameliyattan önce, ameliyatta ve ameliyattan sonra kortikosteroid almalıdırlar. Antikoagülan ilaçlar sıkı bir şekilde takip edilmesi ve ameliyattan önce kesilmesi gereken ilaçlardandır.

Barbitürat, opiat ve alkol gibi merkez sinir sistemini depresse eden ilaçların ameliyattan önce uzun bir süre kullanılması anestezisti ilgilendiren bir husustur. Çünkü bunlar anestetik maddelere karşı olan toleransı artırırlar. Klorpromazin gibi fenotiazin türevi olan trankilizanlar ve rezerpin gibi rauwolfia derivesi anhipertansivler anestezide hipotansiyona yol açabilirler.