Deri

Deri pigmenti (deriye rengini veren madde), vücudu­nuzu tehlikeli ultraviyole ışınla­rından (morötesi ışınlardan) korur. Derideki sinir uçları, mevcut ortamla ilgili bilgiyi toplar ve dokunma, basınç, sıcak-soğuk duyusuna dönüştürüldüğü yer olan beyne iletir. Langerhans hücreleri olarak bilinen hücreler bağışıklık sisteminin bir parçasıdır ve derinin enfeksiyonla savaşma­sına yardımcı olur. Ayrıca deri, güneş ışınlarından faydalanarak kemiklerin güçlenmesi için gerekli olan D vitaminini de yapar.

deri_kesit

Belki de en önemli nokta, derinizin enfeksiyona ve zedelen­meye karşı fiziksel bir bariyer oluşturmasıdır. Bu bariyerin en önemli kısmı, derinizin epidermis (üst deri) olarak adlandınlan üst tabakasıdır. Epidermisin en üst kısmında yer alan ve keratinosit (keratin hücreleri) olarak adlan­dırılan ölü hücreler yumuşak, koruyucu bir tabaka oluşturur. Epidermisin daha alt kısımlarında sürekli üretilmekte olan daha genç, canlı hücreler zamanla ölü hücre­lere dönüşür.

Genç hücreler yaşlan­dıkça yukan doğru çıkar, ölür ve sonunda da sürtünme aracıığıyla deriden döküntü olarak atılır. Bu sürtünme, yeni hücrelerin büyümesini tetikler ve epidermisin kalınlaşmasına neden olur. Bu nedenle de, deriniz genellikle ayak tabanlarınızda ve avuç içlerinizde daha kalındır. Yine aynı nedenden ötürü, vücudunuzun sürekli olarak sürtünmeye uğrayan bölgele­rinde nasır oluşur. Teninize baktı­ğınızda, deriniz size her zamanki derinizmiş gibi gelebilir; ancak, bir aylık bir süreçte deriniz aslında tamamen yenilenmiştir.

Vücudun ultraviyole ışınlarından korunmasına yardımcı olan deri pigmenti melanin olarak adlandırılır. Bu protein, esasen melasonit olarak adlandırılan hücreler tarafından yapılır ama keratinositlerde de mevcuttur. Genel olarak deri rengi, melaso-nitlerin sayısıyla değil etkinlik derecesiyle belirlenen kalıtımsal bir özelliktir.Daha koyu tenli insanlar, daha çok melanin üretilmesine neden olan daha aktif melasonit-lere sahiptirler. Güneş ışınlanrındaki ultraviyole ışınlan, daha çok melanin üretmesi için melasonit-lerin etkinlik derecesini arttırır ve bu da tenin koyulaşmasını ve böylece de vücudun güneşin zararlı etkilerinden korunmasını sağlar.
Peki, derinin üst tabakası her ay tamamen yenileniyorsa, deri niçin yaşlanır? Deri yaşlanması kısmen epidermis altında bulunan ve dermiş olarak adlandırılan deri tabakasının elastin ve kolajen maddelerini yavaş yavaş kaybet­mesi nedeniyle oluşur. Uzun elastin lifleri deriye elastikiyetini verirken kolajen lifleri de deriyi güçlendirir. Zamanla ve ultraviyole ışınlarına (özellikle güneş ışığına) defalarca maruz kalma nedeniyle bu lifler hasar görür. Dermiş ayrıca dört tür bez içerir:

Sebasöz (yağ) bezler, özellikle kıllan barındıran kanallarda bulunur ve sebum adı verilen bir yağ salgılar. Sebaköz bezler, ergenlik döneminde meydana gelen hormon değişiklikleri nedeniyle bu dönemde oldukça aktiftir ve bu da akne oluşumu olasılığının artmasına neden olur.Seruminöz bezler, sebasöz bezlerin kulaktaki halidir ve kulak kirinin (serumen) kaynağıdır.Ekrin ya da ekzokrin bezler olarak adlandırılan ter bezleri, vücut yüzeyinin her kısmında bulunur. Sayıca en çok ayak tabanla­rında, avuç ilerinde, üst dudakta ve alında bulunur. Ter, rahat ve sağlıklı bir vücut ısısı sağlamada önemlidir. Vücut ısındığında ya da stres altında olduğunda, buharlaşıp vücudu serinleten teri üretir.

Apokrin bezler, özellikle koltuk altı ve genital bölgelerde bulunur; fiziksel ya da duygusal stres söz konusu olduğunda kötü kokulu bir sıvı salgılarlar.Dermişin altında, bağ ve yağ (apidos) dokudan oluşan subkutan doku bulunur. Bu tabaka, dermiş ve kaslar ya da kemikler arasında yer alır. Subkutan doku, vücut içinde sürekli olarak belirli bir ısı sağlamaya yardımcı olmak için genişleyen ya da büzülen kan damarları tarafından beslenir. Bu doku aynı zamanda, derinin üst tabakalannda enfeksiyona neden olabilecek infeksiyöz organizma­larla savaşmak için sürekli hazır bulunan akyuvar hücrelerini de içerir. Adipos doku sadece daha içte bulunan dokulara tampon görevi yapıp onları izole etmez, aynı zamanda da besinlerin depolanmasına yardımcı olur.

Son derece güçlü ve sağlam olmasına rağmen deri, mağlup edilemez olmaktan uzaktır. Deri hastalıkları yaygın ve çeşit­lidir. Eğer bir sonraki bölüm­deki öneriler işe yaramazsa, ya da durumunuz daha şiddetliyse, doktorunuza danışınız. Dokto­runuz gerekli gördüğü takdirde, sizi deri hastalıklarını tedavi etme konusunda uzmanlaşmış bir doktor olan bir dermatologa yönlendirecektir.

Yaşlılarda Cilt hastalıkları

23

Seboreik dennatit (deri yangısı) Bu hastalık, yüz ve kafa derisi çizgilerindeki derinin pul pul dökülmesi ve kızarık olması olarak tanımlanır.

Rosacea Bu hastalık yanaklarda, burunda, çenede, alında ya da göz kapaklarında sürekli bir kızartıya neden olur.

Pişik Deri büklüm yerle­rinde meydana gelen, genellikle meme altındaki bölgeyi ve karın kıvrımları ve kaşıklan etkileyen mantardan kaynak­lanan iltihaplanmadır.

Zona Su çiçeği virüsünün yaptığı bir enfek­siyondur. Vücudunuzda ya da yüzünüzde bir sinir kökü boyunca şiddetli bir ağrı olması ve arkasından 4 ya da 5 gün süren su kabarcıklı bir döküntü geliş­mesi ayırt edici özellikleridir. Döküntü geliştikten sonra ağrı da olabilir. Zonayla birlikte ağrı olma riski yaşlılarda daha yüksektir ve erken bir önleyici tedaviyle azaltıla­bilir. Bu nedenle, zona hastalığınız olduğunu düşünüyorsanız doktoru­nuza başvurun.

Staz dermatiti Cildi, ülser ve bakteriyel enfeksiyona karşı dirençsiz bırakan, bacaklardaki kan dolaşımı bozukluğuna bağlı kronik kızarıklık olarak tanımlanır.

Yatak (Bası) yaraları uzun süre yatağa bağlı olmanın yaptığı baskıdan kaynaklanan, yavaş iyileşen, nemli, açık ve son derecede rahatsız eden yaralardır. Genellikle kalçalar, kürek kemik­leri, dirsekler ve topuklar gibi vücut ağırlığının bindiği kısımları etkiler.

Cilt kanseri Yaşlılar güneşe maruz kalmaya bağlı her tür cilt kanserine karşı oldukça dirençsizdir ve güneşten kaçınma konusunda oldukça dikkatli olmalıdırlar.

Melanomu Önlemek ve Teşhis Etmek

hastaliklar_thumb

BENLERİN ABCD’Sİ
Çoğu ben, “basit ben”dir. Bu; ben içinde pigmentasyonun eşit dağıldığı, benin simetrik ve sınırlarının düzenli olduğu anlamına gelmektedir. Benlerin, tehlikeli melanomlar olabileceklerini ya da tehlikeli melonamlara dönüşebileceklerini gösteren belirli bazı özellikleri vardır. Benlerinizi kontrol etmek için şu kılavuz ilkeleri kulla­nınız ve şüpheli bir beniniz varsa, doktorunuzu görünüz:

DIS PLASTIK BENLER
Displastik (ya da atipik (belirli bir tipe uygun olmayan)) benler, melanom değildirler. Ama bazen melanomlara dönüşebilirler. Eğer bir ya da daha fazla displastik beniniz varsa, vücudunuzun bir yerinde melanom gelişme riski daha yüksektir; doktorunuzdan displastik benlerinizi tetkik etmesini isteyiniz. Displaspik benler aşağıdaki özelliklere sahiptirler:

■ Büyüktürler (genellikle 6 milimetreden ya da bir kurşunkalemin tepesindeki silgiden daha büyüktürler).
■ Şekillerinin simetrik olmasına rağmen sınırları bulanıktır ve düzenli değildir.
■ Farklı renklerde bulunurlar; genellikle kahverengi ve pembenin çeşitli tonlarında olurlar (ancak siyah, mavi ya da gri değillerdir).

MELANOM RİSKİNİZİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Cildinizdeki şüpheli benleri tetkik etmek için  kılavuz ilkeleri kullanınız. Ayrıca, melanom riskinizi değerlendirmede önem taşıyan üç faktör mevcuttur: Ten renginiz, saç renginiz ve melanomu olan yakın akrabala­rınızın olup olmadığı Eğer orta derecede artmış melanom riski altındaysanız, takip eden birkaç ayda ve bunun sonrasında her yıl ya da iki yılda bir cildinizi doktorunuza tetkik ettiriniz. Eğer belirtilen üç genel uyarı işaretinden biri sizde mevcutsa ya da Melanom Riski tablosuna göre belirgin ya da yüksek derecede artmış risk altınday­sanız, hemen benlerinizi tetkik ettiriniz ve sonrasında bu tetkiki her altı ayda bir yaptırınız. Doktorunuz, en ufak bir değişikliği bile belirleyebilmek ya da yeni benlerin oluşumunu gözlemleyebilmek için benlerinizin fotoğra­fını çekip arşivleyebilir.

Akne

Aknenin ciddiyeti farklılık gösterir. Bazı bireylerde sadece tek tük siyah ya da beyaz noktalar görülürken, bazı bireylerde ise kalıcı izler bırakabilen oldukça yoğun sivilce ya da kistler görülür. Akneler erkeklerde genellikle onlu yaşların sonlarında ya da yirmili yaşlann başlannda; kadınlarda ise biraz daha geç bir yaşta kendi kendine geçer.Akne, sebasöz bezlerde ve kıl foliküllerinde oluşur. Sebasöz bezler, sebum adı verilen bir yağ üretirler. Normalde bu yağ, ölü deri hücreleriyle birlikte, bezin alt kısmından cilt yüzeyin­deki gözeneklere (açıklıklara) doğru deriye yayılarak ilerler ve buradan dışarı atılır.

kimyasal peeling

Aknede sebum ve ölü hücreler, sebasöz bezini ve içinde bulun­duğu kıl folikülünü tıkar. Bu tıkaç, komedo olarak adlandırılır. Bazen komedolar cilt yüzeyine erişip açılmaz; sadece cilt altında bir şişlik olarak kalır. Bu, kapalı komedo olarak adlandırılır. Bazen de komedolar cilt yüzeyine erişip açılırlar ve gözle görülebilirler (açık komedo).

Sebum ve hücrelerden oluşan tıkaç beyaz olduğunda, bu beyaz başlı enfeksiyon olarak adlandırılır. Bazen ölü hücrelerdeki melanin pigmenti tıkacın rengini koyulaş-tınr (ki bu da bazen kirle karıştı­rılır). Bu da siyah başlı enfeksiyon olarak adlandınlır. Genellikle, kapalı komedolardaki tıkaç koyu renkli değilken, açık komedolarda koyu renkli bir tıkaç görülür.Propiyonibakterium akne bakterileri kıl foliküllerinin içinde yaşar. Beslenmek için sebum kullanırlar. Bakteriler sebumu sindirdiklerinde, cildi oldukça rahatsız edebilen atık maddeler (yağ asitleri) üretirler. Çoğu zaman bu yağ asitleri cilt yüzeyine itilir ve dışarı çıkarlar. Ancak, bezler tıkanıp sebumla dolduğunda, bu yağ asitleri sebasöz bezin içinde birikerek iltihaba neden olurlar.

SEMPTOMLAR
Akne, iltihaplı ve iltihapsız olmak üzere iki kategoriye ayrılır. Her iki tür akne de genellikle yüzde oluşur. Ama göğsün üst kısmında, sırtta, boyunda ve kalçalarda da görülebilir. Çoğu insanda, çevre­sinde kızanklık bulunmayan ve hassaslığa neden olmayan akneler olarak ortaya çıkan iltihapsız akne enfeksiyonu görülür. İltihaplı akne enfeksiyonu, yağ asitlerinin tıkanmış foliküllerin iltihaplanıp sivilce ve irin (pü) dolu nodul oluşumuna yol açtığı durumlarda oluşur. Şiddetli derecede iltihaplı akne enfeksiyonu, derin çukur­lara yol açan nodüller oluşmasına neden olabilir. Bu da şekil bozuk­luğuna sebep olabilir.

KOMPLİKASYONLARI ÖNLEME
Akne oluşumunu engellemek zordur, fakat aknenin neden olacağı komplikasyonlan önlemek için bazı önlemler alabilirsiniz. Yüzünüzü günde iki kez su ve sabunla yıkayınız. Bu, temizlik açısından gerekli olan tek önlemdir.Kozmetik kremler ya da yağlar kullanmak gözenekleri tıkayabilir ve cildinizi akneye daha müsait bir hale getirebilir. “Yağsız” olarak etiketlenmiş ürünleri tercih ediniz. Ağızdan alınan (oral) gebeliği önleyici ilaçlar ve yasal olmayan “kas yapıcı” kortizon haplan (stero-itler) (bkz. sf. 1024) kullanmak da akneye neden olabilir.Sivilcelerinizi ya da kistleri­nizi kaşımayınız ya da sıkmayınız. Bu, genellikle kalıcı izlere neden olabilir. Herhangi bir yiyeceğin ya da seksüel aktivitenin akne üzerinde etkisi olduğuna dair hiçbir bulgu yoktur.

TEDAVİ SEÇENEKLERİ
Akneniz varsa, doktorunuzla konuşunuz. Akne tedavisi konusunda üç genel yaklaşım mevcuttur: Gözeneklerin sebumla tıkanmasını önlemek; siyah nokta­ların ve beyaz noktaların daha çabuk kurumasını sağlamak ve P aknes (propiyonibakterium akne) bakterilerini öldüren antibiyotikler kullanmak. Aknenin iyileşmesi genellikle zaman alır. Bazı birey­lerde iyileşme görülmeden önce kötüleşme görülür.
Göreceli olarak oldukça az açık komedonun görüldüğü orta iltihapsız akne, genellikle gözenek­lerin açık kalmasına yardımcı olan benzoil peroksid içeren bir krem ya da losyon ile tedavi edilir. Eğer çok sayıda beyaz ve siyah nokta­larınız varsa, tretinoin içeren ilaçlar (krem, losyon ya da jel şeklinde bulunur) bu noktalan açıp cerahatin cilt yüzeyine çıkıp akmasına yardımcı olabilir. Dokto­runuza, hangi ilacın aknenize en iyi geleceğini sonınuz.

Eğer akneleriniz iltihap-lıysa (siyah ya da beyaz noktaların çevresinde kızarıklık ve hassaslık mevcutsa), doktorunuz antibiyotik kullanmanızı tavsiye edebilir. Daha az iltihaplı durum­larda, antibiyotik içeren kremler, losyonlar ya da jeller kullanılabilir.Daha şiddetli iltihaplı durum­larda; tetrasiklin, doksisiklin, minosiklin ya da eritromosin gibi hap şeklindeki antibiyotikler kullanılır. Antibiyotikler temelde yeni akne oluşumunu engeller; mevcut akneye pek faydası olmaz. Bu nedenle de, tedavi aylar alır. Antibiyotikler genellikle en az 6 ay için verilir; ancak zamanla dozajı zamanla azaltılabilir.

Kist ve yoğun iltihabın gözlen­diği ve yukarıda bahsedilen tedavilerin etkili olmadığı en şiddetli akne enfeksiyonlarında, iki ek tedavi yöntemi uygulana­bilir. Doktorunuz iltihaplı kistlere doğrudan iltihaplanmayı önleyici kortikosteroid ilaçlar enjekte edebilir.İçeriğinde isotretinoin olan tabletler de akne tedavisinde son derece etkilidir. Ancak, isotre­tinoin asla gebe ya da gebelik olasılığı olan bayanlar tarafından kullanılmamalıdır; çünkü ciddi doğum sakatlıklarına ya da düşüğe neden olabilir.

Dermatoloji Ne Demek? Dermatoloji Nedir?

Fransızca kökenli dermatoloji kelimesi Türkçede cildiye anlamına karşılık gelir. Dermatoloji bir tıp terimi olarak deri hastalıklarını konu alan bir daldır. Veterinerlik alanında da hayvanların deri hastalıklarını konu alan dermatoloji dalı vardır.

  • Bu kelimeye daha çok hastanede, tıp alanında ve hastanelerin randevu sistemlerinde rastlayabilirsiniz.
  • Sedef, akne ve behçet en çok bilinen deri hastalıklarıdır.