Tal rubellanın katarakt ve diğer belirtileri ile annenin gebeliğin ilk trimestrinde geçirdiği kızamıkçık arasındaki ilişki artık iyi bilinmektedir.
Kongenital rübella’nın sıklığı toplumun bağışıklık durumu ile ilişkilidir. Çocukluk yaşlarında infeksiyonların sık olduğu toplumlarda gebelerde bağışıklık oranı yüksektir ve kongenital rubella nadirdir. Batı ülkelerinde sıklık 1:4000 olarak bildirilmekte, ancak çocuklara kızamıkçık aşısının yaygın olarak uygulanmasıyla sıklık giderek azalmaktadır.
Gebe bir kadın kızamıkçıkla infekte olduğunda virüs plasenta yoluyla fetusa geçer ve fe tusun organlarına yayılır, doku hasarına ve kromozom kırılmalarına yol açar. Düşük veya ölü doğum görülebilir. Canlı doğanlarda hastalık belirtilerinin sıklığı gestasyon yaşı ile ilişkilidir. Anne rubella infeksiyonunu gebeliğin ilk 8 haftasında geçirirse çocukta infeksiyon olasılığı % 50 80 dir. Risk oranı, gebeliğin ikinci trimestrinde % 10 20 ye düşer. 20nci gebelik haftasından sonra fetus için tehlike hemen tamamiyle ortadan kalkar. Bu durum, 4 5 aylıktan sonra fetusun immun mekanizmalarının gelişmiş olması şeklinde açıklanır.
Fetusta rubella virusu birçok organı ilgilendiren yaygın kronik bir infeksiyon şeklinde seyreder. Bu çocuklar, asemptomatik de olsalar, doğumdan sonra uzunca bir süre virusu taşırlar ve boğaz salgıları ile etrafa bulaştırabilirler. Bula şıcılık 2 yaşma kadar uzayabilir.
Rubella sendromunun belirtileri çok çeşitli ve değişkendir. Fetal malnütrisyon, gözle ilgili patoloji (katarakt, mikroftalmi, glokom, iris hipoplazisi, retinopati), mss bozuklukları (me ningoansefalit, mikrosefal! Veya hidrosefali, sinirsel tip sağırlık, hipotoni, zekâ geriliği), kar diak defektler (başta patent ductus arteriosus olmak üzere ventriküler septal defekt, pulmoner arter stenozu, aort stenozu, fallot tetralojisi), ayrıca hepatosplenomegali, sarılık, trombosito peni, pnömonitis, kemik metafizlerinde dansite azalması, anterior fontanelin çok geniş olması gibi belirtiler oluşabilir. Katarakt, kalp anomalisi ve sağırlık kongenital rubella sendromunun klasik triadı olarak bilinir. Jeneralize lenfadenopati, hipogammaglobülinemi, miyokardit, hemolitik veya hipoplastik tipte anemi, serebrospinal sıvıda hücre ve protein artışı daha nadir rastlanan bulgulardır.
Kongenital rubella vakalarında döküntü, insterstisyel pnömonitis, hipogammaglobülinemi,
Hücresel bağışıklık bozuklukları geç olarak be lirebilir. Bu çocuklarda ileri yaşlarda diabetes mellitus da gelişebilir,
Kongenital rubella’lı hastalarda, özellikle trombositopeni, sepsis, kalp yetersizliği ve ağır büyüme gelişme geriliği gösteren vakalarda ilk 6 ayda ölüm oranı yüksektir. Nörolojik sekeller sıktır.
Tanı, boğaz yıkantı suyu ve idrardan virüsün izole edilmesiyle ve plazmadan rubella spesifik ıgm tayini yapılarak konulur.
Kongenital rubella için spesifik bir antiviral tedavi yoktur. Katarakt ve glokoma erken müdahale şarttır. Hayatın ilk aylarında ve hatta bazı vakalarda daha da uzun bir süre bu çocuklar etrafa virüs saçabilirler. Bu nedenle izole edilmeleri gereklidir.
Her kız çocuğuna 12 15 aylıkta, en geç okul yaşlarında rubella aşısı uygulanması ile gebelikte rubella infeksiyonu önlenmiş olur. Kızamık çıklı bir hasta ile temas etmiş bağışık olmayan gebelere gammaglobülin uygulanmasının etkinliği tartışmalıdır. Gebeliğin erken döneminde rubella infeksiyonu geçiren gebelerde medikal abortus indikasyonu vardır.