Çocuklarda D vitamini

D vitamini, kalsiyum ve fosfor metabolizma­sını  düzenleyen faktörlerden yalnızca birisidir.

Kalsiyum ve fosfor metabolizmasının düzenlen­mesinde d vitamini ile birlikte paratiroid bezle­rinden salgılanan paratiroid hormonu (pth) ve tiroid bezinden salgılanan tirokalsitonin de gö­rev alır. Normal koşullarda kanda total kalsi­yum düzeyi her yaşta 9 11 mg, fosfat düzeyi erişkinlerde % 3 4.5 mg, çocukluk yaşlarında ise daha yüksektir. Kanda kalsiyum ve fosfor iyon­larının birbirine oranı (ca/p oranı) da önemli­dir. Mekanizma iyi bilinmemekle birlikte d vita­mini kemiklerin mineralizasyonu üzerine etkili­dir.

D vitamini metabolizması

Birçok sterol türevleri antiraşitik etkiye sa­hiptir. Yalnız bunlardan iki tanesi (7 dehidroko lesterol ve ergosterol) pratik önem taşır. Birin­cisi hayvansal kaynaklıdır ve insan organizma­sında deride, diğeri ise bitkisel kökenli olup, de­niz yosunlarında ve mantarlarda bulunur. Güneş ışınları ile (296 310 mikron arasında), 7 dehid rokolesterol’den kolekalsiferol (d3 vitamini); er gosterol’den ergokalsiferol (d2 vitamini) oluşur. D vitamini deriden ve besinlerden alınır.

Deride 7 dehidrokolesterolün ışınlanmasın­dan oluşan kolekalsiferol deride depolanabilir. Ancak büyük kısmı karaciğere gider. Ayrıca barsaklarda, kemiklerde, kaslarda ve böbrekler­de de depolanır.

Besinlerle alınan d vitamini duodenum ve jejunumdan lumendeki lipidlerle birlikte, lenfa­tik kanallar yoluyla dolaşıma geçer. Alfa 2 glo büline bağlanarak karaciğere gelir. Karaciğerde depolandıktan sonra birçok aktif şekillere çevri­lir. Önce hepatik mikrosomlarda bulunan 25 hid roksilaz, kolekalsiferolü 25 hidroksikolekalsifero le çevirir (25 hcc veya 25 oh d3). Bu madde «kalsidiol» olarak da bilinir. Kalsidiol yine alfa 2 globüline bağlanarak kan yoluyla böbreğe gelir. Böbreklerde tübüler epiteldeki mitokondrial en­zimlerin etkisiyle 1,25 dhcc (veya 1,25 (oh)2d3) e, bir bölümü de 24, 25 dhcc (24, 25 (oh)2d3) e çevrilir. Gerek 25 hcc, gerekse 24, 25 dhcc, d vitamini aktivitesi gösteren maddelerdir. Ancak vitaminin en aktif şekli, 1,25 dhcc’dir. Bu mad­de «kalsitriol» olarak da bilinir. D vitamininin bu aktif şekli bugün bir hormon olarak kabul edilmektedir.

Kalsitriol sentezi serum ca ve p düzeyleri­ne bağlı olarak «feedback» mekanizması ile dü­zenlenir. Ca ve p homeostazmda böbreklerin, karaciğerin ve  barsaklarm  normal     fonksiyon


Görmeleri yanında; parathormon, kaisitonin sal­gılarının normal ve diyetle alman ca, p iyon­larının ve d vitamininin yeterli olması rol oy­nar,

D vitamini normal büyüme gelişme, kemik­lerin ve dişlerin gelişimi için gereklidir. Barsak lar, iskelet sistemi, böbrek ve kas dokusu üze­rine etkisi vardır. İnce barsakiarda kalsiyum emilimini arttırır.

D vitamininin    vücuttaki etkileri    aşağıda özetlenmiştir: 1.   Primer etkileri

  • Barsaklardan kalsiyum emilimini arttırır
    • Kemik, serum, renal tübüler hücreler, barsak duvarı ve diğer organlarda sitrat konsantrasyonunu arttırır

2    sekonder etkileri

  • Barsaklardan fosfat emilimini arttırır
    • Kemik matriksinde mineralizasyonu ko­laylaştırır
  • Serum alkali fosfataz düzeyini düşürür.

Günlük gereksinim, her yaş için 400 iü, pre termler için ise ilk aylarda bunun iki katıdır. Ultraviyole ışınları etkisiyle deride d vitamini sentezi oluşabildiğinden güneş gören kişilerde gereksinim azalır.

D vitamini besinlerden en çok balık yağında bulunur. Endüstriyel süt, margarin, tereyağı, hu­bubat ve bebek sütleri genellikle d vitamini ila­vesi ile zenginleştirilmiştir. İnek sütü ve anne sütünün lipid fraksiyonundaki d vitamini 15 40 iü/l olup günlük gereksinimi karşılamaz. Son yıllarda d vitamininin suda eriyebilen sülfat tü­revlerinin anne sütünde yeterli miktarlarda bu­lunduğu görüşü doğal beslenmede d vitamini ilavesine gerek olmadığı şeklinde tartışmalara yol açmıştır. Ancak bu fraksiyonun düşük bi­yolojik aktivitede olması nedeniyle, anne sütüy­le beslenme süresinde d vitamini ayrıca veril­melidir. Günde 2000 4000 iü d vitamininin bir­kaç ay süreyle alınması toksik belirtilere yol açar. D vitamini fazlalığı belirtileri bulantı, is­hal, tartı kaybı ve poliüridir. Hiperkalsemi so

Nucu böbrek  taşları  oluşur.   Önlem  alınmazsa böbrek yetersizliği gelişir.