YAĞ EMBOLİSİ

Yağ Embolizmi Sendromu, nörolojik disfonksiyon, solunum yetmezliği, aksilla, göğüs ve proksimal kollarda peteşilerle karakterizedir. İlk olarak özellikle uzun kemik kırığı bulunan travma vakalannda tarif edilmiş ve kemik iliğinin embolizasyonu olarak düşünülmüştür. Yağ embolizminin kardinal semptomları diğer posttravmatik durumlarda da görülmektedir ve yağ embolisminin postravmatik pulmoner yetmezlikten farklı bir antite olarak mevcudiyeti de tartışılmaktadır.

Travmayı takiben, kan yağ makroglobullerinin 20 m çapında konsentrasyonu 12. saatte maksimuma çıkar ve birkaç gün içinde normale iner. Yağ partiküllerinin, yaralanma sahasındaki venüllere giren kemik iliğinden orijin aldığı teorisi aynı tarafa femoral ven kanında yağın yüksek konsantrasyonlarda olmasıyla desteklemektedir. Fakat, yağ partiküllerinin lipid profili kemik iliğininkinden farklıdır ve globullerin menşeini uzamış hipotansiyon ve stresse cevap olan şilomikron agregasyonuna bağlayan bir başka teori daha vardır. Travmayı müteakip plazma lipaz ve serbest yağ asidi konsantrasyonlarının yükselmesi de bu teoriyle uyuşmaktadır.

10 Mm’den büyük yağ partikülleri, akciğer kapillerinde tutulur. Tutulan yağın lipolizisi ile akut vaskülit sebebi serbest yağ asidleri ve kininler açığa çıkar ve sürfaktanı tahrib eder. Sonuç, pulmoner ödem, alveolokapiller oksijen transfer azalması ve hipoksidir. Serbest yağ asidleri, ayrıca trombositopeni ve fibrinolizis inhibisyonu yapabilir ve böylece dissemine intravasküler koagülasyonu başlatabilir. Yağ embolisi bazan beyin, deri ve böbrekte de görülebilir.

Santral sinir sistemi embolizasyonu, konfüzyon, ense sertliği, ve bazan koma da manifeste olur. Oftalmoskopik muayenede retinal kapillerlerde mikroemboli görülebilir. Deri kapillerlerinin embolizasyonu ile peteşiler oluşur.

Plazma nötral yağ, serbest yağ asidi ve lipaz konsantrasyonları yükselmiş pekçok travmalı vakada yağ embolizminin klinik bulguları görülememesinin sebebi halen bilinmemektedir. Bir yıl önce bu sendromu geçirmiş vakaların geç takip muayenelerinde karbonhidrat ve lipid metabolizmalarında hafif bozulma ve stres karşısında trombosit fonksiyonlarında bozukluk gözlenmiştir.

Yağ embolizmi sendromu karakteristik olarak yaralanmadan 12-72 saat sonra gelişirse de günlerce sonra da görülebilir. Klinik bulgular geçici asemptomatik peteşiler ve hafif dispneden derin hipoksi ve solunum yetmezliğine kadar değişik olabilir. Yağ embolisi sendromu klinik bir teşhisdir. Travmadan sonra balgam ve idrarda yağ damlacıkları sık görülür ve spesifik değildir. Hematokrik düşüklüğü, trombositopeni ve pıhtılaşma bozuklukları genellikle görülür.

Sendrom, yüksek risk altındaki hastalarda, profilaktik steroidle önlenebilir. Semptomlar ortaya çıkınca solunum yetmezliği ve santral sinir sistemi bulguları kayboluncaya kadar destekleyici tedaviye devam edilmelidir. Solunum yetmezliği pozitif endexpiratuar basınçlı ventilasyon ve diüretiklerle tedavi edilir. Yüksek dozlarda metilprednizolon veya deksametazon faydalı olabilir. Prognoz, solunum yetmezliğinin derecesiyle ilişkilidir.