Genelde 5-6 ncı aylarda tüm sütçocuklarmda hafif bir hipogammaglobülinemi görülür.
Maternal IgG, gestasyonun 16 ncı haftasından itibaren plasenta yoluyla çocuğa geçer. Doğumda, çocuğun IgG düzeyi genellikle annesininkinden hafifçe yüksektir. IgA, IgM, IgD ve IgE ise plasentadan geçmezler, bu immunoglobülinler kordon kanında çok az miktarda bulunabilir. Ye-nidoğanda yüksek IgM veya IgA düzeyi intrauterin bir infeksiyonu düşündürür. İlk 4-5 ayda IgG düşerken IgM ve IgA yükselirde rutin aşılar yapılmaz. Çocuğun IgG düzeyi normale geldiğinde primer aşılama programına alınır.
DEĞİŞKEN ÎMMUN YETERSİZLİK (EDİNSEL ÎMMUN YETERSİZLİK)
Herhangi bir yaşta başlayabilen, tekrarlayan piyojenik infeksiyonlarla karakterize, her iki cinste de görülebilen ve otoimmun hastalığa dönüşebilen nadir bir immun yetersizlik sendromudur. Otosomal resesif geçiş bildirilmiştir. Bu vakalarda hastalık ilerledikçe daha belirginleşen T hücre bozuklukları da vardır.
Çocuk bu ilk aylarda kendi IgG sini yapmaya başlamazsa «geçici hipogammaglobülinemi» gelişir. Bu ilk aylarda normal çocuklarda izoaglü-tinin de henüz yapılamadığından tanı zordur. 3 ay aralarla kan IgG düzeyleri izlenmelidir.
Hipogammaglobülinemi 2 yıl kadar sürebilir. Nedeni iy bilinmemektedir. Annelerde gebeliğin son aylarında anti IgG antikorlar saptanmıştır. Bu antikorların çocuğa geçerek IgG yapımını baskıladığı düşünülmektedir.
Bu hastalarda B lenfosit sayıları normal ancak yardımcı T lenfosit sayıları ve fonksiyonları düşük bulunmuştur. Zamanla yardımcı T lenfosit sayısı yükselir.
Tedavi olarak 18 ay süre ve 3-4 hafta ara ile gammaglobülin uygulanması önerilir.
Patogenez
Patogenez tam bilinmemekle birlikte sendromun intrensek bir B hücre defekti sonucu geliştiği düşünülmektedir. Süpresör T hücrelerde artışın antikor yapımını baskıladığı ileri sürülmüştür. Bazı hastalarda IgG nin ağır zincirindeki glikolizasyon defektiftir. Bir grup hastada da 51-nükleotidaz eksikliği bildirilmiştir. T/B hücre oranında bozukluk vardır.
Klinik bulgular
Kronik bakteriyel konjoktivit ile ağır bir malabsorpsiyon, belirtilerden en önemlileridir. Bazı vakalarda otoimmun bir hastalık gelişir. Romatoid artrite benzer belirtiler, sistemik lupus eritematosus, idiopatik trombositopenik purpura, dermatomiyozit, hemolitik anemi, pernis.iyöz anemi oluşabilir. Lenfadenopati ve splenomegali sıktır. Bulgulara genellikle kronik akciğer hastalığı veya intestinal malabsorpsiyon eklenir. Lösemi, lenfoma ve mide kanseri olasılığı da bu hastalarda yükselir.
Total immunoglobülinler 300 mg/dl den düşüktür. IgG 250 mg/dl nin altındadır. IgM ve IgA ya hiç yoktur, ya da çok düşüktür.
Schick testi aşılanmaya karşın pozitif kalır. İzohemaglütininler çok düşük titrededir (
Lenfoid doku biyopsilerinde plazma hücreleri saptanamaz.
Akciğer ve sinüs grafilerinde kronik akciğer hastalığı ve sinüzit gözlenir. Akciğer fonksiyon testleri bozulmuştur. Malapsorpsiyonlu vakalarda barsak biyopsileri ve D-ksiloz testi çöliaki hastalığına benzer bulgular verir.
Otoimmun hemolitik anemi veya sistemik lupus eritematosus’da otoantikorlar saptanır. Pernisiyöz anemide ise otoantikor bulunmaz, ancak mide biyopsilerinde belirgin lenfoid hücre infiltrasyonu vardır. Lenforetiküler malign değişim ve timoma da gelişebilir.
Tanı
Klinik ve laboratuar bulguları tanıyı koydurur. Otoimmun hastalıklarda edinsel immun yetersizlik araştırılmalıdır.
Tedavi
Bu hastalarda bir aylık aralarla gammaglo-bülin 20-40 mi ile tedavi gerekir. Antibiyotik kombinasyonları da uygulanır. Damar içi gam-maglobülin 300 ml/kg dozda önerilir.
Malabsorpsiyonda diyet önerilir. Giardia lamblia infeksiyonu varsa metronidazole ile tedavi edilir. Otoimmun hastalık gelişen vakalarda kortikosteroid tedavisinin infeksiyona eğilimi arttıracağı düşünülerek bu ilaçlar dikkatle ve çok gerekiyorsa uygulanır.
Komplihasyonlar
En sık rastlanan komplikasyon kronik akciğer hastalığıdır. Tedaviye rağmen oluşabilir.