SOL VENTRİKÜL ANEVRİZMASI

Göstergeleri: ventrikül sistolünde şüphelenilen anormal prelkördiyal pulsasyon, devamlı sebat eden ST segment elavasyonu ile myokard infarktüsünün EKG bulguları, göğüs filmlerinde veya fluoroscopy de izlenen lokalize sol ventrikül çıkıntısı ve sol ventrikülogramda lokalize dışa çıkıntının gösterilmesidir. Sineangiografik kriter ile sıklığı %20 civarındadır. Anevrizmaların çoğunluğu sol ventrikülün anteroseptal bölümünü tutar. %50 den fazlası mural trombüs ihtiva eder.

İlk klinik göstergesi, myokard hasarının yaygınlığı ve sol ventrikül kontraksiyonunun yeterliliğinin bozulmasının derecesi ile ilgili olan sol ventrikül yetmezliğidir.

Prognoz kötüdür. Ameliyat edilmeyen hastalann %20 den azı 5 yıl yaşarlar. Yaşama, sol ventrikül fonksiyonunun bozulmasının derecesi ve birlikteki koroner arter hastalığının önemi ile ilgilidir. Ölüm sol ventrikül yetmezliği veya tekrarlayan myokard infarktüsüne bağlı olarak sekonder gelişir. Rüptür nadirdir. Angına pectoris, ventriküler taşiaritmiler ve mural trombüsten oluşan sistemik emboliler diğer klinik sekellerdir.

Cerrahi için endikasyonlar intraktıbl konjestif kalp yetmezliği, angina pectoris, tekrarlayan ventriküler taşiaritmi ve nadiren sistemik tromboembolizmdir.

Anevrizmayı lokalize etmek ve rezidüol myokard fonksiyonunu değerlendirmek için sol ventrikülografi gereklidir. Cerrahi için esas kontrendikasyon yaygın myokard dislonksiyonudur. Muhtemel ilave bypass greftleme için koroner sirkülasyonu değerlendirmek üzere selektif koroner anjiografi yapılır.Cerrahi tedavi anevrizmanın eksizyonu ile uygun olduğu zaman koroner arter bypass‘ından ibarettir.

Operatif ölüm oranları %1 den 20 ye kadar değişir. Kurtulan hastaların yaklaşık %80 inde konjestif kalp yetmezliği semptomlarında düzelme görülür. Postoperatif çalışılan hastalann üçte ikisinde sol ventrikül fonksiyonunda objektif düzelme gösterilebilir. Göğüs ağrısı yakınması olan hastaların %90 mda mükemmel palyasyon elde edilir. Yaşamadaki artış dikkati çekicidir. Rapor edilen en geniş seride hastaların %76 sı postoperatif ‘4 ncü yılda hayattaydılar. Koroner arter baypassı ile kombine olarak yapılan ventriküler anevrizmektominin tek başına yapılan anevrizmek-tomiden daha iyi bir geç ölüm istatistiğiyle sonuçlandığı gösterilmiştir.

Sol ventrikül anevrizması olan bazı hastalarda tıbben dirençli ventriküler taşiaritmi mevcuttur. Bu hastaların yaklaşık olarak yarısı anevrizmektomi ve koroner bypass’a müsbet cevap verecektir. Sol ventrikülün endokardiyal yüzeyindeki aritmojenik foküsü belirlemek için, elektriksel monitoring probe’lar kullanarak, ameliyat sırasında, iletim sisteminin haritasını çıkarmak mümkün olmuştur. Bu anevrizmektomi yapılırken çıkarılmaması gereken ve çıkartılabilecek endokardium segmentlerinin belirlenmesini temin eder.