RES İPSA LOOUITUR (İspata Muhtaç Olmayan)

Bu istisnalardan birincisi resipsa loquitur prensibidir (ispata muhtaç olmayan).

Bu doktrin başlangıçta sıradan bir hukuk, prensibi olarak uygulamasına rağmen, zamanla hakkında pekçok eserin yazılmasını ve pekçok insanın hukuken tatmin edilmesini sağlamıştır.

Bu terim ilk defa Baron Pollach tarafından Byrne’nin Boadle’a karşı olan davasında 1863 yılında kullanılmıştır. (2H ve C772, 159 English Reports 299, 1863). Dava, İngiliz Maliye Mahkemesinde görülmüştü. Pollack’ in ifadesiyle “..Resipşa loquitur prensibinin tamamen uygulanabileceği vakalar vardır ve bu vaka da onlardan birine benziyor…”. Bazı vakalarda mahkemeler, ” bir kazanın oluşmuş olmasını” bir ihmalin varlığının delili olarak kabul etmişlerdir; “…Deliller ışığında şu andaki vaka şöyle tarif edilebilir; bir adam un taciri olan bir şahsın mülkünün önünden geçmekte iken üzerine bir varil un dökülüyor. Varilin mülkün sahipliğini yapmakta olan savunma tarafının koruması altında olduğuna, ve bu şahsın, aynı zamanda varili kontrol etmekle yükümlü olan hizmetçilerinden de sorumlu olduğuna inanıyorum. Kanaatimce, bu varilin düşmesi ihmalin varlığını gösteren “haklı bir delildir “.

Bu prensip, bu vakadan Kaliforniya Yüksek Mahkemesinin, 1944’te verdiği Ybarra-Spangard davasındaki tarihi kararına kadar yavaş yavaş gelişme gösterdi, ve bu kararla ilk defa bir tıbbi ihmal olayına uygulandı.

Ybarra Vakası olarak bilinen bu davada mahkeme şu hükmü verdi; “davacı şuursuz bir vaziyette iken ve tıbbi bakım esnasında alışılmamış acılar çekiyorsa, davacının vücudu üzerinde veya davacının vücuduna bağlı olan ve zarara yol açabilecek olan cihazlar üzerinde kontrole sahip olan bütün şahıslar, davranışlarının bir izahatını vermek amacıyla olaydaki ihmallerinden dolayı, mahkemeye çağrılabilirler”. Bu prensip, suistimal ve sebebiyet unsurlarına tekabül eder. Fakat, davacı görev unsurunun varlığını dellille göstermek ve zararı ispatlamak zorundadır. Bu prensipten istifade etmek isteyen bir davacı şu 3 hususu ispatlamak zorundadır;

1. Kazanın herhangi bir şahsın ihmali olmadığında vuku bulmayacak cinsten olduğunu,

2. Savunmanın tamamen kontrolünde bulunan bir cihaz tarafından kazaya yol açıldığını,

3. Kazanın, davacının herhangi bir gönüllü hareketi neticesinde oluşmadığını.

Eğer mahkeme hukuki olarak bu şartların davacı tarafından yerine getirilmediğini anlarsa, jüriden, eğer savunmanın delilleri böyle bir istidlali başarılı bir şekilde çürütecek durumda değilse, savunmanın suistimal ve sebebiyetten mesul tutulacağına istidlal etmesini ister. Res ipsa Loquitur prensibi, ihmalin istidlalle çıkarak «İmasında kullanılan bir prensip olarak, davacı için ispatı özellikle zor olan deliller yerine bir bedel olarak görev yapar. Prensibin dayandırıldığı basamak olan, “bu tip bir zarann, herhangi bir şahsın hatası olmaksızın oluşmayan tipte bir zarar olduğunun” tespiti ise uzman bir kimsenin şahitliğini gerektirebilir. Eğer uzman şahitlik, benzeri vakalarda belli bir nispette ve ihmal olmaksızın belli bir risk içinde bu tip bir zararın oluşabileceğini belgelerle ortaya koyarsa, bu prensip uygulanmaz.