Servisit

Mukopürülan servisit yapan iki önemli ajan vardır: N. gonorrhoeae ve C. trachomatis. Klinik semptom ve bulgular ile ayırım mümkün değildir. Kesin tanı ve ayırım için akıntıdan mikroskopik inceleme ve kültür çalışması yapılmalıdır. Gonore vakalarında her iki tetkikde de ajan patojeni göstermek mümkündür. Bu tetkikler negatif çıktığında C. trachomatis lehine yorumlanır. Servikal ektopi ve Herpetik servisit de aynı bulguları verebilir. Servikal ektopi fizik muayene bulguları ile, herpetik servisit, servikste görülen veziküller ile ayrılabilir.

Mukopürülan servisit tedavisi antibiyotiktir. Gonore tanısı konur ise uygun tedavi verilir. Yayma ve kültür N. gonorrhoeae negatif ise hem hasta, hem de cinsel partnerleri tetrasiklin veya eritromisin günde 4 kere 500 mg, en az 7 gün PO ile tedavi edilmelidir. Quinolone grubu antibiyotikler de alternatif ilaçlardır.

Kadınlarda üst genital sistem infeksiyonları

Salpinjit vakalarının % 50’sinde ajan N. gonorrhoeae’dır. Geri kalan % 50’nin önemli bir kısmını C. trachomatis, çok az bir kısmını da Mycoplasma hominis ve özellikle tekrarlayan vakalarda esas olarak Mycoplasma hominis ve özellikle tekrarlayan vakalarda esas olarak Bacteriodes türlerinin hakim olduğu streptokok ve enterik basillerden oluşan anaerobik bakteri grubu meydana getirir.

Klasik olarak semptom ve fizik muayene bulguları, alt karın bölgesinde ağrı ve sertlik hissi, aynı bölgede palpasyonla ağrı, bimanuel muayenede bilateral salpinkslerde ve servikste hassasiyet, ateş ve lökositozdur. Vakaların ancak % 20’sinde bu klasik klinik tablo gözlenir. Diğerlerinde klinik bulguların bir veya ikisi olmayabilir.

Salpinjitin en önemli komplikasyonları ektopik gebelik ve infertilitedir. Bir hastalık atağından sonra % 15, 3 ataktan sonra ise % 75 oranında infertilite görülür.

Hastalık ençok ektopik gebelik ve apendisit ile karışır. Kesin tanı bu hastalıkların uygun testlerle ekarte edilmesi ve gerektiğinde laparoskopi ile konur.

Salpinjit tedavisinde hangisinin daha etkin olduğu klinik çalışmalarla ispatlanmamış olan pekçok değişik antibiyotik şemaları kullanılır. Etyolojik ajanı kesin ayırmak mümkün olmadığından bu şemalar tüm ajanlara karşı etkinlik sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Önerilen tedavi şemaları şunlardır:

1.Cefoxitin 2 gm İM veya ampicillin 3.5 gm PO veya procain penisilin G 4.8 milyon Ü İM, herbiri beraberinde probenesid 1 gm PO, takiben doxycyline günde 2 kez 100 mg, PO 10 ile 14 gün.

2.  Doxycyline günde iki kez 100 mg IV ile beraber cefcodtin günde 4 kez 2 gm İV. 4 gün, takiben doxycyline günde 2 kez 100 mgPO 10-14 gün.

3.  Clindamycin günde 4 kez 600 mg İV ile beraber tobramycin veya gentamicin günde 3 kez 1.5 mg/kg İV, 2-4 gün. Takiben clindamycin günde 4 kez, 450 mg, PO, 10-14 gün.

4.  Doxycyline günde 2 kez 100 mg İV ile beraber metronidazole günde 2 kez 1 gr IV, 10-14 gün.

Gebeler, genel durumu kötü olan veya büyük adneksial kitlesi olan ve kesin tanı konamayan hastalar mutlaka yatarak tedavi edilmelidirler.

Tedavi altına alınan hastaların cinsel partnerleri de mutlaka yukarıdaki tedavi şemalarından biri ile tedavi edilmelidir.

Genital ülser sendromu ayırıcı tanı

Gonokokal epididimit’i, C. trachomatis ve coliform bakterilerin neden olduğu epididimit vakalarından klinik olarak ayırmak mümkün değildir. Ancak kültür çalışmaları ile ayrılabilir. Gonokjokal epididimit vakaları ayrıca travma, tümör, testis torsiyonu gibi acil ürolojik vakalardan da ayrılmalıdır.

Erkek hastalarda anal cinsel temas sırasında meydana gelen travma ve üzerine gonokoksik infeksiyonun yerleşmesi ile meydana gelen proctitis tablosu ülseratif kolit, Crohn hastalığı, shigellosis, amebiasis, sifiliz gibi infeksiyon hastalıkları ile karışabilir. Rektosigmoidoskopik inceleme, bu sırada alınan biyopsi ve kültür çalışmaları yardımı ile ayırıcı tanı yapılmalıdır.

Dissemine gonokoksik infeksiyon ise romatoid artrit, akut eklem romatizması, diğer infeksiyöz artritler gibi esas olarak artrit ile seyreden hastalıklarda, meningokokserni, bakteriel endokardit, viral hepatit gibi sistemik infeksiyonlar ya da SLE gibi pekçok organı tutan kollajen doku hastalıkları ile karışabilir. Genç erkek hastalarda konjunktivit, üretrit, artrit ile seyreden Reiter sendromu klinik olarak gonokoksik infeksiyonlarda tipik deri döküntülerinin olması, konjunktivitin nadir olarak görülmesi ile ayrılabilir. Ancak genç erkek hastalarda dissemine gonokok infeksiyonu tanısı konulur iken Reiter sendromu mutlaka göz önünde bulundurulmalı ve ilgili laboratuvar çalışmaları yapılmalıdır.