DERİ BELİRTİLERİ

Döküntüler onu meydana getiren elemanların hepsi aynı şekilde ise monomorf, iki değişik şekilde ise dimorf, ikiden fazla çeşitte ise polimorf döküntüler adını alır.

Deri döküntüleri şöyle tanımlanabilir:

1. Eritem: Deri kılcal damarların dilatasyonu ile meydana gelen ve bastırmakla solan kızarıklıktır.

2.  Makûl: Normal deri üzerinde deriden kabarık olmayan, yuvarlak, küçük kırmızı lekelerdir.

3.     Purpura: Basmakla kaybolmayan, toplu iğne başı büyüklüğünde, kırmızı noktalardır. Damar dışına kırmızı küre çıkması ile olur.

4.  Papül: Üzerine basmakla kaybolan, makûl büyüklüğünde, pembe kırmızı, ufak, deriden kabarık döküntülerdir. Etrafı hiperemiktir.

4. Vezikül: Papül büyüklüğünde deriden kabarık, içi berrak sıvı ilee dolu lezyonlardır.

5.   Büî: İçi berrak sıvı ile dolu, vezikülden daha büyük döküntülerdir.

7.  Püstül: Vezikül ile aynı şekil ve büyüklüktedir. Ancak içi berrak sıvı yerine iltihabi sıvı ile doludur.

8.  Ürtiker: Değişik büyüklükte, deriden kabarık, beyaz-pembe renkli papül ve plaklardır. Genellikle kaşıntılıdır.

10.  Hemoraji: Deri kılcal damarlarının yırtılması ile meydana gelen deri içi kanamalardır. Basmakla kaybolmaz. Küçüklerine peteşi, büyüklerine ekimoz denir.

Deri döküntüleri değişik şekillerde bir araya gelerek özel görünümler kazanabilirler. Bu şekiller görüldüğü hastalığa göre sınıflandırılmıştır.

1. Kızıl görünümünde eritem (Morbiliform eritem): Ufak kırmızı noktalardan oluşmuştur. Parlak kırmızı renkli, papül, makülopapül topluluklarıdır.

3.  Roseol görünümünde eritem: Tipik olarak kızamıkçık ve tifoda görülür. Seyrek pembe kırmızı renkli papüllerdir. Aralarında sağlam deri bölgeleri vardır.

4. Eritemli ürtiker: Deriden kabarık, sınırlan düzensiz geniş eritem ve ürtiker plaklarıdır. Pernbe-beyaz renkte kaşıntılı lezyonlardır.

Döküntüler deri gibi mukozalarda da olabilir. Buna enantem denir. Genellikle ekzantemlerden önce görülür. Bazı hastalıklarda tipik klinik bulgular meydana gelmeden ortaya çıkıp taru koydurucu olabilirler. Kızamıkta ağız içi mukozasında görülen koplik lekeleri buna bir örnektir.

Deri döküntülerinin ortaya çıkış ve kayboluş süreleri ve vücuttaki dağılım bölgeleri hastalıktan hastalığa değişiklik gösterir ve bu özellikler nedeni ile tanıya yardımcı olurlar.

İnfeksiyon hastalıklarında görülen deri döküntüleri yerlerinde desküamasyon ya da kurut bırakarak iyileşirler. Desküamasyon, eritem, papül ve makûl şeklindeki lezyonlardan sonra epidermis üst tabakalarının, deriden ayrılarak dökülmesine denir. Kurut ise vezikül, bül, püstüllerin iyileşmesi ile bu lezyonlar içerisindeki sıvılar ve epidermis hücre döküntülerinin birleşmesi ile meydana gelen kabuklara verilen isimdir.

BAKTERIYEL MENENJİTLER

Menenjit vakalarının j^ŞO’i “beş yasından küçük çocujdarjja^ve .erkeklerde kızlardan daha,sık olarak_görûlür. Hastanın yaşına ve bazı faktörlere bağlı olarak predispoze olduğu mikroorganizmalar ve bunlara hastanın verdiği cevap farklı olduğundan bakteriyel menenjit etkenleri yaşa göre farklılık gösterirler.

_Yeni_doğan__dönemtade-. görülen_.

E’coli ye grup B streptokok’larla,Jİ651

fedan kısmı ise~” diğer bakteriler ile meydana gelir TTablcTT). Jl_ aylıktan 3 aya kada^olan^ocuklâr^a^Şrup 13 streptokok ve_Strej>-__ toçQscııa-pnfiunıonia^_3_J^T3-yaş-arasL^QCÎiklarda Hemophylus influenzae, Streptococcus pneumoniae__ve meningokok, 3 yaşından sonra ise S.pneumoniae ve meningokok “en, sık “rastlanılan, hflktpr-iyp.1 menenjit ptkenleridir, ^..yaşUL üzerinde _H. influenzae me_ne_nj itinin görünıe sıklığı azalır. 5_O yaşın üzerindeki hastalarda ise_^n_sık-rasÜanılan-etken,.S4ineumoniae1dır_j%56,5). Nednatal ^hütün yaş grupları_ortak olarak_de^erlendiril-

tmp231D-2.jpg

_ iiğinde–e&–sık rasUamla^ı_JbaMeJ^eLJettoüer-,-T^i^ıeııniQniae. ye

^^ menenjite jıeden olan _Streptococcus pneumoniae^ N«şşeria menjngitidis.ve Hemophiİus influenzae^nenen|ite^ıeclen_ o^a^n^_Ö_uce-genelliklelna^arenltöteki baktoly^lJîorada_İ5alct_ liize ^olurlar. Kapsülsüz H.influenza suşlan çocuklar ve ‘enşKıKTerin boğaz ve nasofarenksinde %80 oranında bulunabilirse de, kapsüllü H.influenza suşlannın kolonizasyonu normal insanlarda %3’den azdır. Bu oran erişkinlerde daha da düşüktür. H.influenza ve N.meningitidis’in nazofarenkste kolonizasyonu ve buna sekonder meningokoksik menenjit ve H.influenza menenjitinin ortaya çıkmasında en önemli faktör bu mikroorganizmalar için nazofarenks taşıyıcısı durumunda olan kişiler ile birlikte uyuma, aynı kaptan yemek yeme, öpüşme gibi yakın temasta bulunulmasıdır. H.influenzae tipleri içerisinde en sık menenjit yapan H.influenzae tip b’dir.

Meningokok serogruplanndan A ve C en sık meningokokkal menenjit epidemilerine neden olurken, serogrup B sporadik vakalarda sık rastlanılan etkendir. Streptococcus pneumoniae serotiplerinden ise menenjite en sık neden olanlar serotip 1,3,6.7,14,18.19 ve 23’dür.

H.influenza’nın neden olduğu menenjitler en sık sonbahar ve kış başlangıcında görülürken, pnömokok ve meningokok menenjitleri daha çok kış sonu ve ilkbahar başlangıcında görülmektedir

ilk 4 hafta

1-3 ay

Grup B streptokok S.pneumoniae SalmoneJla sp. Usteria monocytogenes Hemophilus influen-

GrupB.

streptokok

E.coli

H.influenzae

S.pneumoniae

N.meningitidis

Mycobacterium tüberculosis

S.pneumoniae N.meningitidis Mycobacterium

MENENJİT TEDAVİSİ

Yeni doğanlarda penisilin grubundan bir antibiyotik, örneğin vft.hir aTninoglikQzitı.jjrneğırl^gnr^gîs5ı ilk âl

davl için ^uygundur Diğer bir yöntem de ampisilin ve sefotakr

sim’dir. Ancak bu konuda gldeki veriler yeteriiDeğildir. Kültür

sonuçlarına grup B streptokoklar için ampisilin veya”~penisilin G

“tercih eaüırse ^g-, BazT^ra^tîrTnacılar afflpısılm ve gentamisingte-

davisine göre devam eğilmesini önermektedirler7Xisterîa’ınonocy-

tögeües ve enierökökkai menenjitte ampisiîirf terciH edilir. Bu te daviye aminoglikozit eklenmesi de Önerilmektedir.

Gram negatif enterik bakterilere bağlı menenjitte tedavi, patojenin eradikasyonu güç olduğundan ve beyin apsesi gibi komplikasyonlar gelişebileceğinden sorun olmaktadır. BOS’taki bakterisidal aktivite düşük olsa da klinikte ampisilin ve amikasin kombi-nasyonuna üstünlükleri yoktur. Yeni doğan evresinde daha yaygın olarak kullanıldığından üçüncü jenerasyon sgjalosporjnlgr arasında sefotaksim tercih edilir._Ğenel olarak ğranT^negatif bak-_ Te^KHnjmenenj İtlerinde ampisilin ve aminoglikozit kombinasyonu yeterlidir.

Uzun süre hastanede yatan ve çeşitli antibiyotik kombinasyonları almalarına rağmen menenjit gelişen vakalarda etken genellikle enterokoklar veya gentamisine dirençli gram-negatif enterik basillerdir. Ampisilin ve aminoglikozit veya ampisilin ile sefotaksim kombinasyonu bu hastalarda kullanılabilir.

geneİUkleS1aureus veya S.epidermidis olduğundan antiştafilokkal _~pTf~’ılacj[penlsilinaza dirençli bir penisilin veya Vankornisin) kul larıılan antibiyotik kombinasyonuna eklenmeli veya ampisilin ye-“””*”rine verilmelidir.. Son zamanlarda psödomonas menenjitlerin tedavisinde ise seftazidim ve aminglikozit kombinasyonu • önerilmektedir.

Üçüncü jenerasyon sefalosporinlerden hemen hepsinin menenjit etkenleri (Fl.influenzae, gram negatif bakteriler, pnömokok, meningokoklar) üzerinde oldukça etkili oldukları bildirilmektedir. Bu

1-3 aylık bebeklerde; ilk seçilecek ampirik antibiyotik kombinasyonu tartışmalıdır. Bu devrede en sık menenjit yapan etkenler hem yenidoğan hem de üç aylıktan büyük bebekler ve çocuklardakine benzer. Bu dönemde genel olarak ampisilin ve kloramfenikol kullanılmaktadır. Ancak son zamanlarda ampisilin ve sefotaksim de önerilmektedir.