Sibirya Ginsengi (Eutherococcus Sentkosus)

Etkileri:Uyum sağlatır, gerginlik giderici, bağışıklık toniği, bağışıklık güçlendirici (fagositoz), bağışıklığa yardımcı (B lenfositleri), pek çok hastalık yapıcı etkene karşı genel direnci arttırıcı, monoamin oksidaz engelleyicisi.

Etkiledikleri:Ben Sibirya ginsenginin herhangi bir etkinliğini tespit edemedim; bununla beraber, onun insanlarda pek çok hastalık yapıcı etkene karşı genel bağışıklığı arttırdığı gösterilmiştir.

ginseng

Sibirya Ginsengi Hakkında

Bu bitki, Çin’de binlerce yıldır kullanılıyor olmasına rağmen, yirminci yüz yılın sonunda Rusların üzerinde yaptıkları yoğun çalışmalar sonucunda dikkat çekmiştir. Pek çok klinik çalışma dikkat çekici bağışıklık arttırıcı etkisini ortaya çıkarmıştır. Bu bağışıklık sağlayıcı hücrelerde, özellikle T lenfositlerinde (yardımcı/uyarıcı, hücre öldürücü ve olgun öldürücü hücreler) önemli bir artışı içerir. Bitki deneyleri devamlı olarak insanların olumsuz şartlara direncini arttırdığını, zihni uyanıklığı arttırdığını ve performansı iyileştirdiğini göstermiştir. Bitkiyi düzenli olarak alanların, almayanlardan daha az hastalandıkları bildirilmektedir.

Genelde Sibirya Ginsengi tamamen zehirsizdir ve Ruslar 20 yıldır sıra dışı dozlarda kullananlardan bile hiçbir yan etki meydana gelmediğini bildirmektedirler. Diğer taraftan, Amerikan ve Asya ginsenginin her ikisinin de Nianımlannda pek çok kısıtlamalar vardır. Benim tecrübeme göre Sibrya ginsengi birikici sonuçlar üretmektedir.Ne kadar uzun kullanırsam o kadar iyi sonuçlar vermektedir. Başlangıçtan birkaç ay sonra bırakılmaktadır, ve en önemli sonuçlar 6 aylık bir kullanımdan sonra görülebilmektedir. Bu özellikle dermansız ve depresyonlu kişilerde doğrudur.

Sibirya ginsengi bağışıklığı baskılanmış, yorgun ve canlılık eksikliği olan ve çok sık hastalanan kimseler için özellikle kullanılmalıdır.Ekinakanın aksine, bir bağışıklık uyarıcısı değildir; daha çok bir bağışıklık geliştiricisidir ve bağışıklık sistemi işlevinin en üst seviyeye çıkarılmasına yardımcıdır. Bir monoamin oksidaz engelleyicisi olan sıklıkla bağışıklık sistemi yetmezliğinin eşlik ettiği bir durum olan depresyonda da faydalıdır.

Hazırlama ve Dozaj

Sibirya ginsengi tentür veya kapsül olarak kullanılır.
Çay:Günde 3 defaya kadar 90 ila 180 ml.
Tentür:Kuru bitki %60’lık alkol ile 1:5, günde 3 defaya kadar, 20 ila 60 damla.
Kapsül:Günde defa 2 çift katlı kapsül.

Yan Etkiler ve Kullanılmayacağı Durumlar

Bazı kişilerde geçici olarak kan basıncını arttırır; kan basıncı birkaç hafta içinde normale inme eğilimindedir,çok yüksek tansiyonlu kişilerde, özellikle, eğer gınseng meyan yüksek tansiyona neden olucu bir bitki ile birlikte verilmişse, dikkatli olunmalıdır. Çok aşırı kullanım hallerinde:Tansiyon ve uykusuzluk.

Herniler

Yatarken vücudun üst yarısının yükseltilmesi, sık sık az, sert olmayan yemekler yenilmesi ve bol antiasit verilmesi genellikle etkili tedavi olmaktadır. Çoğu hiatal herniler hamileliği takiben kaybolurlar. Cerrahi düzeltim sadece dirençli ve semptomatik kalanlara gerekir.

Göbek, kasık ve ventral herniler genellikle hamilelikten etkilenmezler. Onarım eletif olarak doğumdan sonra yapılabilir. Hamilelikte cerrahi sadece nadiren inkanserasyon veya strangule fıtıklarda endikedir.

NHL’lerin sınıflaması

Basit sistemlerden biri Kiel sistemine dayanır ve şunları temel alır:

• malignansi derecesi: düşük grade (iyi diferansiye, rölatif olarak inaktif hücre tipleri ile ilişkilidir, yıllar içinde ilerler); yüksek grade (primitif aktif olarak prolifere olan hücreler ile ilişkilidir, haftalar veya aylar içinde ilerler)
• tümör yapısı: folliküler veya difüz
• fonksiyonel hücre tipi: T veya B lenfosit
• özgül hücre tipi veya büyüklüğü örn. sentroblastik veya imrnünoblastik, büyük veya küçük hücreli

HD’de kullanılana benzer bir evreleme sistemi kul­lanılabilir ancak histolojik tiple prognoz arasındaki ilişki daha belirsizdir.

Tedavi tek ajanla veya kombine kemoterapi iledir. Hastaların bir kısmı kesin kür olmasa da uzun süreli remisyona girer. Kemik iliği transplantasyonunun tedavi açısından değeri incelenmektedir.

Prognoz, lenfomanın tipine göre değişir. Örneğin, immünoblastik lenfoma gibi hızlı ilerleyip kısa sürede ölüme sebep olabilirken, folliküler sentrositik lenfoma gibi yavaş ilerleyip ortalama 7 yıllık survival sağlaya­bilir.

Çocuklarda Candida İnfeksiyonları

Candida cinsleri dimorfiktir, kültür orta­mında klamidospor oluşumu, dokuda ise miçelyumlarla maya fazlı bir üreme gösterir.

Mukozalarda Candida’nm sıklığı diyet, sos­yal düzey ve iklime göre farklılık gösterir. Vaginada normal kadınlarda % 10-20, gebelerde ise % 40 oranında kolonizasyona rastlanır.

Etioloji

Çocuklarda pişik, bronkopulmoner infeksi-yon ve dissemine hastalığa en sık neden olan Candida türü Candida albicans’dır. Diğer tür­ler C. tropicalis, C. pseudotropicalis ve C. parasilosis’dir. Konağın immünolojik durumu hastalık bakımından en önemli faktörü oluştu­rur.

Yenidoğanda kolonizasyon, annenin kontamine doğum kanalından geçerken olmaktadır. Yüzeyel invazyon ve proliferasyon gastrointestinal traktusda meydana gelmektedir. Yenidoğanların % 50’sinde bu lokalize infeksiyon ağız mukozasında ülserasyonlu kifal elemanlar ve blastosporların çoğalması sonucu oluşan ülserasyonlar şeklinde görülür. Püberte ile vagina mukozasında oluşan pH ve epiteliyal glikojen miktarı değişiklikleri candidanm çoğalması için uygun bir ortam hazırlar ve candida vulvovagi-niti oluşabilir. Diyabetik çocuklarda ve ender olarak diyabetik olmayan çocuklarda püberte öncesi yaşlarda da candida infeksiyonu vagina-da yerleşebilir.

Mukoza ve deride kronik candidiasis hemen immünolojik defekt ile ilişkilidir. Hücresel bağı­şıklıktaki bozukluk candida antijenine karşı yanıtın bozulmasına neden olur ve «kronik mukokütane candidiasis» görülebilir.

Patogenez

Candidanm üremesi için epidermis ve der­mişte uygun lokal çevre koşullarının olması ge­rekir. Örneğin derinin idrarla sürekli ıslak kal­ması ve pişikler candida infeksiyonu için uygun bir ortam sağlar. Koltuk altları, boyundaki deri kıvrımları gibi vücut bölgelerinde de benzer lo­kal koşullar oluşabilir.

Akciğerlerde candida kolonizasyonu, predispozisyona bağlıdır. Daha önce var olan bir akciğer hastalığı candidanm buraya yerleşmesi­ni kolaylaştırır. Ağır immun yetersizlik durum­larında parenkimal yayılma sıktır.

Akciğer dokusunun histolojik incelemesinde polimorfonükleer infiltrasyon ile mikro apse for­masyonu saptanır. Bu mikro apselerin yayılma­sı septisemiye yol açabilir. Böbrekler, kemikler, akciğerler ve meninksler hastalığa tutulabilir.

Girişimlerde kullanılan cihazlara bağlı ola­rak da candida sepsisi gelişebilir. Damar içi per-füzyon için kullanılan kateter bu infeksiyondan sorumlu olabilir.

Klinik bulgular

Pamukçuk (oral candidiasis) .• Yenidoğan-İarda hayatın ilk 3-4 gününde başlar. Gri-beyaz bir yalancı zar ağız mukozasında bölgesel veya yaygın şekilde görülür. Dildeki lezyon kazınır­sa altından sızıntılı yüzeyel bir ülser belirir. Be­bek genellikle semptomsuzdur.

Vulvovaginit: Vulvovaginal infeksiyon pü-bertede, diyabetik çocuklarda ve gebe kadınlar­da sıktır. Bu infeksiyon genellikle asemptoma-tiktir. Bazen genital ve perineal bölgede yanma hissi ve kaşıntı olur. Koyu beyaz bir akıntı da görülebilir. Muayenede serviks ve vulvada so­yulmalar gözlenir.

Deri infeksiyonu: Çoğu kez nemli ve inter-trigolu deri bölgelerinde görülür. Döküntü pa-püler, veziküler ve soyulmalar gösteren yaygın eritemle birliktedir. Primer lezyon çevresinde steril gruplaşmış veziküller görülür.

Kronik mükokütane candidiasis.- Bu şekil genellikle yaygın, intertigo tipi lezyonlarla ka-rakterizedir. Bu lezyonlar tırnak ve bunu çevre­leyen deride en ağır şekilde, mukozalarda daha hafiftir. Özellikle gastrointestinal traktusda ağır kolonizasyon söz konusudur. Bu vakalarda hüc­resel bağışıklık testleri yapılmalıdır.

Pnömoni: Pulmoner Candida infeksiyonu taşipne, ateş, siyanoz ve kanlı, yapışkan, koyu bir balgamla karakterizedir. Dinleme ile solu­num sesleri azalmıştır ve railer alınır.

Septisemi: Ateş, genel durum bozukluğu ve idrarda Candida ile kendisini gösterir. Özel­likle lenforetiküler bozukluk ve immun yetersiz­lik sendromlarmda, postoperatif dönemde ve uzun antibiyotik tedavisi gören çocuklarda gö­rülür. Lökopeni vardır. Mikro apseler oluşur ise bunların yerleştiği organlarla ilgili belirtiler de ortaya çıkar. Komplikasyon olarak yaygın intravasküler koagülopati gelişebilir.

Tanı

Genellikle inspeksiyonla konur. Pamukçuk lezyonları, aftöz stomatitten; deri kıvrımlarm-daki lezyonlar ve satellit diğer lezyonlar, pişik­lerden ayırt- edilmelidir. Histoloji ve kültür tanı­da yardımcıdır.

înfeksiyonun daha ağır şekillerinde kan, id­rar, serebrospinal sıvı kültürleri ve biyopsi tanı­da yardımcıdır. Dokuların histolojik inceleme­sinde gram boyası ile candidaya özgü psödoseptal klamidospor oluşumu görülür. Tanı için kan­da ve tükürükte candida antikor düzeyleri ile hücresel bağışıklık testlerinin uygulanması ya­rarlıdır.

Tedavi

Oral Candidiasis tedavisinde 100.000 Ünite/ mi lik oral Nystatin (Mycostatin) 1 mi olarak günde dört kez ağıza uygulanır. Ayrıca % i lik gentian moru atuşmanları yapılır.

Ciddi gastrointestinal infeksiyonda örneğin ülserasyonlu esofajitte Nystatin 100.000 Ünite saatte bir verilir ve bu tedaviye bir hafta devam edilir. Klinik bulgulara göre tedavi uzatılabilir. Deri ve vulvovaginal moniliasis’de nistatin lo­kal uygulanır. Pişikle beraber giden şekillerde hem oral, hem de topikal tedavi yapılır.

Pnömoni ve yaygın candida infeksiyonlarında seçilecek ilaç Amphotericin B dir. Amphote­ricin B tedavi şeması tablo 10.9.1 de gösterilmiş­tir. İnfeksiyona neden olabilecek kateter, vb. uygulaması varsa çıkartılması gerekir.

Mükokütane formada son yıllarda ketoco-nazole ile iyi sonuçlar alınmaktadır. Ketoconazole oral yolla 5-10 mg/kg/gün dozda uygula­nır. Ayrıca lökosit transfüzyonları, kemik iliği transplantasyonu, timüs grefi ve transfer,faktör tedavisi uygulanmaktadır.

Kolesterole İyi Gelen Yiyecekler

Uzun zamanlar idame eden yüksek kolesterol ilerleyen evrede kalp ve damar rahatsızlıkları rizikosunu çoğaltmaktadır. Fena kolesterolü düşürmek içinse, ülkü kiloda olmak, istikametli beslenmek ve tertipli alıştırma oldukça mühimdir. Bu 3 anne noktaya dikkat ayrılarak kolesterolü ve yol açmış olduğu rahatsızlıkları büyük miktarda hayatınızdan çıkarmanız olası. Fena kolesterolü düşürmek ve iyi kolesterolü kaldırma için önerilen yiyecekler içinde en başlarda; omega 3 yağ asidi aracılığıyla varlıklı balıklar, lifli tahıllar, yeşil yapraklı sebzeler baş sırada ulaşmaktadır. Şayet durumu hali kolesterol düşürücü ilaçlar kullanıyorsanız beslenmenize destek yapmadan ilkin hekiminize destek almalısınız.
Kolesterolü Düşüren Yiyecekler

Yulaf: Kahvaltılık olarak tüketebileceğiniz yulaf ezmesi, mısır gevreği yahut yulaf kepeği LDL kolesterolü düşürür. Yulafa ayrıca yeniden gıda lifi ihtiva eden elma, armut, erik benzer biçimde meyveleri tüketebilirsiniz.

Fındık: Fındık, kalp sıhhatini korumuş olan ve kolesterolü düşüren E vitamini, lif ve tekli doymamış yağlar yönünden varlıklı bir yemiştir. Fındığa ayrıca gün içerisinde 1 avuçtan aşırı olmamak suretiyle ceviz ve badem benzer biçimde yemişler kolesterole iyi gelecektir.

Balık: Omega 3 yağ asitleri bir hayli istikametten kalbinizin sıhhatli kalmasına destek verir. Omega 3 “iyi” kolesterol olan HDL kolesterolü arttırırken tansiyonu tertip eder ve kanı incelterek pıhtılaşmayla damar tıkanıklığı rizikosunu düşürür. Hamsi, sardalye, ton ve somon balıkları iyi birer omega 3 deposudur.

Zeytinyağı: Sızma zeytinyağı kuvvetli bir antioksidandır ve tereyağı, ayçiçek yağı benzer biçimde öteki yağlara göre fazlaca azca işlendiğinden fazlaca sıhhatli bir yağ deposu olarak kullanılabilir. Yüksek kalorili olduğundan bilhassa zayıflamaya çalışanlar zeytinyağını gün içerisinde 2 yiyecek kaşığından çok tüketmemelidir.
Kolesterolü Arttıran Yiyecekler

Kolesterol hormon, D vitamini, safra sıvısı için gerekiyordur ve gövde içerisinde kan yöntemiyle göç eder. Kandaki kolesterol yükseldikçe damar çeperlerinde birikmelere ve nihayetinde damar tıkanmasına varan kritik hastalıklara neden olabilir. Yukarda saydığımız kolesterolü düşüren besinler damarlardaki bu plakların meydana gelmesini önlerken alttaki yiyecekler kandaki kolesterolü kaldırarak plak meydana gelme rizikosunu çoğaltır.

Doymuş Yağ İçeren Besinler: Oda ve soğutma dolabında sert şekilde olan doymuş yağ kuzu eti, palmiye yağı, Hindistan cevizi yağı, sığır eti, tereyağı, krema benzer biçimde yiyeceklerde yer alır. Doymuş yağ ihtiva eden besinlerin derhal tüm bunlar kandaki kolesterolün çoğalmasına katkıda yer alır.

Trans Yağ İçeren Besinler: Trans yağ ihtiva eden besinler doymuş yağ ihtiva eden besinler şeklinde fena kolesterolü yükseltir. Trans yağlar, besinleri fazlaca dirençli inşa için hidrojenle işlenen yiyeceklerde yer almaktadır. Margarin, çerezler, börek, kek, ekmek, kraker, kızarmış besinler, patates kızarması, fast-food mamüllerinin büyük bölümünde trans yağlar kıymetlendirilmektedir.

Kolesterol İçeren Besinler: Hayvansal yiyecekler genel hatlarıyla kolesterol ihtiva eder. Balık, yumurta sarısı, deniz mahsulleri, sakatat, tereyağı, peynir, krema, yağlı sür ve süt mahsulleri, işlenmiş etler, sosis, salam, sucuk bu besinler içinde sayılabilir. Bu şekil kolesterol ihtiva eden besinler temkinli yenilirse kandaki kolesterol düzeyleri dengelenebilir, sadece çok fazla kullanımı kolesterol düzeyini riskli boyutlarda yükseltecektir.
Kolesterolü Düşürmek İçin Öteki Tavsiyeler

Alıştırma: Tertipli alıştırma fena kolesterolün karaciğer tarafınca iyi kolesterole çevrilmesine yarayabilir. Fizyolojik aktiviteler metabolik prosesi uyararak kandaki kolesterolün düşmesine destek sağlar. Anca trigliserid damar çeperlerinde plak meydana getirmez ve damar tıkanıklığı durdurulabilir. Kolesterolü düşürmek için tavsiye edilen alıştırma dozu, haftada minimum 4 gün 30 dk.’dan kısa olmamak suretiyle tempolu fizyolojik aktivitelerdir. 12 ile 16 geçtiğimiz süresince meydana getirilen tertipli alıştırma sonucunda kolesterolü %10 – %20 düşürebilirsiniz.

Sigara: Sigara kullanması yalnız başına iyi kolesterolü azaltarak damar tıkanıklığı rizikosunu yükselten bir etmendir. Sigara içmiyor olsanız daha fazla “duman altı” olmak aynı tesiri meydana getirmektedir. İyi kolesterolün düşmesi damarlarda meydana gelen birikimlerin kirinden arındırılıp bedenden atılmasını önüne geçer.