KEBERE

Capparis spinosa L. veya C. ovata Desf. (Capparidaceae) türlerinin çiçek tomurcuklarıdır. Bn türler beyaz çiçekli, dikenli, genellikle yere yatık, çalı görünüşünde bitkilerdir (Resim: 12). Anadoluda oldukça yaygın türlerdir.

Tomurcuklar flavon türevleri (rutin) taşımak-tadır(l).

Çiçek tomurcukları, meyvası ve kök kabuğu idrar söktürücü, kabız ve kuvvet verici olarak tanınmıştır. Memleketimizde yalnız çiçek tomurcuklan ve meyvası kullanılmaktadır. Dekoksiyon veya infusyon (% 1-3) halinde alınır.

Çiçek tomurcuklarmda meze olarak kullanılan ve “kebere turşusu” ismi verilen bir turşu hazırlanmaktadır. Bu turşuyu hazırlamak için, mümkün olduğu kadar küçük tomurcuklar toplanır, 1 kilo tomurcuğa 1 litre sirke konur ve 3 ay kapalı kaplarda bekletilir.

Diğer isimler: Gebre, Kapari, Kediümağı (Alanya).

Kuraklığa dayanıklı olması nedeniyle son yıllar da, toprak kaybını önlemek amacıyla, kiraç arazide yetiştirilmektedir.

Fonksiyonel endometrial bozukluklar

Överde ovumun gelişmesinden ve salınmasından bağımsız bir menstürel siklus mevcuttur ve bu olay reproduktif hayatın başlangıcı ve sonunda normal ve olağandır. Bazı folliküller gelişmeye başlayabilir ve bir süre için hormon sentezleyebilirler. Bununla birlik­te, bu gayretin sonucunda atrezi gelişir ve atretik follikül absorbe olur.

irregüler menstruasyonla birliktelik göstermesine rağmen dışarıdan estrojen stimülasyonunun endometriumdaki bezleri prolifere edici etkisi aşikardır.

Yetersiz luteal faz

Bir follikülün irregüler olgunlaşması infertilite ile birlik­te olmaktadır. Bu, korpus luteum tarafından proges-teron yapımındaki başarısızlık ya da endometriumdaki progesteron reseptörlerinin detektif olması sonucunda ortaya çıkabilmektedir. Menstrüel siklusun ikinci yarısında yapılan endometrial muayenede sekretuar değişikliklerin olmadığı ya da yetersiz olduğu gözlenmektedir.

Oral kontraseptiflerin etkileri

Oral kontraseptif ilaçlar, endometriumun kitlesinde azalmaya sebep olan yapısal değişikliklere yol açar­lar. Stromal dokunun zayıflaması ile birlikte bezler de küçülür ve inaktif hale gelir.

Menopozal değişiklikler

Menopoz, normal olarak 45 ve 56 yaşlan arasında ortaya çıkan, menstruasyonun durması olayıdır. Primordial folliküllerin tamamının kullanılmış olması sebebiyle, follikül yokluğuna bağlı olarak meydana gelmekte veya granuloza ve teka hücrelerinde refrakter reseptör fonksiyonu sonucu gelişmektedir.

Birlikte olan endometrial değişiklikler

Endometrial bezler, inaktif küboidal hücrelerle döşeli­dir ve büyük çaplı kistik boşluklar oluşturabilirler. Mitotik aktivite yokluğu bize östrojenik stimülasyonun olmayışını göstermektedir. Uterus küçülür ve kardi­nal, uterosakral ve uteropubik ligamentlerin atrofiye olmasına bağlı olarak destek dokusunda zayıflama olur.

Somatotropik adenoma

3 tip tedavi mevcuttur:
• Ameliyat: Hipofizektomi (transfrontal veya transsfenoidal), özellikle yakın oluşumlarda kompresyon bulguları mevcutsa
Radyoterapi: Ameliyattan daha az komplikasyon olsa da daha az başarılıdır.
• ilaç tedavisi: Komplike olmayan akromegalide bromokriptin büyüme hormonu seviyesini azaltır.

AKUT PULMONER HASTALIK TEŞHİSİ

Pnömoni, farklı bir infiltrat ve pulmoner sekresyonlarda patojenik organizmalarla karşılaşılması ile karakterlidir. Bir pulmoner emboli, sadece büyük embolilerde semptom verir, tipik olarak derin venöz trombozisi presipite eden (operasyon gibi) bir olaydan yaklaşık 8 gün sonra meydana gelir. Atelektazi, herhangi bir yatalak hastada gelişebilir; etkili tedavinin başlamasından sonra 12 saat içinde temizlenir. Kardiojenik pulmoner ödem, yüksek pulmoner arter vredge basıncı ile ilişkilidir (spontan solunum ile 15 mmHg’dan yüksek, mekanik ventilasyon ile 20 mmHg’dan yüksek). Nörojenik pulmoner ödem, kafa travmasından sonraki yüksek intrakranial basınçla ilişkili olan nadir bir durumdur. Kafa travmasından sonraki pulmoner yetmezlik ve yağ embolisine bağlı respiratuar yetmezlik vakalarının çoğu ARDS örnekleridir. Her iki durumun patofizyolojik özellikleri birbirinin aynıdır.

Kondromiksoid fibrom

Tipik olarak 30 yaşın altında görülür. Epifiz hattın­da oluşur (özellikle tibianın üst ucu ve el ve ayaklar­daki küçük kemiklerde) ancak epifizi etkilemez.

Mikroskopik olarak hücreler genelde atipiktir ve his­tolojik olarak kondrosarkom zannedilebilir.