Nargile Nefes Darlığı Yaparmı

Nefes darlığı, çeşitli nedenlerden dolayı kişinin nefes almakta zorlanmasına neden olan hastalık türüdür. Sigara kullanımının nefes darlığına neden olduğuna dair bilgiler piyasada dolaşmaya başladığı günden beri birçok kişi nefes darlığı yaşamamak adına sigarayı bırakıp nargile içmeye başlamış durumda. Nargilenin de dumanlı bir içecek türü olmasından dolayı nargile nefes darlığı yaparmı konusu gündeme gelmiş durumda.

Alanında uzman doktorlar insanların yanlışlara saptığını gördüğünden nargile nefes darlığı yaparmı konusuna açıklık getirdi. Uzmanlar nargile ve sigara aslında birbirinden farlı değildir. Hatta nargile sigaradan daha fazla zararlıdır yorumunu yaptı. İçilen nargile şiddetli derecede nefes darlığı yapar ve kişinin çeşitli solunum yolu hastalıklarına yakalanmasına neden olur. Bu yüzden nefes darlığı yaşamamak adına sigara ve nargile gibi dumanlı içeceklerden uzak durmanızda fayda var.
NargileAstım, bronşit, zatürree, akciğer kanseri ve kansızlık nefes daralması sonucunda meydana gelen hastalık türleridir. Nargile ve sigara kullanımını bırakmanız durumunda bu hastalıklara yakalanma ihtimalinizin düşük olduğunu bilmenizi isteriz.

Dikişler

Paslanmaz çelik teller, reaksiyon yaratmaz, uzun zaman sağlamlığını korur ve bazı cerrahlar tarafından yara açılması ve infeksiyon riski yüksek olanlarda karın duvarı kapanmasında kullanılır. Tel, bağlanması zor ve ağrıdan dolayı geç çıkartılması gerekebilecek bir materyaldir. Bakteri yuvalanması için uygun bir ortam olmayıp granülasyon dokusu içinde bırakılabilir. Böyle durumlarda abse gelişmesine yol açmaz.

Plastik dikiş materyalleri teller gibi ince olup onlardan daha uzun süre sağlamlığını sürdürür. Ne var ki en az 4 defa düğümlenmesi gerekir ki bu da kalacak yabancı cisim için büyük bir miktardır. Çok flamentli plastik dikiş malzemeleri infekte olmaya müsait olup, ipek dikişler gibi yara yüzeyine hareket ederler. Tek flajnentliler, tel gibi, bakteri tutmazlar. Naylon tek flamentliler kesinlikle reaktif olmamalarına karşın bağlanabilmeleri çok zordur.

Polietilen dikişlerin kopma eğilimi vardır. Tek flamentli polipropilen ise bütün bu materyaller arasında yeralır. Plastik dikişler absorbe olmadıklarından kalp damar cerrahisinde kullanılırlar. Vasküler protezler kullanarak yapılan vasküler anastomozların geleceği kesinlikle kullanılan materyalin sağlamlığına dayanır; absorbe olan dikiş materyalinin kullanılması anevrizma gelişimine yolaçabilir.

İpek, bir hayvan proteini olup insan dokusu için kısmen reaksiyon göstermeme özelliğine sahiptir. Kolay bağlanabilir ve sıklıkla kullanılır. Uzun da olsa, bir süre sonra sağlamlığını yitirdiğinden damar anastomozlarında ve kalp protezlerin yerleştiriminde kullanılmazlar. İpek dikişler çok filamentli olduğundan bakteri birikimi için bir sığınak oluşturursa da kirli yaralarda bile iyileşim infeksiyonsuzdur. Zaman zaman, ipek dikişlerden küçük deriye açılan ve sinüse dönüşen küçük abse odakları gelişir, bunlar ancak ipliğin çıkartılmasıyla iyileşirler.

Katgüt (koyun bağırsağının submukozasından yapılır) genellikle eriyebilen ama bu süresi değişiklik gösteren bir dikiş maddesidir. Kendi proteininin erimesine yolaçan belli bir oranda doku reaksiyonu yaratır. Asit ve enzim hidrolizasyonu sonucu bağırsaklarda gücünü kısa zamanda kaybeder. Katgütle dikilmiş bir yara enfekte olduğu takdirde, yara emniyeti sağlamadan katgüt erimesi gerçekleşir.

Modern cerrahide katgüt dikişlerin yeri çok azdır.Sentetik emilebilen poliester dikişler kuvvetli, belli bir oranda kuvvet kaybına uğrayabilen, büyük iltihabi reaksiyon yaratan ve gastrointestinal cerrahide başarıyla kullanılan materyaldir. Katgüt, poliglikolik asit ve poliglaktin ile kıyaslandığında, gastrointestinal anastomozlarda daha uzun süren bir sağlamlığa sahiptir. Polidioxanone sülfat dikişleri tek flamentli olup sağlamlık güçlerinin yarısını 50 günde kaybederler ki, bu gereçle fasya kapamalarındaki erken açılma sorununun önüne geçilebilir.

Bantlar temiz yaralarda, deri kapatmak için seçenektir. Dikiş materyallerinin deri ile ölü boşluk arasında meydana getireceği yabancı cisim ve dolayısıyla infeksiyon olasılığı, bantların kullanılmasıyla azaltılmıştır. Kanayan ve perine gibi karmaşık yüzeyli yaralarda kullanılamazlar.

Cerrahi zımbalar (staples), gün geçtikçe popülaritesi artan, toraks ve gastrointestinal cerrahide elle konan dikişlere eşit sonuçlar veren bir dikiş malzemesidir. Özofagus ve rektumda bunlarla yapılacak anastomozlar, elle yapılmaktan daha kolaydır. Deri kapatmak amacıyla, bantlar hala tercih edilmekteyse de cerrahi zımbalar cerrahi dikişlerden daha iyi, bazan da bantlardan daha uygundur.

Dikiş ve zımbalar deriyi sıkarak infeksiyona yolaçan yabancı cisimlerdir. En iyi şartlarda bile gerekli zararlılar olup gereksizliklerinde kesinlikle kullanımlarından kaçınılmalıdır. Dikiş materyallerinin özellikleri üzerine yapılmış ve yayınlanmış birçok çalışma vardır.

Uygunsuz ADH Salgılanması Sendromu

Sebepler
• idiopatik
Tümoral: Ektopik ADH’nın salgılanması, özellikleri akciğerin oat (yulaf) hücreli karsinomları ve bazı nöroendokrin tümörler tarafından
• Travma: Kafatası kırıkları, kafa yaralanmaları veya cerrahi geçici artmış ADH’ya yol açabilir.
• intrakranial enflamasyon: Menenjit, tüberküloz, sifiliz
• Toraks hastalıkları, örneğin pnömoni, pulmoner emboli, vs. Muhtemelen intratorasik baroreseptörlerin tutulumuna bağlı olarak.

TİMUS TÜMÖRLERİ VE MYASTENİA GRAVİS Prognoz

Tümörün evresi ve histolojik tipi timektomi sonrasındaki survey açısından en önemli belirleyicidir. Myostenianın mevcut olması olumsuz bir etkiye sahiptir.

Noninvaziv tümörlülerden 10 yıllık yaşam %65, invaziv tümörlülerde %30’dur. Stage II’ nin prognozu stage I’inkinden pek farklı değildir. İğ hücreli ve lenfositten zengin tümörlerde 10 yıllık yaşam oranı %75, diferansiye epitelyal hücreli tümörlerde %50, iken indiferansiye tümörlülerde survey şansı hiç yoktur.

Timektomiden sonra miyastemia gravisli hastaların %75’inde düzelme sağlanır, %30’unda tam remisyon sağlanır. Genç hastalarda, 40 yaşın üzerindekilere göre daha iyi bir sonuç alınır, fakat ikinci gruptakilerde de olumlu etkiler elde edilir.

Akut Kanamanın Tedavisi

Medical tedavinin başlıca unsurları olan balon tamponadı ve intravenöz vazopressin vakaların %70’inde kanamanın kontrolünde başarılıdır. Bu başarı en azından varis gelişiminin nedenine,karaciğer disfonksiyonunun ciddiliğine ve portal basınçtaki yüksekliğe bağlıdır. İnjeksiyon skleroterapy, bu yöntemlerle kanamanın kontrolünde güçlük çekildiği durumlarda erken evrede kullanılmalıdır. Saf alkol veya gelfoam bolus ile koraner venin transhepatik oklüzyonu bazı ekiplerce akut kanamanın durdurulmasında kullanılmaktadır.

Diğer tedavi edici girişimler; ensefalopatinin tedavisi veya önlenmesi, uzamış protrombin zamanını düzeltmek için parenteral K vitamini verilmesi ve elektrolit dengesinin düzenlenmesini kapsar. İnatçı kanamalar bu noktada ameliyat indikasyonu oluşturular.

On ünite kan transfüzyonundan sonra ölüm hızı süratle yükselir; ve genellikle 4-5 ünite infüzyondan sonra halen kanayan hastalar veya tedaviye başlanmasından 24 saat sonra tekrar kanayan hastalara 24 saatlik ikinci bir tamponad uygulanır; kanamanın yinelemesi halinde cerrahiye başvurulur.

Bazı cerrahlar bütün varis kanamalarında 8 saat zarfında acil portakaval şant önermektedirler. Bu hekimlerin savlarına göre; cerrahi olmayan yöntemlerle o kadar az sayıda hasta yaşayabilmektedir ki, kan kaybının en düşük düzeyde olduğu en erken evrede yapılacak girişim yaşam oranını optimize edecektir. Bu yaklaşım %50 lik bir ölüm oranıyla sonuçlanmaktadır. Ancak, akut kanamanın kontrolü yolunda kullanılan yöntem en son yıllarda oldukça gelişmiştir. Kanama eğer durdurulabiliyorsa elektif cerrahi birkaç hafta sonra, beslenme desteğiyle karaciğer, kalp, akciğer ve böbrek fonksiyonlarının düzelmesiyle uygulanır ve risk daha azdır. Akut kanamalı hastada uygulanan cerrahi yöntemler acil portakaval şant oluşturma veya varis ligasyonu gibi obliteratif yöntemlerdir.