Göğüs Duvarının Rekonstriksiyonu

Masif göğüs duvar defektlerinde bölgenin vaskülarizasyonu şarttır. Bu amaçla omen-talflepler, pektoralis, latissimus dorsi ve rektus flepleri gibi başarılı bir şekilde kullanılabilir. Geniş reaksiyonlu ve aktif defektlerin tamirinde mikroşirujikal teknikler plastik cerrahlara büyük imkanlar sağlamıştır.

Ameliyat Öncesi Bakımı

1. Ameliyat öncesi bakımı

-Teşhis çalışmaları

-Ameliyat öncesi değerlendirmesi

-Ameliyat öncesi hazırlığı

2. Anestezi ve ameliyat

3. Ameliyat sonrası bakımı

-Anestezi sonrası gözlemi

-Yoğun bakım

-Arabakım

-Nekahat devresi bakımı

-Ameliyat öncesi bakımı

Ameliyat öncesi hazırlığı, teşhis bulguları , ameliyat öncesi değerlendirme ve planlanan ameliyat şeklinin gerektirdiği işlemleri ihtiva eder.

Anestezi sonrası işlemleri için gözlem fazı, hemen ameliyatı takip eden ilk birkaç saat içindir. Bu devre ameliyata karşı olan akut reaksiyonların ve anestezinin bakiye etkisinin kaybolmaya başladığı devirdir, özel bir ekibe ve teşkilata sahip olan “Uyandırma odaları” mutat olarak bu maksat için kurul-muştur.Büyük bir ameliyat geçiren veya genel durumu herhangi bir sebepten dolayı nazik olan hastalar ameliyathaneden veya uyandırma odasından yoğun bakım odasına nakledilirler. Erken ameliyat sonrası devresinde akciğer fonksiyonu ve hemodinamik stabilik bozuklukları, uyandırma odasında yapılacak bakımda daha fazla bir ihtimam gerektiren unsurlardır. Yoğun bakım odasında kalma süresi hastanın durumuna bağlı olarak 1-2 günden haftalarca süren bir zaman arasında değişir.

Büyük umumi hastanelerde mutat olarak dahiliye, cerrahi ve çocuk hastalarının ihtiyacına cevap verecek şekilde kurulmuş birçok özel yoğun bakım odaları vardır. Hastalar tek tek olarak ihtiyaç gösterdiklerinde yoğun bakım hizmeti, normal servis bakım elemanlarından gereği kadar personel ve teçhizat ayrılmak suretiyle sağlanabilir. Eğer daimi olarak sayılan 5-10’u bulan kritik hastalar varsa yoğun bakım odası kurulması daha etkili ve daha yararlı olur.

Şurasına işaret etmek gerekir ki ameliyat sonrasında her hasta yoğun bakıma ihtiyaç göstermez. Fıtık, apandisit, anus hastalıkları ve aynı derecedeki durumlar için yapılan komplikasyonsuz ameliyatlar genellikle hastanede sadece birkaç gün kalmaya ve normal servis odalarında orta derecede bir bakıma ihtiyaç gösterirler.

Ameliyat sonrası ara bakımı, hastanenin normal servis odalarında yapılan bir bakım olarak tarif edilebilir.Bunlar postanestetik ve yoğun bakım konularında temas edilenlerin dışında bir özellik arzetmezler.

Cerrahi Bakımın Bütünlüğü Cerrahi bakımın bütünlüğü, bir sürü ameliyat öncesi ve sonrası fazlarını içine alan bir seyir olarak yukarıda tarif edilmiştir. Bu fazlar uygulamada biribirine karışır, üstüste gelir ve nisbi bir önemle hastadan hastaya değişebilirler. Cerrahi hastadaki komplikasyonlar, ölüm ve tedavinin nihai sonuçları her müteakip fazın düzenlenmesindeki vukufıyete bağlıdır. Büyük cerrahi hastalığın çabuk ilerlemesi ve hecmeler gösteren ağır stresleri konulan teşhise o derece hata payı bırakmaz. Preoperativ değerlendirme ve hazırlık, postanestetik gözlem ve yoğun bakımdan ibaret olan hemen ameliyattan önceki ve ameliyatı izleyen bakım özellikle nazik bir meseledir. Son zamanlarda ameliyat sonuçlarında görülen gelişmeler öncelikle cerrahi bakımın bu önemli fazlarının düzenlenmesindeki gelişmelerden kaynaklanmaktadır.

TİROİD HASTALIĞI

Herhangi bir operasyonla fakat bilhassa tiroksin salınımını hızlandıran tiroidektomiyle hayatı tehdit eden tirotoksikoz (tiroid fırtınası) yerleşebilmektedir.

Bu nedenledir ki hipertiroid hastaları cerrahi öncesinde ötiroid duruma getirmek tercih edilmektedir. Bu yaklaşık 1-6 hafta olmakta ve yaklaşık 1 hafta 800-1000 mg/gün ve takiben 200-400mg/gün idame dozunda propylthiouracil tedavisiyle en iyi sonuç elde edilmektedir. Şayet acil cerrahi gerekiyorsa yeterli sedasyon ve potasyum iyodürle birlikte propranolol gibi bir beta-adrenerjik bloker ajan propylthiouracile ilaveten verilmelidir.

YARA İYİLEŞMESİNİ KONTROL EDEN FAKTÖRLER

Büyük beslenme düşkünlükleri ve bazı özel gıda yetersizlikleri yara iyileşmesini etkiler.

Son zamanlarda kilo kaybı vücut ağırlığının %15 – 25’i ise, protein eksikliği yara iyileşmesini durdurur. Bu ölçüde bir kilo kaybına hipoalbuminemi (ve hipertansiyon) eklenirse yara ayrılmasında yüksek bir risk yaratır.

Yara iyileşmesini etkilediği kanıtlanan ilk madde askorbik asiddir. Skorbitte, yara iyileşmesi erken fibroplazi fazında durmuştur. Yarada birçok fibroblast görülmesine karşın kollajen yapısı yoktur. Askorbik asit, kollajen yapımı sırasında, prolin ve lizinin hidroksilasyonu için gereklidir. Hidroksipirolin, kollajenin alfa zincirinin sağlamlığını sağlar, yokluğunda yeni kollajen hücre içinde erir. Hidroksilizinsiz ise kollajen bağlantısı yetersiz olur.

En sık eksikliği görülen Vitamin A, nedeni bilinmemekle birlikte yara iyileşmesinde önemlidir.

Çocuklarda Coxsackie b virusu infeksiyonu

İnfeksiyon çocuğa transplasenter yolla ya da ilk saat veya günlerde postnatal olarak bulaşır. Genellikle öykü ile doğumdan bir hafta önce an­nenin gripal bir durum geçirdiği saptanır. Ço­cukta belirtiler doğumda veya ilk günlerde or­taya çıkar.

Miyokardit vakalarında genel durum bozuk­luğu, emme güçlüğü ilk dikkati çeken bulgular­dır. Genellikle taşikardi, kardiomegali, ritm bo­zuklukları, solunum güçlüğü, siyanoz ve hepa tosplenomegali vardır. Daha nadir olarak kana­malar, sarılık ve ishal görülür. Ani ölüm olabilir. Ekg de st segmentinde ve t dalgalarında anor­mallik saptanır. Ağır vakalarda ensefalit, hepa tik nekroz, pankreatit ve sürrenal kortekste nek­roz oluşur. Dışkıdan virüs izole edilebilir.