Spermatozoid’lerin % 50 si Y kromozomu taşır, yani andros-perm’dir. Diğer yarısı X kromozomu taşır, yani gynospermdir. Spermium’lar, vajina’mn tahrip edici asiditesinde kurtulmak için, yaşamları bakımından en uygun şartlar haiz olan canalis cervi-calis’in aikalen müküsünün içine girerler. Filhakika hormonal tesirlerle ovulasyona doğru cervix genişler ve müküsü bollaşır, şeffaf ve luzûci bir karakter kazanır. Böylece spermium’lar için en mükemmel bir ortam hazırlanmış olur. Mikroskop altında bir damla müküse doğru bütün spermiumların başlarını çevirerek ilerledikleri görülür.
Ovuiasyon yaklaştıkça canalis cervicalis’ı döşiyen süindirik epi-teller ve bezlerin salgıladığı müküsün vasfında değişiklikler olur. Müküsün vıskositesi düşer, elastikiyeti artar. Naci, şeker ve amino-asitlerden zenginleşir, içinde hücre elemanları kalmaz. Molekülleri arasında kanallar ortaya çıkar. Spermatozoid’ier, adeta kendileri için yapılmış olan bu kanallardan geçerek ovum uteriye ulaşırlar. Geçiş hızları, dakikada ortalama 5 mm. dir, Spermatozoid’lerin mü-küs içinde 5 gün kadar canlı kaldıkları görülmüştür. Müküsün kanallarından sadece normal ve sağlıklı yapıdaki spermatozoidler geçebilir.Böylece servical müküs, hem depo, hem de filtrasyon görevi üstlenir. Böylece spermium’lar, canalis cervicalis ve cavum uteri’yi geçerek tuba’nm ampuller kısımlarına doğru yollarını bulurlar. Bu yolun bulunuşunda, evvelce ifade edilen kapiller mayi akışının değeri ehemmiyetlidir. Titrek tüylerin periton’dan cavum uteri’ye doğru hareketi, kapillar akışı temin eder ve bu akış aksi istikametten gelen spermium’ların yollarını şaşırmadan ve geçmeleri lazım gelen yolun kıvrımlarına saplanmadan ilerlemesini temin ederler.
Kategori: Sağlık
Meme displazisi Prognoz
Allerjik larenjit
AKCİĞER SEKESTRASYONU
Bronşial ilişki yaklaşık %15 vakada enfeksiyon sonucu akkiz olarak ortaya çıkabilir. Ancak bunu radyolojik olarak göstermek güçtür. Zayıf drenaj sonucu tekrarlayan enfeksiyonlar sık görülür. Sekestrasyonlann %85’i ıntralober tiptedir. Ekstralober sekestrasyonlar kendi plevrası ile çevrili ayrı veya aksesuar akciğer dokusundan ibarettir. Anatomik ve fizyolojik olarak komşu akciğer dokusundan ayrılığı tamdır. Ancak damarlanması aynı intralober tip gibidir.
Teşhis her iki tip içinde sekestre segmenti besleyen sistemik arterlerin arteriografik olarak gösterilmesi ile doğrulanır. Bazı vakalar asemptomatiktir ve ilk tanı sıklıkla kitle görüntüsü veren göğüs filmleri ile konur.
KEMİK TÜMÖRLERİ
Kemiklerin primer retikülum hücreli sarkomunun (histiositik lenfoma) lokal kontrolünde radyasyon tedavisi çok etkilidir. Bu tümörlerin bütün kemik iliği boyunca uzanmaya meyilli olmalarından dolayı, 4-5 hafta boyunca tüm kemik 4000-4500 rad. ile ve primer lezyon da bir hafta 1000 rad. dozu ile tedavi edilir. 5 yıllık yaşama oranı yaklaşık %50’dir. Metastazlarda kemoterapi ile birleştirilen radyasyon tedavisi uygulanır.