Çocuklarda E Vitamini Eksikliği

Plasentadan az miktarda geçtiği için yenidoğanda dokularda E vitamini konsantrasyonu dü­şüktür. Plazma tokoferol düzeyi 0.5 mg/dl’den düşük bebeklerde hemolitik anemi oluşur. E vi­taminine yanıt veren hemolitik anemi özellikle demir ve polinonsatüre yağ asitlerinden zengin mamalarla beslenen preterm bebeklerde oluşur.

Yağ malabsorpsiyonu sendromlarında görü­len kas yorgunluğu, düz kaslarda keroid birik­mesi, kreatinüri, hemoliz gibi durumların E vitamini eksikliğine bağlı olduğu ileri sürülmek­tedir. Kolestazlı vakalarda görülebilen nörolojik bulguların da E vitamini eksikliği ile ilişkili ol­duğu düşünülmektedir. Neonatal hepatitlerde er­ken E vitamini tedavisi ile nörolojik belirtilerin önlendiği bildirilmiştir. Büyük çocuklarda ekzo-jen E vitamini eksikliği nadirdir. Yağ sindirimi yetersizliği ve ağır malnütrisyon sonucu ortaya çıkabilir.

KLİNİK BULGULAR

Büyük çocuklarda halsizlik gibi şikayetler dışında klinik bulgu yoktur. Pretermlerde hemo­litik aneminin yanısıra retikülositoz, trombosit sayısında artma, ödem ve seboreik dermatit bil­dirilmiştir.

Kanda tokoferol düzeyinin 0.5 mg/dl altın­da olması eksiklik belirtisidir. Eritrositlerin hidrejen peroksid ile inkübasyonu sonucu % 30 dan fazla hemoliz oluşması tanıya yardımcı bir bul­gudur. Büyükçe çocuklarda kreatinüri saptana­bilir.

TEDAVİ

E vitamini eksikliği oİaıi pretermlerde suda eriyen alfa tokoferol asetat olarak 75-100 mg E vitamini, günlük bölünmüş oral dozlar şeklinde verilebilir. E vitamini tedavisine yanıt olarak 1-3 hafta içinde serum düzeyi normale yükselir. Malabsorpsiyon varsa parenteral tedavi gerekir. Kas içi günlük doz 20-50 mg’dır.

KORUNMA

Diyette her 0.6g doymamış yağ asidine karşı­lık 1 mg E vitamini bulunmalıdır. Preterm çocuk­lar anne sütüyle beslenirse E vitamini eksikliği önlenebilir. Endüstriyel sütlerde E vitamini gün­de en az 0.5 mg/kg sağlayacak miktarlarda bu­lunmalı ve bu besinlerin doymamış yağ asitleri içeriği fazla olmamalıdır.

Çocuklarda K Vitamini Eksikliği

Yenidoğan döneminden sonra gastrointestinal malabsorpsiyon (kronik ishal, steatore, vb.) ve uzun süre antibiyotik alan hastalar dışında K vitamini eksikliği nadirdir. Pıhtılaşma faktörlerinin sentezini etkileyen karaciğer hastalıkları K vitamini gereksinimini arttırır. İlerleyen kara­ciğer hastalıklarında ise pıhtılaşma faktörleri­nin sentezi yapılamayacağı için K vitamini etki­li olamaz. Kinidin ve kinin gibi ilaçlar, K vitami­nine bağımlı pıhtılaşma faktörlerini deprese ede­bilir.

KLİNİK BULGULAR

Kanama ilk belirtidir. Gastrointestinal ve genito-üriner yollarda, diş etlerinde, akciğerler­de, cilt ve santral sinir sisteminde kanamalar ola­bilir. Yenidoğanda en sık kanama melena, gö­bekten kanama veya hematüri şeklinde görülür. Kanama ciddi ise anemi oluşur. Protrombin ve parsiyel tromboplastin zamanları uzamış, pıhtı­laşma faktörlerinin plazma düzeyleri azalmıştır. K vitamini aktivitesinin azalması ile öncelikle VII. faktör azalır. Bu faktör azaldıkça protrom­bin düzeyleri düşer, IX. ve X.faktörler de kıs­men azalır.

TEDAVİ

Aşırı göbek kanaması, ekimoz, hematemez veya kanh dışkı gibi yenidoğamn hemorajik has­talığı belirtileri olan bir çocukta 1-3 mg Ki vita­mini (phytonadion; konakion) veya K3 vitamini (menadion, sinkavit) parenteral olarak verilme­lidir. Genellikle tek doz yeterlidir. Hasta pro­trombin zamanı ile izlenmelidir. Ki vitamininin daha büyük dozlarda verilmesi kontrendikedir. Taze dondurulmuş plazma (5-10 ml/kgJ ile transfüzyon gerekebilir.

KORUNMA

Yenidoğanda hemorajik hastalığın önlenme­si için doğumdan 2-4 saat önce anneye parente­ral olarak 1 mg K vitamini verilmesi yeterlidir. Bunun yerine yenidoğan bebeğe parenteral ola­rak 0.5-1.0 mg Ki vitamini uygulanabilir.

Kronik ishal, safra yolları bozukluğu olan, uzun süre aspirin tedavisi uygulanan, antikoa-gülan tedavi olarak kumarin türevleri alan tüm hastalara haftada bir 1-5 mg K vitamini veril­melidir. Salisilat zehirlenmesinde de kanamaları önlemek için K vitamini uygulanması uygun­dur.

Çocuklarda B2 Vitamini Eksikliği

İyi beslenmiş annelerin sütü ve inek sütü ye­terli miktarlarda riboflavin içerir. Bunlarla bes­lenen bebeklerde riboflavin eksikliği olmaz. An­ne sütü kesildikten sonra yetersiz hayvansal pro­tein alan çocuklarda riboflavin alımı genellikle düşüktür. Ancak, sütçocuklarında kwashiorkor gibi belirgin malnütrisyon sendromları gösteren hastalar dışında klinik bulgular nadiren gelişir. Diyet aynı zamanda protein, nikotinik asit ve diğer B kompleks vitaminlerden de genellikle fakir olduğundan riboflavin eksikliği sütçocukları ve küçük çocuklarda çok nadiren yalnız ba­şına olur. Daha büyük çocuklarda ise bulgular protein malnütrisyonu bulguları ile birlikte ol­mayabilir.

KLİNİK BULGULAR

Klinik bulgular yavaş olarak gelişir. Dudak­larda, dilde, ağızda yanma ve kuruma, gözler­de yanma, sulanma, fotofobi, korneada vasküla-rizasyon, bulanık görme,. B2 eksikliğinde rastla-nabilen bulgulardır. Angüler stomatit (cheilosis), burun kıvrımlarında, göz kapakları ve genital bölgede seboreik dermatit şeklinde deri lezyon-ları görülür. Dilin şişmesi ve morumsu bir renk alması ile glossit oluşur. Uzun süreli eksiklik durumunda büyüme etkilenebilir. Kemik iliğinde hipoplazi ve buna bağlı normokrom, normositer bir anemi de gelişebilir.

TANI

Riboflavin eksikliğinde kan ve idrarda vita­min düzeyleri düşüktür. Flavin adenin dinükleotid (FAD) ilavesinden önce ve sonra eritrosit glütation redüktaz aktivitesi ölçülerek enzim aktivitesinin %,20 veya daha fazla arttığının göste­rilmesi tanıyı kesinleştirir.

AYIRICI TANI

Göz bulguları A avitaminozu, diğerleri B gru­bu avitaminozlarının klinik bulgularıyla karışa­bilir. Ayırıcı tanıda anemi ile ilgili veya diğer ne­denlere bağlı stomatitler, kronik diyarelere eşlik eden değişiklikler düşünülmelidir. Ayırıcı tanı­da tedaviye alman yanıt yardımcı olabilir.

TEDAVİ

Riboflavinin günlük tedavi dozu çocuklar­da 3 mg, sütçocuklarında 0.5 mg dır. Yanıt hız­lıdır. Oral tedavi ile birkaç günde düzelme ol­mazsa günlük doz ikiye bölünerek İM verilir. Tedaviye birkaç hafta devam edilir. B2 vitamini­nin bilinen bir toksik etkisi yoktur.

KORUNMA

Baklagiller, fındık, hayvansal protein gibi bu vitaminden zengin besinlerin diyette bulun­ması yeterlidir.