Çocuklarda Enterobiasis (Oxyuriasis)

Evermicularis iplik şeklinde, hareketli bir barsak parazitidir. Erkekleri 2-6 mm, dişileri 8-12 mm uzunluğundadır. İnfekte kişilerde fer-til dişi kıl kurtları gece uykudan 2-3 saat son­ra anüsten dışarı çıkarak anüs ve perine çevre­sine binlerce yumurta bırakır ve kısa bir süre sonra ölürler. Yumurta 6 saat içinde infektif ye­tenek kazanır. Bu nedenle reinfeksiyon ve ço­cuktan çocuğa bulaşma riski fazladır. Oda sı­caklığında 2-3 hafta canlı kalabilir. Perianal bölgenin kaşmmasıyla yumurtalar ellere, tırnak içlerine bulaşır. Ayrıca çamaşırlar ve yatak ör­tüleri de kontamine olur. İnfeksiyon ağız yoluy­la bulaşır. Yutulan yumurtalar midede larva haline dönüşür, çekuma göç ederek erişkin for­mu gelişir.

Perianal bölgede yumurtaların larva haline dönüşmesi ve anal yoldan tekrar barsağa girmesiyle retroinfeksiyon olabilir. Kontamine örtüle­rin silkelenmesi ile havaya saçılan yumurtala­rın inhalasyonu ile de bulaşma olabilir.

Klinik sbelirtiler: Enterobiasis genellikle asemptomatiktir. En sık belirti nokturnal anal ka­şıntıdır. Ekskoriyasyon ve piyojenik infeksiyonlar gelişebilir. Uykusuzluk, gece korkuları, diş gıcırdatma, gece işemeleri olabilir. Perianal ve perineal irritasyon infeksiyonun yoğunluğuyla, infekte kişilerin veya ailelerin psikolojik durum­larıyla veya parazite karşı oluşan allerjik bir reaksiyon ile ilişkili olabilir. Enterobiasiste doku invazyonu çok nadirdir. Çok nadir olarak ap-pendikste, kadın genital organında ve periton boşluğunda E.vermicularis saptanmıştır. Ağır infeksiyonlar barsakta irritasyon yaparak gastrointestinal bozukluklara neden  olabilir.

Tanı:Kesin tanı yumurtaların veya parazi­tin kendisinin gösterilmesi ile konur. Yumurta­lar selloteyp yöntemi ile kolaylıkla saptanabilir. Beş kez tekrarlanan selloteyp muayenesi ile % 97 oranında pozitiflik elde edilir. Nükseden vaka­larda tüm aile bireyleri de incelenmelidir.

Tedavi ve korunma. Asemptomatik ve semptomatik tüm vakalar tedavi edilmelidir. Meben-dazole (>2 yaş) 100 mg PO tek doz verilir. Et­kinliği % 95 dir. Pyrantel pamoate 11 mg/kg PO (maks. 1 g), pyrivinium pamoate 5 mg/kg PO tmaks. 250 mg) tek doz, piperazine citrate 50-65 mg/kg (maks. 2,5 g/gün) PO 7 gün tedavide kul­lanılabilecek diğer ilaçlardır.

Nüküsleri önlemek çok güçtür. El yıkama, tırnakların kısa kesilmesi ve fırçalanması bulaş­mayı ve otoinfeksiyonu azaltabilir.

Çocuklarda Doku Nematodları

Dokulara yerleşen nematodlarla infeksiyon tropikal bölgelerde yaşayanlarda sıktır. Az ge­lişmiş ılıman bölgelerde de görülür. Bu parazit­lerin yaşam siklusu komplekstir. Bazı nematodlar vertebrasız bir konakta bir ara evrim geçirir­ler. İnsanlarda rastlantısal konaklık durumun­da, parazit normal evrimini yapamaz.

Çocuklarda Viseral larva migrans (Toxocariasis)

Viseral larva migrans özellikle pika öyküsü olan veya kedi, köpeklerle yakın teması olan 1-4 yaş grubu çocuklarda görülür. Oküler toxoca-riasis daha çok büyük çocuklarda görülür.

Klinik bulgular . Viseral larva migransm ma­jör semptomları olarak ateş (% 80), anemi (.% 45), wheezing ile birlikte öksürük {% 60-80), konvülziyon (% 20-30), şuur bozukluğu, hemipa-rezi, ağır solunum güçlüğü görülebilir. Karın ağ­rısı şikayeti bulunabilir. Fizik muayenede hepa-tomegali, splenomegali, lenfadenopati, railer, pa-püler veya ürtikeriyel deri lezyonları saptana­bilir. Akciğer grafisinde infiltrasyonlar buluna­bilir. Bu bulgu ve belirtiler 18 ay veya daha uzun sürede geriler. Prognoz genellikle iyidir. Pika ile birlikte olduğunda büyüme geriliği de vardır.

Oküler toxocariasisli hastalarda görme net­liği azalmıştır, bazı vakalarda strabismus veya periorbital ödem olabilir. Fundoskopik muayene­de optik disk veya makülanm kenarında granü­lomatöz lezyonlar saptanır. Bu lezyonlar reti-noblastom ile kanştırılabilir.

Tanı: Toxocariasis tanısı klinik bulgulara ve serolojik incelemelere dayanarak konur. ELISA yöntemi ile antikor yükselmesi ( 1/32) viseral larva migransta % 78, oküler toxoca-riasiste % 45 oranında saptanabilir. Serum ganı-maglobulin düzeyi, özellikle IgG, IgM, IgE ve anti-A, anti-B izohemaglütinin düzeyleri yüksel­miştir. Eozinofili (>500/mm3) hastaların tü­münde oluşur, ancak oküler hastalıkta daha az­dır. Larvalar biyopsi ile gösterilebilirse de klinik ve laboratuar bulguları tanı için yeterlidir.

Tedavi ve korunma: Vakaların büyük ço­ğunluğunda bulgular hafiftir ve belirli bir sü­rede geriler, tedavi gerekmez. Akciğer hastalı­ğına bağlı ağır hipoksi varsa anti-inflamatuar ilaçlar (prednizon 5 mg/kg/gün) verilir. Larva­lar göz gibi kritik yerlerde lokalize ise veya has­talık ağır ise diethylcarbamazine gibi larvisidal ilaçlar PO kullanılabilir. Diethylcarbamazine 0.5 mg/kg/gün 3 gün, tedricen arttırılarak 3 mg/ kg/gün 21 gün süre ile verilir. Bu ilaçların etkinliği tartışmalıdır.

Çocukların kedi ve köpeklerle oynadıktan sonra ellerini yıkamaları, bu hayvanların dışkı-ladığı yerlerde çocukların oynamamaları öneri­lerek toxocara infeksiyonunun bulaşması önle­nebilir. Özellikle 6 aylıktan küçük kedi ve kö­peklere periyodik antihelmintik ilaç uygulan­ması ile infeksiyon olasılığı azaltılabilir.

Çocuklarda Trichinosis

Klinik bulgular: T.spiralis infeksiyonunda bulgular ancak yoğun parazit varlığında orta­ya çıkar. İnfeksiyonun ilk haftasında gastroenterit ve karın ağrısı olur. Larva invazyonunu iz­leyerek 2-3 üncü haftalarda periorbital ve fasial ödem (% 80), baş ağrısı, fotofobi, konjunktivit, kaslarda hassasiyet ve hareketle şiddetli ağrı gelişir. Ağrı en sık masseter, diyafragma ve in-terkostal kaslarda olur. Ensefalit, menenjit be­lirtileri görülebilir.

Tanı: Pişmemiş domuz eti yeme öyküsü, kli­nik belirtiler ve eozinofili olan bir kişide trişinoz olasılığı yüksektir. Bentonit floküİasyön ve aglütinasyon testleri ile tanı kesinleşir. Serolojik testler infeksiyonun 3 üncü haftasında pozitif-leşir ve yıllarca pozitif kalabilir. Kas biyopsisi ile larva saptanabilir. Negatif biyopsi bulguları tanıyı ekarte etmez. Kreatin fosfokinaz ve laktat dehidrogenaz % 50 vakada yüksektir.

Tedavi.- Larvaların yok edilmesi mümkün değildir. Erişkin T.spiralis için thiobendazole 25 mg/kg/gün bir hafta uygulanabilir.

Çocuklarda Taeniasis

Taenia saginata, T.solium ve Diphyllobothrium latum insanda infeksiyona neden olan 4-10 metre uzunluğunda yassı solucanlardır. Skoleks adı verilen başlarında birkaç milimetre genişli­ğinde vantuz veya çengeller vardır. Bir milimet­relik boyun bölgesini segmente proglottidler izler.

İnfeksiyon insana bu sestodların larvaları­nı içeren çiğ veya az pişmiş  etin yenmesi ile bulaşır. T.saginata infeksiyonu yaygındır. Lar­va (sistiserkus) evresi sığırda geçer. T.solium infeksiyonunun prevalansı daha düşüktür. Bu parazit larva evresini domuzda geçirir. D.latum İskandinavya, Kuzey Avrupa gibi soğuk gölle­rin bulunduğu ülkelerde endemiktir. Larva ev­resinde konak, bu sularda yaşayan balıklardır.

İnfekte etlerin yenmesiyle ince barsağa ge­len sistiserkuslar gelişmeğe başlar ve olgun eriş­kin şekle dönüşmeleri aylar sürer. Gebe proglot-tidler T.saginata’da aktif olarak, T.solium’da pa­sif olarak anüsten dışarı çıkar. Bunların yu­murtalarının dışkıda görülmesi nadirdir. D.la­tum segmentleri ise yumurtalarını barsak lume-nine bıraktığından dışkıda gösterilebilir. Pro-glottidlerden açığa çıkan yumurtalar sığır, do­muz, tatlı su balığı gibi uygun konak tarafın­dan yutulunca bu hayvanların barsağmda lar­va şekline dönüşür ve barsak duvarından kan dolaşımına, buradan kalp veya çizgili kaslara göç ederek içinde larva bulunan kese (sistiser­kus) şekline değişirler. T.solium yumurtaları­nın ağız yoluyla alınması ile nadiren insanda da sistiserkosis gelişebilir.

Tenya infeksiyonu erişkinlerde daha sıktır. Bulaşma beslenme alışkanlıklarına, sanitasyon koşullarına, evcil hayvanların beslenme şekline bağlıdır. Pişirme veya dondurma larvaları öldü­rür. Erişkin yassı solucanlar yıllarca yaşayabi­lir. İnfeksiyon genellikle tek bir solucanladır. Tenya sayısı fazla ise veya T.solium sistiserkus-ları yaygın ise ağır klinik belirtiler ortaya çı­kabilir.

Klinik bulgular: T.saginata ve T.solium in­feksiyonu hemen her zaman asemptomatiktir. Tenyaların barsağı olmadığı için sindirilmiş be­sinleri deri yoluyla absorbe ederler. Ancak bu emilim, konağın beslenme durumunu bozacak düzeyde değildir. En sık şikayet, anüsten pro-glottidlerin düşmesidir. Karın ağrısı, tartı kay­bı, iştah değişiklikleri, allerjik reaksiyonlar na­diren görülebilir.

D.latum infeksiyonunda B12 vitamin eksikli­ği ve nadiren megaioblastik anemi oluşabilir. İnsanda T.solium sistiserkosis infeksiyonu lar­valar ölünceye kadar asemptomatiktir. Larvalar ölünce sistiserkuslar. şişer ve kalsifiye olur. Lokalizasyonuna göre semptomlar ortaya çıkar. Gözde lokalizasyon retina dekolmanma, görme kaybına ve körlüğe neden olabilir. Beyin lokalizasyonu ise nörolojik bozukluklara, kişilik de­ğişikliklerine, konvülziyonlara yol açabilir.

Tanı.- Dışkıda veya iç çamaşırlarında proglottidlerin görülmesi ile tanı konur. Proglottid mikroskopta incelenerek morfolojik özelliklerine göre cinsi tayin edilir. Sistiserkosis tanısında klinik tablo, radyolojik incelemeler ile kalsifiye kistlerin gösterilmesi ve serolojik testler yardım­cı olur.

Tedavi ve korunma. T.saginata, T.solium ve D.latum infeksiyonlan tek doz niclosamide ile tedavi edilir. Niclosamide 11-34 kg için 1 g (2 çiğneme tableti), daha büyükler için 1.5 g (3 çiğneme tableti) olarak uygulanır. D.latum infeksiyonunda ayrıca Bı2 vitamini de verilmeli­dir. Sistiserkosisde semptomatik tedavi uygu­lanır.

Etlerin pişirilerek yenmesi (50°C de sistiser­kuslar ölür), insan dışkısının gübre olarak kul­lanılmaması ile insanlar ve hayvanlar koruna­bilir.