Süt Çocuklarında Toraks İnspeksiyonu

çapının, enine çapma oranı erişkindekinden faz­ladır.

Sternumun içeriye çökük oluşuna pectus excavatus (kunduracı göğsü), dışarıya doğru çıkık oluşuna pectus carinatus (kuş göğsü) denir. Bun­lar çoğu kez doğumsal bozukluklardır. Bu deformiteler rahitis komplikasyonu olarak da oluşabi­lir. Aşırı olduklarında dispneye yol açabilirler.

Rahitiste kıkırdak kaburgaların kemik ka­burgalarla birleşme yerlerinde şişlikler chapelet costal (teşbih dizisi), diyafragma kasının yapış­ma yerleri olan toraksın alt yan bölümlerinde oluk şeklinde içeriye çöküklük (Harrison oluğu) görülür.

Memeler de gözlenmelidir. Yeni doğanda me­melerin şişmesi fizyolojiktir. Birkaç haftadan sonra geriler. 8 yaşından büyük çocuklarda me­melerin tek veya iki taraflı olarak gelişmeye başlaması normal bir bulgudur.

Göğsün her iki yansının simetrik olup olma­dığı değerlendirilir. Uzun süreli kalp büyümesi sonucu solda prekordial kabarıklık oluşur. Sol ventriküi büyümelerinde kabarıklık sol orta klaviküla çizgisinde en belirgindir. Sağ ventriküi büyümelerinde ise çıkıntı daha çok sternum ve sol alt sternum kenarında kendini gösterir (Fallot tetralojisi). Biventriküler hipertrofilerde prekordium tümüyle çıkıntı yapmış görünür. Genişleşmiş pulmoner arter varlığında ya da sağ ventriküi genişlemesinde prekordiumda solucanlari hareketler izlenebilir.

Apeks atımının gözle görülmesi ve prekordiumun kuvvetli sarsılması ventriküi hipertrofilerine işaret eder. Sağ ventriküle ilişkin kuvvet­li vuru sağ sternum boyunca ve ksifoid çıkın­tıda, sol ventriküle ilişkin vuru ise apekste göz­lenir.

Suprasternal fossanm değerlendirilmesi önemlidir. Ductus arteriosus açıklığı, aort ye­tersizliği ve aort koarktasyonunda suprasternal fossa’ dikkati çekecek kadar pulsatildir.

Çocuklarda dakikada solunum sayısı yeni­doğanda en belirgin olmak üzere fazladır. Yaşla solunum hızı giderek azalır. Normalde göğsün her iki yanı eşit olarak solunuma katılır. Plörezi ve amfizemde, göğsün o tarafı solunuma eşlik etmez. Pnömotoraks, atelektazi ve büyük lober pnömonilerde tek taraflı solunum hareketlerinde azalma saptanır.

Hava yollarında obstrüksiyon sonucu mediastene ve deri altına hava kaçabilir (mediastinal ve derialtı amfizemi),

Kronik glomerülonefrit

İlk defa kronik glomerülonefritle gelen hastalarda; nedeni göstermek; difüz global glomerüler destrüksiyon nedeniyle mümkün olmaz.

Glomerülonefritlerin klinik semptomlarının büyük oranda histolojik bulgu­larıyla bağlantılı olduğunu hatırlamak faydalı olur. Asemptomatik proteinüri ve nefrotik sendrom “membranöz nefropati ve glomerüloskleroz daki gibi” yapısal değişim veya aşırı mik­tarda mesengial matriks depozisyonun sonucu olarak bazal membran kalınlaşması ile bağlantılıdır.
• Asemptomatik hematüri ve nefritik sendrom; “diffüz, global glomeronefritteki gibi” endotelyal veya me­sangial hücre proliferasyonu ile bağlantılıdır.
• Mikst nefritik / nefrotik sendrom; “membranoproliferatif glomerülo-nefritdeki gibi” bazal membran hasarı ve hücre proliferasyonu ile bağlantılıdır.
Ama genelde ilk defa çoğu hasta ilk defa IgA tipi mesengiai hastalıkla başvururlar.

Makroskopik olarak; etkilenen böbrekler küçüktür ve external yüzlerinde granülarite görülür, bu durum nefron hiyalinizasyonu sonucu skarlaşmayı yansıtır. Her ne kadar pelvikalisiyal sistemi normalsede; kro­nik pyelonefrite bağlı son dönem böbrekten ayrımı önemlidir.

Mikroskopik olarak; glomerülusta hyalinizasyon, tübüler etrafı ve interstisyel fibrosis bulunur.

Bebeklerde Perküsyon

hasta soluna yatırılır. Asidin sola doğru toplan­ması nedeniyle sağdaki matitenin açılması asit sıvısının karın içinde serbestçe hareket edebil­diğini gösterir. Tüberküloz peritonitte yapışıklık­lar sonucu asit sıvısı serbest değildir. Karın perküsyonu ile bazı yerlerde matite, bazı yerlerde timpanizm alınır (dama tahtası gibi matite).

Karında içi hava ile dolu bir organ delinirse örneğin barsak perforasyonunda bu hava karma yayılır. Karaciğer matiteşi kaybolur. Perforasyon tanısında bu bulgu yardımcıdır.

Lokalize veya generalize peritonitlerde ka­rın perküsyonu ağrılıdır. Organ iltihaplanma­larında, örneğin apandisitte hafif perküsyon bile ağrı uyandırır.

Atrial Septal Defekt

Atrial Septal Defektler cerrahi olarak kapatılmalıdır. Tedavi edilmezse, kaçınılmaz olarak sağ ventrikül hipertrofisi ve puimoner hipertansiyon gelişir ve şant terse dönebilir.
Uzun dönemde prognozu eğer puimoner hipertan­siyon gelişmemişse cerrahi müdahaleyi takiben mükemmeldir. Puimoner hipertansiyon ve şantın ter­sine dönmesi cerrahi için kontrendikasyon teşkil eder.

Bebeklerde Duyu Muayenesi

Ancak duyu kusuru şüphesini uyandıran bir öykü ya da bulgu varlığında yüzeysel, derin ve kortikal duyu fonksiyonları ayrı ayrı değerlendi­rilerek ayrıntılı duyu muayenesi yapılmalıdır.

Süt Çocuklarında Yüzeysel (eksteroseptif) duyu muayenesi

Hastanın gözleri kapalıyken, vücudun belir­li bölgelerine, örneğin bir pamuk yardımı ile ha­fifçe dokunarak yüzeysel duyu incelenir. Aynı muayene iğne ile yapılarak ağrı duyusu incele­nir. Isı duyusu biri sıcak, diğeri soğuk su konmuş iki cam tüp ya da metal tüp yardımı ile incelenir.

Ağrı, ısı ve dokunma duyularının uyum gös­terip göstermemesi de incelenmelidir. Örneğin kolda bir bölgede dokunma duyu kusuru olmak­sızın ağrı ve ısı duyusu kaybı söz konusu oldu­ğunda syringomyeli akla gelmelidir. Omurilikte dokunma duyusu ile ilgili liflerin, ağrı ve ısı du­yusu ile ilgili olanlardan farklı yerde çaprazlaş­ması buna neden olmaktadır. Dokunma duyusu medulla spinalisin arka kordonunda yukarıya kadar uzandığından, spinal lezyonlarda dokun­ma duyusu ağrı ve ısı duyusuna göre daha az bozulmuştur.

Periferik nöropatilerde. sinirlerin distal kı­rımları en fazla tutulmuştur. Böylece eldiven ya da çorap şeklinde analjezik ya da anestezik böl­ge ortaya çıkar ve hemen bu sinir yanından nor­mal duyu başlar.

Omurilik kesilerine bağlı felçlerde anestezik bölgenin üzerinde hiperestezik sınır vardır. Herpes zosterde de veziküller gelişmeden önce o der-matom alanında hiperestezi ortaya çıkabilir.