KINAKINA KABUĞU

Cinchona (Rubiaceae) (Kınakına ağacı) türlerinin kurutulmuş dal, gövde veya kök kabuğudur. Bu bitkinin vatanı Güney Amerika (Peru ve Bo-livya)’dır. Peru’ya Avrupalıların giriş tarihi olan 1513 yılından sonra kınakına kabuğu Avrupaya

getirilmiştir. 1884 tarihinden beri, Hollandalıların gayreti sayesinde, eski Hollanda müstemlekeleri olan Doğu Hint Adalarında yetiştirilmekte ve drogun mühim bir kısmı bu bölgeden gelmektedir. Dn>g;;elde edildiği türe göre değişik isimler alır

Kırmızı kınakına Ç. succirubra Pavon

Sarı kınakına C. calisaya Wedd.

Esmer kınakına C. officinalis L.

– Ticarette daha başka türlerden elde edilen kabuklar da bulunmaktadır.

Tedavide kırmızı kınakına kabuğu (Cortex Chinae succirubrae) kullanılır. Bunun fiyatı diğerlerinin iki mislidir.

Dış görünüşü: Kınakına kabuğunun şekli ve görünüşü elde edildiği bitki türüne ve elde edildiği organa (dal, gövde veya kök) göre çok değişir. Ticarette genellikle genç dallardan elde edilen kabuklar makbuldür. Bunlar boru veya oluk biçiminde, 2-5 mm kalınlıkta dış yüzü gümüşi esmer, iç yüzü esmer kırmızı renkli ve boyuna çizgili parçalardır. Hafif kokulu ve acı lezzetlidir,

Bileşim: Tanen, rezin ve alkaloitler (% 2-15) taşımaktadır. En mühim alkaloitler kinin ve kinidin’dir. .

Etki ve kullanılış: Midevi, kuvvet verici ve iştah açıcı etkilere sahiptir. Kinin tuzları (bilhassa sülfat tuzu) sıtmaya karşı ve gripal infeksiyonlarda mukavemeti arttırıcı, kinidin tuzlan ise kalp yatıştırıcı olarak kullanılır.:

Kullanılış şekli: Toz 0.50 gr, kaşe içinde, günde 3 defa. Kınakına şarabı, günde 15-30 gr, iştah açıcı ve kuvvet verici olarak çok kullanılan bir terkiptir. Aşağıdaki şekilde hazırlanır:

2  – Tat, A.L. veErbakan, N.: Kına’nın dermatomycose’iar ve kültürleri üzerindeki etkileri -TürkHij. Den. Biyol. Derg, 24: 95

Diğer isimler: Kirbâs tohumu, Siyelek, Zeyrek tohumu.

AĞRI

Ağrı diş tababetinde acil müdahaleyi gerektiren büyük semp­tomlardan biridir. Şiddetli ağrı hisseden1 hasta zamana bağlı olmak­sızın hekime müracaat eder ve kendisinin bu ıstıraptan kurtarılma­sını talep eder. Sadece bu yönü ile de olsa ağrı acil müdahaleyi ge­rektiren bir birimdir. Vakalarm çoğunda ağrı bir hastalığın semp­tomudur. Bazı vakalarda ağrı müdahaleden sonra meydana gelen bir araz olarak ortaya çıkar. Vakalardan bir kısmında ağrı sebebi diş tababetinin sahasının dışına çıkar. Bu takdirde diş hekimi hiç olmazsa hastayı teskin edip ilgili şubeye gönderebilmelidir. Vaka­ların pek azında ise ağrı, ağır şiddetli bir hastalığın ilk belirtisi olarak ortaya çıkar. Ağrı sebepleri sayılamayacak kadar çoktur. Ağrının sebepleri ne kadar çoksa patoj enezi de o kadar karışıktır.
Ağrı sitimülüslerini alan derideki sinir uçları miyelinsiz ve en-diferansiyedirler. Menşeini deriden alan ağrı sinirler aracılığı ile omuriliğin arka boynuzuna geçer. Derin organlarda meydana ge­len ağrı ise sempatik yollar boyunca ilerler ve lateral traktus sipi-notalamikusa çıkar. Empulslar bundan sonra henüz açıklanamayan yollar aracılığı ile beyin korteksine ulaşırlar.

bar

Çevre, kültür, terbiye, yaradılış, mizaç ve şahsın o andaki ruhi durumu ağrıya karşı değişik reaksionlara sebep olur. Ağrının iki cephesi vardır. a-Periferik idrak, b-merkezi duygu.
Ağrı yolları ve mümkün olan blokajlar aşağıdaki şemada gös­terilmiştir.

Sebeplerin çokluğu, patojenezinin karışıklığı nedeniyle ağrının tedavisi çok cephelidir. Ağrı dindirici olarak bilinen analjezikler sa­dece semptomatik etkiye sahiptirler. Ağrının tedavisi daima sebebe göre yapılmalıdır. Aşağıda açıklanan liste tam olmamakla birlikte konuya bir ölçüde açıklık getirmektedir

DEFNE MEYVASI

Uçucu yağ, sabit yağ (% 25-30) ve nişasta taşır (2).

İdrar arttın’ct olarak ve romatizmaya karşı da-hilen dekoksiybn (% 5-10) halinde kullanılmaktadır:” r“‘ :r[

Defne meyvası yağı tereyağı kıvamında, yeşilimsi renkli, özel ve kuvvetli kokulu bir sabit yağdır.“.,,..;..,:

Haricen merhem halinde (10 gr defne yağı,. 100 gr eritilmiş iç yağı ile kanştıfllır) romatizma ağrılarını dindirici ve vücut parazitlerini öldürücü olarak kullanılır. Veteriner hekimliğinde haricen ağrı kesici ve hayvanları sineklerden koruyucu olarak (hayvanın derisine sürmek yoluyla) kullanılmaktadır..

. Güney Anadoluda (Antakya) bu yağ, prina yağı ile karıştırılarak, “Defne sabunu” denilen kirli san renkli bir sabun yapılmakta ve .bu sabun cilt hastalıklarına ve saç dökülmesine karşı kullanılmaktadır.

1  – Gökçe, K, ve Doğan A.: Marmara bölgesi kokulu bitkilerin eteri yağları üzerinde araştırmalar – Ankara Üniv. Ziraat Fak.

YıİI. 20 (3): 632 (1971).

2 – Akgül, A. ve ark.: Chemicai composition and antimicrobial effect of Turkish laurel leaf oil-J. Essential Oil Res. İ: 277

(1989).

3 – Yazıcıoğlu, T.: Türk defne (Laurus nobilis L.) meyvelerinin terkibi ve bu meyvelerden elde olunan yağlar üzerinde

araştırmalar – Ankara Üniv. Ziraat Fak. Yıll. 2: 51 (1952).

5  – Tannverdi, H. ve ark.: Defne meyvası yağının ekstraksiyonu ve kalitesinin arttırılması çalışmalar – VIII. Bitkisel İlaç

196 ■ TÜRKİYE’DE BİTKİLER İLE TEDAVİ

DELİCE

(La. Fructus Lolii, Al. Taumelloch, Fr. îvraie, İn. Bearded darnel)

Loîium îemulenîum L. (Gramineae) türünün olgun meyvaiandır. Bu tür 20-100 cm yükseklikte, bir yıilık otsu bir bitkidir. Başak 5-40 cm uzunlukta olup 10-20 başakçık taşır. Olgun meyvalar 4-7 mm uzunluktadır. Akdeniz bölgesi ülkelerindeki ekin tarlalarında (bilhassa arpa) yabani ot olarak yetişir

Yağ, tanen, nişasta ve alkaloitler (temulin, loliin vs.) taşımaktadır. Halen tıbbi bir kullanılışı yoktur. Zehirliliği yönünden bir önem taşır.

Toksikolojik etki: İlk çağlardan beri zehirliliği bilinen bir bitkidir. Buğday ununa yanlışlıkla karışması sonucu insanlarda tehlikeli zehirlenmeler görülür. Müzmin zehirlenmelere de rastlanılmaktadır. Etkisi sinir ve sindirim sistemi üzerindedir. Zehirlenmelerde baş dönmesi, kulak uğuldaması, dil titremesi, konuşma güçlüğü, görme bozukluğu, uyuşukluk, sendeleme, kusma ve idrar etme arzusu gibi arazlar görülür. Güney Anadoluda (Silifke) bu belirtiler ile meydana gelen zehirlenmeye “Erez tutması” denilir.

Zehirlenmeleri önlemek için un yapılacak hububat içinde, delice taneleri iyi bir şekilde ayıklanır.

Delicenin hayvanlardaki zehirliliği değişiktir. At, sığır, koyun ve deve gibi hayvanlar deliceye karşı çok hassastır.Buna karşılık domuz, ördek ve tavuklarda belirgin bir bağışıktık bulunmaktadır.

Zehirli etkinin delicenin kendisinden veya üzerinde parazit olarak yaşamakta olan Chaetomium cinsine ait bir mantardan ileri geldiği meselesi henüz tam olarak çözümlenmemiştir.

Taneleri suda kaynatmak veya pişirmekle zehirlilik etkisi ortadan kalkmaz.

Yan uyku ve uyuşukluk yapma etkisinden yararlanarak, Selçuklular döneminde, ameliyatlarda uyuşturucu olarak kullanılmıştır (1).

Diğer isimler: Buğday delicesi, Erez (Silifke), Zivan (Arapça).