Kategori: Sağlık
Bunyon
Bunyon oluşunca, yeteri kadar geniş, alçak topuklu ve bağcıklı ayakkabılar giymek baskı ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Diğer seçenekler de ayak parmaklarının rahat edebileceği spor ayakkabılar ya da tahriş olmuş bölgeyi etkilemeyen şeritleri olan açık sandaletler giymektir.Bunyonu aynı zamanda, ayakkabınızdan kaynaklanan baskıyı azaltan doughnut (halka) şeklinde moleskin tamponlar kullanarak da koruyabilirsiniz. Ağırlığınızı dağıtan ve bunyonun üzerine baskı binmesini engelleyen ısmarlama yapılmış tabanlıklar da yardımcı olabilir. Steroid yapıda olmayan iltihap önleyici (antienflamatuar) ilaçlar ağrıyı ve şişmeyi hafifletebilir.
Bunyonlar ayakkabı giymeyi zorlaştırdığında ve diğer tüm çareler işe yaramadığında, doktorunuz, ayak başparmağınızın doğrudan karşıyı göstermesini (düz durmasını) sağlamak için bunyonun kesilerek ya da kemiğin düzleştirilerek küçültül-düğü bir ameliyat olan bunyo-nektomiyi önerebilir. Ameliyattan sonra birkaç hafta koltuk değneklerinin yam sıra özel bir yürüyüş ayakkabısı, atel ya da alçı kullanılması gerekir.
Rekürren abortus
RADYOİZOTOPİK TANI YÖNTEMLERİ
İlk kez Thakur ve ark. tarafından kullanılan İndium (in111) işaretli lökosit sintigrafileri, abselerde galyum sitrat sintigrafilerinden daha iyi sonuç vermektedir, in111 işaretli lökositlerle galyum (Ga) işaretli sitrattan 15 kat fazla abse/kan oranı sağlanmaktadır.
Bir çalışmada İA abse tanısında aynı hastalarda kullanılan in111 lökosit sintigrafileri ve USG sonuçları karşılaştırılmış, duyarlılık lökosit sintigrafisinde %84, USG’de % 81, özgüllük her ikisinde de % 95 oranında bulunmuştur. Aynı çalışmada USG ve lökosit sintigrafilerinin kombine duyarlılığı % 97, kombine özgüllükleri % 100 olmuştur.
in1u işaretli lökosit sintigrafileri belirli oranda lökosite gereksinim olmasmı nedeniyle lökopenik hastalarda bu yöntemin başarısız olduğunu bildiren araştırıcılar gibi, immünyetmezliği ya da lökopenisi olan hastalarda donör lökositlerini kullanarak başarılı sonuçlar elde edenler de vardır.
işaretli lökositlerin normalde karaciğer ve dalak tarafından tutulması nedeniyle subdiafragmatik abselerde lökosit sintigrafile-riyle konvansiyonel Tc sülfür kolloid karaciğer dalak sintigrafileri birlikte kullanılmaktadır. Böyle bir çalışmada İA abse tanısında lökosit sintigrafîsi yapılan tüm hastaların % 26’smda ve üst abdominal absesi olanların % 57’sinde, Tc sülfür kolloid karaciğer-dalak sintigrafisi abse tanısında diğer bir % 13’e yardımcı olmuş, tüm hastaların % 46’sında ve üst abdominal abselerin % 14’ünde ise ek bir bilgi vermemiştir.
Lökosit sintigrafilerinin diğer yöntemlere göre bir üstünlüğü verilen radyasyon dozu arttırılmadan tüm vücut görüntüsü elde edilebilmesidir.
Araştırdığımız kadarıyla insandaki kullanımına henüz rastlanmayan hayvan deneyleriyle sınırlı, radyoizotopik işaretli trombosit sintigrafileri de gelecek için ümit vermektedir. Örneğin nötrofil fonksiyonlarının steroid kullanımı gibi nedenlerle baskılanmış olduğu hastalarda, trombositler daha İyi işlev görebilir ve inflammatuar bölgelere daha özgül olarak yerleşebilirler. Trombositlerin lökositlere göre hazırlanmasının daha kolay ve iki saat gibi kısa
süreli olması, çekirdekleri olmadığı için radyoaktif olarak işaretlendiğinde daha az onkojenik olması gelecekte trombosit sintigrafilerinin klinikte kullanılabileceğini düşündürmektedir, ancak lökositlere göre kandaki daha yüksek oran, trombosit sintigrafüerinin duyarlılığını azaltabilir, ancak bu konular henüz açıklığa kavuşmamıştır.