KEDİNANESİ

Taze bitkide % 0.2-0.7 arasında uçucu yağ bulunur. Bu yağda karvakrol ve timol vardır.

Toprak üstü kısımları, infusyon (% 2-3) halinde, midevi ve uyarıcı olarak kullanılır.

Kediler bu bitkinin kokusunu sever. Bu nedenle bitkiye “cataria” (Catus: kedi) ismi verilmiştir.

Diğer isimler: .Nezleotu.

N. mussinii Sprengel ex Henckeî (Arıotu): Mavi çiçekli bir bitkidir. Vatanı Kafkasya ve Hazer denizi bölgesi olmakla beraber Avrupa ve Anadoluda bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.

Ankara’da yetiştirilen bitkilerde % 0.4-0.45 oranında uçucu yağ bulunduğu saptanmıştır (5).

KAMIŞ KÖKÜ

Phragmites austraiis (Cav.) Trin. (Syn: P. communis Trin., Arundo phragmites L.) (Grami-neae) türünün kurutulmuş rizomlarıdır. Bu tür 1-4 m yükseklikte, yaprakları şerit biçiminde, mavimsi yeşil renkli ve 1-3 cm genişlikte, gövde çapı 0.5-1.2 cm, çiçekleri gövde ucunda morumsu

esmer başaklarda toplanmış, çok yıllık bir su bitkisidir. Bataklıklar, göl ve akar su kenarlarında yetişir. Anadolu göllerinde sık rastlanan bir türdür.

Rizomlannda karbonhidratlar bulunmuştur.

İdrar altıncı, terletici ve kan temizleyici özellikleri vardır. İdrar yollan hastalıklannda, gut ve romatizmada başarı ile kullanılır. Aşağıdaki formülün alınması kolaydır.

Kamış Meyan kökü

Dekoksiyon yapılır ve günde 1-2 bardak içilir.

Gövde ve yapraklanndan sellüloz elde etmek için kâğıt fabrikalarında (Kütahya) kullanılmaktadır.

Diğer isimler: Beyaz kamış, Süpürge kamışı.

Arundo donax L. (Kargı): Gövdesi 5-6 m yüksekliğe ve gövde çapı 3-3.5 cm erişebilen, çok yü-lık ve rizomlu bir bitkidir. Güney ve Batı Anadoluda, tarla kenarlarında, çit olarak bol miktarda yetiştirilir.

Rizomlarda uçucu yağ ve acı maddeler bulunmaktadır. Dahilen, dekoksiyon (% 5) halinde, idrar arttmcı ve iştah açıcı olarak veya yukandaki tür yerine kullanılmaktadır.

Bağırsaklar

Bağırsak anastomozları dayanıklılıklarını çok çabuk kazanırlar, birinci haftanın sonunda, çevre normal dokulardan daha fazla açılmalara karşı koyacak güce ulaşır. Bunun bir sebebi, yaralanmalarda bağırsağı çevreleyen oluşumlar, yaralanmaya yanıt olarak fazla kollajen kaybeder ve bunun sonucu sağlamlıklarını yitirirler. Bu yüzden, anastomoza birkaç milimetre mesafedeki perforasyonlar anastomozdaymış izlenimi verir. Kenar sağlamlıkları, mide ve ince bağırsakta daha çabuk gelişirse de bu konuda sindirim kanalı deriye benzerlik gösterir. Yaralanma sonucu gelişen ödem ve endurasyon bu bağırsak parçasındaki distansiyonu sınırladığından yara açılmalarına karşı koruyucu görevi yapar.

Bir sindirim peptidi olan urogastrone ve bağırsağın epitelyal değişimi, kanlanmasının sınırlı olmadığı bölgelerde yara iyileşmesini etkileyici özellik gösterir.

Kollajen sentezini geciktiren veya kollajen harabiyetini arttıran herhangibir olay perforasyon ve sızdırma riskini arttırır. Onarım gerginliğinin hızla artmasının beklendiği 4 – 7. günler arasında, sızdırma şanssızlığı, en yüksek boyutlara ulaşır. Özofagus ve kolon anastomozları çevresinde gelişen lokal enfeksiyonlar harabiyeti arttırıp sentezi geciktirmek suretiyle perforasyonlara yol açar. Her ne kadar, anastomozlarda cerrahın amacı birincil iyileşimse de çoğu anastomozda iyeleşim ikinci türdedir. İçeri gömülen veya uçuca yapılan anastomazlardaki iyileşim dışa devrik (everting) anastomozlardan daha mükemmeldir.