Akut alt solunum yolu enfeksionları (Trakeitis, Bronşitis, Pnomoni)

Kronik tıkayıcı pulmoner hastalıklı kişilerde, ameliyat sonu pulmoner komplikasyonların şiddetinde ve insidansında gösterilen artış, akciğer hastalığının derecesiyle ilgilidir. Akciğer hastalığının ameliyat öncesi tedavisinin ameliyat sonu pulmoner komplikasyon insidansı üzerine etkisi iki çalışmada incelenmiştir. Her iki çalışmada hastalar üst abdominal ve torasik cerrahiye maruz kaldılar ve akciğer hastalığı pulmoner fonksiyon testleriyle kesin olarak ortaya kondu. Bir çalışmada sigara içiminin kesilmesi, pürülan balgam için antibiyotik verilmesi, bronkodilatör verilmesi ve fizik tedaviyi içeren tedavi bir hafta sürdü. İkinci çalışmada tedavi iki gün sürdü ve antibiyotik ve bronkodilatör verilimi ve fizik tedaviden ibaretti. Her iki çalışmada komplikasyonların şiddeti ve insidansında belirgin azalma gözlendi. İki günlük çalışmada, sadece antibiyotik verilimi pulmoner komplikasyonları azaltmıştır. Bir haftalık çalışma hastalar için hastanede yatma süresinde azalma gösterdi.

Diğer iki çalışma akciğer hastalığı ve cerrahi yer arasındaki ilişkiyi gösterdi. Onlara göre periferal cerrahide, hastalık çok şiddetli olmadıkça (PCO2 yükselmesine) neden olacak kadar şiddetli olması), akciğer hastalığı pulmoner komplikasyon oluşmasında bir faktör değildir. Mamafih her iki çalışmada kısıtlı sayıda hasta üzerinde yapılmışlardı. Akciğer hastalığının, periferal cerrahinin pulmoner komplikasyonlarının oluşmasında minör bir faktör olduğuna inanılmaktadır.

Bu dört çalışmanın neticeleri hastaların elektif üst abdominal veya toraks cerrahisi için hazırlanırken, ameliyat öncesi tedavi olması gerektiğini göstermektedir. Tedavi ameliyat sonu pulmoner komplikasyonların şiddetini ve insidansını azaltmalı ve hastanede kalış süresini kısaltmalıdır. Minimal bir haftalık tedavi, sigara içiminin kesilmesini, pürülan balgam için antibiyotik ve endike olduğunda bronkodilatörlerin verilmesini ve fazla balgamın yok edilmesine fizik tedavinin yardımcı olmasını içermektedir. Tedavi hastane dışında yapılabilir. Aşikâr olarak, akciğer hastalıklı herhangi bir hastanın cerrahi için yapılan plana bakılmaksızın tedavi edilmesi gerektiği önerilir. Mamafih burada odak noktası, cerrahi hastada pulmoner komplikasyonların hastalığın ve ölümün önlenmesiyle birlikte cerrahi işlemden iyileşmek için gerekli hastanede yatma süresinin azaltılmasıdır.

CERRAHİ ÖNCESİNDE HEMOSTATİK DEĞERLENDİRME

2.Kanama hikayesi negatif olan bir hastada, daha önceden şüphelenilmemiş trombositopeni veya edinsel dolaşan bir antikoagülanı ekarte etmek için bir trombosit sayımı ve PTT yapılmalıdır.

3.Pozitif kanama hikayesi olan hastalar kanama zamanı, protrombin zamanı ve belki şartlara bağlı olarak sepsifik faktör tayinleri gibi daha detaylı incelemeyi gerektirir.

4.Diğer yönden, kısa PTT’li hastalar tromboembolizm yönünden risk altında olabilirler ve bunlarda profilaktik olarak düşük doz heparin (örneğin 12 saatte bir 5000 ünite) düşünülmelidir.

5.Kanama hikayesi negatif olan hastalardan rutin bir tarama testi olarak kanama zamanı yararlı değildir. Çünkü daha önceden örneğin aspirin vb. ilaçların alımına bağlı olarak kanama zamanında uzamalara yol açabilir ki normal kanama zamanının iki katma varan bu durumlarda cerrahide anormal kanama olmaz. Aspirinsiz bir haftalık süreden sonra kanama zamanı uzun olan hastalar önemli hemostatik defektlere sahiptir. Bunların en sık görülen nedenleri von Willebrand hastalığı ve kalitatif trombosit defektleridir. Bu hastalarda cerrahi öncesinde uygun çalışmalar yapılmalıdır zira tedavileri farklılık arzeder. Von Willebrand hastalığı olanlar cerrahi öncesi cryoprecipitat gerektirirken kalitatif defektleri olan hastalarda ise trombosit tranfüzyonları gerekir.

TAM KAN

Beklemiş kanda pıhtılaşma faktörlerinin çoğu dayanıklıdır (stabil), fakat trombositler, faktör V (proaccelerin) ve faktör VIII (antihemofilik globulin) bozulur. Buzdolabında 2 günden fazla beklemiş banka kanı esas olarak canlı trombositlerden yoksundur. Böyle bir kanla yapılan yoğun replasman (örneğin kısa aralıklarla 10 – 15 ünite) trotn-ositopeniyle neticelenebilmektedir. Diğer pıhtılaşma fakötrelerinin kaybı genellikle daha az önemlidir. Faktör V için normal düzeylerin sadece %5 – 10’u hemostaz için yeterlidir; bu düzeye varan azalmalar ise çoklu tranfüzyonlardan sonra nadiren görülmektedir. Faktör VIII eksikliği (hemofili A) kryopresipitat ile daha iyi tedavi edilmektedir.