Mide Dilatasyonu

Hava ile dolan midenin büyüdükçe, duodenumdan aşağı doğru sarkması neticesi mide çıkışı mekanik olarak tıkanır ve problem daha da ağırlaşır. Mide içi basıncının artışı mukoza venöz dönüşünü engelleyerek mukoza dolgunluğuna ve kanamalara neden olur ve eğer devam ederse iskemik nekroz ve perforasyona yol açar. Genişleyen mide diafragmayı yukarı iter ve sol akciğer tabanını kollabe eder, kalbe rotasyon yaptırır ve inferior vena kava obstrüksiyonu yapar. Akut olarak genişleyen mide, volvulusa da eğilimlidir.

Hasta sıkıntılıdır, karnı şiş ve gergindir ve hıçkırık vardır. Sıvı ve elektrolit kaybı nedeniyle hipokloremi, hipokalsemi ve alkolozis gelişebilir ve kardiak aritmiler başlayabilir. Erken teşhis edildiğinde, tedavi nazogastrik dekompresyonudur. Geç dönemde, gastrik nekroz nedeniyle gastrektomi gerekebilir.

POSTOPERATİF PANKREATİT

Patogenez çoğu vakalarda pankreasın kendisine yada kan damarlarına mekanik travmadır. Pankreasın manipülasyonu, biyopsisi ve kısmi rezeksiyonu genellikle iyi tolere edilir, bu sebeple neden bazı hastalarda pankreatitis geliştiği açık değildir. Bu komplikasyonun önlenmesi için pankreasın itina ile manipüle edilmesi ve koledok sfinkterinde zorlu dilatasyonundan veya pankreatik kanalın obstrüksiyonundan kaçınmak gereklidir. Böbrek transplantasyonunu izleyen %2’lik pankreatitis insidansı muhtemelen kortikosteroid yada azatioprin kullanılması, sekonder hipoparatiroidizm veya viral enfeksiyon gibi özel risk faktörleriyle ilişkilidir. Paratiroid ve kalp cerrahisinden sonra gelişen pankreatitisten serum kalsiyumunda meydana gelen akut değişikliklerin sorumlu olduğu düşünülmektedir.Kısa süre önce karın ameliyatı geçirmiş olanlarda postoperatif pankreatitisin tanısı zor olabilir. Hiperamilazemi olabilir de olmayabilir de. Böbrek ve solunum komplikasyonlarına ve nekrotizan yada hemorajik pankreatit gelişimine karşı uyanık olmak gereklidir. Postoperatif pankreatitisten ölüm oranı ortalama %40’tır.

Posthepatik Tıkanma

Postoperatif sarılıkta hastada tedavi gerektirilen düzeltilebilir bir neden olup olmadığı belirlenmelidir. Bu özellikle sepsis (karaciğer fonksiyonundan azalma bazen erken bir belirti olabilir), safra kanalını tıkayan lezyonlar ve postoperatif kolesistit için doğrudur. Karaciğer fonksiyon testleri sebebi belirlemede yararlı değildir ve genellikle hastalığın şiddetini yansıtmaz. Karaciğer biyopsisi, ultrason, CT taramaları ve transhepatik yada endoskopik retrograd kolanjiogramlar muhtemel teşhisleri ortaya koyabilecek tetkiklerdir. Bu böbrek fonksiyonları bozuk olan hastalarda böbrek yetmezliği gelişebileceğinden yakından izlenmelidir.

ÜRİNER KOMPLİKASYONLAR

Postoperatif idrar çıkartamaması özellikle pelvik ve perianal operasyonlar yada spinal anestezi altında yapılan ameliyatlardan sonra sık rastlanan bir durumdur. Normal kapasitesi olan 500 mL aşıldıktan sonra mesane kontrakte olup kendini boşaltamayabilir. 4-5 saat yada daha fazla süren uzun ameliyatlar esnasında idrar birikmesine bağlı aşın distansiyon veya bol miktarda sıvı verilmesinden sıvı kısıtlaması yada daha iyisi profilaktik mesane kataterizasyonu yapılarak kaçınılmalıdır. Hasta ameliyattan sonra mümkün olduğu kadar erken miksiyon için cesaretlendirilmelidir. Abdominoperineal rezeksiyonda sakral pleksusun travmatize olması mesane fonksiyonunu yeterince bozduğundan devamlı katater 7-10 gün yerinde bırakılır. İnguinal hernili hastalarda prostat hipertrofisi nedeniyle miksiyon güçlüğü varsa herniden önce prostatları tedavi edilmelidir.

Akut üriner retansiyonun tedavisi kateterizasyondur. Uzun süreli dekompresyonu gerektiren faktörler mevcut değilse (örneğin 1000 mL veya daha fazla idrar olması) kateter çıkartılabilir.