Osteomiyelitin komplikasyonları: Komplikasyonlar aşağıda özetlenmiştir:
1. İnfekte odaktan gelişen;
-Yumuşak
-Septikartrit
-Multiplkemikfoküsleri-Beyin absesi
–Endokardit
–Kronikleşme – nüks (% 10) 2. Tedavi komplikasyonları
-İlaçların yan etkisi
– Cerrahi komplikasyonlar
-Hastane infeksiyonları– Dissemine intravasküler koagülasyon
3.Patolojik kırık
5.Uzuvda büyüme bozuklukları Kronik osteomiyelitte ise :
-Nefrotik
-Epidermoid karsinoma
Tedavi uygun ise normal fonksiyonlar açısından prognoz mükemmeldir. Donuktan iyileşmiş kişilerin soğuğa maruz kalmakla diğer bir donuk yaralanmasına duyarlıkları artmıştır.
Prognoz yenidoğan dönemindeki sorunlar ile ilişkilidir. İmmatürite dışında neonatal dönemde önemli sorunları olmayan pretermlerin genelde prognozunun iyi olduğu bildirilmektedir. Prognoz, bebeğin gestasyon yaşı yanında, anne ve babasının sosyo ekonomik yapısı ve tahsil durumu ile de önemli ilişki gösterir. Tartısı çok küçük olan pretermler daha çok bronko pulmoner displazi, nekrotizan entero kolitis veya sekonder infeksiyon gibi perinatal bir hastalığın komplikasyonları ile kaybedilmektedir. Pretermlerde büyüme geriliği, ani bebek ölümü (beşik ölümü), anne yenidoğan bonding fenomeninin iyi gelişmemiş olması gibi sorunlar, miadmdaki bebeklere kıyasla daha sıktır. Doğumsal anomali ve mss de zedelenme olmaması durumunda çok düşük doğum tartılı preterm bebekler, miadında doğan çocuğun fizik büyümesine yaklaşık 2. Yaşta ulaşırlar. Çok düşük doğum tartılı yenidoğanlarda nörolojik sekelle rin ve gelişim bozukluklarının görülme sıklığı % 10 20 arasında değişir. Bu bebeklerde sereb rai hareket bozukluğu, işitme ve görme defekt leri, öğrenme güçlükleri gibi sekellere rastlanmaktadır. Pretermlerde, miadında doğanlara kıyasla davranış ve kişilik sorunları daha sıktır. Bu durumu hazırlayan en önemli etkenlerden birisi olarak, preterm bebeğin bakım ünitesinde uzun süre anneden ayrı bırakılması sorumlu tutulmaktadır. Bu nedenle anne, koşullar zorlanarak bebeğin yanında bırakılmalı, bebeğin bakımını ve beslenmesini olabildiğince üstlenmelidir.
Solunum yetmezliği ile birlikte olan tetanoz vakasında ölüm oranı %30-60 dır. Ölüm oranı kuluçka devrinin uzunluğu ile ters orantılı, semptomların şiddeti ile doğru orantılıdır. Tetanozun sağladığı bağışıklık devamlı değildir. Bu nedenle de tetanozdan iyileşen hastalara standart programa göre aktif immünizasyon uygulanmalıdır.
Prognoz, asfiksinin şiddeti ve süresi ile olduğu kadar, bebeğin matüritesi ve altta yatan serebral anomaliler ile de ilişkilidir. Apgar puanının da prognostik değeri vardır. 5. Dakikada apgar puanı 6 veya daha düşük olanlar,
Puanı 6 10 arasında olanlara kıyasla 1 yaşında üç kez daha fazla nörolojik sekel gösterirler. Düşük apgar puanı devam ettikçe kalıcı beyin hasarı riski artmaktadır. 10. Dakikada apgar puanı 3 veya daha düşük olanların % 68 i yaşamın ilk yılı içinde ölmektedirler. Yaşayanların % 12.5 unda nörolojik sekel bulunur.
Çocuğun ilk 36 saatteki durumu prognozu belirler. 36. Saatte genel durumun iyileştiği, hi potoni veya hipertoninin normalleştiği vakalar
Da prognoz iyidir. Daha yavaş düzelen vakalarda tam şifa olasılığı yaklaşık % 50 dir. Preterm lerde prognoz miadında doğanlara kıyasla kötüdür. Konvülzif bozukluklar gösteren vakalarda da sekel olasılığı % 80 dir.
Asfiktik bir çocuk eğer yenidoğan döneminde sık tekrarlanan muayeneler sırasında tamamen normal bulunursa, bu dönemden sonra da nörolojik sekel veya zekâ geriliği açısından sorunu olmayacaktır.
Semptomlar ortaya çıktıkktan sonra 2-3 gün içinde ölüm kaçınılmaz olur ve ölüm nedenleri de kalp ve solunum yetmezliği veya jeneralize paralizilerdir.
Eroin ve methamphetamine alışkanlığı olanlarda prognoz iyi değildir. Ayrıca ekstremite sakatlıkları veya tamamen kaybedilmeleri sık görülen durumlardır. Özellikle kapakçık replasmanı gerektiren infektif endokarditde de prognoz kötüdür. İlaç alışkanlığının devam etmesi nükslere ve birçok komplikasyonun ortaya çıkmasına neden olur.
Boyun travmasından sonra prognoz yaralanmanın genişliği ve içerilmiş yapılar değişir. Servikal omurilik kopması paraliziyle sonuçlanır. Boynun yumuşak dokularının, trakeanın ve özofagusun yaralanmaları eğer acilen tedavi edilirlerse iyi ila mükemmel arası bir prognoza sahiptirler. Büyük damar yaralanmaları, eğer irreverzibl şok veya nörolojik defısitin başlangıcından önce acilen tedavi edilirlerse iyi bir prognoza sahiptirler. Servikal yaralanmalar için ortalama ölüm oranı % 10′dur.
Kötü prognoz işaretleri, 42,2°C(108°F) veya daha fazla sıcaklık, 2 saatten uzun süren koma, şok,hiperkalemi ve ilk 24 saatte SGOT nin 1000 Karman ünitesi üzerinde olmasıdır. Doğru olarak teşhis edilmiş ve hızla tedaviye alınmış hastalarda ölüm oranı %10 dur. İlk birkaç gündeki ölümler genellikle beyin hasarı ile ilgilidir. Geç ölümler kanamadan veya kalp, böbrek veya karaciğer yetmezliğinden olabilir.
Vücut sıcaklığı 32.2°C (90°F) altına düşen hastalann yalnız %50’sinde survi beklenebilir. Beraberinde hastaların bulunması (yandaş hastalıklar: felç, neoplazm, myokard infarktüsü gibi) sıktır ve ölüm oranını %75′e veya daha fazlasına çıkarır. Survi ulaşılan en düşük sıcaklıkla yakından ilişki göstermez, ölüm, pnömonitis, kalp yetmezliği veya böbrek yetmezliğinden olabilir.
Tümörün lokal kontrolü büyüklüğüne ve lokalizasyonuna bağlıdır. Dil ucu kanserlerinde 5 yıllık yaşama oranının %75-80 olmasına karşılık bu oran dil kenanndakilerde %55′e ve dil sırtındakilerde %40′a düşmektedir. Lenf nodülü metastazı olmayanlarda 5 yıllık yaşama %79′ken metastaz olanlarda bu oran birden %14′e düşmektedir.
Beş yıllık yaşama oranları tümörün büyüklüğüne, lenf nodülü metastazı varlığına ve primer tedavinin zamanına bağlı olarak %40-75 arasında değiştiği bildirilmektedir.
Maxiller sinüsün alt yarısından kaynaklananlar üst yarısındakilere göre daha iyi prognoza sahiptirler. Preoperatif radyoterapi ve radikal cerrahiyle %40-45 beş yıllık tümörsüz yaşama oranına ulaşılabilmiştir.
Prognoz gestasyon yaşı ve doğum tartısı ile yakından ilişkilidir. Mortalite oranı genelde % 20 30 ise de doğum tartısı 1000 g dan küçüklerde bu oran % 50 ye varır. Oysa 2500 g üstünde doğan bebeklerde ölüm oranı % 5 civarındadır. Ayrıca yenidoğan ünitesinde çalışan ekibin bilgi ve deneyimi morbiditeyi etkileyen faktörlerdir.
Prognoz açısından kritik dönem ilk 3 gün olup bu dönem atlatıldıkdan sonra prognoz genellikle iyidir. Yenidoğanların küçük bir grubunda fibroz, kronik pulmoner hastalık ve tekrarlayan akciğer infeksiyonları görülür. Nörolojik bozukluklar hyalin membran hastalığından çok intrakranial kanama, anoksi, hipoglisemi, hiper bilirubinemi ve diğer pretermlik komplikasyon larına bağlıdır.
Mortalite oranı ateş, titreme ve genel toksisite bulunan hastalarda %10 iken, aşikar şok ve organ yetmezliği olanlarda %60 a kadar çıkar. Sonucu etkileyen faktörler, infeksiyona neden olan ajan, kan basıncı, infeksiyonun primer odağı, vücut ısısı, yaş, infeksiyonun alınma yeri (ev, hastane gibi) şeklinde sıralanabilir. Tedaviye cevap veren vakalarda septik nüks riski, vücut ısısı normal ise %20, hem vücut ısısı hem de lökosit sayısı normal ise %3, bunlara ilaveten granulositlerin oranı %13 ten az ise %0 dır. Antibiyotik tedavisininin kesilmesinden sonra orta derecede yüksek ateşi ve lökositozu bulunan hastalarda nüks şansı %60 kadardır. Bununla birlikte şüpheli vakalarda antibiyotiklere devam edilmesi, infeksiyonu maskelemesi ve morbiditeyi arttırabilmesi gibi nedenlerle kontrindikedir.