Özgeçmiş gözden geçirilirken hastanın beslenme şeklinin de dikkate alınması önem taşır. Fakir ve iyi beslenmemiş hastaların hastalık, yaralanma ve ameliyata kötü cevap verdikleri gittikçe bütün dünyada kabul edilmektedir. Gerçekten de kanser gibi lezyonların beslenme durumu bozuk olan hastalarda daha şiddetli seyrettiğine dair bazı tesbitler vardır. Beslenme bozukluğu fizik muayenede kendini göstermeyebildiği için sorgulama ile meydana çıkarılmalıdır.
Akut beslenme yetersizlikleri, özellikle sıvı ve elektrolit kayıpları, ancak beslenmenin de dahil edildiği ve eksiksiz bir özgeçmiş sorgulaması ile ortaya çıkarılabilir. Meselâ düşük kan sodyumu, akut kayıptan ziyade diüretik kullanılmasına veya diyette sodyum kısıtlanmasına bağlanabilir. Bunun için kullanılan ilaçlar dikkatle kaydedilmeli ve gerekli yorum yapılmalıdır.
Kusma ve ishal şeklindeki bir akut kaybın ayrıntılı hikâyesi ve kayıpların tabiatı serum elektrolitlerinin muhtemelen hangi yönde değiştiğini anlamaya yardım eder. Böylece safra ihtiva etmeyen bir kusmuk çıkarmakta olan hastada muhtemelen selim ülserden ileri gelen bir pilor darlığı vardır ve hipokloremik alkalozis beklenir. İçinde özellikle önceden yenmiş ve değişikliğe uğramış besinlerin bulunduğu ve safra ihtiva etmeyen kronik kusmalar kronik bir tıkanmayı telkin eder ve burada kanser ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır.
Cerrah için beslenme dengesinin üzerinde durulması esastır. Çoğu kez daha laboratuvar muayenelerinin sonucu alınmadan tedaviye başlamak mümkündür, çünkü sıvı ve elektrolit kaybının özel tabiatı ve derinliği ekseriya hikâye ve doktorun klinik tecrübesi ile anlaşılır. Laboratuvar sonuçları mümkün olduğu kadar çabuk alınmalıdır, fakat takriben tıkanmanın seviyesinin ve sindirim kanalındaki elektrolit yoğunluğunun bilinmesi hemen gerekli tedavinin başlatılması için yeterlidir.