En basit yöntem iğne biopsisidir. Bu, aspirasyon biçiminde olduğu gibi, tercihan Vim Silverman veya diğer özel iğneler kullanılıp küçük doku parçası alınarak yapılabilir. Bu, birkaç santimetre çapında ve kolay ulaşılabilecek yerleşimi olan tümörlerde kullanılabilecek yararlı bir poliklinik yöntemidir. İğne biopsisinin negatif olduğu durumlarda açık biopsi yapılmalıdır.
Açık biyopsi kesin tedaviden önce, ameliyathanede, lokal anesteziyle yapılan ayrı ve tercih edilen yöntemdir. Biyopsi esnasında lezyonun etrafında sağlam meme dokusuyla birlikte tümden çıkartılması en iyisidir. Hastanın hastahanede kalması gerekmez. Histolojik olarak kanser tanısı kesinleştikten sonra metastazların ortaya çıkarılması için gerekli araştırma yapılır ve hasta ile kesin tedavi planlaması tartışılabilir. Böyle bir yaklaşım pekçok hastayı gereksiz hastahanede yatmaktan ve diğer tanı çabalarından korur. Zira memede kitle ayırıcı tanısı için yapılan biyopsilerden %35 inde kanser tesbit edilmiştir.
Tedavi olarak mastektomi yapılması düşünülen, çok kuşkulu durumlarda alternatif yöntem hastanın hastahaneye yatırılıp genel anestezi altında açık biyopsi yapılması ve tanının “frozen section” la konulmasıdır. Bu inceleme çok ender yardımcı olabilmektedir. Sitolojik muayene kesin değilse ve meme başı akıntısı da varsa mamografi ve biyopsi bir kuraldır.
I-Mamografi
Mamografi için kullanılan en yaygın iki metod normal film radyografisi ve xeroradıografidir. Bunlarından ikisinden de yeterli sonuçlar alınmaktadır. Bugün meme dokusu içinde 1 raddan daha az ışın dozuyla yüksek kalitede mamogram elde edilmektedir.
Memede kitle hissedilmeden meme kanserini ortaya çıkaracak tek ve emin metod mamografidir. Bazı tip meme kanserlerinde mamografiyle iki sene sonra palpabl olabilecek tümörleri ortaya çıkarmak mümkün olmaktadır.
Yanlış pozitif ve yanlış negatif sonuçlar olmasına rağmen tecrübeli bir radyolog vakaların %90 ında doğru tanı koyabilmektedir.